bu konuya 47 yanıt verildi

[ebarah]

Kafes’te tutuklanan Albay ‘hayır’ panelinde


Seyfi GÜL / DHA
--------------------------------------------------------------------------------


İZMİR’in Foça İlçesi’nde düzenlenen ve referandumda ‘hayır’ oyunun önemine dikkat çekilen panelde, hükümete sert eleştiriler yöneltildi. Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı Tansel Çölaşan ve gazeteci Ümit Zileli’nin konuşmacı olduğu panelde, bir anda izleyiciler arasından ayağa kalkıp görüşlerini dile getiren subay şaşırttı. Kafes Eylem Planı’yla ilgili tutuklanıp bir süre Hasdal Cezaevi’nde kaldıktan sonra serbest bırakılan Deniz Kıdemli Albay Levent Gülmen olduğu öğrenilen subayın, “Amirallere suikast iddiasıyla içeri alınan teğmenler, o vatan evlatları her birisi iki üç yabancı dil biliyor. İçerde 10 sene kalacaklarını bilseler bile akademiye çalışıyorlar. Yani yetiştirdiğiniz evlatlar sağlam yerde” sözleri alkış aldı.

ADD tarafından Foça Belediyesi Reha Midilli Kültür Merkezi’nde düzenlenen referandum konulu panele ilgi yoğun oldu. Salonun alt ve balkon kısımlarının tamamen dolduğu paneli, aralarında İzmir Belediye Başkanı CHP’li Aziz Kocaoğlu ve Foça Belediye Başkanı CHP’li Gökhan Demirağ’ın da bulunduğu yaklaşık 600 kişi izledi. Oturum başkanlığını yapan edebiyatçı Yılmaz Mızrak’ın ilk sözü verdiği panelistlerden Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve ADD Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Zileli, “İçerdeki, dışarıdaki ve hastanelerdeki tüm yurtseverlere en derin sevgi ve saygılarımı yolluyorum” sözleriyle konuşmasına başladı.

PEŞKEŞ İDDİASI

AK Parti iktidarında 711 kurum ve kuruluşun birilerine peşkeş çekildiğini öne süren Zileli şunları söyledi:
“Mustafa Balbay’ın da dediği gibi, ak saçlı gençler bu ülkede faşizme de baskılara da yiğitçe göğüs germişlerdir. Bu ülke öyle ucuz kurulmadı. Dünyanın ilk kurtuluş savaşını vererek kurulduk. Çok ağır bir süreçteyiz. Bir korku imparatorluğunun, bir faşizmin yaşandığı bir ülkedeyiz. Ama süreçler reaksiyonu da beraberinde getirir. İnanıyorum ki bu ülkenin aydın insanları 12 Eylül’de 29 maddeden oluşan anayasa değişiklik taslağını gerekli olan yerlerin yüzüne çarpmayı bilecektir. Faşizmi de, onların uşaklarını da ağır bir yenilgiye uğratacaktır. Yüksek Askeri Şura ilk defa Kara Kuvvetleri Komutanı seçemedi. Balyoz'da adı geçen 11 General Amiral terfi edemedi. Bundan sonra elimizde iki seçenek var. Bunlardan bir tanesi 12 Eylül'de hayır, bir tanesi genel seçim. Bu ülke bu kadar ucuz mu kuruldu. 3 tane tilkiye bu ülke teslim edilir mi. Bunları sandığa gömeceğiz. Bunlar yargılanacaklar ve ağır yargılanacaklar.”

‘MEZARDAKİLER ADINA SAHTE PUSULALAR’

Panelistlerden ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan da referandumda neden hayır oyu verilmesi gerektiğini şöyle anlattı:

