İçerik değiştir



- - - - -

Türk Halkının Arabesk Yavşaklığından Utanıyorum


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 62 yanıt verildi

#41 epru'

epru'

    coupling uk gacısı

  • Üyeler
  • 6.579 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 01.08.2010 - 18:26

yeter bu kadar sanki, biz aynı dili konuşmuyoruz sizinle. o çok değerli piyano virtüözünüz mümkün mertebe müziğinin dışında hiç bi konuyla ilgili fiki,r beyan etmesin. saçmalıyor çünkü.
sırf onunla aynı ülkede eşarp takan kadınlar var diye ülkeyi terketmeyi düşünen, ancak bu iş güzarlığını sadece düşünme kısmıyla bırakan, eliyle yapıp farklı bi yerleriyle deviren, podyumlardan kendine sevgili seçip, hande ataizi'ne aşık olan, sözde çağdaş ve özgürlükçü kasınan, kendi milletini kendi aşağılayan, kendi milletinden utanan, modern müziğin orhan pamuk'u kıvamında ki bir zavallıdan öte gidemeyen adam için çok bile cümle kurdum ben:)

google da bi araştırın, işiyle alakalı tek bir forum ya da bilgi veyahut da duyuru sitesinde esamesi bile okunmayan bi adamın antropoz sendromlarına tanık olup , meram anlatıyoruz. te allam

iyi bir müzik adamı / virtüöz, dolu dolu ve yerinde cümleler kurmalıdır ki ona saygı duyalım. aynı şekilde iyi bir müzik adamı / virtüöz dolu dolu ve yerinde konuşamıyorsa sükut etmelidir ki ona saygı duyalım

bana ve benim bğenilerime saygı duymayan, irlenen, utanan bir adama saygımın ve sabrımın zerresini dahi harcamam.
ve bir daha lütfen, bana o kullandığı " yavşak" kelimesinin yan anlamlarından ne demek istediğinden falan bahsetmeyin. hepimiz okuyoruz. okuduğumuzu anlamamıza vesile filan da değilsiniz.

arabesk falan filanı için;


Ön Açıklama: Arabesk adıyla adlandırılan müzik kuşkusuz ki gökten zembille inmedi, arkasında tarihsel ve sosyolojik bir süreç yatıyor. Etki-tepki, neden-sonuç ilişkilerinin görülmesi için konunun bilimsel olarak incelenmesi ve ele alınması şarttır. Bu bağlamda şimdiye dek yapılan en kapsamlı çalışma "Doç.Dr. Meral Özbek - Popüler Kültür ve Orhan Gencebay Arabeski" isimli kitaptır.

Söz konusu neden-sonuç ilişkilerini ortaya koyan önemli bir makaleyi kitaptan derlenmiş olarak bilginize sunuyoruz.

Kuşkusuz kitap komple kusursuz değildir, yanlış ve eksikler barındırmaktadır. Fakat sağladığı faydanın yanında eksikleri mazur görülebilir. Bunun yanı sıra kulaktan dolma birçok yanlış da bu kitapta düzeltilmiştir. Kitapta ayrıca Orhan Gencebay ile yapılan uzun bir söyleşi de bulunmaktadır. Orhan Gencebay müziğini ciddiyetle araştıran herkesin temin etmesi gereken bir kitaptır.

"Orhan Gencebay Müziği arabesk değildir" görüşümüz ile, böyle bir makalenin "Gencebay Müziği" kategorisinde sizlerle paylaşılması bir tezat oluşturuyor gibi görülebilir. Fakat birşeyi reddetmeden önce o şey hakkında da yeterli bilgi sahibi olmak gerekir. Son tahlilde, "arabesk müzik" ile "Gencebay müziği"nin çatıştığı noktada tartışmanın özünde kuru bir "reddediş"in değil, bir "kavram karmaşası"nın yattığı anlaşılacaktır.

-----------------------------------------------------------------

ARABESK TANIMINA ELEŞTİRİ

Varsayım:

Arabesk (Fr.arabesque, Alm.arabeske): Arap üslubu. Bilhassa Endülüs yoluyla Avrupa'ya geçmiş ve mimarlıkta, süslemede, musikide, ballet'te kullanılan serbest, grifit, süslü üslup. (Öztuna,1969 ansiklopedisinden)

Arabesk: Çevreye uyumsuzluğun, yabancılaşmanın müziği. Sadece bir müzik olayı olmayan arabesk, kente göçen, kent ortamıyla uyum kuramamış, kentsel yaşantıya katılamamış olan kır kökenli nüfusun kültürüdür. Kırdaki gelenksel ortamı kente taşıyan bu nüfusun, kırsal değerleri bırakmamasının nedeni bu uyumsuzluktur. Doğu motifli, kuralsız ve söz ağırlıklı olan arabesk müzik, kentli kültürüne sırt çevirmeye, düşmanlık beslemeye başlayan nüfusun, kentte çekilen bu sıkıntıları, bu bunalımı, bu uyum kuramama olgusunu dile getirmek, haykırmak, boşalmak gereksinimini sağlayan bir yığın kültürüdür. (Şenyapili, 1985 Müzik Ansiklopedisi'nden)

Varsayım Eleştirisi:

İster muhafazakâr, isterse de radikal taraftan olsun, neredeyse arabeskin ortakduyusal değerlendirmesi haline gelen bu bakış açısı, sorgulanması gereken bir bakış açısıdır. Arabeski, üstelik bir müzik ansiklopedisinde, "Bu ansiklopedide, Türkiye'de kullanılan geniş anlamıyla arabeske toplum bilimleri açısından bakılmış ve müzikle ilgisi buna göre değerlendirilmiştir." diyerek, "yabancılaşmanın müziği" olarak tanımlamak, öncelikle, arabeski onu tanımlayan özgün alandan, yani müzik alanından koparıp, özgüllüğünü yadsımak demektir.

İkinci olarak ise, yalnızca şarkı sözlerini ele alıp, bunları, üstelik bütünlüklü olarak değil de seçmeci bir biçimde ve ayrıca tüketiciye, tüketicinin varsayılan niteliklerine göre yorumlamak, sosyolojik analizi indirgemek demektir. Yani, arabeskin ilk ve asıl tüketicileri olan kente göçen kır kökenli nüfusun (gecekonducuların), kimlik bunalımı ve uyumsuzluk içinde olduğu, böylelikle onların dinledikleri müziğin de "çevreye uyumsuzluğu" yansıtması gerektiği düşünülmekte, bu açıdan bakılıp, arabeskin "babası" olarak bilinen Orhan Gencebay'ın şarkı sözlerinden uygun mısralar aktarılarak, bu müziğin de "yabancılaşmanın müziği" olduğu söylenmektedir.

