Yargı Dünyası Karıştı !
#41
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 17:20
23 Şubat 2009 günü Erzincan'da İsmailağa cemaatine yapılan operasyonlarda gözaltına alınan şahıslara baskı yapıldığı ve bazı cemaat üyelerine ise telefonda geçen cinsel içerikli görüşmelerin gösterilmek suretiyle şantaj yapılarak İlhan Cihaner'in istekleri doğrultusunda Cemaat ve cemaat mensupları hakkında ifadeler vermeye zorlandıkları Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu'nun raporunda yer almıştı.
TURGAY AKTÜRK'ÜN HABERİ...
1. ŞANTAJ
Erzincan'da İsmailağa Cemaati mensubu olan A. S. (33) hanımının kız kardeşi ile cinsel ilişkiye girdi. Cinsel ilişkiye girdiklerini telefondaki bazı konuşma ve tartışmalarında geçti. A.S'nin 23 Şubat 2010 günü gözaltına alınmasından sonra Erzincan İl Jandarma komutanlığı Terörle Mücadele Birimi ve Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner tarafından bizzat yapılan sorgusunda, baldızı ile cinsel ilişkiye girmesi şantaj yapılarak, bazı cemaat mensupları hakkında yönlendirilmiş ifade vermesi sağlanarak ifadesine zorla imza attırıldı.
A.S (33) 25.02.2009 günü sevk edildiği Erzincan Nöbetçi Mahkemesinin 2009/25 sayılı kararı ile "Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmek, örgüt üyesi olmak yardım etmek (TCK 220) çocukların cinsel istismarı (TCK 103), tehdit (TCK 106), ihaleye fesat karıştırmak (TCK 235), kanuna aykırı eğitim kurumu açmak (TCK 263), yardım toplama kanununa muhalefet etmek, vakıf ve dernekler kanununa aykırı hareket etmek, belgede sahtecilik (TCK 204,207 ), suç uydurmak (TCK 271), dini inanç ve duyguların istismar edilmesi ve bir vakfın aracı kılınması suretiyle dolandırıcılık (TCK 158/1-a-d)" kanun maddelerine istinaden tutuklanarak Erzincan cezaevine gönderildi.
2. ŞANTAJ
Yine Erzincan'da İsmailağa Cemaatine yapılan operasyon kapsamında 23 Şubat 2009 günü gözaltına alınarak 25 Şubat günü Erzincan Nöbetçi Mahkemesinin 2009/25 sayılı kararı ile "Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmek, örgüt üyesi olmak yardım etmek (TCK 220) çocukların cinsel istismarı (TCK 103), tehdit (TCK 106), ihaleye fesat karıştırmak (TCK 235), kanuna aykırı eğitim kurumu açmak (TCK 263), yardım toplama kanununa muhalefet etmek, vakıf ve dernekler kanununa aykırı hareket etmek, belgede sahtecilik(TCK 204,207 ), suç uydurmak (TCK 271), dini inanç ve duyguların istismar edilmesi ve bir vakfın aracı kılınması suretiyle dolandırıcılık (TCK 158/1-a-d)" kanun maddelerine istinaden tutuklanarak Erzincan cezaevine gönderilen C. D. (34)'ye Jandarma sorgu personeli ve Başsavcı İlhan Cihaner tarafından baskı yapıldı.
C.D (34)'nin çeşitli telefon görüşmelerinde erkeklerle cinsel ilişkiye girdiği ve birçok telefon görüşmesinde erkeklerle cinsel ilişki içerikli görüşmelerinin olduğu tespit edildi. Bu konuşmalar Jandarma Terörle Mücadele Birimindeki ve Erzincan Başsavcılığındaki sorgusunda önüne konularak ifade ve sorgu sırasında şantaj malzemesi olarak kullanıldı.
HABERVAKTİM.COM
http://www.habervakt..._ifadeleri.html
#42
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 17:21
Arkdaşım o düşünce yapısını hoca olduğu için başkalarınada öğretmekte olan birinin aynı parti mensubu olmanızdan yola çıkarak aynı kategoriye dahil etmiştim.