“Türkiye'nin özelleştirilecek her şeyi gitti. Yandaş kişilere gitti. O kişiler sizler bizler değiliz. Her gün diyanete binlerce kişi alınıyor. O kişiler kamuya geçiriliyor. Kamuya geçirilen bütün imamlar yönetmelikler değiştirilerek yönetici yapılıyor. Kadrolaşma yapılıyor ve bu kadrolaşma tamamen dinselleşme üzerine. Amerika'dan biri oylama için ‘keşke mezardakiler çıkıp oy verse’ dedi ya, merak etmeyin mesajı aldılar, şimdi cemaatler tarafından mezardakiler adına sahte pusulalar yapılmaktadır. Hangi partiye oy vermiş olursanız olun demokrasi düzeninin devamını istiyorsanız, her halukarda ‘Atatürkçüyüm’ diyorsanız, diktatörlük istemiyorsanız, adil mahkemelerde yargılanma hakkınızın devam etmesini istiyorsanız başka bir seçeneğiniz yok. Bu kötü gidişata ‘Hayır’ demelisiniz. Yargı son kale. Son kalenin düşmemesi için oyunuzun hayır olmasını diliyorum.”

SÜRPRİZ KONUŞMACI ALBAY

Son bölümdeki soru cevap kısmı saatin ilerlemesi nedeniyle iptal edildi. Ancak, bu sırada dinleyici sıralarında ayağa kalkan bir kişi söz istedi. oturum başkanının kısa olması kaydıyla söz verdiği kişi, 1 ay önce Hasdal Cezaevi’nden tahliye edilen subaylardan olduğunu söyledi. Daha sonra, Kafes Eylem Planı’yla ilgili tutuklanıp serbest bırakılan

Deniz Kıdemli Albay Levent Gülmen olduğu öğrenilen subay, konuşmasında şunları kaydetti:

“Bir ay önce halkımı eliyle, asker selamıyla selamlayan albay benim. İçerde yatan 9 tane vatan evladı daha var. Bir kilogram makarna, bir kilogram pirinçle gittikleri yere biz cebimizden iki kilo ile gidelim. Bu ülkede yaşayan çocuklarımıza bir vatan bırakmamız lazım. Serbestçe yaşayacağımız bir vatan bırakmamız lazım. Analarımız, bacılarımızın sokağa çarşafsız çıkabileceği bir vatan bırakmamız lazım. Yüreğimiz yanmadı mı, yandı. Ancak yapılmış olan hareketlerin hiç birisi genel çerçeveyi bildikten sonra bize dokunmaz, dokunmayacak ta. Halkımızın genel desteğini ensemizde herzaman hissediyoruz. Amirallere suikast iddiasıyla içeri alınan teğmenler, o vatan evlatlarının her birisi iki üç yabancı dil biliyor. İçerde 10 sene kalacaklarını bilseler bile akademiye çalışıyorlar. Yani yetiştirdiğiniz evlatlar sağlam yerde. Ancak nereye kadar. Biraz önce çizilen çizgi, çizilen çerçeve işte son nokta burada. Çocuklarımıza evlatlarımıza bizler gibi konuşacakları, her ortamda konuşabilecekleri bir vatan bırakmak istiyorsak şapkalarımızı, o güneşten korunmak için taktığınız şapkaları öne koyup düşünelim. Ben şunu yapın, bunu yapın demek durumunda değilim. Yönlendirilmiş yargıçların yöntemleri, Beşiktaş terör örgütü diyeyim. Beşiktaş terör örgütünün yapmış olduklarına karşılık şapkanıza bir şey deme borcunuz var. Çocuklarınıza torunlarınıza bir şey deme sorumluluğunuz var.”
Sürpriz konuşmacı Gülmen alkışlandı. Daha sonra panel sona erdi.
****************************************


Boşbakanın, özellikle komuta kademesinde istemediği Orgeneral Iğsız ne için yargılanmak isteniyor: Kimliği belirsiz bir ihbarcının yazdıklarından dolayı.

Peki Boşbakan için, hakkında ağır suçlamalar içeren fezlekeler nerede, Meclis arşivinde tozlanıyor. Bu fezlekeler için 8 yıldır ne yapılıyor? Hiç.


Deniz Kıdemli Albay Levent Gülmen, kendine ve ailene iyi bak. Namussuzlar, arlanmazlar, ar damarı çatlamış yandaş, yalaka, hırsız artıklarından beslenen salya sümük satılık kalem ve basın, seni ve aileni bir kalemde silmek için, biat ettiklerine her türlü malzemeyi verecekleridr. Alnından öpüyorum Leventim.

