Yargı Dünyası Karıştı !
#21
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 08:53
Cumhuriyet Başsavcısı...
Her yere tabela asıyorlar, “Avrupa’nın en büyük adliye sarayını yaptık” filan diyorlar.
*
Halbuki, bu iş binayla olsaydı...
Yargıtay Başkanı müteahhit olurdu.
*
Bakın...
*
Cumhuriyet Başbakanı denmez.
Cumhuriyet Bakanı denmez.
Cumhuriyet Müsteşarı denmez.
Cumhuriyet Büyükelçisi denmez.
Cumhuriyet Valisi de denmez.
*
Ama...
Cumhuriyet Savcısı denir.
*
Peki niye?
*
Mustafa Kemal de merak etmiş... Ve, “cumhuriyet savcısı” sıfatının isim babası olan Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’a sormuş aynı soruyu, “Niye?”
*
İsviçre’de hukuk doktorası yaparken, İzmir’in işgal edilmesi üzerine Kurtuluş Savaşı’na katılmak için yurda dönen ve Ege dağlarında vuruşan... Sonra da Mustafa Kemal’in emriyle hukuk reformunun temellerini atan
Profesör Mahmut Esat Bozkurt, şu cevabı vermiş...
*
“Gün olur, Cumhuriyet’i korumak için başbakandan, bakandan, müsteşardan, büyükelçiden, validen bile hesap sormak gerekebilir... İşte onun için, Cumhuriyet Savcısı’dır!”
*
Cumhuriyet’i savunmak...
“İlk işi”dir.
*
İrticayla mücadele etmek için, ekstra plan mlan hazırlanmasına gerek yoktur.
*
Dolayısıyla...
*
Tarikatçıların cirit atması için, irticayla mücadele etmeyi suçmuş gibi gösterenlerin... Haysiyet cellatlarının yargısız infazlarını gülümseyerek seyredenlerin... Hayatını Cumhuriyet’e adamış komutanları ayağına getirirken, teröristin ayağına tıpış tıpış mahkeme götürenlerin... Bu millete verebileceği “hukuk
dersi” yoktur.
#22
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 12:46
#23
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 14:48
Tufan TÜRENÇ
ERZİNCAN Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner fincancı katırlarını iki kez ürküttüğü için iktidarın ve yandaşlarının hedefi olmuştur.
Birincisi şudur:
İliç İlçesi’ndeki altın madeni ile ilgili tutumu...
Bu madenin sahibi bir Amerikan şirketidir.
AKP’ye yakın olan bazı kişiler bu şirkete ortaktır.
İliç Adliyesi’nde bu madenle ilgili bir soruşturma yürütülmektedir.
O sırada ilçeye genç bir savcı atanır.
Başsavcı Cihaner, genç savcıyı maden konusunda dikkatli olması için uyarır.
Ancak kısa zamanda genç savcı etki altına alınır.
Bunu gören Başsavcı devreye girer.
Bunun üzerine Adalet Bakanlığı olaya el koyar ve dosyayı Başsavcı’dan ister. Cihaner dosyayı hızla tamamlayarak bakanlığa gönderir.
Dosya Amerikan şirketini ve ortaklarını çok rahatsız eder.
* * *
İkinci olay da Başsavcı Cihaner’in İsmailağa cemaati ile ilgili başlattığı soruşturmadır.
Bu soruşturma yine Ankara’yı rahatsız etmiş, o sırada başbakan yardımcısı olan Cemil Çiçek’in Başsavcı’yı telefonla uyardığı basına da yansımıştır.
Çiçek’ten sonra bakanlık da savcıya soruşturmayı durdurması için baskı yapmıştır.
Kendisine yapılan uyarıları dinlemeyen Başsavcı’nın İsmailağa cemaati konusundaki soruşturma gerekçesi ‘okul öncesi çocuklara yasadışı dini eğitim vermek, para toplamak için suç örgütü oluşturmak’tır.
Soruşturma sürerken İsmailağa cemaati hakkında imzasız bir ihbar mektubu ortaya çıkar.
Mektupta İsmailağa cemaatinin silah ve şiddet kullandığı iddia edilir.
Bunun üzerine Erzurum özel yetkili Başsavcısı Osman Şanal, Erzincan’daki cemaat soruşturmasına kendi yetki alanına girdiği gerekçesiyle el koyar.
Bu gelişme üzerine şüpheli cemaat üyeleri bayram ederler.
Bu sırada ikinci imzasız ihbar mektubu gelir.
Bu mektupta, Başsavcı Cihaner’in üniversiteli genç kızlar ve Rus hayat kadınlarıyla ilişkiye girdiği, Yargıtay’da iş takip ettiği, lojmanların bahçesine kameriye yaptırarak çevreyi kötüleştirdiği iddia edilir.
Bu iddialar nedeniyle Adalet Bakanlığı soruşturma açar.
* * *
Soruşturma üzerine Başsavcı hakkında dava açılır.
Daha sonra Başsavcı’nın makamı ve evi basılır ve saatlerce arama yapılır.
Başsavcı gözaltına alınarak Erzurum’a götürülür.
Daha önce yazılmış senaryo sahneye konur ve savcı saatlerce sorgulanır.
Sabaha karşı tutuklanma istemiyle mahkemeye gönderilir ve tutuklanarak cezaevine kapatılır.
