530 replies to this topic

[Bulutsuzluk]

Dil şâd olacak diye kaç yıl avuttu felek
Saçıma karlar yağmış, boşuna yaz beklemek
Ne bülbül dile geldi, ne de açtı bir çiçek
Saçıma karlar yağmış, boşuna yaz beklemek


Ekseriye görmezden geldiğim saçımdaki aklardan,kaçamayacağımı anlayınca. Bu sabah Turgut YARKENT'in şiirini okudum traşlı yüzüme. Akşamına da salına,salına Aldırma gönül şarkısını mırıldanarak evime geldim.

Olric: Aynaya tükürdüğünü niye söylemiyorsun sahip!.
--Sana da tükürük olric!

[inan]

Günsüzlüğün günlerini göster,üflediğin nefesi ,hiç olmanı,insan olabileceğimi göster bana.Özünün gizinde saklanan gerçeği, bir o kadar ölü kalan kelimelerinde göster sana kopyalanmış şiirler bırakıyorum artık..

[Bulutsuzluk]

Eyleme hezl ü mizahı pişe
Düşürür dostları teşvişe

Ağlayan yüze inatla mizah sergiliyor kalemim.

Çevirisi ile " Şakayı adet edinme ki,dostların zihninde karşılığını düşünar."

Ben bu sancıyı bir yerden hatırlıyorum da çaresi bende değil olric. Haktan korktuğum kadar hakka dönüyorum. Korkum zemheri,dönüşüm ebedi.


Elimden en son seni düşürdüm,o günden sonra da of çekmedim.

[inan]

Bu kadeh bir bedendir, cana gebe!
Bir yasemindir, erguvana gebe!
Hayır; yanlış; ne odur şarap ne bu:
Bir sudur, bir su ki yangına gebe!



Devamı yarında kalan sevgisizliği, beni hafiften pohpohlayan şiir tadında yarım nakarat'dan sonra gelen bir kaç cümle, boşlukta kalmış bir yanımın şarkısıdır kulağımda fısıldıyan, kaç kez dinledim seni sensiz, aşkmıdır bu yoksa bahane latife yaptım latife..

Edited by inan, 21.04.2006 - 17:13.

[dora]

günsüz
inan ne güzel yazmis

bir sudur, bir su ki; yangına gebe..

[Bulutsuzluk]

Eyvallah inan'ım başımın üstündesin... Yüreğine sağlık.

[Bulutsuzluk]

Tesadüf ettikten sonra dostluğa,sürekli arar durursun artık o anı. Afişlerle donatırsın arda kalan günleri. Unuttukça da uzaklaşırsın dostluktan. Artık bilindik bir yüzde,kompleksli yazılar durur afişlerde. Ve sen yoksundur o hayatın içinde.

Sandığımız kadar basit değildir hayat. Ve sandığımız kadar da hayatın içinde değiliz ne yazık ki...

[inan]

Yazılışı basit yaşaması zor olanıdır hayat, bittiği yerede kalır yazdıklarımız ,yetim kalır kelimeler, biz yaşayana kadar fazla yormadan hayatı bittiği zamana kadar.



Kim bildi efalini
Ol bildi sıfatını

Anda gördü Zatını
Sen seni bil seni
Görünen sıfatındır
Anı gören Zatındır

Gayrı ne hacetindir
Sen seni bil sen seni

[Bulutsuzluk]

Uzuv kaybında kelimelerin yetim bırakıldığını düşünüyorum. Düşünüyorum o halde var değilim. Bilinçli bir eylemde ne kadar eskitirsen kendini, o kadar yok say bizi.


Giriş bölümünü sana bırakıyorum sevgili dost.

Ne ümitler yaşlandı.
Kim kaldı eskilerden.
Sen mi? Ben mi?.
Yok... Yok...
Yıllar yoktu.
Geçen bir boşluk...
Biz bunun feneriyiz sadece.

[inan]

Eylem hazırlığında yazıların,anlamak ister gibi anlatıyorsun, her vurguluyuşunda bir titreyiş, sahipsiz mısralar tekrarlanıyor güneş artık beklemekte süzülmek için, biliyormusun Dost artık kimse anlamıyor bizi.



üflesem soğuyacaksın
sen mi? ben mi?
tartışılan kelimeler vardı
birde yaşanası..
kaçı bildi kendini
hiç hiç..
adının anlatığı aylak of çekişler.
feneri olduk aşkın..