(...)


BİR MÜZİK TÜRÜ, SÖZLERİNE BAKILARAK AÇIKLANABİLİR Mİ?

Bir müzik türünü anlamak için yalnızca şarkı sözlerine bakmak yeterli değildir. Müzik, ses ve sözden oluşan bir bütün, bir sembolik sistemdir (Geertz, 1973: 91-94). Müziğin algılanmasında yalnızca sözler değil, o sözleri anlamlı kılan sesin (sound) niteliği de çok önemlidir. Sesin niteliği ise müziksel yapı ve müzik psikolojisinin belirlediği bir bütündür.Sözlere son anlamını veren, yorumu veren bestedir; yani sözleri ortaya çıkaran, vurgusunu ve duygusunu belirleyerek anlam kazandıran, anlamını veren, ritmi, melodisi ve tabii ki sonuçta sesidir. (...)Müzik sosyolojisini, sadece sözlerin içerik analizi, anlamı ve bunların gerek yazarı gerekse dinleyenleri açısından ne anlama geldiği, yani nasıl üretilip, tüketildiğine yönelik araştırma çabasıyla sınırlamak, eksik bir yaklaşımdır.

(...)

Orhan Gencebay arabeskini, yalnızca sözlerine bakarak ve üstelik bu sözlerin yalnızca "kadere" ilişkin yanlarını seçerek yorumlayanlar, şarkı sözlerine manasını veren, duygusunu belirleyerek anlamını tamamlayan "ses" öğesini atlamaktadırlar.


ARABESKİN DOÐUŞU

a) Türk Müziğine Devlet Müdahalesi:

1926 yılında okullardan Klasik Türk Müziği eğitimi kaldırılıyor. 1930'lu yılların ortasında da 20 aylık bir süre için Türk Müziği'nin radyodan yayını yasaklanıyor.(*)

*Paragraf ile ilgili dipnot-no 60: Aslında Klasik Türk Müziği'ne ilk devlet müdahalesi 1826'da II.Mahmut'un Yeniçeri Ocağı'nın parçası sayılan Mehterhane'yi kapatıp yerine ilk Batı MüziğiOkulu sayılabilecek Mızıkay-ı Humayun'u kurmasıdır. Aam bu olay, 1920'li yıllara dek Klasik Türk Müziği'nin Enderun ve tekkeler olmak üzere başlıca kurumlarda üretilmesini engellemiyor. Mızıkay-ı Humayun'un batı müziği kısımları 1924'te Rıyaset-i Cumhur Musiki Heyeti, sonra da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'na dönüştürülüyor. 1914'te yeniden kurulan Mehteran, 1935 yılında kapatılıp, 1952'de yeniden kuruluyor. 1913'te kurulan ve hem Batı hem Türk Müziği kısımları olan Darülbedayi, savaş koşullarında gelişemeyince, yerine benzeri bir kurum olan Darülelhan kuruluyor; bu da sonradan İstanbul Belediye Konservatuvarı'na dönüştürülüyor. 1926 yılındaki Türk Müziği eğitimi yasağının ardından, 1976 yılına dek Türkiye'de hiçbir resmî kurumda Klâsik Türk Müziği öğretilemiyor.

Dipnot no-62: Cem Behar, "Ziya Gökalp'in cumhuriyet resmî ideolojisinin oluşmasında oynadığı stratejik rol gözönüne alınınca musıki konusunda yazdıklarına bir ülkü, bir siyasi program olarak bakmamak olası değil." diyor. Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları'nda, "Türk harsına ait olan yalnızca halk türküleridir. Şark müziği denen Klasik Türk Müziği hem eski medeniyete aittir, hem de hasta ve Bizans-Arap kırması olduğu için gayrımillidir. Çağdaşlık ve yeni medeniyet Batı armonisindedir. O halde, milli musikimiz memleketimizdeki halk musikisiyle garp musikisinin birleşiminden doğacaktır." demektedir.

1937'de radyo devletleştirildikten sonra da halkçılık ideolojisi doğrultusunda radyo ve devlet konservatuvarlarında halk müziği derlenerek, repertuar oluşturuluyor. Ancak, bu derlemelerde halk müziği, yöreselliği ve bireyselliği kaybettiren notaya alma ve söyleme tarzı gibi icra özellikleri sonucunda önemli ölçüde standartlaştırılıyor. Bu özelliklere uymayan halk müziği bestecilerine de yayın denetiminde yer verilmiyor. O halde, Türk Müziği'ne yapılan resmî müdahaleler sonucu Türk Sanat Müziği geleneğinin tahrip edildiği, Türk Halk Müziği geleneğinin ise bir tür tutuculuk şeklinde "icat edildiği" söylenebilir.

1926'dan itibaren okullarda Türk Müziği eğitiminin yasaklanması ve 1930'lu yılların sonunda radyolarda Türk Müziği çalınmasının 20 ay boyunca yasaklanması birlikte ele alındığında, yeni Türk Cumhuriyeti'nin Osmanlı'yla kültürel bağlarını topyekün koparmak istediğinin, modernleşme ideolojisinde geleneğe "gericilik" rolünün atfedildiğinin, çağdaşlaşmanın yolu olarak Batı kimliği seçildiğinin, demokrasi anlayışındaki "halka rağmen" niteliğinin bir göstergesi olduğu söylenebilir. Bu yasak, aydınlar katında, alaturka-alafranga ikilemi olarak beliren Doğu-Batı tartışmasını keskinleştirmiştir.

Yasağın asıl etkisi ise, yarattığı boşluk sonucu halkın Arap radyolarının müzik programlarını dinlemeye başlaması olarak değerlendirilmektedir. 1930'lu yıllarda radyo yasağı sırasında, başta Kahire radyosu olmak üzere Arap radyoları, ardından da 1930 sonlarından itibaren sinema sektörünün gelişmesiyle Mısır filmleri aracılığıyla Arap müziği Türkiye'de yayılmaya başlıyor.