İddia edilen suç, Ergenekon terör örgütüne üye olmak, resmi evrakta sahtecilik, iftira ve tehdit...
Oysa yasalara göre birinci sınıf yargıçların Yargıtay’da yargılanmaları gerekir.
Ama Erzurum yetkili başsavcısı bu yasayı dikkate almayarak görev ve yetki aşımında bulunur ve Cihaner’i tutuklatır.
İşin en dramatik yanı da şu:
Cihaner genç bir savcıyken, herkesin ödünün koptuğu bir dönemde Şırnak’ta, Türkiye’de ilk kez faili meçhul cinayetlerin ve JİTEM’in üzerine gidiyor.
Bugün ise Ergenekon terör örgütüne üye olmak suçundan cezaevine kapatılıyor.
İktidar ve yandaşlarının anlattığı bütün masallar kafanızı karıştırmasın, olay özetle böyledir.
***********************************************
Tutuklu başsavcı Cihaner, kamuoyunun yakından tanıdığı isimlerle ilgili olarak ağır suç şüphelerine yer verdi.
İsmailağa cemaati için açtığı soruşturmayla başlayan süreç Türk hukuk tarihinde görülmemiş olaylara neden olan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, dosyayı devretmek durumunda kaldığı Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdiği resmi yazıda, kamuoyunun yakından tanıdığı isimlerle ilgili olarak ağır suç şüphelerine yer verdi.
İŞTE O ŞOK İDDİALARIN YER ALDIÐI BELGELER
Cihaner, “Ergenekon terör örgütüne üyelik” iddiasıyla tutuklanmadan önce cemaat soruşturmasının elinden alınması üzerine dosyayı devralan Erzurum Başsavcılığı'na bir “görevsizlik” yazısı gönderdi. Cihaner bu yazıda, AKP Hükümeti'nde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yapan Hilmi Güler ve Çevre Bakanlığı yapan Osman Pepe'nin mahkeme kararıyla telefonları dinlenen isimlerle yaptıkları konuşmalara dikkat çekti.
Cihaner, halen AKP Kocaeli Milletvekili olarak parlamentoda bulunan Osman Pepe'nin, İsmailağa cemaati soruşturması kapsamında telefonu dinlenen işadamı Mehmet Çelik ile “vergi kaçakçılığı izlenimi veren” konuşmalarının tespit edildiğini kaydetti.
Erzincan Başsavcısı Cihaner, Mehmet Çelik'in, halen AKP Ordu Milletvekili olan Hilmi Güler'i, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı'yken arayarak “talimat verir şekilde” rakibi olan firmaya iş / ihale verilmemesini istediğine işaret etti.
Cihaner, aynı yazıda, Yeni Şafak gazetesinin sahibi Ahmet Albayrak için de bir dizi suç şüphesini kayda geçirdi. Yazıda Albayrak'ın telefon dinlemesine takılan konuşmalarına dayanarak dile getirilen suç şüpheleri, “sahte seçmen kaydı yapma, ihaleye fesat karıştırma, taşınmazlarıyla ilgili İmar Kanunu'na aykırı uygulamalara yönelme, Basın İlan Kurumu Genel Kurulu'na katılacak temsilcilerin kendi medya kuruluşlarına avantaj sağlayacak şekilde belirlenmesi için baskı kurma, Danıştay'daki davasına etki etmek amacıyla temaslar kurma, bazı belediye başkan adayları aleyhine dosyalar hazırlama, yakınlarına sahte diplomalar hazırlatma, cemaat lideri Mahmut Ustaosmanoğlu'nun yerel seçimlerde aday gösterilmesi için talimat verdiği isimleri siyasi parti yetkililerine iletme” biçiminde sıralandı.
Cihaner, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin doğrudan, bazı belediyelerin de dolaylı olarak cemaate yardım ettiğini, emniyetin bazı aramaları önceden haber verdiğini” de aynı yazıda belirtti.
Süreç nasıl gelişti?
Cihaner'in ifadeleri kayda geçirdiği “görevsizlik” yazısına ilişkin süreç şöyle gelişti:
Erzurum Savcısı Osman Şanal, İsmailağa cemaatine ilişkin olarak Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı Cihaner'e 10 Mart 2009'da bir yazı gönderdi. Şanal, söz konusu yazıda, örgütün “silahlı” olduğu iddiasını öne sürdü ve bu nedenle soruşturmaya özel yetkili savcılık olarak kendilerinin bakması gerektiğini belirtti. Cihaner, Şanal'a 16 Mart'ta gönderdiği cevabi yazıda, cemaatin “anayasal düzene karşı silahlı suç işlediğine dair bir delil ve emare bulunmadığını”dile getirdi. Bu yazı üzerine Şanal görüşünde ısrar etti.
Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Erzurum Başsavcılığı'na veya Başsavcıvekilliği'ne bağlı ya da onların altında bir merci olmadığını belirterek Şanal'ı yazışmalarda “nezaket”e davet eden Cihaner, 20 Mart 2009'da yukarıdaki suç şüphesine ilişkin notları da içeren “görevsizlik” yazısını yazarak İsmailağa soruşturmasına lişkin dosyayı devretti.
Görevsizlik yazısındaki sürpriz not
Erzincan Başsavcısı, dosyanın kendisinden alınması üzerine Erzurum'a “nihai değerlendirme değil genel değerlendirme” gönderdiğini, işin aciliyeti ve inceleme kolaylığı için “geniş yorumunu” eklediğini kaydetti.