Yıllardır vatandaş hukuk diye bağırırken sizin camiadan bazıları gukuk diyor , şimdi mi akıllarına geldi. Hukuk herkese lazım derken kafalarını neyin altına gizledilerse Hukuk'u gidip orada arasınlar..
Millet fakru zaruret içine düşmüş durumda. Şu ülkede oynamadıkları şey kalmadı.
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#43
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 17:29
19 Şubat 2010 Cuma 14:34
Eski İstanbul Baro Başkanı Yücel Sayman soruyor: HSYK hangi kanuna dayanarak karar alıyor. O savcıya militan suçlaması!16 yaşındaki kızın şeytani planıBu fotoğraflar inanılmaz!Bir korku filmi nasıl çekilir?Başsavcıdan tuhaf açıklama!
HSYK'nın kanunu hangisi?İşte şikenin telefon kayıtları Dosya yeni savcıdan kaçırıldı mı?Taraf Gazetesi'nden Sadık Güleç, İstanbul eski Baro Başkanı Doç. Dr. Yücel Sayman'la devletin zirvesinde yaşanan krizi konuştu:
Erzurum Örneğinde Özel Yetkili bir savcının, bir başsavcıyı gözaltına alma yetkisi varmıdır?
Orada sorun bu soruşturmayı yürütmeye yetkili olup olmadığıdır. Bir savcı herhangi bir savcı ile ilgili soruşturma yapar. Burada önemli olan 250. maddedeki suçlar söz konusu olduğunda eğer o suçu işlediği ileri sürülen kişi, birinci sınıf hâkim yada savcı ise yargılanması, Yargıtay’da yapılır. Ama 250. madde de diyor ki yargılama Yargıtay da yapılır ama onun soruşturmasını yapacak savcı 250. maddeye göre özel yetkili savcıdır. Böyle derseniz Erzurum savcısının yaptığı işlemlerde yetki açısından sorun yok.
Peki bu konudaki ihtilaf nereden çıkıyor?
Ama bir başka görüşte derki bu 250. madde Yargıtay da yargılanır diyorsa da ona uygun usulün uygulanması gerekir. Özel Ceza yetkili mahkeme değil ise aynı şekilde özel yetkili savcıda soruşturma yapmaya yetkili değildir. Farklı olduğu içinde Erzurum savcısı yetkili değildir diyor. Burada hukuki bir itilaf var.
HSYK bu konuda neye dayanarak özel yetkili savcının yetkilerini düşürüyor?
Buradaki soru HSYK’nın bu konuda karar verme yetkisi olup olmadığıdır. Bu hukuki yorum karşısında, özel yetkili savcı, bir başka birinci sınıf savcı karşısında soruşturma yapmaya yetkisi varmıdır yok mudur. Bu konuda hukuken HSYK’nın bu konuyu değerlendirme yetkisi yok. Buna ancak mahkeme karar verebilir. Nasıl karar verebilir. Yani o savcının yetkisi olmadığı, buna mukabil kendini yetkili saydığı gerekçesiyle disiplin soruşturması açılması için Adalet Bakanlığına başvurursunuz. Onlar gerekli kovuşturmayı yaparlar. Ama HSYK’nın bu konuda karar verme yetkisi yok. Kendi kanununda yetkisi yok. Yani yetkisi olmayan bir konuda karar vermiştir. Şuna yetkisi yok. Yani bu soruşturmayı özel yetkili bir savcımı yürütür, yoksa bir başka savcımı ya da bir başka usüllemi soruşturma yürütülür. Bu somut olayda karar verme yetkisi yok. Tıpkı Şemdinli davasında olduğu gibi. Şemdinli davasında tartışılan neydi? Bir savcı dava açıyor. O iddianamenin hukuka ve usule uygun olup olmadığı konusunda kim karar verir. Bu konuda karar verecek merci mahkemedir. İddianameyi veriyor. İddianame hukuka uygun değilse, geri gönderiyor. Yani mahkeme denetliyor. Ama mahkeme denetlemesine rağmen o iddianamenin hukuka uygun olmadığı konusunda HSYK karar vermiştir. Orada da yetkisi yok.