Yılmaz Öztuna, Türkiye'de Mısır müziğinin bu kadar çok tutmasının nedenini, gerek eğitiminin gerekse radyolarda çalınmasının engellenerek Türk musikisinin adeta resmen yasaklanmasına bağlıyor:" Türk halkı mecburen Arap radyolarını açtı ve onların musikileri kendisine Batı'nınkinden yakın olduğu için onları sevdi. "

Türk Müziği'ne radyo yasağı 1934'te başlıyor ve 1936'da kaldırılıyor... (Not: Radyo yasağının konulması ve kaldırılmasının nedenleri ve Atatürk'ün görüşleri veyahut bu görüşlerin çarpıtılması ile ilgili daha detaylı açıklamalar kitapta.)

b) Mısır Filmlerinin Girişi:

Türk sinemasının geçiş çağı olarak adlandırılan 1939-1950 yılları içindeki 1939-1944 dönemini II.Dünya Savaşı koşulları belirliyor... Türk sinemasında bu dönemde yıllık film yapım sayısı ortalama 2'ye düşüyor. Film ithalatı, Türkiye'nin tarafsızlık politikası nedeniyle Amerikan filmlerinin ithalatı şeklinde gerçekleşmeye başlıyor. Amerikan filmlerinin ithalat yolunun savaş nedeniyle açık pazar olan Mısır üzerinden gerçekleşmesi, beraberinde Mısır filmleri de getiriyor.

Türkiye'de 1938'de Mısırlı şarkıcı Abdülvahhab'ın oynadığı Aşkın Gözyaşları isimli filmin çok rağbet görmesi üzerine, Mısır filmlerinin müziklerinin Arapça söylenmesi yasaklanıyor. Bununla birlikte Türkiye'de film musikisi adaptasyonu sektörü doğuyor. Meşhur Hafız Burhan, Aşkın Gözyaşları filminin Türkçe'ye çevrilmiş güftesini plağa okuyor ve bu plak satış rekorları kırıyor.

Bu gelişmeler doğrultusunda, devlet bu sefer 1948'de Mısır filmlerinin Türkiye'ye girişini yasaklıyor. Fakat o zamana kadar 130 Mısır filmi Türkiye'de oynatılmış oluyor. Bu filmlerin müzikleri bazen üstüne Türkçe sözler yazılıp aynen alınarak, bazen de esinlenme yoluyla yeni besteler yapılarak piyasaya sürülüyor. Mısır filmlerinin adaptasyonlarına beste yapmak çok revaçta oluyor. Mısır filmlerine şarkı yapan bestekârların başında Saadettin Kaynak, Münir Nurettin Selçuk geliyor. Onlardan başka, Sadi Işılay, Artaki Candan, Şerif İçli, Şükrü Tunar, Kadri Şençalar, Hüseyin Çoşkuner, Mustafa Nafiz Irmak, Selahattin Pınar Arap müziklerinin adaptasyonlarını yapıyorlar. Saadettin kaynak 1940-1950 yılları arasında Mısır yapımı 85 filmin musikisini düzenliyor. Münir Nurettin Selçuk 1939'da Allah'ın Cenneti, 1941'de Kahveci Güzeli isimli filmlerde oynuyor ve bu filmlerde kendi yaptığı bestelerin yanı sıra Saadettin kaynak'ın yaptığı besteleri kullanıyor. Bu filmler çok tutulunca, yerli sinema bu modaya uyuyor, Müzeyyen Senar 1942'de Kerem ile Asli isminde bir film çeviriyor. Bu adaptasyonlar ve bu besteler hiçbir şekilde radyo denetiminden geçmiyor ve çalınmıyor.

c) "Arap Müziği" ve "Arabesk" Kelimelerinin Çıkışı:

Özellikle 1930'lardan sonra ,örneğin Haydar Tatlıyay'ın Arap tarzı yay kullanması ve 1940'lardan sonra Saadettin Kaynak'ın Mısır filmlerine yaptığı besteler "Arap müziği" sözünü ortaya çıkarmıştı. Ama Orhan Gencebay'la birlikte başlayan müzik tarzının arabesk adı almasının asıl kaynağı 1060'lı yılların başında popüler olan Suat Sayın örneğine dayanır.

Bestekâr, şarkıcı ve udî olan Suat Sayın'ın, çok sevilen ve halk müziği icracısı Ahmet Sezgin'i meşhur eden Sevmek Günah mı adlı parçasının, kendisi söz müzik Suat Sayın'a aittir diye yazmasına rağmen aslında Abdülvahhab'ın şarkısından alınma bir ezgiye dayandığı ortaya çıkınca, müzik piyasasında Arap müziği sözü yaygınlaşmaya başlıyor. Bu parçanın asıl önemli özelliği, Türkiye'de belki ilk kez, bu parça ile Türk Sanat Müziği kalıplarından çıkılmış olması, Türk Sanat Müziği icrasında "çok sazlılığın" kullanılmasıdır. Sayın'ın, bu parçasında Arap ezgisi kullanmasının yanı sıra, 11 kişilik bir yay grubunun çalması, "Arap gibi" sözünü pekiştiriyor ve çevreye örnek teşkil ediyor. Orhan Gencebay ise 1966'da Ahmet Sezgin için Deryada Bir Salım Yok adlı parçayı yazıyor. Bu parçada Gencebay 23 kişilik bir orkestra kullanıyor, muhayyerkürdi makamında ve senkoplu düyek ritminde olan, vurmalı aletlere önem verilen bu parçada Türk müziği aletlerinin yanısıra Batı enstrümanlarından gitar, vibrafon vb. çalınıyor. 8-9 kişilik keman grubunu profosyonel Batı tekniğiyle çalışan kemancılar icra ediyor. Gencebay Arap melodilerinden alıntı yapmadığı halde, bu orkestrasyon tercihi sebebiyle Suat Sayın ile benzeştiriliyor. Aynı orkestrasyon özellikleri taşıyan iki şarkıdan biri Arap'tan alındığı için, diğerine de Arap tarzı etiketi konuyor.

Orhan Gencebay bu konuda şunları söylüyor: "Örneğin Dede Efendi'nin bir parçasını alalım; ritmi iyice öne çıkaran, yine bizim kullandığımız yay soundu ve partisyonla, altyapı üstyapı düzenimizle icra ettirelim, buna da yani Dede Efendi'ye de Arap diyebilirlerdi. Dede Efendi o eserleri yaparken hiçbir zaman tekdüze yapmamıştır, bu mümkün değildir; ama bilemiyoruz çünkü Enderun'da kaldı o sağlıklı bilgiler. Onlar da intikallerde kayboldu. Dede Efendi zamanımıza tam sağlıklı olarak gelemedi. Aynı icra soundunda ,Dede'nin parçasını biliyorlarsa, bu Dede'nin parçası diye söyleyebilirler. Dede'nin hiç bilinmeyen bir parçasını ele alsaydık ve Dede'nin olduğu bilinmeden dinletseydik, bazı şeyleri ancak o zaman isbat etmiş olabilirdik."