[pac]

zahirin tezahürü =)

[ebarah]

Boşbakanın zahirini tezahür ettirmemekteki maharetini takdir etmemek elde değil. Bu iki yüzlülük herkese nasip olmaz, şeytan vergisi demek gerekiyor.

[dokuzharf]

"İçerdeki, dışarıdaki ve hastanelerdeki tüm yurtseverlere en derin sevgi ve saygılarımı yolluyorum"

Anlamadığım şu, madem suçsuzsunuz paşa paşa gidin mahkemelere görülsün davalarınız.
Orada burada üç beş kelam edip alkışlar almakla bu iş olmuyor ki.

Yüksek Askeri Şura ilk defa Kara Kuvvetleri Komutanı seçemedi. Balyoz'da adı geçen 11 General Amiral terfi edemedi. Bundan sonra elimizde iki seçenek var. Bunlardan bir tanesi 12 Eylül'de hayır, bir tanesi genel seçim. Bu ülke bu kadar ucuz mu kuruldu. 3 tane tilkiye bu ülke teslim edilir mi. Bunları sandığa gömeceğiz. Bunlar yargılanacaklar ve ağır yargılanacaklar."

Haklarında suçlama var , nasıl terfi almalarını bekliyor ki ?
Devlet memuru hakkında suçlama olduğunda öncelikle görevden uzaklaştırılıyor, mahkemede aklanırsa geri iade ediliyor görevine.
Askeriyenin ne özelliği var da onlara farklı muamele uygulanacak ?

Ve hala anlamadıkları bir şey var, seçim olmuş ve halk bunları seçmiş mi ?
Hah işte bundan sonrası için adam gibi hükümetin icraatlarını takip edersin, eleştirilecek yerde eleştirirsin, mahkemeye verilecek yerde mahkemeye verirsin.
Orada burada "3 tane tilkiye ülke teslim edilir mi ?" diye yavşak yavşak konuşmazsın.
İşte bu yüzden halkın çoğunluğu sizin gibileri sevmedi, sevemedi ya.

[ebarah]

İnsanları, haklarında karar vermek için, haklarında hüküm vermek için, sırf bu süreç boyunca içeri atanların yavşaklığından zerre kadar kuşku duymuyorum.

3 sene süren tutululuk hali nerede görülmüş. Hakkında, kalpazanlık, evrakta sahtecilik, zimmete para geçirme gibi 8 tane fezlekesi olan zatın g.tü yiyorsa kaldırsın zırhını yargılatsın kendini. Ama yok, önce kukla yargısını kuracak sonra aklayın beni diyecek. Televizyon kanallarında milyonların önünde söz verdi, dokunulmazlıkları kaldıracağım diye. Şimdi kıvırıyor, partimizin programında, "askerlerle beraber herkesin dokunulmazlığı kaldırılırsa, bizler buna varız" yazıyor diyor. Başbakan veya milletvekili olmasının ne özelliği var? Utanmadan sıkılmadan verdiği sözü yalanlıyor. Yavşaklık, kişi ve sınır tanımıyor.

[dokuzharf]

O içeride olanların suçsuzluğuna benim inanıp inanmamam önemli değil.

Tut ki akp savcıyı, hakimi elinin içine aldı. Şunları şunları sustur dedi. Hadi diyelim o savcı hakim de denileni yaptı. Sonrasında içeri girenlerin avukatı reddi hakim başvurusunda bulundular. Dediler ki ; bu hakimi istemiyoruz , bu satın alınmış birisi. Reddi hakim kararı alındı hakim değişti. Heh sonra tutukluluğa itiraz etti sanık avukatları. Hakim de dedi ki ; yok arkadaş kalacaklar içeride, hazırlanan iddianamedeki deliller içeride kalmalarını gerektiriyor. Sonra avukatlar dedi ki ; senin aldığın karar yanlış, ben bi üst mahkemeye başvurucam. ( niye ? çünkü akp bu hakimi savcıyı satın almış. öyle deniyor ya. ) Sonra üst mahkemeye gidildi. Üst mahkeme yine aynı kararı aldı. Dedi ki , iddianamedeki deliller bu kişilerin içeride kalmalarını gerektiriyor. ( Bak sen, demek ki akp öyle bir mafya ki, bir üst mahkemedeki hakimleri de satın almış. )
Bu arada da basında haberler çıktı, bizim yazarımız, bizim canımız boş yere içeride, akp tüm bunların sorumlusu. Şöyle yapacağız böyle yapacağız.

