"Balyoz operasyonunun geldiği noktada anladık ki, bu ne olduğu belirsiz davanın ana hedefi Türk Silahlı Kuvvetlerine indirilecek son darbe imiş Dünyanın hiçbir yerinde, ülke içinde ayaklanmış dış destekli bir etnik-bölücü gruba karşı, savaş boyutunda mücadele veren, kahramanca çarpışan bir orduya, yok etme planı uygulanmaz"
R.Serdaroglu
Bu tarz yaklaşımları okuyunca, gerçekten hayretler içinde kalıyorum...
Uygulanmaz ama, aha da uygulanıyor ise, bunu nasıl izah ediyorsunuz kendi kendinize?
Sonra, durum tespiti neden böyle yapılıyor ki?
Meramı anlatmak için, bu olayı yeniden ve kendi ifademle formüle edeceğim.
Çünkü vaziyeti doğru dürüst tanımlamadan, bütün lüke ve açıklar görülmeden, sorun çözülemez.
Evet, Dünyanın hiç bir ülkesinde böyle bir şey olmaz.
Bu tümceyi şöyle yazamaz mıyız;
dünyada ki hiç bir ordu bu muameleyi kendisine yaptırmaz; hele de, dış destekli bir ayaklama
hareketine karşı kendi hakimiyet sahasında savaşırken.
Hal böyle iken, Türk ordusu daha niçin buna karşı çıkmıyor, kendisini bundan alıkoyan etken nedir?
Oysa ki, elan savaşmakta olan komutanlar aleyhine tutuklama kararı verilmesi demek, o komutan veya komutanların savaştan çekilmesi veya bertaraf edilmesi demektir. Öyle değil mi bunun pratikte doğurduğu reel sonuç? Evet.
Öyle ise buna ses çıkarmayan veya izin veren ordu bu tutumu ile yaptığı savaşta yenilmeği göze almış, demek değil midir?
Evet, hadiseye şahsen böyle bakıyor ve ya ben bu işlerden (zannettiğimin aksine) hiç bir şey anlamıyorum, veya böyle yapanlar (GK.Başkanlığı ve devletin Adli mercileri) hatadan öte yanlış yapıyorlar...