öf sıkıldım. bilmek isteyene kaynak ve araç çok:)

#42 shy

shy

    xrÜt / kudI

  • Kurucular
  • 16.791 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 01.08.2010 - 20:01

Siz sıradan halk için şöle açıklama yapam bi :P

Şimdi Fazıl Say futbolcu olsaydı şu anda Real Madrid ile Barselona onu Manchester United dan transfer etmek için milyonlar teklif ediyor olurdu.35 inden sonra da Türkiye ye gelirse onbinler stadda imza atışını izlemek için toplanıyor olurlardı :P

Yaa ne iğrenç ne anti patik ne provake bi tip oldum ben böle... :P Hep sıcaklardan :D 50 derece diyor haberlerde burada hem denizde yok :P


Ama tabii iyi topçu pardon müzisyen olması öle demesini gerektirmez.Öle demesi de onun deha oluşunu azaltmaz diyerek toparladım yaa vurma cık cık :P
DOÐRUNUN SÖYLENMESİNDEN ÇOK, KİM TARAFINDAN, NEREDE VE NE ZAMAN SÖYLENDİÐİ ÖNEMLİDİR.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Gönderilen Resim

#43 waranko

waranko

    Boş vakti boldur

  • Üyeler
  • 760 Mesaj

Gönderim zamanı 02.08.2010 - 09:00

Topiğin birinci sayfasında

Atatürk ve diğer Dahiler gibi Fazıl Say da bu ülkeye LÜX gelir.

Demiştim. Şurada yazılanlars çizilenlere bakınca nekaden ve nekadden haklı olduğum ortaya çıkıyor.

#44 antiqa

antiqa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 7.424 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 02.08.2010 - 09:17

bence de atatürk ve diğer dahiler gibi fazıl say da lüks bu ülkeye.
bakın şimdi fazıl say kimdir? dünyada ünlü sanatçı,virtüöz falan filan.
ayrıca nedir? atatürk ilke ve devrimlerini içselleştirmiş, cumhuriyetimize ve cumhuriyetimizin temel değerlerine yürekten bağlı çağdaş bir aydındır.

o zaman onun söyledikleri her şey doğrudur. o'nu biz anlayamayız. henüz o kapasiteye gelmedik.

#45 waranko

waranko

    Boş vakti boldur

  • Üyeler
  • 760 Mesaj

Gönderim zamanı 02.08.2010 - 09:25

Sevgili tarkan
Önceki yazınızda

Her şeyden önce, Fazıl Say'ın arabeske, bir iddiaya göre "arabesk kokan" isyanının, elitist bir zihniyetin ürünü olduğuna ilişkin bazı çevrelerce koparılan yaygaranın kuvvetli gerekçeleri olduğunu asla düşünmüyorum. Say, eğitimini alıp yetilerini büyük bir ustalıkla yansıttığı müziğin klasik kulvarında, bugünün Türkiyesi'nde "halka inmek" için, bayağılığa yuvarlanmadan yapılacak neredeyse her şeyi yapmaktadır. Bu yeterince etkili olmuyorsa, sorun Fazıl Say'dan çok, memleketin kültürel dokusunu da etkileyen ideolojik dengelerindedir. Halkın bizzat kendisindedir.
Arabeskin: Sanat müziğive halk müziğimizi her gün tahrip etmesi nasıl engellenecek?

Demişsiniz ve tam da göbekten konuşmuşsunuz.
FAZIL SAY DA BİR DÖNÜŞÜMÜN EŞİÐİNDE.
Hani derler ya Üzüm üzüme baka baka kararır.
Fazıl say YAVŞAK SÖZCÜÐÜNÜ Ağzından çıktığı gibi o anlık söylediyse ARABESK bir dönüşüm süreci yaşıyor demektir.
Yok eğer ARABESK AÐZIYLA bilerek söylemişse Tam da taşı gediğine koynuş demektir ki. Her iki durumda da Kimsenin Alınmaması gerekir.
Dediğiniz gibi ideolojik dengelere iyi bakmak gerekiyor.

#46 dokuzharf

dokuzharf

    ...

  • Kurucular
  • 19.758 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:İzmir

Gönderim zamanı 09.08.2010 - 11:03

"Bir haftadır kendimi tutuyorum ama 37 yıldır Fenerbahçeliyim. 3 bin nüfuslu İsviçre köy takımına elenme yavşaklığından utanıyorum!"


'Yavşak' kelimesi Fazıl Say'ın diline yapıştı! 'Türk halkının arabesk yavşaklığından utanıyorum" diyerek ortalığı karıştıran ünlü piyanist, bu kez Fenerbahçe'yi Twitter'da eleştirdi.

"KÖY TAKIMI BİZİ ELEDİ"


Sabah'ın Günaydın ekinde yayınlanan habere göre; Fazıl Say, Şampiyonlar Ligi'nde elenen takımı için, "Bir haftadır kendimi tutuyorum ama 37 yıldır Fenerbahçeliyim. 3 bin nüfuslu İsviçre köy takımına elenme yavşaklığından utanıyorum!" dedi.


Değişiklikler Kaydedildi...

#47 Do'Urden

Do'Urden

    Boş vakti boldur

  • Üyeler
  • 649 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 09.08.2010 - 15:57

Bende utanıyorum:(

Adamı cıleden cıkarmıslar Sevgılı dokuzharf,yapma ama ..fenerbahcelı olmadıgın nerden de bellı. olsaydın sende hak verırdın!

***
Orhan gencebay'ı severım allah var hele bozamazsın benı dunya yok mu..Adam ancak bu kadar ruh halıme tercuman olacak sarkılar besteleyebılır. Sevecekmıs gıbısın,batsın bu dunya..sevmeyen var mı?
Kırac ve kubatıda severım,ege'yıde.. Bu adamları ruh halım boktan oldukca dınlerım.bana hıtap ederler ve sankı benım ıcın yazmıslar derım.

Ama bılıyorsunuz bazıları cok duygusaldır ve benım gıbı tum dertlerının uzerıne bır de bu damar srkıları dınledıklerınde ellerınde nester bıcak cakı -ekserıyetle jılet vardır cunku daha ucuzdur- ne varsa kollarını cızerler.. hata ıntıhar oncesınde arabesk dınleyenler coktur.

