Kiralık işçi düzenlemesi yine Meclis'te!
Kiralık işçi torba yasaya girdi yine TBMM’ye geldi
Gülümhan GÜLTEN / VATAN --------------------------------------------------------------------------------
Kamuoyunda büyük tepki yaratan ve daha önce Cumhurbaşkanı tarafından veto edilen kiralık işçi düzenlemesi Maliye’nin hazırladığı banka harçlarını düzenleyen ilgisiz bir torba yasaya eklenerek yeniden Meclis’e sevkedildi
ANKARA - Hükümet, sendikaların “kölelik düzeni” diyerek karşı çıktığı, işçilerin sosyal haklarından mahrum bırakılarak özel istihdam bürolarınca işverenlere kiralanmasına olanak tanıyan düzenlemede ısrar ediyor. Kamuoyunda büyük tepki yaratan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından veto edilen “kiralık işçi” düzenlemesi, dün ilgisiz bir tasarıya eklenerek, yeniden Meclis’e sevkedildi.
Modern amele pazarı
Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanarak Meclis’e gönderilen ve bankalara yıllık harç uygulaması getiren tasarının 8. maddesinden çalışanlara da kötü sürpriz çıktı. Çalışma Bakanı Ömer Dinçer, ilk düzenlemenin Köşk’ten veto yemesinin ardından “Bu düzenlemede kararlıyız. Yeniden gündemimize alacağız” demişti.
Hükümetin işsizliğe karşı bir önlem olarak gündeme getirdiği kiralık işçi düzenlemesi tasarıda “geçici iş ilişkisi” başlığıyla yer alıyor. Bu düzenleme, Özel İstihdam Büroları’nın işçilerle geçici iş sözleşmesi yapıp, işçileri rızası olmadan istediği şirkete kiralayabilmesine olanak tanıyor.
İşçi kiralayan işveren, işçiye karşı hiçbir sorumluluk taşımıyor. Kamuoyunda bu düzenleme devlet eliyle “modern amele pazarı” yaratacağı şeklinde eleştiriliyor. Düzenleme işverenin, işçiyi kendi şirketinde istihdam etmek yerine, kiralamasına dönük yeni bir dönemi başlatacak. Güvenlik ve temizlik şirketleri ile başlayan taşeronluk, özel istihdam büroları ile daha geniş kapsamlı bir uygulamaya dönüşecek. Böylece kadrolu istihdam oranı azalacak. Yeni yasa ile özel istihdam büroları, işçi ile ’geçici iş sözleşmesi’ yaparak, onu istediği işverene kiralayacak. Özel istihdam bürosu, işçisini devredeceği işverenle sözleşme imzalayacak. Ancak özel istihdam bürolarından işçi kiralayan işveren, işçiye karşı hiçbir konuda sorumlu olmayacak.
Kıdem tazminatı unutuldu
Yasada, bu işçilerin özel istihdam bürolarından kıdem tazminatları alıp almaması konusunda da yasal güvence getirilmiyor. Düzenleme, kamu kurumları hariç tüm özel sektörde uygulanacak. Bu uygulamada işçilerin sendikalı olması ve toplu sözleşme dahil herhangi bir hakları bulunmaması nedeniyle hem sendikaların hem de muhalefetin büyük tepkisiyle karşılaşmıştı.
Kiralık işçiler muhatap bulamıyor
Mersİn Anamur Devlet Hastanesi’ne hizmet veren taşeron şirkette sözleşmeli olarak çalışan 10 bilgisayar operatörü ile 22 temizlik işçisinin işine 2010’a girildiği gün son verilmiş, iddiaya göre yerlerine AKP İlçe Teşkilatı üyesi gençler yerleştirilmişti. Kiralık işçi modeli özellikle belediyelerde çok yoğun olarak kullanılıyor ve işveren ile işçiler arasında sürekli bir gerginlik yaşanmasına neden oluyor. İşsiz kalan işçiler belediyeyi muhatap almak istediklerinde “Gidin derdinizi taşeron firma ile görüşün. Siz bizim işçimiz değilsiniz” deniyor.
Anamur Devlet Hastanesi’nde 2010’a işsiz giren Fatih Kurt’un 500 TL kazandığı işinden olmasının üzüntüsü ile gözyaşı dökmesi basına böyle yansımış ve herkesin yüreğini burkmuştu.