[Bulutsuzluk]

Geçti bizden dingillik,alabildiğine kör olmuşum artık. Yeşilin peşinden koşar adım uzaklaşıyorum karanlıktan. Birbirine karıştığında haki bir renk bürüyor gözümü,korkuyorum.

[inan]

Yetim kaldı burasıda..

[Bulutsuzluk]

Yetim kalmış kelimere eş güdümlü bir sevgilinin günsüzü olarak görülmek ne hoş der gibi bakıyor bu sahife bizlere. Hani arasına imla klavuzunu bile uygulamakta zorlanıyor insan. Okuduğum gibidir hayatın anlamı. Yaşam çelişkiyle dolu ne de olsa.

[Serra]

yorgun olmak..yorulmuş olmak.. artıkı gücü kalmamak.. duyduğumda önüme eşittir koyduğum terimler..

hayatımın ünlemi kalmamışken virgülsüz sıralarken bütün efsanelerimi gelsede üç noktam olsa diye ok işareti çıkarıyorum yollarına..

bütün hayallerimin soonunda soru işaretleri var.

nokta konulması gereken de bi hayat...

[Bulutsuzluk]

Günsüzün anlam olarak katabileceği bir durum mevzu bahis olamazken nadasa bırakılmış bir toprağın umudunu halen taşıdığını düşünüyorum ki,bu zamanından daha iyi olacağı gerçeği yine sana kalmaktadır. He şeyin sende başlayıp,sen de bittiğini anladığında çevrilecek sahifenin kalmadığına yanacaksındır. O kahrolası acı her zaman mevcut beyninde.

[Serra]

seni günlere dökmeme istemişler. sen benim gözümün önünden bi an bile gitmzken. olsun.. başka bir hayatta anlatırım seni.. başka bi yürekte yaşarım seni.

[inan]

Hangi çelişki hayatı bu kadar yordu, seni yormadığın sözlerine kanarak ve bırakarak ardında karmaşık hikayelerle süslü duygulara ,aldanarak aşkın dibine vurduğu aynı dar sokak çıkmazında.

[Bulutsuzluk]

Günsüzlüğün görecesinde ki çelişkiyi sağ işaret parmağıyla gösterilmesinin ardından,suçlu olmanın verdiği pişmanlık mı,yoksa harcadığın emeğin heba edilmesi sonrası doğan zamansızlığın mı sıkıntısından bahsediyoruz diyebilmek için kendimi zor tutuyorum sevgili inan'ım. Bunun adı yorgunluk olsa gerek deyip,işin tembelliğine kaçmaktayım bugünlerde.

[inan]

Okuyorum ,anlıyorum,bekliyorum

[Bulutsuzluk]

Tayyip Erdoğan'ın hükümeti sevmiyorum.Çünki bizim ordaki şeffaf yönetim anlayışı burada yok diyordu,ev sahibim. Kendileri hollandalıdır sevgili günsüz. Öyle ki bizim dediği memleketinden esas olan memlekete şöyle bir uzaktan bakmış ve bu yargıya varmış. Evet haklı dedim türk ananesine göre ki;misafirliğinde hoş geldin demeye gitmiştim. Hoş gelmişlikte cahillik yüze vurulmaz. Hani kendisiyle beraber getirdiği torunlarının yarım,yamalak türkçe konuşması şu an ki hükümetin sorunuymuş gibi,kendi açığını örtmek yerine,kelimeye dökülen isyanı ve beni şok eden gafı ile " bir de avrupa birliğine girip,euro parasını kullanma ihtimali yok mu " dedi ya kafan bir an da dank etti. Yahu meğer avrupa birliğine girmemizi istemeyen saf çoğunluk gurbetçilerimizmiş de benim haberim yokmuş,yıllarca bulundukları ülkede tabir-i caizse tuvalet yıkayan ve orada köpeği bağlasan durmaz yerde sebat edip,türkiye de mercedeslere binen bir mantığın nasıl olurda mevcut hükümeti eleştirebilecek bir hakka sahip olduğunu düşündüm durdum önüme konan 3 şekerli çayı karıştırırken... Haklıydı da mevcut hükümetin topluma henüz tuvalet kullanımını öğretememesiyla başlar aranan bahaneler.

Hani bazen saygıyı hak etmek için hakka dönmek gerektiğini,ancak verilen saygının bu şekilde anlaşılacağı düşüncesi iyice yerleşmeye başladı idimdi.