Sevgili okurlar, bu hafta çok uzun zamandır benim olduğu kadar sanıyorum sizin de aklınıza takılan önemli bir konuyu dile getirmek istiyorum. İktidarın yarattığı iklimden olacak, kendilerine aydın diyen bir kesim ısrarla Türkiye’ye olan kin ve sevgisizliklerini anlatıyor.
Cumhuriyetin kuruluşu
Kendilerine aydın diyen ama benim liberal maskeli faşistler diye nitelediğim bu kesim, iktidarın zihniyetindeki Cumhuriyet ve Atatürk devrimlerine olan nefretinin de ötesinde bir tavırla Türkiye’yi hemen her gece bir kanalda karalıyor, gazetelerdeki köşelerinde yazıyor.
Her şey çok kötüymüş
Bu maskelileri dinlediğiniz ya da okuduğunuzda Türkiye’nin geçmişinin ne kadar kötü olduğunu düşünüyorsunuz belki, hatta birçok genç bundan utanç bile duyuyor. Çünkü yeni nesil gençlerin Türkiye’nin Cumhuriyet tarihinden öğrendikleri hep kin, vahşet, savaş, intikam, eziyet, katliam olduğu.
Sadece Cumhuriyet dönemi
Maskelilerin konuşmalarına ve yazdıklarına dikkat edin, ele aldıkları tek konu Cumhuriyet dönemi ve Atatürk. Bunlara göre Atatürk Cumhuriyet’i kurmakla Türkiye’ye en büyük kötülüğü yapmıştır. Çünkü Cumhuriyet’in kuruluşunda demokrasi yoktur, her şey asker eliyle yapılmıştır, Atatürk ülkeyi diktatörce yönetmiştir, insanları asmıştır, kesmiştir
Kabaca doğrusu var
Elbette herkes Cumhuriyet’in tam bir demokrasi ve özgürlük ortamında kurulmadığını biliyor. Ama şunu unutmamak gerekir ki Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken Avrupa ya da dünyanın diğer bölgelerinde ne kadar demokrasi vardı ve hukuka saygı ne boyuttaydı? Cumhuriyet’in kurulduğu sırada dünyada yaşananları ıskalarsak söylenen yalanlara inanma katsayımız da artar.
Resmi tarih palavrası
Bu maskeli faşistlerin en çok dile doladıkları konuların başında, “resmi tarih” olarak niteledikleri okullarda öğretilen tarihi karalamak, öğretilen tarihin tamamen yalanlarla dolu olduğunu gerçeğin ise çok farklı geliştiğini anlatmak geliyor. Bunlara göre bugüne kadar anlatılan her şey yalan, bunların söylediği doğru.
Resmi tarih nedir?
Her devlet kuruluşundan itibaren dirlik ve düzenini sağlamak için tarihini de belli bir temele oturtmak zorundadır. Resmi tarih denilen şey, yalandan oluşmaz, ama herkesin kabul edeceği, bundan da en azından utanmayacağı, hatta gurur duyacağı gelişmelerin bütünüdür. Her devlet kendi tarihini yazarken elbette öncelikle düzenini koruyacak bilgi ve olayları içermesine özen gösterir.
Batılılar ne yapıyor?
Bugün Türkiye’de geçmişimizi yerden yere vurmaya çalışan maskeliler acaba çok özendikleri “demokrasi ve hukukun tam anlamıyla uygulandığı” Batı ülkelerindeki duruma bakmışlar mıdır? ABD’de okutulan tarih kitaplarında İnka, Aztek, Maya medeniyetlerinin yok edilmesi, Kızılderililerin katliama uğraması, zencilere uygulanan ırkçı tutum hangi boyutta yer alır.
Kabul ederler ama
Elbette ABD’de saydığım kötü geçmiş kabul edilir, ama okul kitaplarında bunların ballandıra ballandıra anlatıldığını göremezsiniz. Çünkü geçmiş geçmiştir, önemli olan bir devlet çatısı altında bütünleşmiş olan halkların huzur ve mutluluğudur. Kimse bunu çözmek pahasına geçmişini kötüleyerek ilerlemeye kalkışmaz.
Geçmişimizle hesaplaşmak
İşte bu noktada maskeliler özellikle az gelişmiş beyinli ve eğitimsiz kitleleri etkilemek için “geçmişimizle yüzleşmemiz gerek” gibi absürd bir mantığa sığınıyor. Resmi tarih denilen, yanlış olmayan ama eğitim aşamasında daha fazla detaya girilmesinin de bir anlamı olmayan tarihi silip, sadece kötüleri sergilemek istiyorlar.
Aslında herkes biliyor
Şurası ihmal edilmesin ki, Türkiye’de biraz okuma yazmayı seven herkes, resmi tarih dışında kalan detayların bir kısmını biliyor. Çünkü hemen herkesin bu konularda mutlaka bir anısı ya da anılara sahip büyükleri vardır. Bu nedenle sanki Türkiye’de her şey saklanmış da şimdi bu maskeliler konuşuyor diye yeni bir şey öğrenmiyor insanlar.
Kime ne faydası var
Ayrıca “yüzleşeceğiz” adı altında doğruluğu da tam kesinleşmemiş ya da yorumu farklı olan bir takım olayları her gece anlayan anlamayan herkesin önünde tartışmanın bir anlamı olduğunu da sanmıyorum. Çünkü her ne kadar tarih gerçek bir bilim olsa da, bazı olayların yorumları çok farklı olabilir. Bakış açınıza göre örneğin Vahdettin’e hain de diyebilirsiniz, büyük kahraman da.
