Engin Ardıç
Kılıçdaroğlu iktidara gelince çanımıza ot tıkayacakmış... Bunu demeye getirdi... Aman o gelmeden biz yazacağımızı yazalım, şunun şurasında CHP hükümetine kaç gün kaldı ki...
Madem öyle, kendisini iyice sinirlendirecek bir konuya girelim de, hoşuna gitmeyen gazeteleri yoketmek için demokratik bir bahane daha bulsun...
Yazmak dedim, geçenlerde "Anıtkabir defterine yazı yazan çocuklar" konusu yeniden gündeme getirildi.
Yurtdışında yaşayan on beş yaşlarında iki genç, tatile geldiklerinde Anıtkabir'e gitmişler, ünlü deftere de "ters" şeyler yazmışlardı hani... Gözaltına alındılar, "ıslahhaneye" götürüldüler, mahkemede iki yıla yakın yediler, on bir aya indirildi.
Norveç'te yaşayan çocuklar Türkiye'yi de İskandinavya gibi bir yer sanmışlardı!
Anıtkabir defterine yazı yazmak serbestti ama aykırı olmamak şartıyla.
Çocuklar "şaka yaptık, haylazlık etmek istedik" diyorlardı ama Türkiye şaka kaldıran bir ülke de değildi.
Bendeniz de oldum bittim şu "Anıtkabir defterinin" ne işe yaradığını anlayabilmiş değilim.
Yazılanlar belli, yazılabilecekler de belli, aksini yapmaya kalkanın canına okuyorlar.
Öteden beri merak ettiğim, aşağı yukarı hepsi birbirinin kopyası ya da benzeri olan o yazıları kimin okuyacağıdır...
Herhalde Atatürk geceleri yattığı yerden kalkıp okuyacak değildir!
Pek pek, tören günlerinde, yazıyı yazan kişinin arkasından koşup not alacak ve hemen gazetesine geçecek muhabirin işine yarar. Gazete okuru da pek aydınlanır, Anıtkabir'e gidenlerin Ata'ya ne kadar bağlı olduklarını görüp sevinir.
Gerçekten de, "bağlıyız, izindeyiz" gibi basmakalıp laflardan başka neler olabilmiştir o yazılanlar?
Bir de "şikâyet" tabii, genellikle iktidar muhalefeti, muhalefet de iktidarı "Ata'sına şikayet" eder. Atatürk de onları cezalandırır herhalde.
Böyle böyle kaç yüz, kaç bin defter birikmiştir elli yedi yıldır Anıtkabir depolarında? Bunları kim okumakta, kim incelemektedir?
Gelin şu anlamsız defteri kaldırın.
Böylece "aykırı" şeyler yazılmasını da önlemiş olursunuz.
Ya da yalnızca "devlet büyükleri" geldiği zaman falan çıkarın.
Ben Napoleon'un mezarına dört, belki beş kere gittim, ortalıkta defter mefter görmedim. Washington şehrini bilenler söylesinler, Lincoln anıtında defter var mı? Bolşevikler, Lenin mozolesine defter mi koymuşlardı? General Franco'nun mezarında defter imzalayan oldu mu?
Ya da tam tersine, iyice suyunu çıkarın, Anıtkabir'i her ziyaret edene bir de "plaket" verin. Nasıl fikir?
Bekliyorum bakalım, şimdi gene kaç ahmak, böyle dedim diye beni "Atatürk düşmanlığıyla" suçlayacak?
Son bir soru: Sayın Kılıçdaroğlu, beni çarmıha mı gerdireceksiniz, kazığa mı oturtacaksınız, yoksa oramdan tutup tavana mı asacaksınız iktidara gelince? Bileyim de, ona göre hazırlanayım!