Sonra bi savcı çıktı kendi meslektaşını içeri attırdı.( Attıran akpnin adamıdır kesin! )
Attırdı attırmasına ama hsyk devreye girip içeriye attıran savcıyı bi kalemde oradan aldırdı. ( akpnin uşağı ya o savcı, oradan uzaklaştırırlarsa iyi olur )
Gitti kendi seçtiği savcıları oraya verdi. Bunlar olurken savcı hala hapiste.
Savcılar değişir değişmez sanık avukatı çıkması için talepte bulundu. Ne oldu ? Yeni atanan savcı itiraz etti, "hayır bunların içeride kalması lazım". Bunu diyen kim ? Hsyk tarafından atanan savcı. Ne oldu sonuç ? çıkarmadılar. sen tutuklu olarak duracaksın dediler. ( Öyle ki, akp bu yeni gelen savcıları da kendi safına çekmiş..! )

E şimdi arkadaş, akp ne büyükmüş ki tüm savcıları almış avucuna, akp ne büyükmüş ki hakimler de onların elinde, onu geç zaten hsyk'nın başında da adalet bakanı var , görüyomusun yargı onların elinde.
Koskoca yargı öyle aciz, öyle acınacak duruma gelmiş ki elden ele , kucaktan kucağa gidiyor yani öyle mi ?

Yahu işinize gelince yargı bağımsız, işinize gelince yargı birilerinin elinde mi oluyor ?

Ben orduya laf etmiyorum, ben ordunun içerisindeki , hatta ve hatta devletin içerisinde ister sivil, ister üniformalı "şerefsiz"lerin ayıklanmasını istiyorum.
Şu anda tutuklu olmaları "suçlu" oldukları anlamına gelmiyor benim için. Ama bırakalım mahkemece soruşturulsunlar.

Bugün hakkında tutukluluk kararı verilmiş bir vatandaşı yaka paça mahkemeye götüren zihniyet neden askere farklı uygulama içerisine girsin ? Hani bu insanlar vatanını , milletini seviyorlardı ? Tutukluluk kararı alınmış bu askerler neden orduevlerinde! saklanıyorlar, neden emniyete gidip teslim olmuyorlar ?

Madem kendilerinin suçsuz olduğuna inanıyorlar neden hala çıkmadılar ortaya ?

[ebarah]

Şu anda tutuklu olmaları "suçlu" oldukları anlamına gelmiyor benim için. Ama bırakalım mahkemece soruşturulsunlar.


Madem kendilerinin suçsuz olduğuna inanıyorlar neden hala çıkmadılar ortaya ?

Sevgili Dokuz;


Şu an Silivri'de yatanların soruşturmaları, o hapishanede tutulmadan yapılamaz mı? Pek ala yapılır. Çetin Doğan, kaç kere tutuklandı, kaç kere salındı. Bu iki tutuklanıp salıverilme arasında, Doğan'nın dosyasına yeni bir iddia eklendi mi? Eklenmedi. O halde bu oyun ne diye? Doğan ve benzer kişilerin örneğin Balbay, Perinçek..vb. hala daha iddianameleri okunuyor yüzlerine. Bu adamların kaçma olasılığı var mı? Yok. Olsa bile alırsın tedbirleri kıpırdayamazlar. Kaldı ki, bu insanların talepleri, yargılanmamak değil, tutuksuz yargılanmak. Senelerdir iddianame okuyacaksın ve diyeceksin ki, bu iddiaları hapiste yatarak dinleyeceksin.


Elbette TSK içinde, hukuk tanımazlar olabilir ve elbette bunlar yargılanabilmeli. Ama AKP bunu öyle bir kullanıyor ki, tuttuğunu alıyor içeriye. Bu işin bokunu çıkarttılar. Aynı suçu işlediği raporlarla belgelenen, örneğin kendi belediye başkanları için kılını kıpırdatmazken, karşı parti belediye başkanlarını yaka paça görevden alıyor. AKP iç işleri bakanı karşı partili belediye başkanları için yetki kullanır görevden alır, kendi belediye başkanları için kılını kıpırdatmaz.


