Sevgili Günsüz.
#501
Gönderim zamanı 10.09.2009 - 01:25
#502
Gönderim zamanı 07.10.2009 - 03:29
Bu mümkün değil biliyorum.
Loş odalarda seni aramaklı gözlerim bildiklerimi yargılayan beynime isyan.
Ben yine insanların içindeyim.
Her duygusallığın suistimale dönüşmesi ve sonrası her duygusallığın herkeste olası bir zanlı muamele görmesi ne acıdır.
Duygusallıktan artık nefret ediyorum.
" bunu bildiğim için sizi anlıyorum " diyen içimdeki sese engel olabilmek için yazıyorum.
Belki de mutlak değildir her rüya.
Sonra sever gibi oluyorum,düşerken tutuyorsun beni.
Tuhaf bir kargaşada kayboluyorum.
İçimi kurcalayan düzmece duygular,beni kuşkuya düşürüyor
Beynimin orta yerinde birden bire bir hafıza beliriyor ve susuyorum.
O yine de konuşuyor.
Paylaşma,paylaştıkça harcanıp giderler diyor.
İnsanlığa ihanet edecek değilim ya,
ancak yine de görebildiğim ve gittiğim hiçbir yerde sana benzeyen birini bulamıyorum.
küf kokusu alıyorum kendimde ;=)
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Neyzen'im...
#503
Gönderim zamanı 09.10.2009 - 02:02
" bey uyandın demek,yine aç karnına sigaranı tüttürüyorsun "
Keşke bir an olsun unutabilsem..
Belki unutur kaldığım yerden devam ederim sevgili günsüz. Hayırlısı Allah'tan.
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Neyzen'im...
#504
Gönderim zamanı 09.10.2009 - 10:49
Sana yazmayalı yıllar olmuş, bilsen neler biriktirdim ben.
Ne hayal kırıklıklarım var, ne anlatılası ne yaşanası.. Ama iyi şeyler de var merak etme. Zaten hep kötü olsa hayata tutunma sebebimiz 'umut' da gitse nasıl tekrar düşmek için kalkabiliriz ki?
Bu maskeli balo ve balonun sahte yüzleri hayatımı hallaç pamuğuna çevirdi..
Dostum canım sırdaşım bile yalan oldu..
Varlık vesilem bile neler öğretti bu yaştan sonra..
Kutsal saydığım her duygum ezildi, çiğnendi, bıktırdı..
Ama hala yine utanmadan hayat güzel.. Ben yine de seviyorum insanları. Yine açıyorum kapılarımı gelip bir daha incitsinler beni diye..
Bekliyorum.
Ama ağlamadım günlük.. Yıllardır ağlamadım. Bilsen ne çok istiyorum..
Tüm ağ'ımı akıtmak..
Sana inat yaşıyorum hayat, getireceklerine merhaba..
(Bulutsuzluk abim müsaadenle)
...
#505
Gönderim zamanı 30.10.2009 - 23:31
Bir an olsun...
Olduğu gibi gider bu anlık istekler. Adına da kazaen yaralanma derler. Ben yine de bir an olsun unutabilmeyi isterdim seni, sen sandığım düzmece sevgileri, içimdekileri, bedenimi çevreleyen sensizliğimi, senden başka yapamaz diyen lanet hissimi...
Bir an olsun deneyebilmek.
Bir an olsun...
Onca yol tüketmeme rağmen, yorulmama sebebimin dost ağzından aldığım hayallerimi yıkan cevabıyla -ki benim aslında beş metre ileriye beş metre geriye turlamaktan başka bir şey yapmadığımı ve insanlara ancak sigarayı bıraktığımda verimli olabileceğimi söylemesi ile irkilen bedenim.
Yine anlaşılamadım.
Bu gayet normal, bana ait değil çünkü... Herkesin bir gün içinde hissedeceği kelimelerden, benim payıma düşen de bu.
Anla, sevgili günsüz.
Bir an olsun anla.
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Neyzen'im...
#506
Gönderim zamanı 31.10.2009 - 00:46
" Bir gün seni unuttuğumda görürsün ne hale düştüğünü. " Bunu yüzüne söyleyebilmeyi çok isterdim. Yine de bunu sana söyleyebilme ihtimalim, hani hergün yattığımda ben artık eski ben olmayacam tövbesi ve yarı açık gözüyle sayıklayan bizlerin, sabahın ilk ışığında nefsine yenik düşmesi kadar acemi. Belki de sen bu acemi halimi seviyorsun. Belki de bu yüzden saklıyorsun kendini. Korkup kaçmamdan korkuyorsun. Bilmiyorsun,daha sonra ne olacak daha sonra...
