Gönderim zamanı 19.03.2010 - 23:02
Merkezi ABD'de bulunan Avrasya Ortaklık Vakfı (EPF) ve İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Küresel Siyasal Eğilimler Merkezi (GPOT) işbirliğiyle düzenlenen "Düzensiz Ermenistan Göçmenlerinin Türkiye'deki Durumu" araştırmasının sonuçları açıklandı.
İKÜ'nün Şirinevler yerleşkesinde düzenlenen basın toplantısında konuşan Araştırmacı-Yazar Alin Osinian, 2009 Nisan ayında başlanan projenin 5 ayda tamamlandığını belirterek, projenin ilk hedefinin Ermenistan göçmenlerini tanımak, neden Türkiye'yi seçtikleri ve geleceğe dair hedefleri gibi konulara açıklık getirmek olduğunu kaydetti.
Projede, anket ve birebir röportaj yöntemlerinin kullanıldığını aktaran Osinian, 1998 depremi ve Ermenistan'da yaşanan sancılı ekonomik sürecin Türkiye'ye gelerek kaçak işçi olarak çalışmada başlıca nedenler olduğunu, göçmenlerin yüzde 48'inin Ermenistan'da depremden etkilenen Shirak'tan geldiğini söyledi.
Göçmen işçilerin yüzde 93'ününü kaçak durumunda olduğunu, Türkiye'ye Gürcistan üzerinden 1 aylık vizeyle giriş yaparak geldiklerini belirten Osinian, "Ermenistan'dan gelen göçmenlerin yüzde 96'sı kadın. Yüzde 4'ü erkek. Buna neden, kadınlara yönelik işlerin daha fazla olması gösteriliyor. Kadınların yüzde 72'si ev temizliğinde, yüzde 18'i hastabakıcılık, yüzde 6'sı tezgahtar olarak, yüzde 4 ise değişken işlerde çalışıyor. Aylık gelirleri 500-1000 Dolar arasında değişiyor. Erkekler ise ayakkabıcıda ve kuyumcuda çalışıyor" diye konuştu.
Ermenistanlı kaçak göçmenlerin İstanbul'un dışında Ankara ve mevsimsel olarak otel hizmetinde Antalya'da, çay ve fındık toplayıcılığında Doğu Karadeniz'de çalıştıklarını belirten Osinian, çalıştıkları evlerde kalmayanların bir evi 3-4 kişi kiralayarak yaşadıklarını aktardı.
Ermenistanlı göçmenlerin patronlarıyla ilişkilerini de yüz yüze görüşmelerde sorduklarını ifade eden Osinian, işçilerin büyük çoğunluğunun "Ermeni kökenli patronların kendilerine Türk patronlardan daha kötü davrandığını, ancak Ermeni soykırımına ilişkin bir gündem olduğunda ise Türk patronlarıyla ilişkilerinde hemen soğukluk yaşandığını kaydettiklerini" belirtti.
Osinian, "Ermenistanlı göçmenler, Ermeni patronlarının kendilerine iş vererek hayır yapıyormuş gibi ve ülkelerinde hiç bir şey görmemiş, cahil insanlarmış gibi davrandıklarını söylüyorlar. Öte yandan, aynı şey Türkiye'de yaşayan Azerbaycanlıların da Türklerle yaşadıklarına benzer. Öte yandan, Ermenistan'a gittiklerinde de neden Türkiye'de çalıştıkları konusunda eleştirildiklerini söylüyorlar" diye konuştu.
Ermenistanlı göçmenlerin Türkiye'ye gelmeden önce ortak duygularının "korku" olduğunu, özellikle Hrant Dink cinayetinden sonra çok korktuklarını ifade ettiklerini belirten Osinian, en büyük sorunun ise kaçak göçmenlerin Türkiye'de doğan çocukları olduğunu söyledi.
Osinian, "Net rakamı belirleyememekle birlikte Türkiye'de doğan 600-800 çocuk olduğunu tahmin ediyoruz. Bu çocuklar ne Türk vatandaşı, ne de Ermeni vatandaşı olamıyor. Bu nedenle de okula dahi gidemiyorlar" şeklinde konuştu.
Alin Osinian, Ermenistanlı göçmenlerin yüzde 96'sının gelecek hedeflerinin ise ülkelerine dönmek olduğunu sözlerine ekledi.
***********************************************
Hürriyet gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, Başbakan'ın tartışma yaratan "100 bin kaçak Ermeni'yi sınırdışı ederiz" açıklamasını yorumladı; "Bu çağdaş tehcir olur" dedi.
CNN TÜRK'te yayınlanan Medya Mahallesi programında Ayşenur Aslan'ın sorularını yanıtlayan Özdil'in açıklamalarından çarpıcı bölümler şöyle:
- Konu 'Bizim insanımız işsizken elaleme niye iş veriyoruz?' noktasına gitmemeli. En tehlikeli boyut bu. 'Ermeniler gelmiş, işimizi alıyorlar'a girersek, Nazi Almanyası'na döneriz.
- Kaçak Ermenilerle konuştuğumuzda yüreğimiz parçalanıyor. Pırıl pırıl insanlar. Burayı vatan bellemiş çalışıyorlar. 'Türklerden iyilikten başka birşey görmedik' diyen insanlar.
"Başbakan kendini ihbar ediyor"
- Ermenileri kovmadığımızı kanıtlamak için Ermenileri kovuyoruz. Tehcir yapmadığımızı kanıtlamak için çağdaş tehcir yapıyoruz. Komedi. Kaçak çalışandan çok çalıştıran suçlu. Bunların burada olduğunu biliyoruz. Kendini ihbar eden bir başbakan var.
"İşportacı gibiyiz"
- Ermeni politikamız yok. İşportacı gibi davranıyoruz. Ahali unutunca elçiyi geri gönderiyoruz.
- 'Kaçak Ermeniyeri kovarız' diyerek, kendi vatandaşımız olan Ermeni kökenlileri rencide ediyoruz.
- 'Konuyu tarihçilere bırakalım' demek palavra. Bunu tarihçiler çözemez. Türk tarihçi başka, Ermeni tarihçi başka söyler. Bu tarihi değil, siyasi değil, hukuki bir mesele.
"Benim çözüm önerilerim..."
1. Hükümet, Dışişleri Bakanlığı'na dışarıdan atama yapabildiğine göre, CHP veya MHP'den dışişleri bakanı lazım. Hükümet yine sürsün. Çünkü gördüğüm kadarıya bu partilerde daha yetkin diplomat kökenli siyasetçiler var.
2. Rahmetli MHP milletvekili, eski diplomat Gündüz Aktan, konunun hukuki olduğunu ve Lahey Adalet Divanı'nda halledilmesi gerektiğini söylerdi. Bence de böyle çözülmeli.