Sız hıc bethoven dınleyıpte ıntıhar eden bırını gordunuz mu yada duydunuz mu:)


***
Altaylı yazmıstı sanırım Fazıl Say'ı elestırırken Orhan gencebay'ı dınledıgını soyluyordu o da..
Sımdı Altaylı oldu mu? senı severdım ama Arabaesk yavsaklıgı sozunu Orhan Gencebay'a ındırgemek olmadı. Arkadaslar Altaylı Bılıyordur halbukı Fazıl Sayın bu acıklamaları Arabesk turune karsıdır. Bılıyorsunuz Arap ezgısı manasına gelır. Aslında acıklama anlasılır, Bır kesım tarafından yeterınce elestırıldı-hukumete kadar,ve bu kesımın Klasık muzıkle alakası olmadıgınında farkında Aklımda fetullah gulenı Bach dınlerken hayal edemıyorum-hayallerım almıyor. Nefretı Tamamen Araplara yonelık yanı anlayacagımız :)

Yoksa orhan Babama laf edenın dılını keser el kaldıranın elını kırarım! :)(kurtlarvadısı mematının vatan ana savunması)
"Partimizin güttüğü bütün bu esaslar, Kamâlizm prensipleridir" M.Kemal

"En iyi kuram 'Zamana bağlı olarak yanlışlanabilir" Karl Popper

"Düşünce özgürlüğü lehindeki temel sav, bütün inançlarımızın kuşku götürür olmasıdır Bertrand Russel

"Soyut ve Somut kavramlar hiçbirşekilde İlişkilendirilemez ve Örneklendirilemezler" Mw

#48 dokuzharf

dokuzharf

    ...

  • Kurucular
  • 19.758 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:İzmir

Gönderim zamanı 09.08.2010 - 16:03

Yok ben haber olduğu için ekledim buraya.

Değişiklikler Kaydedildi...

#49 Do'Urden

Do'Urden

    Boş vakti boldur

  • Üyeler
  • 649 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 09.08.2010 - 16:22

fenerlısın yanı?
"Partimizin güttüğü bütün bu esaslar, Kamâlizm prensipleridir" M.Kemal

"En iyi kuram 'Zamana bağlı olarak yanlışlanabilir" Karl Popper

"Düşünce özgürlüğü lehindeki temel sav, bütün inançlarımızın kuşku götürür olmasıdır Bertrand Russel

"Soyut ve Somut kavramlar hiçbirşekilde İlişkilendirilemez ve Örneklendirilemezler" Mw

#50 dokuzharf

dokuzharf

    ...

  • Kurucular
  • 19.758 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:İzmir

Gönderim zamanı 09.08.2010 - 16:30

Beşiktaşlıyım. ( da hiç takip etmiyorum aslında. yeniyosa hava atıyom, yeniliyosa amaaan banane diyom :P )

Değişiklikler Kaydedildi...

#51 Do'Urden

Do'Urden

    Boş vakti boldur

  • Üyeler
  • 649 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 09.08.2010 - 16:38

Fenerlı olsaydın bende ıcımdekı zemberegı sayende dokecektım,bırbırımızı onaylaya onaylaya bu forvet ve transfer yavsaklıgını :) konusurduk dıyordum
"Partimizin güttüğü bütün bu esaslar, Kamâlizm prensipleridir" M.Kemal

"En iyi kuram 'Zamana bağlı olarak yanlışlanabilir" Karl Popper

"Düşünce özgürlüğü lehindeki temel sav, bütün inançlarımızın kuşku götürür olmasıdır Bertrand Russel

"Soyut ve Somut kavramlar hiçbirşekilde İlişkilendirilemez ve Örneklendirilemezler" Mw

#52 pac

pac

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Dokunulmazlar
  • 13.198 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Barcelona
  • İlgi Alanları:Güzel olan herşey =)

Gönderim zamanı 09.08.2010 - 17:30

bak bu sefer doğru söylemiş :D
YAŞAMAK BİR UMUTTUR...

#53 suheda

suheda

    Boş vakti boldur

  • Üyeler
  • 410 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Kuzey

Gönderim zamanı 10.08.2010 - 14:06

Nefretı Tamamen Araplara yonelık yanı anlayacagımız :)

Peki bu herifin Arablardan nefret etmesinin sebebi ne?Yoksa İngiliz,Hintli,ABD li herkesten mi nefret ediyor ya da neden özellikle Araplardan nefret ediyormuş geçmişte bir husumetmi yaşamış *zong

Gönderilen Resim


#54 Do'Urden

Do'Urden

    Boş vakti boldur

  • Üyeler
  • 649 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 10.08.2010 - 15:02

hayır ıngılız abd yada bırbaska devletten nefret etmesıne gerek yok.. Cunku nefret etmeyecek kadar mantıklı,kapıtalızmı gayet ıyı bılıyor.

Ama araplar bızım ıcımızde ozel konu.

Osmanlı hılafetı aldıgından berıdır araplarla aramızda yanlıs anlama olsada yakın ılıskılerımız olmustur.Araplar ıslamıyet oncesınde kulturel anlamda oldugu gıbı bılgı anlamında da ıyılerdı.mesela romen rakamları araplara aıt. yada mıknatıs'ı nasıl kullanacaklarını araplardan ogrenıyorlar,avrupalılar aslında araplardan cok sey ogrenıyorlar,avrupanın bılımdekı evrımınde etkılı olan ısımlerın basında araplar ve mogollar gelıyor(marko polo)

Ama ıslamıyete gecıs yaptıklarında dusuncelerının tanrıya uygun olup olomadıgına dıkkat etmek zorunda kalıyorlar bu sayede tanrı adem ve havvadan ılk ınsna dıye bahsederken arap dusunurlerın elbettekı degıldır demelerını beklemıyoruz..yada tanrı dunyayı yarattı dedıgınde onların dunyanın yaratılısı hakında Gunesten kopan parcadır demelerını beklemıyoruz. Dın hersekılde bılımın otesıne gecmıstır sevgılı suheda,

Ornegın kepler bır papazdır astronomıde-modern astronomıye gecısı yapan kısıdır ve kendısı papazdır. Gızlıce kendı adında olmayan bır kıtap yazmıstır.Gızlıce yapma geregı duymus cunku kendı dınlerınde bılımsel teorılerını tanrısız kuramlara ındırgemesıne ızın vermemıs.

Felsefe olarak bılım Tanrı fıkrını kabul etmez ornegın. Yanı acıklayacaklarınız sacma dahı olsa ıcınde tanrı olmamalıdır.

Mesela bır ornekte hawkıng'ten verelım. plank zamanını duymussunuzdur belkıde bıgbang patlamasında atom'un plank zamanı ıcersınde sogumustur,ve bu sogumanın nedenı acıklanamıyor. Bu konuda zamanın kısa tarıhı ısımlı kıtapta hawkıng Tanrının elınden bahseder bu kıtapta,acıklanamayan bırseyde Tanrıyı yerlestırmıstır.

Fakat aynı hawkıng bıraz bılım dunyasından gordugu elestırı bırazda yaptıgı yanlısının farkına vararak zamanın daha kısa tarıhı ısımlı kıtabında plank zamanındakı sogumadan bahsederken Imagınery tıme(hayalı zaman)'dan bahseder, hatta onun bu felsefesı asagılanırda. Ama mantıklıdır bencede.