Yeni kurulan bankadan da her yıl 200 bin lira alınacak
Maliye Bakanlığı’nın hazırlayıp Meclis’e gönderdiği Torba Tasarı’dan banka şubelerinden her yıl için alınacak 24-48 bin liralık harcın dışında, yeni kuralacak bankalardan da her yıl 200 bin lira harç alınacağı ortaya çıktı. Torba Tasarı aynen yasalaşırsa katılım bankaları da dahil Türkiye’de kurulan bankalar ile yabancı bankalarca Türkiye’de açılan Merkez Şubeler için verilen izinlerde her yıl için 200 bin lira ödenmesi gerekecek. Öte yandan Serbest Bölgelerde kurulan bankalar ile açılan yabancı şubelerden de her banka, her şube ve her yıl için 200 bin lira harç alınacak.
4 çalışandan biri kiralık olacaktı yeni yasada oran 5 çalışandan birine çıktı
* Torba yasaya eklenen 8. maddeyle yeniden getirilen düzenlemede, önceki düzenlemede varolan “dörtte bir” kuralı “beşte bir” olarak değiştirildi. Buna göre kiralık işçi olarak çalıştırılan işçi sayısı, işyerinde çalıştırılan işçi sayısının beşte birini geçemeyecek. Aynı işçi için, aynı işverenle yapılacak geçici iş ilişkisi sözleşmelerinin toplam süresi de 18 ayı geçemeyecek. Ayrıca, kiralık işçi, o işyerinde grev ve lokavt olması halinde ve özel istihdam bürosu tarafından da başka bir işyerinde istihdam edilememesi halinde, büro o işçinin asgari ücretten az olmamak üzere sözleşmede belirtilen ücretinin sadece yarısını ödemekle yükümlü olacak. Bu durumda, işçinin aylık ücreti yarıya düşmüş olacak.
49 ilin teşviği 2012 yılına kadar uzuyor
Torba yasada yer alan diğer hükümler ise şunlar:
49 İLE TEŞVİK UZATILIYOR:
Torba tasarıyla, 49 ilde uygulaması yapılan ve 31 Aralık 2004 tarihinden önce tamamlanan yatırımlar açısından 31 Aralık 2009 tarihinde sona eren sigorta primi işveren hissesi teşviğinin uygulama süresi, 2012 yılı sonuna kadar uzatılıyor.
BELEDİYE BORÇLARI:
TasarIya göre, belediyelerin 1 Mart 2010 tarihinden önce doğmuş borçları için genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından bu idarelere ayrılacak paylardan yapılacak kesinti oranı yüzde 40 ile sınırlandırılıyor. Böylece bu tarihten sonra yeni oluşacak borçların zamanında ödenmesi için baskı oluşturuluyor. Çünkü kesintide sınır uygulaması kaldırılmış oluyor.
KISA ÇALIŞMA ÖDENEÐİ:
2008 ve 2009 yıllarında koşulları iyileştirilen kısa çalışma ödeneğinin 2010 yılında da devam ettirilmesi öngörülüyor.
*******************************************
İşçi kiralayana yanında bedava...
Kuvvet Lordoğlu
Özel İstihdam Büroları’na işçiyi rızasını almadan her 18 ayda bir başka bir patrona kiralama hakkı veren İş Yasası değişikliği tekrar gündemde
Hükümet kamuoyunda “kiralık işçilik” olarak bilinen yasa teklifini yeniden meclise taşımaya hazırlanıyor.
Haziran 2009’da 4857 sayılı İş Yasasının yedi maddesinin değiştirilmesi ve yeni bir madde eklenmesine dair TBMM’de kabul edilen değişiklik Temmuz’da Cumhurbaşkanınca veto edilince yürürlüğe girememişti. Ancak hükümetin veto gerekçelerini dikkate alarak yeni bir teklif hazırladığı haberlerine karşı işçi sendikaları konfederasyonları yeniden tepkilerini ortaya koyup, zor olmakla birlikte ortak açıklama.(!) da yaptılar.
Şimdi yasa teklifine ve geri planına biraz yakından bakalım.
İşçi kiralamanın geçmişi
İş kanunu işçilerin bir başka işverene kiralanabileceğini zaten 2003’ten bu yana düzenlemişti. Bu kanunun 7 maddesine göre geçici iş ilişkisi “işverenin işçisini bir başka işverene kiralaması ve bunun altı aylık süreler içinde toplam olarak iki kere uzatılması” ile mümkündü. Bu madde açık olarak işçinin emek gücü alınıp satıldığına göre, devredilmesinde de bir sakınca olmadığını esas alıyordu.
Getirilen yeni yasa teklifi ise bu devretme işini biraz daha düzenleyerek özel sektöre yüklemeyi böylece devlete ek bir yük getirmeden işi çözümlemeyi tasarlıyor. Bu amaç için kurulmuş olmayan Özel İstihdam Büroları (ÖİB) rahatlıkla bu amacı da yerine getirebilir diye düşünülüyor. Esas kuruluş amaçları olan iş bulma konusunda çok fazla yeterli olmadıkları anlaşılan ÖİB’nin işe yerleştirme oranı yüzde bir civarında kalıyor, yani iş arayanların sadece yüzde biri mevcut işlere yerleştiriliyordu.(Öz-Çetinkaya; 2008).