AKP, gerek açılım gereksesivil demokrasi adına yaptığını zannettiği icraatlarında çuvallamış ve bokun içinde kalakalmıştır. Debelenmektedirler, inşallah boğulacaktırlar da.

[dokuzharf]

Abim benim, tutuklandılar çıkarıldılar, sonra tekrar tutuklandılar, tekrar çıkarıldılar. Şimdi yine tutuklanma kararı alındı. Bu çarpıklığa da karşıyım aynen senin gibi. Tutuklu olarak yargılanma , yargılanmama. Abim sokaktaki vatandaşı alsalar bi şekilde, adamın kaçma hali olmasa dahi tutuklu yargılanma kararı veriliyor. Sokaktaki adama uyguluyorsan, devletin kurum ve kuruluşlarında çalışana da ( makamı ne olursa olsun ) aynısını uygulamasın. Devlete iyi işler yaptı görünüp yine aynı devleti soyan insanları da gördük. Ha bir yandan da evet şu şekilde katılıyorum sana, 2 yıl boyunca tutuklu yargılanmaları ve haklarında henüz bir karar çıkmamışken.. Evet sonuna kadar haklısın. Bu adamların durumlarını ivedilikle halletmeleri lazım. Ki bu durumdan bence hakimlerde yakınıyorlardır, iddianame durduğu yerde dursa, durmuyor her hafta iddianameye ek dosyalar katılıyor. Bu durumda doğaldır yargının yavaş çalışması.

Allah'ta biliyor ya iç işleri bakanıdır, başbakandır ya da her ne kimse , sırf bu icraatları ve açılım muhabbetleri yüzünden akpden soğudum. ki akpye oy vermeme rağmen şu an akpye oy vermeyin diyenler arasındayım.
Dedim ya abim, ister sivil ister rütbeli, her türlü yargılanmalılar, ve bu yargılanmalar o büyük insan bu küçük insan demeden hepsine eşit mesafede yaklaşarak yapılmalı.

Balık baştan koktu aslında, savcılar öyle bir hale getirdiler ki , gel senin bilgine başvuracağız dedikleri adamın bile haklarını gözetmeden, kamuoyuna sanki suçluymuş gibi lansettikleri için bu hale geldi. Bak bu askerlerin hepsi suçsuz çıktıklarında , onca yaşanan şeyden sonra bu kişilerin üzerine yıkılan suçlar, gururları hakkında kim hesap verecek ?, kim o kadar zaman içeride yattıkları için bir şeyler söyleyecek ?

Ha ama abim benim, şu da sanılmasın , akp gidecek, chp gelecek ve tüm bu davalar bitecek, her şey düzelecek. Chp'de gelse, mhpde gelse bu olaylar devam edecek, görülen o.

[tarkan]

Yav Arkadaşlar Benim bu konularda bilgim yok. Şu gizli tanık Negatten de önemli bir adam . Bir parmağını oynatıyo hertaraf kütür kütür sallanıyo. Bunun okulu mokulu varsa bilen söylesin bizim çocuğu oraya gönderem. Hemiki la.Sevaptır.

Bu mesaj tarkan tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 05.08.2010 - 20:27

[ebarah]