Gülüyorsun. Ben de... Sadece hayallerime kondurduğun o hoyrat gülüşünle bedenimi kaplıyorsun yine. Özlemek kadar acı sana bakmak. Sıralı sırasız ilk akla gelen kelime kadar tekilsin oysa. Bir gün aynı lisanı başlarına çalmak istediğimiz günde, korsan yürüyüşlerin aslında yasal olduğu bir aşkı yaşamak. Biliyorsun sonunda ne olacak. İşte bu yüzden " En çok hoyrat gülüşlerde özledim seni. "
Artık çekebilirsin beni.
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Neyzen'im...
#507
Gönderim zamanı 03.11.2009 - 00:08
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Neyzen'im...
#508
Gönderim zamanı 03.11.2009 - 00:55
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Neyzen'im...
#509
Gönderim zamanı 03.11.2009 - 01:16
Tanrıyla konuşmak günsüz...
Büyüklere özgü, Tanrıya yakın olanlara has... Tanrıyla konuşmak; tutup Tanrının parmak uçlarından inancını sorgulatmadan, hatta putlaştırmadan konuşmak tanrıyla, dostça. Hiç olmak Tanrı katında...
Özlemiştim günsüz, özletmiştin...
Saygılar özündeki yabancılardan...
[Bebeğim Öldü]
Hayatımın gerçek öykülerine ayrılan bir filmin soundtrack’ındayım
Bir yazar mıyım yoksa tek şiirlik şair mi?
Notumu verdi hocalarım nasihati koydum cebime
Ve zorda kalana dek çıkarmadım..
Ve ben bozuk paraydım anlaşılamadan çiklet oldum
Ve ben bütündüm yaramı sevgilimde bırakıp yarımı sokağa attım
Canımı yolda buldum canıma teslim ettim; canına okudum
Canıma kastım…
#510
Gönderim zamanı 10.11.2009 - 23:52
Bulaşıcı bir hastalığa yakalanmak gözlerinde.
Gözlerinden süzülen sahipsiz göz yaşına ortak olmak mesela,
alıp çeketimi ta uzaklara gitmek.
Sevgili günsüz bir bilsen beni,sahipsizliğimi. Şimdilerde dikkatsizliğim dengemi alt üst ediyor. Dengesizleştikçe de olmadık mecralara akıyor ruhum ve tutamıyorum.
Bu mesaj Bulutsuzluk tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 10.11.2009 - 23:53
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Neyzen'im...
#511
Gönderim zamanı 31.10.2013 - 03:10
Gecenin bir yarısı dinler gibi kendimi, aldım elime tozlu kalemi ve kağıdı. Bayadır uzak kalmışım kendimden ve onca hengamede beni ölümle başbaşa bırakan bir yalnızlıkta seni tekrar görebilmek ne güzel sevgili günsüz. Arayıpta bulamadıklarım ve içinde biriktirdiğim kelimelerde biraz yorgunluk, biraz da kasvet var. Ancak henüz olmadım. Ya da olamadım. Belki de olamayacağım. Ancak bir zaman sonra artık empatiden uzaklaşmama sebep olan sempati beni mutlu eylemekte ve bu yüzden mutluyum. Oğlum ilkokula başladı. Senem ile artık aynı pencereden bakabiliyoruz. Öyle de olması gerekiyordu ve oldu. Şükürler olsun. Bir gelişmeyi de belirtmek isterim ki, bir süredir Franz Kafka'nın Milenaya yazdığı mektuplar gibi ben de bir odadan bir başka odada Erdem'in günlük dersleri ile meşgul olan Senem'e mektuplar biriktirdim. Ayrıca kitap halini alan denemelerimi de zamanı gelince paylaşacağım seninle. Hem ben seni neden bıraktığımı da söyleyeyim. İş, güç telaşı değil. Biraz yorgunluk demiştim ya, bir şeye odaklanabilme telaşı,beni bugünlere getirdi. Bir şey daha itiraf etmek istiyorum. Artık sevgili günsüz seninle gerçekten konuşacağım aramızda herhangi bir perde de olmayacak.. Öpüyorum gözlerinden
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Neyzen'im...
#512
Gönderim zamanı 31.10.2013 - 17:22
Yitik aşk'lara inat bir türkçeyle sırılsıklam olmak ne demek sevgili günsüz.