HSYK kararlarına karşı ne yapılabilinir. İtiraz Hakkı Varmı?
Yetkisi olmadığı konuda karar veriyor. Buna karşın yargı yoluna başvuramıyorsunuz. Kapalı. Ne yapacaksınız. Hâkimler Savcılar Yüksek kurulunun verdiği kararların yargısal denetimi yok. ‘Yani yetkisinin olmadığı bir konuda karar vermiştir’ iddiasını yargı önünde tartışamıyorsunuz.
Burada görevden alınan savcının yapacağı hiçbir şey yokmu?
Şimdi bu olayda ne yapılabilinir. Buradaki savcı, Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulunu oluşturan hâkimlerin yetkilerini aşarak bir karar verdiklerini, bu nedenle kendisine zarar verdikleri gerekçesiyle, tazminat davası açabilir. Belki o hâkimler hakkında suç duyurusunda bulunabilir. Bu karar nedeniyle Adalet Bakanlığına şikâyet edebilir. Sonuçta hukuk davası da açsa tazminat davası da açsa, Adalet bakanlığına başvursa, bu hâkimler hizmet kusuru işlemişlerdir diye… Kararı Adalet bakanlığı verecek.. HSYK’yı oluşturan hâkimler hakkında dava açılıp açılmamasına Adalet Bakanlığı karar verecek. Eğer tazminat davası yada ceza davası açmışsanız Yargıtay’a gidecek. Dava Yargıtay’a giderse HSYK’nın bu konuda karar verme yetkisi varmı, yokmu diye tartışacak. Ama şu anda Yargıtay hukuka uygun diye açıklama yapıyor. Yani hukuka uygun diyorlar. Yani şimdiden ihsas’ı reyde bulunuyorlar. Götürmenin anlamı yok.
Şu anda HSYK’nın yetkisi olmadığı bir alanda karar verdiğini varsaysak bile verilen kararlar uygulanacak mı?
HSYK’nın kararını şu anda uygulamak zorundalar. O savcı hakkında aynı zamanda suç duyurusunda bulunuldu. Yani yetkisizken yetkisi olmayan bir alanda soruşturma yürüttü diye. Bu suç duyurusuna kim bakacak. Ona da mahkeme bakacak. Ama önceden HSYK yargının halledeceği bir konuyu kendisi halletmiş oldu. Yani ‘yetkisizdir’ dedi. Yargıtay’da ‘evet yetkisizdir’ diye açıklama yaptı. Yani şimdiden mahkûm etmiş oldu.
HSYK kararı sonrasında tutuklanan Erzurum Başsavcısı Cihaner’in durumu ne olacak. Savcının isteği ile tutuklanmasına karar veren hâkimler bu durumdan nasıl etkilenirler?
HSYK kararı sonrasında garip bir durum ortaya çıktı. Yani HSYK’nın verdiği idari bir karar mahkemeleri bağlıyor olacak. Bağlı olduğu zamanda yapılan bütün işlemlerin yeni baştan tekrar başlaması lazım. Hukuka aykırı delil toplanmış sayılır. Cihaner’in yargılanması açık bir şekilde Yargıtay’da yapılacak. Ama hakkındaki deliller yetkisiz bir savcı tarafından toplanmış ise hepsi hukuka aykırı sayılır. Dosyadan çıkartılması lazım. Ama mahkemeler bunu kabul etmezlerse o zaman HSYK’nın aynı karar nedeniyle hâkimlere de ceza vermesi lazım. Hukuka aykırı olduğu için, yetkileri olmayan bir alanda bir ihtilafı çözen bir karar verdikleri için. Bence HSYK’nın bundan sonra hiçbir şeyin altından kalkması mümkün değil.
Bu konuda HSYK’nın kararlarını dayandırdığı bir kanun maddesi yokmu?