Gözlerimde yaş kalbimde sızı...
Yılmaz ÖZDİL

Ahlaksız

Vatan haini

Rezil
Kalleş
Onursuz
Pespaye
Salak
Hastalıklı
Garabet
*
Tiksiniyorum...
*
İğrenç, katil, cani, suç şebekesi, ahmak, kafatasçı, zırva, namussuz, millet düşmanı, vicdansız, madara, zalim, lekeli, utanmaz, ikiyüzlü, çürümüş, sefil, palavracı, köle tüccarı, çarpık, yamuk, sakat, kanunsuz, zihinleri travmatik, kevgir, lanetli, haddini bilmez, terbiyesiz, art niyetli, din sömürücüsü, dinsiz, İslam düşmanı, beyinsiz, korkak, yüreksiz, kendilerini padişah sanıyorlar, mezhep kışkırtıcısı, iftiracı, gayriciddi, komik, başarısız, kaypak, kirli dolaplar çeviren kafa, pişkin, suratsız, suçlu, bunlar orada oturduğu sürece rahat uyuyamayız, tecavüzcü, sahtekâr, beceriksiz, ekonomiye zarar veriyor, işsizliğin asıl sebebi, temizlenmeli, ayıklanmalı, mafya, saygısız, çete, kirli tertip, şaşı, kör, bombadan tehlikeli, gırtlağına kadar çamura batmış tipler, iyi ki bunlarla savaşa girmemişiz.
*
Kepaze...
*
Onuncu Yıl Marşı’ndan nefret ediyorum, Patagonya ordusunun zavallı generalleri, muz cumhuriyeti paşası, Yunan ordusu gibi, Sırp katillerinden farksız, Allah’ın evini bombalayacaklar, millete ateş açacaklar, silahları alınsın, lağvedilsin.
*
Utanılan meslek...
*
Hükümet yandaşı gazete ve televizyonlarda, TSK için yazılan söylenenler bunlar... Özeti.
*
Sonra, vay efendim neymiş, ordu komutanı ahalinin adını bile bilmediği internet siteleri kurmuş da, “hükümeti küçük düşüren yayın yapmış” filan.
***********************************************************

Sevgili Dokuz kardeşim;


Yukarıdaki ifaddeleri kullananlara bu cesareti ve cüreti AKP hükümetinin ve yandaş kurumlarının TSK'ne, haklı haksız saldırması, kolundan tuttuğunu içeri atması vermiştir. Elini vicdanına koy da söyle, hangi AKP karşıtı medyada bu tür ifadeler, AKP' ye karşı kullanıldı?

[antiqa]

keşke yılmaz özdil o kelimeleri kim için kimlerin kullandığını da tek tek yazsaydı.

[dokuzharf]

Oha Yılmaz Özdil oha.
Milleti kışkırtmak diye buna denir işte.
Söylenmemiş sözü söylendi gibi gösterip insanları, kurumları vs. birbirine düşürmeyi nasıl da iyi biliyor Yılmaz Özdil.

[antiqa]

"Hakkâri Çukurca’da TSK’nın döşediği mayına basıp ölen 7 askerin dosyası ailelerini çıldırtacak şekilde sümen altı edilmiş.
Şehit aileleri pazartesi sabahı “Sorumlular korunuyor” diye karargâha gelip protesto gösterisi düzenledi.
Soruyorum, bu durumda halkı askerlikten kim soğutmuş oluyor?
Vatan için çocuklarını feda eden acılı aileler mi yoksa büyük bir pişkinlikle olayı önce PKK’nın üstüne atıp sonra aslı ortaya çıkınca örtbas etmeye çalışan komutanlar mı?
* * *
Günlerdir basında Heronların aslında PKK saldırısını öngördüğü, bildirildiği halde bir şey yapılmadığı iddia ediliyor. Dahası, bazı üst düzey subayların PKK’lıları korumaya dönük konuşmaları kayda takılmış.
Bırakın uzayıp giden YAŞ toplantılarını...
Esas yanan içten içe kuruyan kurumun kendisi...
Bir ordu için bundan daha vahim bir iddia olabilir mi?
Ama ne tatmin edici bir açıklama ne de cesur bir adım...
Varsa yoksa terfiler...
Anladık sivil otorite kendisine karşı planlar yapan askeri otoriteyi kontrol altına almak hatta istediği yönde koşturmak istiyor...
İyi de karargâhına sahip çıkamayan, en mahrem bilgileri ortalık malı haline getirilen, kendi döşediği mayına basan askerinin ölümüne seyirci kalan, sorumlulardan hesap sormak yerine tam cephe savunmaya geçen ve en vahimi 30 yıldır savaştığı terör örgütüyle içlidışlı hareket ettiği iddia edilen bir ordu bırakın koşmayı şuradan şuraya yürüyebilir mi?
Allah aşkına bırakın YAŞ’ı KURU’ya bakın...
Çünkü TSK sadece dışardan değil içerden de kurutuluyor... "


http://www.hurriyet....asp?yazarid=332

[dokuzharf]

Geçen gün söylediğin gibi, iddialar büyük, ama bir şey yapılmıyor, açıklama yok, açıklama olsa da iddiayı ortaya sürenler "vatan hainliği" ile suçlanıyorlar.