Cihaner, söz konusu “görevsizlik” yazısında 2 Kasım 2007'de, Jandarma'nın getirdiği bilgi notları üzerine başlatttığı cemaat soruşturması konusunda ayrıntılı bilgiler verdi. Bu bilgilerden sonra “NOT” diye ayrı bir başlık açan Cihaner, cemaat soruşturması için Erzincan Sulh Ceza Mahkemesi kararıyla yapılan telefon dinlemelerinde “tesadüfi delil” kapsamında elde edilen bulgulara işaret etti.
Bir önceki AKP Hükümeti döneminde Enerji ve Çevre bakanlıkları koltuğunda oturan AKP milletvekilleri Hilmi Güler ve Osman Pepe ile Yeni Şafak gazetesinin sahibi Ahmet Albayrak'a ilişkin dile getirilen suç şüpheleri görevsizlik yazısının bu NOT* bölümünde sıralandı.
İşadamı Çelik'in bakanlarla görüşmeleri
Cihaner'in, bazı kamu kuruluşları ile Mehmet Çelik, Hilmi Güler ve Ahmet Albayrak için “NOT”ta kullandığı ifadeler aynen şöyle:
“Şüpheli Mehmet Çelik'in,
- Yasama dokulmazlığı olduğu anlaşılan Bakan Osman Pepe ile vergi kaçakçılığı suçuna dair konuşmalar işlediği,
- Muhtelif ihalalerde ihaleye fesat kaçırmak suçu işlediği, ihaleye girilmeden işlerin alınacağı,
- Takip ettiği bazı yurtdışı ihalelerde komisyon adı altında rüşvet verildiği / verileceği,
- Örgütün baskı ya da telkini ile okula gönderilmeyen bazı çocukların takibini yapan MEB görevlilerinin tayininin çıkarılması ya da başka şekilde pasifize edilmesi yönünde girişimlerde bulunduğu,
- Yasama dokunulmazlığı olduğu anlaşılan Bakan Hilmi Güler'i arayarak talimat verir şekilde ticari rakibi konumda olduğu anlaşılan firmaya izin (ya da ihale) verilmemesi için telkinde bulunduğu izlenimini veren birtakım iletişimler tespit edilmiştir.
'Emniyet bazı aramaları haber verdi'
- Bazı belediye başkanlarının doğrudan - Diyanet İşleri Başkanlığı (örgütün belirlediği camilere örgütün istediği imamların atanması), Milli Eğitim Bakanlığı (özellikle İstanbul ve aktif olan yerlerde okul çağına geldiği halde gönderilmeyen kız çocukları ile ilgili işlem yapılmaması, işlem yapmak isteyenlerin pasifize edilmesi), Bazı emniyet müdürlükleri (medyaya yansıyacak boyutta adeta kurtarılmış bölge olarak değerlendirmek yoğunlukta kanuna aykırı eğitim kurumu, yardım toplama kanununa aykırılık, 677 sayılı yasaya aykırılık gibi husular işlendiği halde gereğinin yapılmaması, aramalardan önce haber verilmesi) gibi kamu kurumları hakkında inceleme...
(...)
- Bazı belediye başkanlarının doğrudan (istanbul Büyükşehir belediyesi), bazılarının ise imara aykırı uygulamalara göz yumma (Fatih, Çavuşbaşı vs.) gibi dolaylı yardımları (...)
Ahmet Albayrak'a ilişkin liste
Şüpheli ahmet Albayrak yaptığı iletişimlerde örgüte üye olma ve örgüt adına faaliyette bulunma suçlarını işleme süphesi dışında (kendisinin, konuştuğu kişilerin ya da konuşmalara konu 3. kişilerin)
- Siyasi saiklerle bazı kamu görevlilerinin atanması tayini görev yerinin değiştirilmesi, bazı belediyelere işe alınacak kişilerle ilgili girişimlerde bulunması gibi konularda yetkililerle yaptığı görüşmeler,
- Seçim Kanunu'na muhalefet (sahte seçmen kayıtlarının yapılması, kanuna aykırı yardım) suçu şüphesi,
- Kendisinin katıldığı / katılmayı planladığı ya da görüşmeye konu 3. kişilerin çok sayıda ihalelere fesat karıştırma suçu işlediğine dair yoğun şüpheler oluşturan konuşmalar,
- Taşınmazları ile ilgili olarak imar kanununa aykırı uygulamalara dair konuşmalar,
- Basın İlan Kurumu Genel Kurulu'na İstanbul Üniversitesi ve değişik kurumlardan katılacak temsilcilerin belirlenmesi için,
- İstanbul Üniversitesi rektörü ve bazı yöneticileri baskı yapılarak ileride kendi medya grubuna avantaj sağlaması için kimi gazeteci ve kamu görevlileri ile hareket etmesi,
- Danıştay'daki davasına etki etmek amacıyla emekli olan yargı mensubu olduğu tahmin edilen kişi ile (karşılığında oğlunun THY'de işe yerleştirilmesi) ilgili birtakım görüşmeler yapması,
- Bazı belediye başkan adayları ile ilgi içeriği tam olarak anlaşılamayan dosyalar hazırlanıp bunların kullanılmasına ya da aleyhlerine kullanılabilecek ses kayıtlarına dair konuşmalar yapması,
- Yakınlarına sahte diploma hazırlattığına dair konuşmalar,
- Örgüt lideri Mahmut Ustaosmanoğlu'nun yerel seçimlerde aday gösterilmesi için talimat verdiği isimleri siyasi parti yetkililerine ilettiğine dair konuşmalar (...) tespit edilmiştir.
