HALİFELİÐİN GÜCÜ
Asel Karen
http://aselkaren.blogcu.com
(Halifeliğin Kaldırılması 3 Mart 1924)
Evet Osmanlı devletinin zayıflaması ile Halifeliğin maddi gücüde azalmıştı.
Ama manevi gücü hala sürüyordu.Üstelik etkinliği sadece Osmanlı sınırları içinde değil,Sünni Müslümanların yaşadığı bütün coğrafyada sürüyordu.Bu,o kadar öyleydi ki,1867’de Doğu Türkistan’da bağımsızlığını kazanarak devlet Kuran Yakup Han hemen Osmanlı Halifesine bağlılığını bildirmiş,devletinin Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası olarak kabul edilmesini dilemiş ve kendisine biat ettiğini bildirmiştir. (Kaynak:http://tr.wikipedia.org/wiki/Yakub_Beg)
Aşağıdaki satırlar şimdiki gençlere mübalağa gibi gelebilir ancak Halifenin Bayrağının gücünü göstermesi açısından ibret vericidir;
“XIX.asrın ortalarında Siyah Afrika’nın Avrupalılar’ca keşfi sırasında Avrupalılar,ancak Türk bayrağı ile kara Afrikası’na girebilmişler,Türk bayrağı taşımayan Avrupalılar öldürülmüş veya pişirilerek yenmiştir.Padişahın (Halife’nin) bu korkunç nüfuzu başta İngiltere olmak üzere emperyalist devletleri çok ürkütmüş ve fevkalade kızdırmıştır.II.Abdülhamid’i cihan devleti İngiltere,birinci düşmanı görmüştür.” (Kaynak:Y.Öztuna,BTT.c:10 sf:37-38)
ERTUÐRUL ÖZKÖK’ÜN ŞAHİTLİÐİ
Bu gücün canlı tanıkları da vardır.2007 yılında güney afrikaya seyahat eden Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök,Rodezyayı keşfedip adını veren Cecil Rhodes’in terekesi arasında Osmanlı Bayrağının da yer aldığını gördüğünü hayretle nakleder:
“..Burası, bir anlamda ırkçı "Apartheid" rejiminin sembolik mekánı.
Çünkü, yeryüzünün bugüne kadar tanıdığı en büyük emperyalist Cecil Rhodes bu evde yaşadı.
Güney Afrika madenlerini bulan, demiryolunu getiren, Rodezya'yı keşfedip oraya adını veren insan.
Yemekten önce, Kanadalı bir genel yayın yönetmeni ve eşiyle birlikte evi geziyoruz.
İkinci katta mütevazı bir odaya giriyoruz.
Sol tarafta küçük, tek kişilik bir yatak duruyor.
Duvarlarda birkaç tablo, fotoğraf, bazı kitaplar ve bir çalışma masası var.
Yanımıza yaklaşan 70 yaşlarında, beyaz sakallı bir görevli, "Burası Cecil Rhodes'un öldüğü oda" diyor.
Yani bir emperyalistin ecel odası...
O anlatırken duvarda çerçeveli bir tablo dikkatimi çekiyor.
Daha doğrusu, iki bayraktan oluşan bir kompozisyon.
Bir tarafı Türk bayrağı. Ortasında bir İngiliz imparatorluğu bayrağı var.
Yan tarafında ise bir gemi çıpası.
Yaşlı görevliye, "Bu neyi simgeliyor" diye soruyorum.
"Cecil Rhodes'un emperyal ruhunu" diyor.
O dönemin iki büyük imparatorluğunu. Osmanlı ve İngiliz'i.
Ya gemi çıpası?
"O da büyük bir emperyalistin ruhundaki tek bayrağı. Yani, fethedilecek kıtaları, aşılacak okyanusları simgeliyor."
(Kaynak: http://hurarsiv.hurr...rih=2007-06-10)
ÇOCUÐUNU SATTI,HALİFEYE YARDIM ETTİ
İstiklal savaşı sırasında Türkiye’ye yapılan maddi yardımlarda İslam dünyasında Halifeliğe olan teveccühün göstergesidir.Bunların bir kaçı şöyledir;
Türkistan Türkleri 100 000 000 ruble ki 5 milyon altın eder;Hindistan Müslümanları 500 000 altın,Mısır 900 000 altın,Azerbaycan 1 milyon ruble altın,62 tank petrol ve gaz yağı göndermiştir.
Müslümanlar esaret altındaki Halifenin kurtuluşu için varını yoğunu seferber etmişlerdir.Bu konuda anlatılan bir olay insanın tüylerini diken etmektedir;
“YARDIM etmek istiyordu ama, verecek hiçbir şeyi yoktu. Yoksulluk mazeretinin arkasına sığınmak istemedi. Zor bir karar aldı. Çocuğunun elinden tuttu ve esir pazarına götürdü.
Çocuğunu orada, ömür boyu bir ırgat olarak çalışmasını göze aldı. Bir anne olarak kendisi için paha biçilemez kıymetteki çocuğu için biçtikleri fiyat karşısında beyninden vurulmuşa dönmüşse de, bu alışverişten eline geçen üç beş kuruşa daha çok ihtiyacı olan insanlar olduğunu düşündü. Sonunda bağrına taş bastı ve çocuğunu sattı.
Yukarıda bahsi geçen Hintli bir Müslüman kadın. Çocuğunu sattıktan sonra eline geçen parayı gönderdiği yer ise Anadolu. Yardımın amacı ise Mustafa Kemal Paşa önderliğinde yürütülen Türk Kurtuluş Savaşı’nı desteklemek.
Bu hâdiseyi yıllar evvel Profesör Mim Kemal Öke’nin Hilâfet Hareketleri kitabında okuduğumda kanımın donduğunu hissetmiştim. Bu vatan bağımsızlığını bu tür fedakârlıklarla kazandı.”
(Kaynak: http://www.tercuman....p;yaziid=10160)
HALİFELİÐİN KALDIRILMASI KİMLERİ RAHATLATTI ?
Namazda kıble Mekke idi ama,hemen sonraki hutbede artık İstanbul’du,Darü’l Hılafe idi.Bu durum sömürgeci ülkeleri,en başta İngiltere olmak üzere dehşetli ürkütmüştür.Zira İngiltere,Fransa,Rusya,Hollanda,yüz milyonlarca Müslüman tab’ası olan sömürgeci devletlerdi..Sultan Vahdettin,İstanbul’da İngilizlerin esiri durumunda bir zavallı idi ama,İngiliz İmparatorluğununu yarısında İngiltere kralının değil, onun adı en büyük törenler ve saygılarla anılıyordu.Bu durum bilinmeksizin,emperyalist devletlerin siyaset ve entrikalarındaki inceliklerin ve bazı meselelerin anlaşılması mümkün değildir. http://aselkaren.blogcu.com/
(Y.Öztuna, BTT, c:8,sf:57)