[ebarah]

Özdil bunları uydurupta yazmış değil. Nereden bu kanıya varıyorum? O bir gazeteci, elinin altında istemediği kadar arşiv var. Yok, Özdil bunları uyduruyor dediğimiz zaman, bu iddiamızı üşenmeyip ıspatlamak da bizlere düşer değil mi?

Satılık, insanların namuslarına kadar dil uzatan, mahremiyetlerine kalem saplayan bu hırsız AKP'nin artıklarıyla beslenen yandaş, salya sümük medyanın bu tür hakaret ve küfürleri diline dolamadığını söylemek,bu sabıkalarından sonra mümkün mü?

Buyurun 29 Ekim 2009 tarihindeki benzer yazısı.

Yılmaz ÖZDİL
29 Ekim 2009

29 Ekim... Ne kinmiş be kardeşim

DÜN üşenmedim...

Türk basını, Türk Silahlı Kuvvetleri için ne yazmış diye merak ettim.


*

“Tiksiniyorum!

Rezil...

Zavallı...

Milletten kopuk...

Mezhep kışkırtıcısı, gücünü kaybetti, PKK’nın üzerine gidilmesi fecaattı, PKK’yı istismar etti, terörle mücadelede başarısız, Genelkurmay Başkanı açığa alınmalı, Onuncu Yıl Marşı’ndan nefret ediyorum, askeri savcıya güven yok, oligarşik arpalık, işkenceci, iftiracı, asker bu milleti ne zaman sevecek, inkârcı, gayri ciddi, gerçeği örtbas etmeye kalkışıyor, Genelkurmay’a inanmıyoruz, dolaplar çeviriyor, kirli, ihanet planı yapıyor, toplum terzisi, pişkin, cunta, suçüstü yakalandı, ordu kaçıyor, suçlu, asker sayısı azaltılsın, Harbiye müfredatı değiştirilsin, bunlar orada oturduğu sürece rahat uyuyamayız, bunlara silah emanet edilir mi, sansürcü, sahtekâr, halk arasında destekçisi yok, yanlarına kalmamalı, temizlenmeli, ayıklanmalı, Türkiye’nin önünü kesiyorlar, kendi halkını fişliyor, korkutuyor.”

*

Güzel di mi? Devam...

*

“Pespaye!

Mafyatik...

Lekeli...

Kepaze...

Demokratikleşmeye engel, siyasetçileri tehdit ediyor, saygısız, halk bunlardan bıktı, kanunsuz, çetelere sahip çıkıyor, sahte, Türkiye Türk ordusunun devleti değil, skandal, vatandaşı adamdan saymıyor, alçakça, haddini bilmez, İlker Başbuğ istifa et, suç şebekesi, TSK içine sızmış cunta yok aslında TSK cuntalaşmış, ahlaksız sistem, rezil, zavallı general, zırva, İlker paşanın suyu ısındı, genelkurmay başkanları padişahçılık oynuyor, illegal, saygısız, tuhaf, kaypak, delilleri karartıyor, kirli tertip, lekeli, Bekir Coşkun Melih Aşık Yılmaz Özdil çizgisinde yazarlar TSK’ya zarar veriyor, kepazelik, komik, bombadan daha tehlikeli, hastalıklı, Genelkurmay orduyu yıpratıyor, şaşı, kör, art niyetli, yetersiz, beceriksiz, ağırlığı yok, çöküyor, olumlu bir gelişme, hallaç pamuğu gibi atılmalı, Başbuğ azledilmeli, ekonomiye zarar veriyor, garabet, sorumsuz, yola döşenen mayından farksız, gırtlağına kadar battı.”

*

Bir okurum da şöyle yazmış:

“Sadece generaller, subay astsubaylar yetmez, askerlik
yapan herkes teslim olsun!”