Şanal koğuşturmaya gerek görmedi
Dosyayı devralan Erzurum'daki özel yetkili savcı Osman Şanal, Pepe ve Güler'in konuştuğu işadamı Mehmet Çelik ile Ahmet Albayrak'ın da aralarında yer aldığı 282 kişi hakkında Haziran 2009'da “ek koğuşturmaya yer olmadığı”na hükmetti.
Şanal'ın makamında arama yaptırmasından sonra Cihaner çıkarıldığı mahkemece “Ergenekon terör örgütüne üyelik, evrakta sahtecilik, tehdit ve iftira” suçlamasıyla tutuklandı.
Tutuklamanın ardından toplanan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun seçilmiş üyeleri de, ”özel yetkileri”ni durdurarak Şanal'ı, cemaat soruşturması ile Cihaner'e yöneltilen “terör örgütü” soruşturmasından aldı.
“Erzincan'da neler oluyor” sorusunun yanıtı için önemli ipuçları içeren süreç özetle böyle.
Türkiye'yi büyük bir yargı çatışması ve kuvvetler ayrılığı krizine sokan olayların, sadece cemaat soruşturmasından kaynaklanmadığı anlaşılıyor...
Haber: T24
********************************************************
Cihaner'in üzerine gitmekte ne kadar haklılar değil mi? Hırsızlıklarının,sahtekarlıklarının açığa çıkmasını isteyen bir Cumhuriyet Başsavcısı'nın susturulması gerekiyordu.
Bu mesaj ebarah tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 19.02.2010 - 15:04
#24
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 15:37
#25
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 15:43
Özel yetkileri HSYK tarafından kaldırılan Osman Şanal, yürüttüğü Ergenekon soruşturması dosyasını, "Yetkilerin kaldırıldı" kararını tebellüğ etmeden İstanbul'daki Ergenekon savcılarına gönderdi.
Türkiye'nin gündemine oturan yargı krizinde dün flaş bir gelişme daha yaşandı. HSYK'nın verdiği kararla, özel yetkileri kaldırılan Savcı Osman Şanal, yürüttüğü soruşturmayı "yetkisizliklik" kararıyla kuryeye İstanbul'daki Ergenekon savcılarına gönderdi. Şanal bu manevrayı, "3 günlük tebellüğ süresi dolmadan" yaptı. Eski Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Şanal, Ergenekon soruşturmasının Erzincan ayağını, Gönye Barajı'nda cephanelik bulununca açtı. Ekimde başlayan soruşturma kapsamında önce Erzincan İl Jandarma Alay Komutanlığı İstihbarat Şube'sinde görevli şube başkanı binbaşı, yardımcısı üsteğmen ve şube astsubayı, ardından da Erzincan şube başkanının da bulunduğu 3 MİT mensubu tutuklandı. Daha sonra 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, ifade için Erzurum Adliyesi'ne davet edildi, eski Erzincan İl Jandarma Alay Komutan Recep Gençoğlu da tutuklandı. Org. Berk davete yanıt vermeyince, ikinci bir davet çıkarılarak 26 Şubat'a kadar zaman tanındı. Berk'in 'şüpheli' olarak ifade vereceği açıklandı. Son olarak da bir ilk gerçekleşti ve Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner 'terör örgütü üyesi olduğu' gerekçesiyle tutuklandı.
13 PARÇADAN OLUŞUYOR
Savcı Osman Şanal'ın yürüttüğü Ergenekon soruşmasının İstanbul'da süren Ergenekon soruşturmasıyla birleştirilmesi bekleniyordu. Ancak bu süreç, beklenmedik gelişmelerin ardından hızlandı. Şanal, dün akşam görevlendirdiği özel kurye ile dosyayı İstanbul'daki Ergenekon savcılarına gönderdi. Erzurum'da iki kez ifadeye çağrılan 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk hakkında hazırlanan 'şüpheli' dosyası da İstanbul'a yollandı. Erzurum'dan koli ve valizler içinde gönderilen dosyalar dün öğle saatlerinde Beşiktaş'taki Özel Yetkili İstanbul Adliyesi'ne getirildi. Kapalı kasa beyaz bir minibüs, 12.30 sıralarında adliyeye giriş yaptı. Minibüsten indirilen ve 13 parçadan oluşan soruşturma dosyası ile evraklar, İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilleri'nin bulunduğu kata çıkarıldı.
BİLGİ NOTU DA DOSYADA
Erzincan'daki Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan ve halen Erzurum Askeri Cezaevi'nde bulunan Erzincan İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdür Vekili Üsteğmen Ersin E.'nin harddiskinden çıkan 1.5 sayfalık 'bilgi notu' da soruşturma dosyasındaki yerini aldı. Üsteğmen E.'nin notunda, "Yapılacak işlemlerde hazırlanacak gizli belge ve masrafları, Başsavcımız İlhan Cihaner ve Ordu Komutanımız'ın (Orgeneral Saldıray Berk'ten bahsediyor) bilgisi dahilindedir. Bu işleri yapacak kişilerin yüzlerine estetik ameliyatı yaptırılması düşünülmektedir" ifadelerinin yer aldığı belirtildi.
