Kılıçdaroğlu ürkütüyor
31 Temmuz 2010 Cumartesi, 06:50:31
SİYASETİN aldığı şekli izlerken şunu net bir şekilde anlıyorum:
AKP, Kemal Kılıçdaroğlundan korkuyor.
Adalet ve Kalkınma Partisi adına konuşanların her konuda lafı dönüp dolaştırıp
Kılıçdaroğluna getirmelerinden, Baykala asla yapmadıkları bir şekilde doğrudan Kılıçdaroğlunu hedef almalarından, hatta en ayıp haliyle fiziksel özelliklerine kadar eleştiri konusu yapmalarından görüyorum ki, Kılıçdaroğlu, AKPnin çekindiği bir isim oldu.
Zaten hep söylemiştik, AKP, Baykaldan çok memnun diye.
O memnuniyet sona erdi.
Karşılarında artık halka inebilen, Ankarada oturmaktansa Türkiyeyi gezen, çalışkan bir rakip var. Bunun iktidar partisinde bir tedirginlik yarattığını görüyorum.
Hangi AKPli ile oturup sohbet etsek, lafı bir şekilde Kılıçdaroğluna getiriyor.
Bu bazen bir bakan, bazen bir milletvekili, bazen bir il başkanı olsa da durum fark etmiyor. Sohbetin bir yerinde soruyorlar, Kılıçdaroğlu ne yapar diye.
Ben de gözlemlerimi aktarıyor ve CHPye bir hareket getirdiğini, oylarda belirgin bir artış sağladığını, halk damarı olan ve çalışkan bir lideri olduğunu söylüyorum.
Bu cümlem üzerine genelde suratlar asılıyor.
En kibarları, Rüzgâr yakalamıştı ama bu rüzgârı kaybediyor. Seçime kadar Baykalın bile altına iner diyor. Daha sert olanları ise Kılıçdaroğlu kim lider olmak kim.Memurdan lider mi olur! diyor.
Ben de onlara, Demirel de memurdu, Recai Kutan da, hatta Erbakan da, Tayyip Bey bile bir ara İETTde çalışmadı mı? diyerek damara basıyorum.
Bunun üzerine, SSKyı batıran adam ülkeye ne yapmaz diyorlar.
Ben de biraz daha damara basmak için, Adam napsın. Demirel popülizm için emeklilik süresini kısaltınca zarar adamın yönettiği SSKnın başına patladı. Şimdi siz aynı şeyi yapsanız kabahat oradaki bürokratın mı olacak diyorum. Ama Kılıçdaroğlunun yarattığı rahatsızlığı çok iyi görüyorum.
Kılıçdaroğlu ile ilgili en olumlu cümleleri sarf eden ise bir bakan oldu.
Benim, Kılıçdaroğlunun CHPyi yukarı taşıdığını söylemem üzerine bakan şöyle bir yorumda bulundu: Doğrudur. Kılıçdaroğlu bir hareket getirdi. Ama bu hareket bize yarar. Çünkü Kılıçdaroğlunun ciddi bir rakip olduğunu görüyoruz ve bu da bizim daha çok çalışmamıza neden oluyor. 8 yılda oluşan yorgunluk ve rehaveti Kılıçdaroğlu ortadan kaldırdı. Teşkilat artık daha fazla çalışıyor. Kılıçdaroğlu, siyasetin toplam kalitesini artıracak. Ama bizi geçmeleri mümkün değil.
Ben de Kılıçdaroğlunun siyasetteki çıtayı yukarı taşıdığını görüyorum.
Bu sayede Türkiyede siyasetin normalleşeceğini umuyorum.
HİDO'YU REİSİCUMHUR YAPALIM
BÜLENT Arınç açık sözlülüğü nedeniyle sevdiğim bir siyasetçidir.
Hoşuma gider tarzı.
Ancak bu kez işin cılkını çıkardı.
Kılıçdaroğlu'nu eleştirirken işi boyuna getirdi ve onun kısa boylu olmasıyla dalga geçti.
İnançlı bir Müslüman'ın, inandığı Allah'ın yarattığıyla böyle dalga geçmesi, kendi inancı açısından kötü bir durum ama beni ilgilendiren tarafı bu değil.
Gençlik yıllarımda 1 metre 90 santimlik boyumla övünürken rahmetli anneannem, "Devede de boy var ama eşeğin arkasından gider" diye ayar verirdi bana.
Daha da kızarsa "Külli tavilün..." diye başlayan o bildik cümleyi kurardı.
Zaten Haydar Dümen de "Boy değil işlev önemli" diyerek farklı bir yönden de olsa konuyu noktalamıştı.
Şöyle bir geçmişe baktığımız zaman da görüyoruz ki, Türk siyasetçilerinin büyük bölümü kısa boyludur.
Mesela kurucumuz Büyük Atatürk. (Büyük vurgulamasını yapmak zorunda hissettim kendimi.)
İsmet İnönü de pek uzun değildi.
Hadi Arınç ve çevresi onlardan pek hazzetmiyor.
O zaman Özal diyeyim, hani kendilerini karşılaştırmayı pek sevdikleri Özal. O da yerden bitmeydi rahmetli.
Demirel de servi boylu sayılmazdı. Ecevit de.
Ama hepsinin memlekete kimi büyük, kimi küçük faydaları oldu.
Yani diyeceğim o ki, keramet boyda değil.
Eğer öyle olsaydı şu Dünya Basketbol Şampiyonası bitince Hido'yu cumhurbaşkanı yapardık, Ömer'i de başbakan.
Bakın o zaman var mı bize yan bakan (İsrail dahil).