1- Yitik aşklara inat bir türkçeyi bilmek demek.
2- Aşkın ilk merhalesinden başlamak gerek. - Ki öğretisi olmayan bir lisanda aşk, platonik ile vücut bulur.
3- Aşk tüm vücuda yayıldığında başkalaşma süreci başlamıştır.
4- Vücuda ağır gelen aşk, sır olmaktan çıkıp iklimlere bölünmek ister. Bunun adı çoğu zaman ilkbahar ya da sonbahar olur. Tabi biz hep aşk'ın ilk haline vurulmuş ve o halini kabul ettiğimiz için beyin de ilkbahar'ı ister.
5- Beyin ve kalp artık tek bir şeye odaklandığında kelimeler dile gelir.
6- Artık rüyaların tek bir kapıya çıkar. Rüyanda sevgilinin şah damarına bir buse kondururken bulursun kendini.
7- Tüm evren sevgiliyi hatırlatır sana.
8- Sonunda sevgilinin karşısında bulursun kendini.
9- Yayılan bu nefes kokusu aşk olmadığını bildiğin halde o emeksi kokunun önünde diz çöker ve kelimeler yine dile gelir.
10-Gözlerin sevgilinin göz bebeklerinde. -Ki bu son bakışta bile sevgilinin sana olan inayeti mi yoksa aşkına karşılık gösterip göstermeyeceği endişesi ile vücutta gidip gelmeler başlar.
11- Karşılık görmediğinde aşkın ilk safhası vücut olarak bitmiş ve yitirilen aşk'ın artık bilinmez bir iklime geçiş yapmıştır.
Yitirilen aşk'ın birinci safhası aslında en çok da içinde bulunduğumuz yakarıştır. Çünki karşılık gördüğünde aşk'ın ve sonrasında el ele dolaştığında sevgilinle anlatabileceğin çok şey yoktur aslında. Her anını zamana yenik düşeceğini bilmeden geçirmekle meşgulsündür ve sonrasında kazanan yitirilen aşk olacaktır.
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Neyzen'im...
#513
Gönderim zamanı 06.11.2013 - 23:34
Bir zaman sonra sözcüklerin dile getiriliş şekli de başkalaşır. Ancak bir önceki sahifede ki gibi alt alta değil, alabildiğince karamsarlığa bulanmışlıkla yan yana vücut bulur bu ruh hali. Sonra kocaman bir hiçliğin içinde bulursun kendini ve şehrin tüm ışıkları gözünü alır ve gecelerin de artık seni anlamadığını anlarsın. Anlayacak bir lisan aramaya başlarsın. Döver gibi kendini, elinde bir kara kalemle şehrin tüm sokak lambasına bir kalp çizer ve adını da aşk koyarsın. Sonra feryat eder sokak lambasına çiziğin kalp şekli. Basit insanların bile basit bir dille anlattığı aşk'ın düştüğü bu haller sokak lambasına çizilen kalp şeklini de üzmüş olacak ki, içinde bulunduğu durumdan sıyrılıp insanları ışıtacak başka bir şekle bürünmesi ile son bulur. İşte bu yüzden sevgili günsüz, vedaların bile doğru yapılamadığı zaman diliminde aşk'ın içinde bulunduğu bu durumdan feragat edip başkaca yapılacak bir şey kalmaması sonrası karamsarlığı farkedemeyen basit insanların tükettiği nefes gibi yok say bizi..
Saygılar özümüzdeki yabancılara..
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Neyzen'im...
#514
Gönderim zamanı 09.11.2013 - 02:24
Kendimi yağmaladım ilk önce.
Belki anlarsın.
Belki dönersin diye..
Kendime döndüm hiçlikte.
Belki biz oluruz,
Olasılıklar ülkesinde..
Gözleri, akşamdan kalma bulanık bakıyordu sevgilinin. Çok uzaklarda bir yerlerde birilerini bekler gibi ve umarsızca taa uzaklara, gizemi kalıtsal düşsel bir ülkenin avuntusunu yaşıyordu. İşte bu yaralı haykırışa inat bir türkçe ile ekliyordu,
Ayak üstü bir cigara sardım.
Ön yargı ile bakan gözlere inat.
Bilmediler hiç ama hiç.
Sen vardın o cigaranın içinde..
