EVET derseniz iki tane 12 Eylülünüz olacak...
İkiz 12 Eylüller...
Birbirinden farksız...
Koyun Mamakın yerine Silivriyi...
GATA gibi hastaneler, diyelim ki o günlerde yaşlı siyasetçilerin kapatıldığı Zincirbozan...
Fişlemelerin yerine telefon dinlemelerini koyun...
Kenan Evrenin yerine, tek karar verici, tek adam, tek ses, tek seçici Tayyip
Erdoğanı oturtun...
eğil...
O tek kişinin akşam aklına geleni sabaha kanunlaştıran bir parlamento...
Adı ister Kurucu Meclis olsun, ister Temsilciler meclisi, ister Türkiye Büyük Millet Meclisi...
Oturtun; Sadi Irmakın yerine Mehmet Ali Şahini...
eğil...
Korku aynı korku...
Sabah karanlıklarında evlere baskınlar bire bir...
Sorgusuz-sualsiz alıp götürülenler...
Mahkûm olmadan iki sene hapiste unutulanlar tıpatıp...
Kovulan-atılan-içeri tıkılan gazeteciler, profesörler, aydınlar...
Sinmiş sermaye, pısmış sendikalar...
Asılanların yerine; yüreği dayanamayıp erken çekip gidenleri, kendi şakağına kurşun sıkanları, ranzasının demirine kendini asanları düşünün...
eğil...
Ve yine sonunda bir anayasa referandumu...
Birinci 12 Eylülün asker darbecilere dokunulmazlık sağlayan geçici 15inci maddesi kalkıyor... Bu kez yerine; sivil darbecilere dokunulmazlık sağlayacak aynı işlevde üç madde geliyor...
Tarih yine 12 Eylül...
Evet derseniz...
İki tane 12 Eylülünüz olacak...
Birinci; 12 Eylül...
İkinci; 12 Eylül...
Nasıl ki bugün inkâr edip de, birincisine evet demekten utandınız...
Aynısı olacak...
İkizine Evet derseniz...
Utanacaksınız...
Bekir Coşkun-HABERTÜRK -03 Ağustos 2010 Salı, 11:20:53