KOMPLO, BAKANLIK'TA
Eski Özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal'ın, Ergenekon'dan tutuklanan Başsavcı Cihaner hakkında hazırladığı 'komplo' dosyasını ise Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'ne gönderdiği belirtildi. Buna göre; Cihaner, İsmailağa Cemaati soruşturması dosyasında 2 tanığın ifadelerine yer verdi. Ö.B. ve E.Z. isimli tanıklar, "Osman Şanal, jandarmanın bahçesine silah gömmemiz karşılığı bize para teklif etti" dedi. Dosyanın kendisine geçmesi üzerine bu ifadeleri gören Şanal tanıkları hakim huzurunda dinletti. Ancak tanıklar bu ifadelerin kendilerine ait olmadığını belirtti. Bunun üzerine Şanal, Başsavcı Cihaner'i kendisine komplo kurmakla suçlayarak hakkında dosya hazırladı.
'Dosyayı gönderdim' bilgisini UYAP'a girdi
Eski Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal, yürüttüğü Ergenekon soruşturmasına ilişkin 13 parçalık evrak ve delil dosyalarını önceki gün HSYK'nın "Özel yetkilerini kaldırdık" kararının ardından gönderdi. Şanal, HSYK kararını tebellüğ etmeden söz konusu dosyaları gönderirken, bu bilgiyi UYAP (ulusal yargı programı) sistemine de girdi. Osman Şanal görevden alınma tebligatını tebellüğ etmeden, yürüttüğü Ergenekon soruşturmasının 13 parçadan oluşan evrak ve delil dosyalarını tutanakla İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'ne gönderdi. Dosyalar burada yine tutanakla teslim alınarak Adli Emanet'e kaldırıldı. İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcıvekilliği de bu dosyalar için özel yetkili bir savcıyı görevlendirdi.
SABAH
#26
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 15:45
Tolga Atar-Serbest Özden-Münevver Çakırtaş-Nesrullah Sonay'ın haberi
Sanık Deniz Kurmay Albay Mert Yanık’tan ele geçen belgelerle, sanık Emekli Albay Aydın Ortabaşı’ndan çıkanların aynı olduğu belirlendi.
Ev ve işyerin aramasından sonra yapılan telefon görüşmesi Yanık’ın gözaltına alınmadan 25 gün önce bilgisayar ve bazı eşyalarını bir arkadaşına verdiğini ortaya koydu.
Yanık, ‘X’ şahısla yaptığı görüşmelerde şu ifadeler kullandı:
Mert Yanık: Efendim nasılsınız?
X: Hı hı
MY: İyiyiz şimdi odadayız efendim
X : Burada seni ilgilendiren bir şey yok
MY: Tamam X: Sadece şeyini istiyor olabilirsin benim dolapta, istiyorsan gelirken getireyim
MY: Efendim çok iyi olur
X: Bilgisayarını filan
MY: İyi olur lojmana gelecek misiniz?
X: Yok MY: Ya da ben geleyim şimdi. nasıl olur?
X: Hay hay müsaidim
MY: Kayınbiraderi göndereyim oraya ben gelmeyeyim şimdi
X: Tamam tamam
MY: Tamam efendim
17 SANIÐA AYNI TALİMATLAR
Poyrazköy’de ele geçen mühimmatlarla ilgili olarak dava açılan 17 sanığın tamamının ev ve çalışma odalarındaki aramalarda içeriği aynı “Not” isimli belgeler bulundu. Notta sanıkların yapmaları gereken talimatlar maddeler halinde yer aldı. ‘Not’ dosyasının içindeki ‘weekly.doc’ isimli belgede şu ifadeler kullanıldı:
** Ev, ofis, anne, baba evi her yer temizlenecek, hiçbir şey kalmayacak, kalması gereken bir şey toplantıya gelecek karar verilecek bireysel hareket yok aksi durumda herkes kendi katlanır.
** Cep telefonunu başkasının üzerine alma çözüm değil.
** Grup görüşmeleri iptal düzensiz periyotlarda sadece ilgililer görüşecek.
** Rütbe farkı, aynı yerde çalışmış olmamak vs. tanışıklığını mantıklı izah edemeyenler kesinlikle görüşmeyecek.
** Bu seneki terfi listesini tekrar gözden geçirelim son duruma göre Alb. Tayfun Duman hazırlayacak.
** Yapıdaki ayrık otlarını süreç içersinde tasfiye edelim Bülent’ten başlayalım.
** Eski resimler imha edilsin internet, facebook ve mailde kesinlikle resim paylaşılmasın.
DEHŞET PLANLARININ ALTINDAKi iMZA: XX
Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü’ne Albay Dursun Çiçek ile ilgili yapılan ihbar Poyrazköy iddianamesinin ek klasörlerinde ortaya çıktı.
Selim Demircioğlu ismi ile yapılan ihbarda Albay Çiçek ile ilgili şoke eden ifadeler yer aldı. Çiçek’in çok sayıda eylem planına imza attığı ve bunları ‘XX’ rumuzuyla hazırladığı kaydedildi.
İşte o ihbar mektubunun detayları:
** Son günlerde ülkemizin gündemini meşgul eden Dursun Çiçek ismi etrafında yapılan tartışmalar benim gibi çok sayıda TSK mensubunu rahatsız etmektedir.