Yani ne Yargıtay nede Danıştay üyeleri, nede HSYK, ‘bu yetkiyi hangi kanunun hangi maddesinden çıkartıyorsunuz söyleyin’ dediğiniz zaman söyleyemiyorlar. Genel şeyler söylüyorlar. Usuli karar verdik diyorlar. Bir ihtilaf çözüyorsunuz. Usulü olarak ta yetkiniz yok. Tıpkı Şemdinli davasındaki iddianame ile ilgili bir karar vermeleri gibi. HSYK ne zaman bir karar verebilir? Özel yetkili savcının yetkisiz olduğu, bir mahkeme kararı ile sabit olursa.. O karar üzerine HSYK ‘evet sen yetkin olmadığı halde bütün bu sürede yetkili gibi davrandın’ diyebilir. O zaman bir disiplin cezası verebilir. Ama şu anda veremez. Mahkemelerin vermesi gereken bir konuda kendisi karar verirse iş çığırından çıkmış olur.
Özel yetkili savcının yetkili olup olmadığını siz hangi kanunun hangi maddesine dayanarak belirliyorsunuz. Buna cevap veremiyorlar.
http://www.interneth...terstitial=true
#44
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 17:30
#45
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 17:33
Birisi darbelere savaç açtık der en büyük darbeci Kenan'ın ayağına kadar giderler, birisi asker şunları yaptıydı bir zamanlar der o yapan askerlere hediyeler verirler. Sonunda da işte böyle zırvalarlar.
Salim efendi SGK ile ilgili haberle ilgili niye hiç sesin çıkmıyor ?
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#46
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 17:38
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#47
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 17:41
Gülümsemiyoruz artık kahkahalarla gülüyoruz bu haberlere ))
Ya hepiniz artist olmuşsunuz, rolden role atlıyorsunuz ))
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#48
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 17:43
#49
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 17:46
#50
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 17:46
#51
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 17:48
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#52
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 17:52
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#53
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 17:56
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#54
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 18:16
#55
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 18:17
#56
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 18:18
#57
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 19:48
Garibi sevindireyim bir gecelik rahat uyku uyu diye öyle söyledim )
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#58
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 20:00
Biliyorsunuz, bu “kurum”, askerlerin Şemdinli'deki bir kitabevini bombaladıkları sırada suçüstü yakalanmasıyla ortaya çıkan davanın iddianamesini yazan savcıyı cezalandırmıştı.
O savcı sistemin dışına atılmıştı.
Bu “bağımsız” bir karar mıydı?
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt, bir canlı yayında, “o savcıyı görevden kendisinin attırdığını” açıkça söyledi.
Genelkurmay Başkanı'nın emriyle “savcıyı görevden atan” bir “bağımsız” yargı kuruluşu olabilir mi?
O zaman, bu “bağımlılığa” karşı çıkan bir Yüksek Yargı üyesi oldu mu, Yargıtay, Danıştay bugünkü gibi ayaklandı mı, CHP isyan etti mi?
AHMET ALTAN - TARAF
19.02.2010 14:48:05
"Bu ülkenin ordusunun da yargısının da yedeği yoktur. Bunları böyle uluorta tartışma konusu yapmak, bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür.
Orduda görev yapan komutanlar da son derece saygın kişilerdir.”
“Her yapılan yargı işlemi sonucunda hükümet ya da hükümet adına birileri açıklama yapacaksa; bu, hukuk devleti adına, yargının bağımsızlığı adına daha epeyi mesafe almamız gerektiğini gösteriyor...”
“Karşılaştığınız her hukuki sorunu Adalet Bakanı’ndan yorum alarak çözmeye çalışırsanız, hukuk devletini kafanızda siz nereye oturtuyorsunuz?”
“Yargıya hükümetin müdahale etmemesi gerekir. Yargının bağımsız, müstakil olması ve hiç kimsenin karışmaması gerekir... Yargı bağımsız olacak, doğru olan da budur. Hiç kimseden telkin ve tavsiye almadan hukuktan ve kendi vicdanından talimat alarak, suç teşkil eden bir şey varsa kendisi el koyacak, kendisi soruşturacak.”