Sadece düz tarihi yazmak
O halde, özellikle yeni yetişen nesle, yoruma açık olayları öğretmeye kalkmak yerine, kronolojik olarak bir devletin kuruluşunu vermek, ancak bu bilgiler alındıktan sonra araştırmaya açık olarak özgürce detayların da sunulması en doğrusudur. Gelişmiş Batı ülkelerinde yapılan da budur.
İsteyen öğrenebiliyor
Resmi tarih diye küçümsenen tarihten genel bilgileri alan herkes, özgürce tüm detayları öğrenebilmektedir bugün. Tarihimizle ilgili binlerce kitap var piyasada satılan. Ve bu kitaplarda resmi tarih dışında yer alan on binlerce detay var. Yani Türkiye’de tüm detayları öğrenmek isteyen herkes öğrenebiliyor, bu konuda hiçbir yasak veya sansür yok.
İlle de cumhuriyet
Tabii maskeli Türkiye sevgisizlerinin taktığı tek dönem Cumhuriyet ve Atatürk önemi. Bu sevgisizlerden daha önceki tarihle ilgili tek cümle duyamazsınız. Cumhuriyet tarihi resmi tarihse ondan öncekiler de mi resmi tarih oluyor? Bu maskeliler Atatürk’ün neredeyse cinsel hayatını bile didik didik ederken Osmanlı dönemi ile ilgili hiç mi olumsuzluk bulamıyorlar.
Her dönem kötülük vardır
Sevgili okurlar, Cumhuriyet tarihine nasıl bakıyorsam ondan önceki tarihe de aynı gözle bakıyorum. Osmanlı ve daha önceki Türk devletlerini irdelediğimizde ortaya bir yığın olumsuzluk, kötülük bulabilirsiniz. Ama aslolan Türklerin en az 1000 yıldır devlet düzenini bildikleri ve kendi kuralları içinde yaşadıklarıdır.
Hep ileri giden Türkler
Bu engin tarih içinde belki yüzlerce olumsuzluk olmasına rağmen Türkler Orta Asya’dan bu yana hep gelişmeye ve ileri gitmeye çalışmışlar, genel olarak yeniliklere açık durmuşlar ve hep ayakta kalmayı başarmışlardır. Genel tanım budur. Detaya arzu eden girer ama bunu bir karalama aracı olarak kullanmaya kalkmamalıdır.
Bu hıncın anlamı
Kendilerine aydın diyen maskeli faşistlerin ısrarla Türkiye’yi kötü göstermeye çalışmasının anlamını açıkçası ben çözemiyorum. Bu işten çok kazançlı çıktıkları, yaptıkları işe ve kazandıkları paraya bakınca insanın aklına bir gerekçe geliyor tabii. Ama sırf para için de bir ülke bu kadar karalanmaz ki.
Ve hiç anlamadıkları
Son olarak şunu belirtmek istiyorum: Kendilerine aydın süsü veren bu maskeliler, demokrasi ve hukuk arkasına sığınıp ortaya serdikleri Türkiye sevgisizliğine bahane bulmaya çalışıyorlar. Anlamadıkları ise şu: Türkiye’yi sürekli kötüleyerek, özellikle Atatürk ve Cumhuriyet’i kötüleyerek, bugünkü iktidarın Türkiye’yi dönüştürme çabalarına destek veriyorlar.
Altında kalacaklar
Oysa, anlamıyorlar ki, iktidar bugün kendi arabasını yürütmek için bu maskelilerin desteğinden güç alıyor. Ama tıpkı İran’daki gibi gerçek dönüşüm sağlandığı an ilk harcanacak olanlar da bu maskelilerdir. Nasıl İran’da Mollalar aynı bizim maskeliler gibi davranan TUDEH üyelerini meydanlarda sallandırdılarsa, bizimkiler öyle olmasa da aynı beter sona hazırlıyorlar kendilerini.
Hepinize iyi haftalar dilerim...
Can Ataklı -VATAN
----------------
Atatürke saldıran Saldırdığı için pirim yapanlara Prim'i veren Türk Halkıdır.
Haçlı Emperyalislerin önünde diz çöküp aman dileyenlerin yerleri öpenlerin Şimdiki Torunlarını da El üstünde Tutan Yine Türk Halkıdır.
Esir Olmaya ramak kalmış Türkiye'yi Haçlı-emperyalist işgalden kurtardığı için O günün şartlarını bilinçli olarak dikkate almadan; Kurulacak Yeni devlete Engel olanlara, Karşı gelenlere değil de, Atatürke Küfür etmek Akıl tutulması Yaşayan Türk halkının HOBİSİ gibi olmuş!! sa!!
Türk Halkının; Bu gün Vatanın Dört tarafından Haçlı Emperyalist Kuşatması ile Çevrilmesinin Farkında olmasının imkanı var mı?
Yok.
Neden ?
Üzerine Haçlıların üreterek döktüğü Ilımlı İslamın Ölü toprağı serpilmiş Leş gibi kokuyor da ondan.
İslamın Muazzez Peygamberi Muhammed Mustafanın Kemikleri sızlıyor.
Bu Cahil Aklı Tutulmuş Halk, HER İKİSİDE ANTİEMPERYALİST olan MUSTAFALARIN Kemiklerini Sızlatıyor.
İngiliz Gelsede Dinimi Yaşasam VATAN beni ilgilendirmiyor diyecek kadar Asıl Dininin neleri emrettiğinin farkında olmayan Uyuşturulmuş bir Halk
Ört ki Ölem Diye Bağırıyor.
Bu milletten ne köy olur ne de kasaba
Geçmiş Ola.