Gordugunuz gıbı aslında problem dınde. Cunku bılım dedıgınızde teorılerınız sınırsız olmalı ıken ısın ıcıne dın gırdımı tanrı faktorunu hesaplamaları gerekıyor,bu da tanrının varlıgını kabul etmeyen bılım'e(bu arada ılah karamı bılımde mutlak kabuldur) ıhanet etmek manasını tasır.

Dını kaygılar tasıyan bır sarlatanın adını sıkca duyarsınız ornegın adı colindir. acıklanamayan olayları tanrının kanıtı olarak gosterır.
***

Araplara olan sevgısı :) bu yuzden ornegın. gelısımın onune gecmesını ıstemıyor dının. Mustafa Kemal ; ılım ve fennın dısında yol gosterıcı aramak(kuran-ı kerım) aymazlıktır. Bu sozler bıle Mustafa Kemal'ın bızım dını baskıcılıktan kurtulup daha hur ,modern,teknolojıyı takıp eden bır devlet olmamız yonunde(osmanlıyı ıngılızler yıkmadı osmanlıyı teknolojıye bılıme ayak uyduramamak yıktı)

Sızcede Arap ozentısı olan toplumumuzda Mustafa Kemal'ın arapca kelımelerde dahıl ıslamıyetle ılgılı tum herseyı sılmeye calısması normal degıl mı?

Sevgılerımle
"Partimizin güttüğü bütün bu esaslar, Kamâlizm prensipleridir" M.Kemal

"En iyi kuram 'Zamana bağlı olarak yanlışlanabilir" Karl Popper

"Düşünce özgürlüğü lehindeki temel sav, bütün inançlarımızın kuşku götürür olmasıdır Bertrand Russel

"Soyut ve Somut kavramlar hiçbirşekilde İlişkilendirilemez ve Örneklendirilemezler" Mw

#55 pac

pac

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Dokunulmazlar
  • 13.198 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Barcelona
  • İlgi Alanları:Güzel olan herşey =)

Gönderim zamanı 10.08.2010 - 15:35

benim aklıma bi şeyler geiyo arap takıntısıyla ilgili fazıl ın ama boşver poemik çıkmasın :P
YAŞAMAK BİR UMUTTUR...

#56 suheda

suheda

    Boş vakti boldur

  • Üyeler
  • 410 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Kuzey

Gönderim zamanı 11.08.2010 - 14:20

hayır ıngılız abd yada bırbaska devletten nefret etmesıne gerek yok.. Cunku nefret etmeyecek kadar mantıklı,kapıtalızmı gayet ıyı bılıyor.


Bilim hiç bir zaman tanrının varlığını inkar etmez ama kabulde etmez çünkü bilim somuttur maddeye dayalıdır.
Din her dönem bilimin çok çok ilerisinde olmuştur hatta dikkat ediniz toplumda ki bütün norm kuralların kökeni dinsel emirlere dayanır.
İşte bu yüzdendir ki vatikanın dünyaya hükmetiği erişilmez gücüne karşılık Illuminati, "Aydınlanmış Olanlar"adı altında bilim adamları tarafından gizli bir topluluk kurulmuştur.

Öte yandan siz M.Kemal 'i hiç tanımamışsınız yada her işine gelip Atatürkçüyüm diyenlerdensiniz Elmalılı Hamdi Yazır'a Kuranı türkçeleştirme teşviğini ve yardımını nasıl açıklayacaksınız o zaman?Atatürk her oluşumun aşırı bir uç olmasına karşı mücadele etti.Mason localarını kapattıran oydu hatta bir rivayete göre bu yüzden öldürüldüğü bile söylenir,M.Suphi ve arkaşlarının ölüm emrini verende oydu hatta gerçek koministim diyenler Atatürkten bu yüzden nefret eder bknz:Onbeşlerin katli..
Diğer taraftan dersim katliamı,İskipli Atıf Hocanın idamı,v.s,v.s ,v.s diye devam eder..
Atatürk hiç bir görüşün hiç bir gücün hegomanyası altında olmayacak bir nesil olsun istedi,bunun mücadelesini verdi.
Diğer yandan peygamber Arap değil ingiliz doğmuş olsaydı bir şey değişecekmiydi elbette ki hayır yine bu insanlar ona inanacaktı bu sefer Arap düşmanlığı yerine İngiliz düşmanlığı yapılacaktı İngilizlerin bizi arkamızdan nasıl vurduklarını dinleyecektik tarihler boyunca :)

Gönderilen Resim


#57 Do'Urden

Do'Urden

    Boş vakti boldur

  • Üyeler
  • 649 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 11.08.2010 - 17:18

Peygamber arap degıl ıngılız dogmus olsaydı yıne degısmeyecektı-okumadınız sanırım sevgılı suheda yazdıklarımı ben asıl onemlı olanın dının hersekılde bılımın onunde oldugundan bahsetmıstım,buyuzden farketmeyecegını ama ıslamıyetın bızım ıcın ozel oldugunu bızım dınımız oldugunu vurguladım.
Bu dın konusu gecmeden bırseyı daha vurgulamak ısterım, Mustafa Kemal'ın hangı dıne mensup oldugunu hatta dınsız oldugunuda soylerler.ama asıl onemlı olan bu degıl. Mustafa Kemal Cahıl bır guruhun dıne nasıl korkutuk baglanacagını ıyı bılecek kadar tarıhını bılıyor. Sız bır toplumda dırekt olarak dını revızyon yapamazsınız degıl mı? devrımler baska sey ama dın apayrı.. Mustafa Kemal bu dının aslında ne oldugunu vurgulamak nıyetınde. benımde dusundugum uzere dınde yozlasma hat safada dınde yer almayan seyler bıle dını ıbare olarak anılmakta bu syede hosgoru temellı dınımız hosgorusuz olmakta.. Elmalılı'yı bu takdırde anlayabılırız degıl mı? ote yandan bahsettıgınız dogrudan bır sonuca varacak olsaydı 1924 anayasası ve laıklık tanımları Mustafa Kemal'ın dınsız oldugunun kanıtı olurdu-kı bırcok kısı boyle dusunuyor.

