bu konuya 1 yanıt verildi

[tarkan]

İŞÇİLERİN Ankara’daki eyleminde, polisler Tayyip Erdoğan‘ın babasının yüzüne de biber gazını sıktılar.
O bir süre gözlerini açamadı...
Açınca kaçtı...
Kaçınca kovaladılar, copları yiyince o da kendini Kızılay’daki havuzun sularına attı, havuzun ortasından bağırdı:
“Ben kimin babasıyım biliyor musunuz?..”
Kıyıda copu sallayarak gösteren polis:
“Kimin?..”
“Tayyip Erdoğan’ın...”
“Ben de Fatih Sultan Mehmed’in yeğeniyim... Sen gel şu kıyıya da görüşelim...”

İşçinin, Tayyip Erdoğan‘ın babası olduğu doğru... Oğlu oldu o sene, demek ki adını Tayyip Erdoğan koydular...
Zavallı çocuk...
Tabii ki ebenin kucağındayken çocuğun kulağına “Tayyip Erdoğan, Tayyip Erdoğan, Tayyip Erdoğan...” diye üç kez de bağırmışlardır.
Ve eminim çok sevindiler bu isme...
Bu değerli ismin, kendilerine huzur ve mutluluk getireceğini, bolluk ve berekete vesile olacağını düşündüler besbelli...
Nitekim baba
işten kovuldu...
Gözüne biber gazı sıktılar...
Havuzun içine kaçtı... Yarı beline kadar suyun içinden bağırdı:
“Oğlumun adı.......”

Bu saflıklar öldürür bizi...
Bu enayilikler...
Bu körlük...
(Yoklama yapılsaydı -yine eminim- o ekmekleri uğruna dövülen işçilerin çoğu AKP’ye oy vermişti...)
Mevsim kış...
Havuzun suyu soğuktu...
Ve tıpkı bu büyük çıkar dünyasının içinde bir işçi olmak gibi, büyük havuzun suları içinde kaybolup gitti, oğluna güvendiği Başbakan’ın adını veren babanın gözyaşları...

Bekir Coşkun


Baba her oğluna seslenişinde içinde bruk bir acı duyacak.
Her halde Çocukda 18 girince ilk işi mahkemeye koşup adını dağiştirmek olacak.

[atlantisli]

Korkma Bekir senin zihniyetin tekrar egemenliği halktan alıp diktatöryasını kurarsa oğluna Recep Tayyip ismini koyanlar binlerce kere pişman olurlar.Ayrıca mahkemeye başvurmalarına gerek kalmaz;mahkemeler özel polis araçlarıyla ayaklarına gidip aldırtırlar.
Farkında mısın seni senden (sizi/sizden) başka kimse ciddiye almıyor.Çünkü niyetinin işçiyi/bağcıyı korumak olmadığını,onu kışkırtıp bağ sahibini dövdürmek olduğununu biliyor...
Ankara'da sinirlerin ve ülkenin ve de polisin gergin olduğu bir dönemde gerçekleşen kimsenin hoşgörmediği böyle bir olayı hikayeleştiren Bekir üniversite kapılarında yıllarca coplanmış başörtüsü başından sökülüp yırtılmış kızlara neden bir duygusal bakışı fazla görmüş.Oysa bu hergün zuhur ederdi ve şimdi AKP iktidar diye bu kız öğrenciler cop ve aşağılanma derslerinden muaflar.Ama eğitim haklarından da hala mahrumlar.Bu bir trajedi değil mi.Ama Bekir bırak yazmayı onları ailelerini babalarını analarını aşağılayarak bırak üniversiteyi ülkeden kovacak yazılar yazıyor.
O sebeplen kimse seni ciddiye almıyor Bekir.Sen tekrar seçeneği aktif edilmiş arabesk müziği gibisin;sen ancak kafayı bulmak için dinlenir ya da kafa bulmak için okunursun...
Bu arada iyicene romantikleştin he;yalnız edebiyat dersi al biraz,pek kıvıramamışın:))