DEMOKRASİ’YE OSMANLI DEVRİNDE GEÇTİK
ASEL KAREN
http://aselkaren.blogcu.com
İLK MECLİS 19 MART 1877’DE TOPLANDI
“Bizde zaman zaman tekrarlanan en anlamsız söz, "demokrasi için olgunlaşmamış bir toplum olduğumuz"dur. Oysa Avrupa siyasal tarihinde anayasal sistemin en son uygulamaya konduğu devlet ve toplum biz değiliz. Türk toplumu da yüz yılı aşkın bir süredir demokrasi mücadelesi ve deneyimi içindedir. Bu kadar çok ve uzun zaman denenen birşeyden vazgeçmek mümkün değildir, alışkanlık ve tecrübe kazanılmıştır.
Tanzimat'tan beri mahalli idareler uygulaması içindeyiz, 1876'dan beri de Anayasayla yönetilen bir toplumuz ki, bunlar kısa zaman kesitleri değildir.
Tanzimat Fermanı ilan edildikten hemen sonra vilayetlerde mali ve
idari sorunları çözümlemekle görevlendirilen Fevkalade yetkili muhassıl denen yöneticilere yardımcı olmaları için ruhani reislerle müslüman ve gayrimüslim halkı temsilen gene halkın
seçecekleri temsilcilerden meydana gelen muhassıllık meclisleri kuruldu. Bu meclisler ülkemizde mahalli demokrasi geleneğinin başlangıcı sayılmalıdır.
1864 ve l871'de vilayetlerin yönetimi yeniden düzenlendiğinde, vali, mutasarrıf ve kaymakamların yanında çalışacak mali, ticari, adli sorunları tartışıp karara bağlayacak İdare Meclisleri kuruldu. Bu meclislerde gene seçimle gelmesi öngörülen yerel temsilciler bulunacaktı. Bu üyeler bazı yerlerde seçim yapılmadan
valilerin tayiniyle veya gayrimüslim cemaat idarelerinin isteğiyle göreve başlamışlarsa da, seçim yapılan yerler de vardı. Nitekim ilk Osmanlı Mebuslar Meclisi'nde seçim usulü tartışılırken, Edirne mebuslarından biri İstanbullulara; "Sizler seçimi ilk defa bu yıl
gördünüz, bizler Tanzimat'ın başından beri seçimlerin içindeyiz" demişti.
1876'da ilan edilen Kanun-ı Esaside(Anayasa’da) "reaya" tabiri yoktur. Bütün tebanın eşitliği öngörülüyordu. İşkence ve angarya yasaklanıyordu.
Tebanın eşitliği ilkesine gerçekten dikkat edilmişti. 1840'lardan beri her dinden Osmanlılar vilayet idaresine katıldığı gibi, şimdi Mebuslar Meclisi de aynı biçimde kurulmuştu. Diğer çokuluslu imparatorluklar parlamentosunda (Avusturya-Macaristan ve 1905'den sonra Rusya)
görülmeyecek kadar devletin dininden olmayan mebus vardı. Mebuslar arasında gayrimüslimler üçte bir oranında idi.
19 Mart l877'de Osmanl İmparatorluğunun dört yanından gelen rengarenk bir heyet toplanıyordu: Meclis-i Mebusan ... (Kaynak:İlber Ortaylı,Gelenekten Geleceğe,sf:61)
II.Abdülhamid’in 23 Aralık 1876’da Anayasa’yı ilan etmesinden sonra seçimler yapıldı.Her 50 bin seçmeni bir mebusun temsil ettiği 80 müslüman 50’si gayri Müslim,toplam 130 üyeli
Heyet-iMebusan,ardından Padişah’ın atadığı 21’i Müslüman,5’i gayri Müslim,toplam 26 üyeli Heyet-i Ayan(Senato) oluşturuldu.İki Meclisin (Meclis-i Umumi) ortak oturumu 19 Mart 1877’de Dolmabahçe Sarayı’nda yapıldı. “Selanik, Erzurum, Bağdat gibi uzak yakın vilayetlerden gelen, çeşitli dil ve dinden grupları temsil eden bu mebuslar daha ilk anda geldikleri yerin problemlerini ortaya atmışlar, kısa zamanda geniş ülkenin sorunlarını kavrayıp, maliyeyi, yönetimi ve hatta dış politikayı şaşılacak bir ustalıkla eleştirmeye başlamışlardır.