Ataturk'un mustafa suphıyı oldurmesı ıle ılgılı kanıt olmamakla beraber:) bende tıpkı sızın gıbı mustafa Kemal'ın oldurdugunu ıddıa edenlerdenım daha oncekı yazılarımda bu mevcuttur:) ama yınede konuyla baglantılı bu tezı savunmustum. Oysa sızın savunma durumunuz asırı uc meselesı.. Ataturk radıkal bır adamdır muhtemelen sandıgınızdan daha radıkal kararları verebılecek bırısı. Fakat konu devlet olunca sagduyusunu devreye sokabılıyor. Komunızm hakkında bılgı edınmesı ıcın moskovaya yollamıs fakat sonrasında komunızmın Turkıye ıcın uygun olmadıgına karar vermıstır.Fakat Mustafa suphı Bunu oldukca ateslı bırsekılde savunup propagandasını yapmıstır. Komunıstler mustafa Kemal'den nefret etmezler nereden cıkardınız bunu? Komunıst olupta aklı basında olmayan bırısıyle karsılasmadım belkıde ondandır-onlar ulke ıcın en ıyısının karma ekonomı-solıdarıst korporatızm oldugunu bılırler. Mantıklı olan heradam bunu savuanacaktır sevgılı suheda.

***
Ahh bıraz eskı dını tarıhe gırelım. Bılıyormusunuz ıslamıyet aslında sıkıcıdır ama eskı dını tarıhler daha cok cezbeder ınsanı. Tabı uzulerek bu konuyu bır genelleme yaparak gırecegız ne tarıh verecegız ne baska detay(teolojık bır tartısmaya gırmek nıyetınde degılız)

M.Ö 6000'ne kadar ınsanlar Gocebe yasamıslardır hıc duydunuz mu? Cunku tarımcılık o donem gelısıyor,dıger zamanlarda ıse avladıkları hayvanların surulerını takıp edıyorlar yada kuraklastıgı zaman..hayvanlar gıbı goc edıyorlar yanı anlayacagınız.

Bunu anlattım cunku Ilk ınsanlar agaclarda yasarlardı-yerlesık hayat olmadıgı ıcın. yerde yatmazlardı ama cunku gece buyuk yırtıcılar onları avlardı ve bundan korkarlardı!
Gunduz ıse bu yırtıcılar avlanmazdı ve onlar emnıyetteydı bunu kesfetmıslerdı ayrıca buyuk kurenın(henuz ates kuresı oldugunu bılmıyorlardı cunku ates kesfedılmemıstı-gunes) kendılerını korudugunu dusunduler..

Iste sevgılı dostum ılk ılkel ılah ıle karsılasıyoruz.. korkuları onları koruyucularına tapma ıstegını dgurdu.
-
daha sonra sans eserı! atesı buluyorlar(cakmak tası-halen gocebeler ve geldıklerı bolgelerın bırınde bu tası kesfettıler) bu sefer gecelerı av hayvanlarının kendılerıne yaklasmadıgını farkettıler(ınsnaların bulundugu bolge o zaman kucuktu bugunku ıran ırak bolgesı ve cevresını dusunun yasamın ılk besıgı kabul edılır) sonra sandılar kı ates(dumanı da olabılır) yandıkca koruyucu ruhlar dolasıyor-ates ılahlarının aracıydı ve atese taptılar. Yıne belırtmek geregı korkularını gıderecek olan seye taptılar-tabı bazıları halen gunese tapıyordu-onlar gunesın ısı oldugunu afrketmedıler

...
Sonra daha mantıklı davranmaya basladılar sosyal zekaları gelıstı ve putlara taptılar,cunku bızım bugun suc dedıgımız olgu o donem baslamıstı ve canlarını yakan seylerden korunmak ıcın ılaha sıgındılar..

Velhasılı kelam Insanlar korktugu! ıcın sureklı tanrılarını yarattı.

Ateızm: tanrı tanımaz. yanı sızın soyledıgınız gıbı bılım tanrının varlıgıyla ılgılenmez. oysakı bır hata yapmıssınız ve bana cevap verecegınızı dusunerek benı tanımım konusunda ve bılım felsefesı konusunda uyarmıssınız.Tesekkurederım ama aynı sekılde sızı uyarmamı affedın. Allah bır tanrının adıdır. El ılah demektır, tevrattakı el-ohı gıbı. el en anlamına gelır. El ılan ılahların en kudretlısı en muktedırı manasına gelır. Yaradan da bır ısımdır..ganesa ısımdır,ra ısımdır. ateızm dolayısı ıle Bılım Bunları tanımaz.

Ama bu ozel tanrıların yada putların herbırı aslında bırer ılahtır. ateızmde bılımde bu kavramı mutlak saymıstır. Neden bılıyor musunuz?cunku uzun tartısmaların ve bu sacma soyutlugun neyaparlarsa yapsınlar ınsnlardakı manevı dunyanın korkularının bırsonucu oldugunu ve ınkar etselerde ınsanların mutalaka bırseye tapma ıhtıyacı oldugunu kabul etmısler.

Ve dedımkı sıze mutlaktır. Bılım konusundakı bılgınız eger yeterlıyse sıze ılkokulda bılımın yıgılmacı oldugunu soylemıslerdır-Yıne ılkokulda derslerınızı ıyı anladııgnızı dusunerek yıgılmanın mantıgının yanlıslama ve referans alma(tıpkı ımzamdakı gıbı) oldugunu dusunebılırsınız.
Bılımsel anlamda tanrının varlıgı kabul edılemezdı..cunku tartısılmak ve yanlıslanmak durumunda kalınırdı sevgılı suheda.

ama mutlak kavramlar tartısılmaz ve sorgulanmazlar.. Bılımde mutlak kavram yanı mutlak dogru tektır. ılah kavramıdır bu da.mantıgını yazdım yukarıda. Cunku tartısmaların sonucu olmayacagını ve herseyden ote kabul etmeyeceklerı bır soyutlugun varoldugunu kabul etmılserdır. Mutlak dogru kavramı buradan gelır.. suyun kaldırma yasası cekım yassası felan bunlar mutlak dogru degıl dogrulardır

***

Sımdı bende sıze bır uyarı yapacagım. Elımden geldıgınce uslubumu korurum. Ama sızde oldgu kadar bende de ego vardır - Bakın sozlerımı degerlendırmeye almadan bır bolumu uzerınden benım dını ve ataturk hakkındakı kavramlarımı yargılamıssınız,gordugunuz uzere soyledıgınız seylerı zaten soyledıgımı ve benı yanlıs bıldıgımı ıma ederek uyardıgınız konusunda sızın bırseylerı eksık bıldıgınızı gosterdıgımı dusunuyorum. Bırseylerı gercektende bılemıyor olabılırım-kulturel olarak turlu gereksız bılgıye asınalıgım ve ılgım vardır fakat bılgı dedıgınız sey okadar fazladırkı bız bunun yanında cahıl sıfatını alırız.Yanı cehaletımı kabul ederım.
Bakın konuyu nereden nereye cektık,ve benı de daha farklı yerlere cekmeye tesvık ettınız. uyarım sudur kı sevgılı dostum sadece benı degıl karsınızdakını de bılgısızlıkle suclayacaksanız eger bılgılerınıze yanı egonuza guvenmek durumundasınız.ve bu da muhtemelen bır polemık unsuru olusturur. Bunu kaldırabıleceksenız oyle yargılayın.