Sonra, avuç içi bir yalnızlığı bulunduğu şehri öylece bırakıp gömmek geçiyordu içinden. Düşsel bir avuntunun resmini yine sırtını yasladığı beyaz bir duvara resmetmekte o yalnızlığın eseri idi. İşte bu yaralı haykırışa teslim olmuş bir türkçe ile ekliyordu,
Elin elime değsin istiyorum.
Hiçbir şey olamayacağımı bilerek,
sadece senin olabilme heyecanı ile
son nefesimi vermek..
Saygılar özümüzdeki yabancılara..
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Neyzen'im...
#515
Gönderim zamanı 17.11.2013 - 23:08
Sonra dedi ki adam, bana gökyüzü lazım.
Bu yankılı seslerle uyandı rüyasından.
Kim bilir kim kapıyı çalan.
Beynimde birden fazla pencere inan..
Türlü bahanelerle saklı tutarsın kendini.
İçinde ne sen varsın
ya da olmak istediğin.
Bilirim böyle de istemezsin kendini
hangisi gerçek hangisi misal..
Hayal mi seni ayakta tutan,
yoksa hayalinmidir ayakta durmak
ve
her kelimenin arkasından koşmak.
İşte o an en yorulduğumdan andır inan..
O zaman diyeceksin tembelliğimi de bilerek.
Ne koşar durursun sen değilsin ki onlar.
İşte o zaman hayaldir beni ayakta tutan
diyen biri olmaktır inan..
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Neyzen'im...
#516
Gönderim zamanı 17.11.2013 - 23:17
Sözde kalır kelimeler çoğu zaman bilirim. Bunu en çok da kendimden bilirim sevgili günsüz.
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Neyzen'im...
#517
Gönderim zamanı 04.12.2013 - 13:35
Bu sabah yolda geçen bir sokak köpeği ile göz göze geldik. Bana öyle bakıyordu ki, bu dünyada senin de bir görevin var benim de der gibi..
Bu mesaj Bulutsuzluk tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 04.12.2013 - 13:36
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Neyzen'im...
#518
Gönderim zamanı 11.12.2013 - 17:16
karın içinde uyandı şehrim. şehir soğuk, içim de öyle. ve şehrin içinde bir insan. düşündükçe kinlendiğim, kinlendikçe ahdettiğim. karlara karışıp yok olası dediğim. kar, temizle içimi. ben böyle yapamam.
............................şşşşt sessiz ol!.................................
#519
Gönderim zamanı 10.01.2014 - 05:43
Çocuk, bir eliyle bir yerleri işaret ediyordu. Adamsa, çocuğun işaret ettiği yere bakıyordu. Güneşin bulut ile ehl-i keyf yapması biraz şaşırtıcı biraz da hüzünlüydü hani.
Sonra yanan sigaranın kültaplasına yenik düşmesiyle bir sigara daha yakar gibi geçişler. Bir anlık suskunluğa yenik düşer.
Sonra adam; şimdi içinden, öyle uzaksın ki diyordu. Hani olduğun, bulunduğun ya da hapsolduğun yerden çıplak ayaklarınla geliversen. Sonra gergefimde biriktirdiğim senli benli duygularımı üşür gibi avuç içime üflesem ve sonra avuç içimi yara bere içinde kalmış tüm vücuduna değdirsem.
Ben hep aynı şarkıda takılı kaldı ne yazık ki.
Belki de olduğum, bulunduğum ya da hapsolduğum yerden çıplak ayaklarımla koşacak gücü bulamamışken henüz, bu sıralı cümlelerin hiç bir anlamı yokmuş meğer..
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Neyzen'im...
#520
Gönderim zamanı 28.02.2014 - 21:39
Canım çok sıkkın be çocuk.
Akşamlara inat halen susuyor
ve kendime kızıyorum.
Sonra yerini bir başka kızgınlık alıyor.
İçimden ağlıyorum.
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Neyzen'im...
Benzer Konular
Konu | Forum | Konuyu Açan | İstatistikler | Son Mesaj Bilgisi | |
---|---|---|---|---|---|
Murat Boz / Öldür Beni Sevgilim |
Yerli Videolar | hüfyaa |
|
|
|
2019 Sevgili Saati Modelleri |
Çeşitli Videolar | hüfyaa |
|
|
|
Terk Eden Sevgili Destanı |
Geyik | hüfyaa |
|
|
|
Sevgili bulamayınca robotla evlendi |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Sevgililer Günü'nde Sürpriz Evlilik Teklifi |
Çeşitli Videolar | hüfyaa |
|
|
26 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 26 ziyaretçi, 0 gizli