Çiçek, 1994-95 yıllarında Şırnak’ta görevi yaptı. O dönemde emrinde çalışan emekli Albay A.S’ye, katıldıkları bir operasyonda siviller üzerine ateş açma emri verdi. Bir vatandaş öldü. Çiçek, suçu A.S’in üzerine attı. A.S, 3 yıllık yargılandı ve beraat etti.
** Bilgi Destek Dairesi’ne bağlı OBİ Şubesi vardır. Burada Çiçek’in kullandığı bir bilgisayar var. Bu bilgisayar incelenmedi. Genelkurmay internet üzerinde Albay Çiçek imzalı birçok bilgi notu var.
Son eylem planında da aynı imzayı kullanmış. 2008 yılı başında Toplumu Biçimlendirme Planı isimli bir belge yayınlanmıştı. TSK’nın hazırlandığı bu planı yazan kişinin ismi ‘XX’ olarak geçmişti. ‘XX’ Dursun Çiçek’in rumuzudur.
Bu planı da o hazırlamıştır. Çiçek, TSK içersinde faaliyet gösteren cuntanın bir elemanıdır. Yapılacak eylemler Dursun Albay’ın ast ve üstleriyle ekip olarak yürüttüğü bir projedir.
** Levent Ersöz ve Cemal Temizöz de 94-95 yıllarında Şırnak’ta görev yaptı. Dursun Albay Ergenekon’dan tutuklanan bu şahıslar ile o dönemde tanışıyor.
Ergenekon silahlarıyla yakalanan Mustafa Levent Göktaş ile de hem sınıf arkadaşı hem de hemşerisidir. Eskiden beri Ergenekoncu subaylarla hep iç içe olmuştur.
n Çiçek, hükümete karşı yayın yapan iki internet sitelerini yönetiyor. Bu sitelere içerik sağlıyor. Çiçek, bazı PKK üyelerine askerliğe elverişli olmadıklarına dair raporların alınmasını sağlamıştır.
Ali Tatar personelden sorumlu
** Mert Yanık’ta çıkan belgelerden birinin, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Kadıköy Şubesi’nde ele geçirilen hard diskteki “Mektup (Türkan Saylan). doc” isimli dosya ile aynı olduğu tespit edildi. Dosya içindeki yazıda, askeri okullara giriş aşaması ve askeri okullarda okuyan öğrencilerin uyması gereken kurallar bulundu. Kurmay kıdemli Albay Levent Görgeç ile Yarbay Ali Tatar’ın her konuda yardımcı olacakları bilgiside belgede yer aldı. Görgeç ve Tatar’ın telefon ve mail adresleri de yazının altına not düşüldü. Aynı CD içersindeki belgede “Referanslar” başlığı ile Dz.K.K. Oramiral Özden Örnek, Koramiral Feyyaz Öğütçü, Tümamiral Kadir Sağdıç, Tümamiral Can Erenoğlu” şeklinde isimlere rastlanıldı.
Bugün
***********
http://www.gazeteden.com/photos/large/taraf.jpg
Bu mesaj milas tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 19.02.2010 - 15:52
#27
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 15:50
Sende bıyık var mı? Varsa hangi bıyık modelini kullanıyorsun ?
Öğreneyim ondan sonra bu bıyık üzerine izlenimlerimi sizinle paylaşayım !
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#28
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 15:53
; sizin tabirinz<ile badem bıyıklıyım
buyurun sazı elinize alın bakalım ne tınkırdatacaksınz?
Bu mesaj milas tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 19.02.2010 - 15:58
#29
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 16:02
Sadece özel bir meraktan sormuştum bıyık şeklini. Yoksa şekilcilik sizin ihtisas alanınıza giriyor
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#30
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 16:04
#31
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 16:04
Nasıl sorular , söylemleriniz var ikinizin ya.
Çocuk parkı yaptırmak lazım ikinize de.
Değişiklikler Kaydedildi...
#32
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 16:05
"Çok basit bir soru bu ama herkesin durduğu yeri açıkça gösterecek bir soru." Taraf Gazetesi yazarı Ahmet Altan yazdı...
Yazı Boyutu 10 12 14 16
Gerçek
Tarihî bir kavganın ortasındayız.
Mücadele çok keskin olduğu için herkes tarafını açıkça belirleyip yerini alıyor.
Tarafların belirlenmesinde çok da şaşırtıcı bir gelişme olmuyor.
Ergenekon konusundaki “saflaşma” bu son “yargı” kavgasında da aynen kendini gösteriyor.
Çünkü “Ergenekon” aslında devletin rahatça “suç işleme hakkına” sahip olduğuna inanan “eski cumhuriyet”in kod adı.
Susurluklar, JİTEMler, faili meçhuller, darbe planları bu “eski cumhuriyetin” olağan işleri.
“Devlet, kendi halkına karşı suç işleyebilir ve bu suçlar cezalandırılmaz” diyen bir inanış bu.
Bu inanışın savunma tarzı da, “devletin hukuka uyması halinde ülkenin başına çok kötü işler geleceği” palavrası elbette.
Bu görüşe karşı çıkanlar da, “suç işleyen devletin ülkeyi batıracağını, artık devletin suçtan arınması gerektiğini” söylüyorlar.
Devlet görevlileri tarafından işlenen suçların “sembolü” de Ergenekon olmuş durumda.
