Aşk; anlatılması en zor olan sanat. Açıklanmayan tek şey: AŞK !...
"Denetçi anlamaz, tarihçi atlar, terzi bir araya getiremez, sanatçı elden kaçırır."
(Cemal Süreya)
Aşk cesaret ister, kocaman bir yürek ister.
Aşk hayata karşı işlenilen en doğru suç ortaklığıdır, Aşk hayatın tekdüzeliğine, bütün sıradanlığına en soylu başkaldırıdır. Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakışmaz. Ve elbette aşkı suçlamak, yargılamak, karalamak inkar etmek de asla yakışık olmaz...
Niçin aşk?...
Nedir bu aşk denilen şey, elle tutulmaz gözle görülmez bir şeyse nedir bu yaşanan somut acılar, güzellikler?...
Tek başına aşkı tanımlamak her şeyden soyutlamak mümkün mü? Hayır !...
Nedir şu aşk?...
Aşk hayatın bize hazırladığı en güzel sürprizdir, bu yüzden de kalpleri ne zaman ele geçireceği hiç belli değildir. Daha ne olduğunu bile anlayamadan onun hükümdarlığına giriverirsiniz.
Aşk; en yalın biçimde anlatılan tek kavramdır o, adı kendisidir zaten. Onu anlatmak için sonu gelmez cümleler kurmanıza gerek yoktur, "Aşık oldum" dediğiniz an akan sular durur, küçücük çocuk bile sizi rahatlıkla anlayabilir, çünkü aşkın dili tektir. Aşkın zamanını biz ayarlayabilseydik eğer ve kime neden aşık olduğumuzu anlayabilseydik, aşkın sırrını da çözerdik herhalde. Ama o zaman da aşkın insanı alıp götüren büyüsü tamamen kaybolurdu.
Aşk hayata karşı işlenen en güzel ve en doğru suç ortakIığıdır, aşk hayatın bütün tekdüzeliğine, bütün sıradanlığına en soylu başkaldırıdır. Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakışmaz. Ve elbette yaşanılan aşkı suçlamak, yargılamak, karalamak, inkar etmek de aşka yakışık kalmaz. Bu önce haksızlık, kendinize saygısızlık olur. İnsan sonuna kadar savunmalı aşkını, karşılık görmesede, acı çekeceğini hissetsede, yarın terk edileceğini bilsede, ailesini karşısına alacağını bilse de taviz vermemeli aşkından, "Seni Seviyorum" diyebilmeli göğsünü gere gere. Aşk iste o zaman aşktır. Ve bunun doğrusu yanlışı yoktur, zaten aşkın kendisi doğrudur, kime karşı duyuluyorsa bu aşk, doğru insanda işte odur.
Aşkın zamanı yoktur, hep hazırlıksız yakalar insanı. Evli olmanız, sevgilinizin olması, bir ayrılığın taze yaralarını kurutmaya çalışmanız, bağlılıktan korkmanız, ailenizden çekinmeniz, hatta sevilenin hapse girmesi bile onun hiç mi hiç umurunda değildir. İşte aşk bütün bunlara tek başınıza karşı gelebilme yürekliliğidir, belkide yeni hayata geçebilme yolu...
Aşkın ne zaman gelebileceği belli olmadığı gibi, ne zaman gideceği de hiç belli değildir. Fazla vakti yoktur onun, uzun süre beklemeye ve bekletilmeye tahammülü de yoktur. Bir başka göze bakmaya, bir başka tene dokunmaya başlaması o kadar da zor değildir. Aşktan değil, onun kaçmasından korkun ve doğruluğuna yanlışlığına bakmadan sonuna kadar savunun aşkınızı.
Biliyor musunuz , hayat zaten kocaman bir yalan, bu kadar sahteliğin içinde gerçek ve doğru olan tek güzellik AŞK. Lütfen ona haksızlık etmeyin...
Aşkınıza, size aşık olana sahip çıkın ve onu kaybetmeyin.
Benim hiç aşkım olmadı, bir sefer oldu oda platonikti, imkansızdı. Fena halde kaybettim, acısı yıllarca sürdü yüreğimde. Uğrunda şiirler, yazılar yazdım. Gece yarıları iktisat okudum, hüzün biriktirdim, hayatta var olmak için, acılara dayanmak adına..