Anayasa aralık 1876 da ilan edildi Kanun-ı Esasi'yi hazırlayan kurul bütün Avrupa anayasalarını gözden geçirmişti. Zaaflarını da içinde taşıyan bu belge, belirtmek gerekir ki,
o çağın birçok anayasasının daha gerisinde bir siyasal katılma ve siyasal yapı öngörmüyordu.
Kısacası o günden bu güne yüz yılı aşkın bir süredir Türkiye anayasalı bir ülkedir ki, bu geleneği küçümsemenin imkanı yoktur.” Kaynak: İlber Ortaylı,age.,sf:62
Rus savaşının yenilgiyle bitmesi üzerine beliren yönetim kırizine karşılık Abdülhamid han Meclisi tatil etti.Anayasa yürürlükte kalmakla birlikte,Meclis 1908’e kadar toplanamadı.İttihat Terakki önderliğinde büyüyen muhalefet,Makedonya da Meşrutiyet için harekete geçti.Abdülhamid tepkilere direnmedi ve 23 Temmuz 1908’de II.Meşrutiyeti ilan etti.Seçimler yapıldı ve 17 Aralık 1908’de Parlemento tekrar açıldı.31 Mart vaka’sından sonra II.Abdülhamid tahtan indirildi,Mehmed Reşat yetkileri meclis lehine kısıtlanarak Padişah seçildi.
“1908 devrimi anayasal sistemde önemli yeni kurumlar yaratmıştır.
Bunların başında toplumsal hayatımızda siyasal partilerin vazgeçilmez
ögeler olarak doğuşu, derneklerin faaliyeti, toplantı, gösteri ve grev
hakları, basın özgürlüğü yer alır. 1908'den sonra İstanbul'da ve
vilayetlerde yapılan iki dereceli seçimlerle Meclis-i Mebusan yeniden
toplanmıştı.
II. Meşrutiyet döneminin ilk yılları siyasal hürriyetlerin kullanılışı,
çeşitli düşünce akımlarının ortaya çıkıp örgütlenmesi yönünden Türkiye
tarihinin altın sayfalarından biri sayılmalıdır.”İlber Ortaylı,age.Sf:64
TEK PARTİ DİKTATÖRLÜÐÜ VEYA ABDÜLHAMİD’İN SUÇU NE İDİ!..
Ancak Demokrasi hayatımız çok sancılı bir süreç yaşamış ve zaman zaman kesintiye uğramıştır.1912 sopalı seçimlerinden sonra,23 Ocak 1913 Babı Ali baskınıyla İttihat Terakki Tek parti diktatörlüğünü kurmuş ve Milli Güvenlik gerekçelerini öne sürerek basını ve muhalefeti baskı altına almıştır…
Bütün bunlara rağmen Cumhuriyet’ten önce önemli bir demokrasi tecrübesi kazanılmıştır.Bunun için Osmanlı’da kurulan Siyasi Partilere bakmak yeterlidir;İttihat Terakki Partisi(1908),Osmanlı Demokrat Partisi(1908),Osmanlı Sosyalist Partisi(1910), Sosyal Demokrat Partisi(1918) Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Partisi(1919),Milli Türk Partisi(1919),Türkiye Sosyalist Partisi(1919),Amele(İşçi)Partisi(1920),Hürriyet ve İtilaf Partisi(1911)Halaskar Zabitan Grubu(1912),Radikal Avam Partisi(1918),Osmanlı Hürriyetperver Avam Partisi(1918),Teceddüt Partisi(1918),Ahali İktisat Partisi(1918)Milli Meşrutiyet Partisi(1912)…
http://aselkaren.blogcu.com
ASEL KAREN
Gerçek bizi özgür kılacak