Onun için Ergenekon konusunda alınan saflar gayet “ideolojik” ve hiçbir olayda değişiklik göstermiyor.
Eski cumhuriyetin taraftarları Ergenekon'u savunuyor, “demokratik bir cumhuriyet” kurulmasını arzulayanlar da Ergenekon'a karşı çıkıyor.
Eski cumhuriyeti savunanlar, halka açıkça” biz sizi ezen bir devlet istiyoruz” diyemedikleri için “Ergenekon AKP'ye karşı, AKP muhalefeti susturmak için Ergenekon'un üstüne gidiyor” diyerek, eski cumhuriyetten bıkan ama AKP'den de hoşlanmayan bir kesimi bir süre daha kendi saflarında tutmaya çalışıyorlar.
Ama kavga çok keskinleştiği için bu kurnazlık pek sökmüyor.
Bu değişim kavgasının son döneminde olduğumuz için artık taraflar da varını yoğunu ortaya koyuyor, “eski cumhuriyetçiler” iktidarlarını biraz daha sürdürebilmek için “hukukun dışına” çıkmakta beis görmüyorlar.
Erzurum'daki Ergenekon soruşturmasını durdurabilmek ve Üçüncü Ordu Komutanı'nın savcılıkta ifade vermesini engelleyebilmek için “hukuk dışına” çıkan hamleler yapılabiliyor.
Örneğin, Erzurum Savcısı'nı görevden alan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yetkilerini aşıyor; İstanbul Barosu eski başkanı Yücel Sayman, “HSYK'nın bu yetkiyi aldığı bir kanun maddesi göstersinler, gösteremezler, HSYK'ya böyle bir yetki veren kanun yok” diyor.
Kanun yok ama HSYK “olmayan” bir yetkiyi kullanıyor.
HSYK'yı “yargının ve hukukun” temsilcisi olarak kabul eden Yüksek Yargı, CHP, medyanın bir bölümü “kanuna dayanmayan” bu uygulamayı destekliyor ve HSYK'ya karşı çıkmayı “bağımsız yargıya karşı çıkmak” olarak göstermeye uğraşıyor.
HSYK, “bağımsız yargı” öyle mi?
Biliyorsunuz, bu “kurum”, askerlerin Şemdinli'deki bir kitabevini bombaladıkları sırada suçüstü yakalanmasıyla ortaya çıkan davanın iddianamesini yazan savcıyı cezalandırmıştı.
O savcı sistemin dışına atılmıştı.
Bu “bağımsız” bir karar mıydı?
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt, bir canlı yayında, “o savcıyı görevden kendisinin attırdığını” açıkça söyledi.
Genelkurmay Başkanı'nın emriyle “savcıyı görevden atan” bir “bağımsız” yargı kuruluşu olabilir mi?
O zaman, bu “bağımlılığa” karşı çıkan bir Yüksek Yargı üyesi oldu mu, Yargıtay, Danıştay bugünkü gibi ayaklandı mı, CHP isyan etti mi?
Niye ayaklanmadı peki?
“Yargı bağımsızlığına” çok meraklı olduklarını söyleyen bu kuruluşlar HSYK'nın Genelkurmay'dan emir almasını niye eleştirmedi?
Çünkü “eski cumhuriyet”, yargı da dahil olmak üzere herkesin Genelkurmay Başkanı'ndan emir alabileceğini kabul eden bir zihniyete sahip.
İstedikleri de, bu anlayışın devam etmesi, bunun için mücadele ediyorlar.
Mücadelenin bu keskin virajında da “hukuk dışına” çıkmalarının açıkça görülmesine aldırmıyorlar, daha canhıraş bir sorunları var çünkü, bir ordu komutanının ifadesinin alınmasını engellemeye uğraşıyorlar.
HSYK, hukukçuların söylediğine göre “kanunsuz” bir iş yapıyor, dahası “emirle” iş yapıyor ve emirle iş yaptığı da bizzat emri veren kişi tarafından açıklanıyor.
Bu ülkeye gerçek hukuk geldiğinde “emirle iş yapan” hukuk kurumunun üyeleri de yargı önüne çıkacak herhalde.
Bugün “yargı bağımsızlığı” diye bağıran ve olayları saptıranlara bir sorun bakalım, Büyükanıt HSYK'ya emir verip savcıyı işinden attırdığında neden seslerini çıkarmamışlar?
Çok basit bir soru bu ama herkesin durduğu yeri açıkça gösterecek bir soru.
Bu ülkede yalanlar çok pervasız söylendiğinden bazen küçücük bir soru kocaman yalanları ortaya çıkarıveriyor.
Gürültülere çok aldırmayın, eski bir bina yıkılıyor, yeni bir bina yapılıyor.
Yıkımla inşaat aynı anda sürüyor.
Bu kadarcık bir gürültü olacak artık.
AHMET ALTAN - TARAF
19.02.2010 14:48:05
#33
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 16:07
Erzincan soruşturmasındaki gizli tanıklara baskı iddiasında yeni gelişme...
Yazı Boyutu 10 12 14 16
Erzincan'da gizli tanıklara baskı yapıldığı yönündeki iddiaları doğrulayan bir somut gelişme daha yaşandığı öğrenildi. Alınan bilgiye göre, Erzincan Emniyet Müdürlüğü'ne konuyla ilgili bir ihbar telefonu geldi. Kendisini gizli tanık Munzur (S.Z.)'un yakın akrabası olarak tanıtan kişi, asker tıraşlı kişilerin S.Z.'yi iteleyerek bir pastaneye soktuğunu, gizli tanık Munzur'un hayatının tehlikede olduğunu aktardı.