Patronlara promosyon
Bu güne kadar sadece nitelikli işlerle ve üst ve orta düzey yöneticilerin istihdamıyla ilgilenen ÖİB bu yasa değişikliğinden sonra artık düşük nitelikte işçilerle de ilgilenebilecekti. Aslında işçilerin her zaman satmak zorunda oldukları, satmamalarının açlıkla eşdeğer olduğu bir malı ellerinde bulundurmaları ve ya daha sonra satmak üzere biriktirmeleri mümkün değildi. Teklifin gerekçesinde işgücünün devredilmesinin, bir başka işverene kiralanmasının işsizliğin azaltılmasını amaçladığı ifade ediliyor. Ancak bu yasayla ortaya çıkan durum insan onuruna yakışan işleri gerçekleştirmek için emek gücünü satmak zorunda kalmaktan daha farklı. Daima daha ucuz kaynakları elde etmeye çalışan sermayenin, üretimi gerçekleştiren işgücünün de ucuz olanını tercih etmesi ve bunu gerçekleştirmeye çabalamasında şaşırtıcı bir durum yok. Üstelik yasayla işverene işçiyi ucuza kiralamanın yanında başka promosyonlar da sunuluyor. İşveren yetişmesinde ve eğitiminde hiçbir katkı sağlamadan, işçiyi azami 18 ay çalıştırdıktan sonra eski işverenine iade edebiliyor. Eski işveren veya ÖİB’nin işçiyi farklı bir işverene kiralaması veya onunla yasadaki adıyla “geçici iş sözleşmesi” imzalaması mümkün olabiliyor.
“Eti senin, kemiği de senin…”
Promosyon sadece bunlarla sınırlı da değil. İşverenle yakın temas içinde olan ÖİB çalışacak işçinin sendikal konulara eğilim taşıyıp taşımadığını, işverenin bu konudaki hassasiyetlerini dikkate alacak ve işyerinde sendikal faaliyete katılması ihtimal dışı olan işçilerin işe yerleştirilmesini sağlayacak.
4857 sayılı İş Yasasında düzenlenen geçici iş ilişkisi ÖİB vasıtası ile uygulanmaya farklı bir biçimde sokulmak isteniyor. Yasanın 7. maddesi ile işçinin yazılı rızası alınmasını şart koşuyordu. Yani işveren kiraya vereceği işçisine bunu isteyip istemediğini sormak ve onayını almak zorunda iken, ilave edilen madde buna gerek bırakmıyor. ÖİB’ye başvuran işçinin işe yerleştirilmek için kendisinin teklif getirdiği düşünülerek rızasına gerek olmadığı kabul ediliyor. Yani işçiyi kiralayan işveren konumundaki ÖİB işçiyi kendi malı gibi kabul ediyor: “Eti senin, kemiği de senin…”
Şimdi bu yasanın uygulandığı bir çalışma hayatını senaryolaştırırsak, ortaya çalışma hayatı açısından bir korku filmi çıkar. Çünkü emeğini kiralamak isteyen bir işçi yaklaşık her 18 ayda bir işverenini değiştirecek, böylece bir buçuk yılda bir farklı işverenleri ve farklı işleri öğrenmek zorunda kalacak. Yasada yapılan son değişiklikle işyerinde eşit işi yapan diğer işçilerden daha az ücret alamayacak ama diğerlerinden farklı olarak yaptığı işi en fazla 18 ay içinde bitirmek zorunda kalacaktır. Tek bir işverenle çalış(a)madığı için tek işveren üstüne biriken bir kıdem tazminatı da olmayacak.
Kısa süreli çalışma sonucunda işçinin işyerinde diğer çalışanlarla bir dayanışma ilişkisi kurabilmesi ve ortak hareketi imkânsız hale gelecek. Buna bağlı olarak kısa süreli kiralandığı işyerinde şayet mevcut ise bir sendikal faaliyete katılması veya sendikalı olabilmesi nerede ise imkânsız olacak.
İşveren içinse, “bundan iyisi Şam’da kayısı”…
*****************************************************
Madem böyle,İŞKUR neden var?
Amaç,işçiyi istediği işverene istediği gibi pazarlamak.Hani,kızları olan başbayan vardır.Zengin müşterilere kızlarını pazarlar.İşte bizim başbay da işçileri pazarlıyor.O..pu düzen!
Edited by ebarah, 19.01.2010 - 14:33.