Peki...
Bu sözleri söyleyen Sayın Devlet Adamı kim?
Eski Adalet Bakanı, şimdiki Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek!
Tüm bunları 7 Mart 2006’da Başbakanlık Merkez Binası’ndaki Bakanlar Kurulu toplantısında söylemiş...
Şimdi soruyorsunuz değil mi; Cemil Çiçek neden yargıya bu kadar açık bir şekilde sahip çıkma gereği duymuş?
Nedeni belli:
Çünkü o günlerde Van Savcısı Ferhat Sarıkaya, Org. Yaşar Büyükanıt hakkında dava açmaya hazırlanıyormuş...
Cemil Bey de “yargı bağımsızlığını” gerekçe göstererek, aslında daha sonra görevden alınan bu savcıyı korumak istemiş!
Bu arada askere de övgüler düzerek, gelebilecek tepkilerden kendisini korumuş...
Peki; aynı Cemil Bey ve kabine arkadaşları, bugün el ele vermiş ne yapıyorlar?
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu “bir karar” üzerinden darbe yapmakla suçlayıp, bu kuruma destek veren yüksek yargı organlarını “oylarının rengini belli etmek”le eleştiriyorlar!
TALİHSİZLİK!
Kişisel arşivime göre Cemil Çiçek, yine Van Savcısı’nın soruşturmasıyla ilgili bir açıklamasında, “Bir savcı bir olaya müdahale edecek ama kim mani oluyor, kim ‘Bu işin üstesinden gelmeyin’ diyor” diye sormuş...
Şimdi aynı Bakan, İsmailağa cemaati ile ilgili soruşturma sırasında Erzincan Başsavcısı’nı arayarak, gözaltındaki cemaat mensuplarının serbest bırakılmasını istemekle suçlanıyor!
Üstelik bu suçlamayı nedense açık açık yalanlamıyor...
Sadece dün yaptığı gibi, “Benim bu olayı kabul ettiğime dair bir tek cümle bile gösterilemez” diyebiliyor...
Mustafa Mutlu
*****************************************
Yukarıdaki yazarın yazsını iyi okuyun. Bu yazı ibretliktir,bu yazı derstir.
Görüldüğü üzere siyasette yavşaklığın sonu yok. Dün savunduğunu, bugün şikayet edersin, dün şikayet ettiğini, bugün savunursun. Dün götünün dibine girdiklerine bugün kılıç sallarsın.
Satlık insan Altan, yıkılırken yenisi yapılıyor demiş. Yıkılacak dediğinin altında geberecektir eminim.
#59
Gönderim zamanı 20.02.2010 - 00:13
#60
Gönderim zamanı 20.02.2010 - 11:25
"""""""""""""""""""""""""""""
işte onun için herkes haddini bilsin di mi ama, kimse yaramazlık yapmasın hukukun dışına çıkmasın
***************************
)()()()()()()()()()()()(
Orduda görev yapan komutanlar da son derece saygın kişilerdir.?
))()()()()()()()()()()()(
işte o saygın komutanlarımız üzerlerine leke sürmesinler sürdürmesinler, emanetlerine sahip çıksınlar, 1-2- tane çıkmayan yüzünden koca orduyu ne hale getirdiler.
Bu mesaj milas tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 20.02.2010 - 11:29
Benzer Konular
Konu | Forum | Konuyu Açan | İstatistikler | Son Mesaj Bilgisi | |
---|---|---|---|---|---|
İş dünyasının Whatsapp'ı olmaya aday: Mailcell |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Bilim dünyası Doç. Dr. Mete Atatüre'nin tarihi başarısını konuşuyo |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Erdoğan Yargılanacaktır! |
Siyaset | ebarah |
|
|
|
Htc One M8 Ile One M9'u Karıştırdı! |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Berlin Internet Dünyasında Ilk Oldu |
İnternet | Haberci |
|
|
3 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 3 ziyaretçi, 0 gizli