Bırdaha kı sefere benım hakkımdakı yargılanız bu sekılde basıt bır genelleme tarzında olursa verecegım cevap benı uzecektır


Sevgılerımle dostum
"Partimizin güttüğü bütün bu esaslar, Kamâlizm prensipleridir" M.Kemal

"En iyi kuram 'Zamana bağlı olarak yanlışlanabilir" Karl Popper

"Düşünce özgürlüğü lehindeki temel sav, bütün inançlarımızın kuşku götürür olmasıdır Bertrand Russel

"Soyut ve Somut kavramlar hiçbirşekilde İlişkilendirilemez ve Örneklendirilemezler" Mw

#58 suheda

suheda

    Boş vakti boldur

  • Üyeler
  • 410 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Kuzey

Gönderim zamanı 14.08.2010 - 13:35

İletinizi öylesine okudum çünkü pc başında uzun yazı okumam,ayrıca dikkatimi çeken :)bildiği herşeyi çok bilgili görünebilmek birbirine karıştırıp bir anda anlatan insanlar vardırya onlara benzemiş yazınız..Karamakarışık bir şey yani ordan burdan alakasız..
Ayrıca öyle çok ben kullanıyorsunuz ki :) bir şeye dikkatinizi çekeyim,siz beni uyarmışsınız aba altından sopa gösterip bense dikkatinizi çekeyim ben kişileri tartışmam kişilerin kim ve ne oldukları umurumda bile olmaz..

Gönderilen Resim


#59 Do'Urden

Do'Urden

    Boş vakti boldur

  • Üyeler
  • 649 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 14.08.2010 - 13:46

.

Ataturk'un mustafa suphıyı oldurmesı ıle ılgılı kanıt olmamakla beraber:) bende tıpkı sızın gıbı mustafa Kemal'ın oldurdugunu ıddıa edenlerdenım daha oncekı yazılarımda bu mevcuttur:) ama yınede konuyla baglantılı olarak bu tezı savunmustum.



Sevgılı dostum,

bana demıssınız ya hanı "Karamakarışık bir şey yani ordan burdan alakasız.." "cok bılgılı gorunebılmek ıcın yazılmıs" falan fılan :)

Sımdı El ınsaf
Sızı uyardım degıl mı? ayrıca bırbaska topıkte su acıklamamdan oturu uzgun oldugumu da nedenlerıyle belırttım,ama sız halen aynısınız.

Mustafa Suphı konusuna kım gırdı? Siz.

Ilahtan bahsettık konuyla alakalı,Sız ıse konu butunlugunden benı elestırecek bırseyler bulamamıs olmalısınız kı ılah kavramının bılımsel anlamını yazıp benıde yanlıs bılmekle elestırdınız.. bende Sırf sız anlayasınız dıye okadarda uzun olmayan(genelde kısa yazamam zaten) bır yazı yazmısım-ve sızın aslında neyı bılmedıgınızı belırtmısım.


Sonra tutmussunuz bır de utanmadan,konuyla alakasız yazdıgımı belurtmıssınız. Cıdden utanmaz bır yapınız mı var?

***
Pekı sız bana karsı neden boyle bır uslup sectınız?
Cunku sızde suru psıkolojısı var.. Sızın su sahte pozlarınızı ancak surudaslarınız onaylar,buna alısmıssınız. Ve ben sıze karsı bır arkadasın yazısını begenme gafletınde bulundugum gıbı bırde sıze gore onun avukatlıgını yapmısım.

Sız cocuk musunuz sevgılı suheda? sız benımle dalgamı gecıyorsunuz? yazdıklarınızı okumaktanda mı acızsınız?
Bana hakaret edıyorsunuz farkındasınız degıl mı? ama tartısmalarda olur boyle seyler,ıkı yazı oncesınde bahsetmısım zaten

***

Tesekkur etmedınız.. edersınız dıye umıd edıyordum anlasılan benım bu beklentım saflık:) olsun yınede tartısmayı sıze aynı sekılde karsılık verıp sadece can sıkmak yerıne ıkısını bırden yapıp hem bırseyler ogrenmenızı sagladım-ogrenmedım dıyemezsınız,enazından arastıracaksınız bunları- hemde sayenızde polemıge devam kararı verıp daha da artarsa uslubun canımızı ne sekılde sıkabılecegınden bahsettım

Sevgılerımle

Bu mesaj shy tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 14.08.2010 - 14:06

"Partimizin güttüğü bütün bu esaslar, Kamâlizm prensipleridir" M.Kemal

"En iyi kuram 'Zamana bağlı olarak yanlışlanabilir" Karl Popper

"Düşünce özgürlüğü lehindeki temel sav, bütün inançlarımızın kuşku götürür olmasıdır Bertrand Russel

"Soyut ve Somut kavramlar hiçbirşekilde İlişkilendirilemez ve Örneklendirilemezler" Mw

#60 waranko

waranko

    Boş vakti boldur

  • Üyeler
  • 760 Mesaj

Gönderim zamanı 16.08.2010 - 16:46

'ARABESK, TOPLUMSAL ÇÖKÜŞÜN ÖLÜMÜ BEKLEYEN TEMBEL RUHUDUR'

Fakir Bir Ailenin çocuğu olan, dişi ile tırnağı ile kazıyarak BAŞARIYI YAKALAYIP Dünyada bir numara olmayı başaran Fazıl Say, Sezen Aksu'yu eleştirdi.
“Müzik yapıyoruz, patlıcan yemeği değil...”

Duygulu söylüyordu. Kaydı sonradan dinlediğimde biraz şaşırdım. Piyano, Do minör'den başlıyor, Sezen, Do diyez minör'den girip, Si minör'de arıyor parçayı. Son derece kirli. On notanın yedisi kirli. Detone ve kirli olunca da beni bu müziğin, "Duygulu" olduğuna inandıramazsınız. Duygu dediğimiz şey tüm duyuların birleşimidir. Kulak da en önemli duyudur. Müzik yapıyoruz. Patlıcan yemeği değil...

Buyurun okuyun.
http://www.haberturk...an-yemegi-degil

Bu mesaj waranko tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 16.08.2010 - 16:58






Benzer Konular Daralt

2 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 2 ziyaretçi, 0 gizli