Polisi arayan şahıs, akrabası olan S.Z.'yi dün öğleden önce Ordu Caddesi'nde gördüğünü, yanında sivil ve asker tıraşlı kişiler olduğunu ifade etti. S.Z'.nin endişeli ve korkmuş halde olduğunu anlatan şahıs, S.Z. ve yanındakileri arklarından takip ettiğini, şahısların Ordu Caddesi üzerindeki Paradise Pastanesi'ne S.Z'yi iteleyerek girdiklerini söyledi. Bir süre sonra S.Z.'nin pastaneden endişeli tavırlarla çıktığını ifade etti.
Şahıs, gazetelerde "Munzur kod adlı gizli tanık kayboldu" haberini gördükten sonra polisi aradığını söyledi. "Akrabam S.Z.'yi koruyun" diyerek telefonu kapattı.
CİHAN
#34
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 16:09
Senin yanlışın var Badem Bıyık Modası demode oldu arkadaşım, şimdilerde moda ise Fırçamsı Tayyip Erdoğan Bıyık Modası (Bu bıyığın özelliği alt kısımda yer alan ağızdan karşısına kim çıkarsa herkese fırça atmasıdır.)
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#35
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 16:24
banane Erbakanın bıyığından banane Tayyibin bıyığından, peşin fikirliliğini ispat ediyorsun sadece
Bu mesaj milas tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 19.02.2010 - 16:25
#36
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 16:28
Arkadaşım neyi ispatlayayım ; benim öyle bıyıklı arkadaşım sen varsın ve sana güzellikle sordum. Sende daha ben ''Ba'' demeden '' Badem Bıyık'' diye atladın.
Şekilciliğin daniskasını yapan bir parti mensubundan bunları ispatla demek abes kaçmıyor mu? Asker traşlı diye Allah'ın
selamını bile almayan bir badem bıyıklı tanıyorum apartmanda da tüm bu soruların çıkış noktası orası oluyor aslında. Bu arkadaşınında kim olduğunu söyleyeyim; Sakarya Öğrenci Yurdunda hocalık yapan birisi. Asker düşmanlığı Allah'In selamını almayacak kadar mı güçlü ki ?
Asıl konuya gelince adı üstünde ''Bağımsız Cumhuriyet Savcısı'' ama bunu sizin padişah ve guruhu ya okumuyor yada okuduklarını anlayamıyor..
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#37
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 16:46
artık konuya dönelim ,istersen de yoksa dıkuz parkın yolunu gösterecek şimdi.
son cümlene cevap olsun ;
http://www.samanyolu...karikaturu.html
Bu mesaj milas tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 19.02.2010 - 16:49
#38
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 17:03
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#39
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 17:10
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Ergenekon davası kapsamında yürütülen soruşturma ile tutuklanarak cezaevine konulan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in avukatı Turgut Kazan'dan şok sözler...
Yazı Boyutu 10 12 14 16
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen ve tamamen yasalara uygun olarak Ergenekon Davası'na bakan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilen Erzincan soruşturması dosyası hakkında bilgi almak için başsavcılığa gelen Kazan, çıkışta gazetecilere açıklama yaptı.
Oldukça sinirli olduğu gözlenen Kazan, yaptığı açıklamada Erzincan soruşturmasını yürüten ve HSYK'nin tepkilere sebep olan kararı ile yetkisi kaldırılan savcı Osman Şanal için "yetkileri elinden alınmış militan" ifadesini kullandı. Açıklaması boyunca Şanal için bu ifadeyi birçok kez tekrarlayan Kazan'ın bu ifadesi kendisini takip eden gazetecileri bile şaşkına çevirdi.
Gazetecilerin sorularına cevap vermek yerine sürekli olarak savcı Şanal'a hakaret eden Kazan'ın aşırı öfkeli hali dikkatlerden kaçmadı.
Hayrete düşüren bu açıklamaların üzerine bir muhabir Kazan'a 'Erzurumda yürütülen soruşturma Ergenekon soruşturmasının bir uzantısı, bu soruşturma dosyası, Ergenekon savcılarının yanında daha güvende olmaz mı?' şeklinde bir soru sordu. Bu soru karşısında neye uğradığını şaşıran Kazan, 'Bizim bahsettiğimiz o değil' dedi. Tam bu sırada açıklamayı canlı yayınlayan bazı haber kanallarının yayını kesmesi ise dikkatlerden kaçmadı.
SAMANYOLUHABER
http://www.samanyolu...-sok-ifade.html
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.........
#40
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 17:11
Benzer Konular
Konu | Forum | Konuyu Açan | İstatistikler | Son Mesaj Bilgisi | |
---|---|---|---|---|---|
İş dünyasının Whatsapp'ı olmaya aday: Mailcell |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Bilim dünyası Doç. Dr. Mete Atatüre'nin tarihi başarısını konuşuyo |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Erdoğan Yargılanacaktır! |
Siyaset | ebarah |
|
|
|
Htc One M8 Ile One M9'u Karıştırdı! |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Berlin Internet Dünyasında Ilk Oldu |
İnternet | Haberci |
|
|
1 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 1 ziyaretçi, 0 gizli