*

Hadi iyi bayramlar.

Bu mesaj ebarah tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 06.08.2010 - 13:23

[antiqa]

buraya bir şey yazdıydım ekeltriklerin azizliğine gitti yarın gene yazacam

[antiqa]

[b]Özdil bunları uydurupta yazmış değil. Nereden bu kanıya varıyorum? O bir gazeteci, elinin altında istemediği kadar arşiv var. Yok, Özdil bunları uyduruyor dediğimiz zaman, bu iddiamızı üşenmeyip ıspatlamak da bizlere düşer değil mi?

ebarah ağabey bu nasıl bir mantıktır?

müddei iddiasını ispat etmekle mükelleftir diye bir hukuk kuralı var. bu kurala göre ortaya iddia atan iddiasını ispat etmekle mükelleftir. dolayısıyla madem ki yılmaz özdil türk silahlı kuvvetlerine yandaş medya tarafından böyle şeyler söylendiğini iddia ediyor o zaman ben de hangi isimler hangi küfürleri etmiş diye sorarım.

ben bunu sorunca bana "yılmaz özdil gazeteci ona güveniyorum arşivine bakmıştır yazmıştır" diyip kesip atamazsın ki.

sen böyle dersen ben de "yandaş gazetecilere güveniyorum onlar da gazeteci araştırmışlardır ve hakedene hak ettikleri gibi söylemişlerdir deme hakkını kazanırım.

ama yandaş basını savunmak bana düşmez. o yüzden ben böyle demiyorum. madem ki sen öyle olmadığını ispat et diyorsun o zaman üşenmeyip biraz baktım. ama şöyle bir şey var; bu sözlerden bir tanesini ispat edersem hepsini ispat etmiş olur muyum?

neyse bir şey dikkatimi çekti: yılmaz özdil diyor ki; "iyi ki bunlarla savaşa girmemişiz." de dediler.


işte bu söz var ya bir gazeteciye ait değil. bülent arınç'a ait bir söz. bülent arınç bu sözü kimler için söyledi? türk silahlı kuvvetleri için söylemediği kesin.

kimler için söylediğini ertuğrul özkök yazdı. hem de bülent arınç'a hak vererek yazdı.

ahanda linki; http://hurarsiv.hurr...7121&yazarid=10

şimdi diyebilirsin ki; ertuğrul özkök de hükümet yandaşı ve cesur yürek yılmaz özdil de patronu aleyhine bile gerçekleri yazdı. tanımayana yutturabilirsin belki ama bize asla. ertuğrul özkök'ün yazısının içeriğine bakmanı öneririm öyle diyeceksen.

bülent arınç o sözleri kimler için söylemiş; asker olduğu halde askerlikle alakası olmayan ve üzerine vazife olmayan işlere kalkışan bazı askerler için söylemiş. kimler için söylemiş; askerlik vazifesini tam olarak yerine getirmeyenler. yanlış işler yapanlar için söylemiş.

yani bütün türk silahlı kuvvetlerine söylememiş he mi?

yılmaz özdil'in mantalitesini aynen şuna benzetiyorum ben; bir dinci vardır. zora gelmiştir köşeye sıkışmıştır. din adına yaptığı üçkağıtlar bir bir ortaya çıkmaya başlayınca yüksek sesle bağırır; "dinimize küfrediyorlar müslüman gardaşlarım yetişin". halbuki küfredilen din değildir. sadece dini kullanan dinci çıkarcı zatın kendisine küfredilmiştir. ancak dinci bunu gizlemek için dine küfrediyorlar sözünü ortaya atmaktadır. kurtuluşu bunda görmektedir.

mantık aynı mantık; herifçioğlu "türk silahlı kuvvetlerin küfür ediyorlar gençler hadi bakalım" diyor resmen.

ayrıca bakın abilerim ablalarım bir haftadır gazetelerde öyle ilginç haberler dönüyor ki tsk ile ilgili. iddiaya göre insansız hava uçakları (yani teröristleri tespit edip karargaha bildiren uçaklar) çok pkk'lı tespit ediyor diye bir üsteğmen teğmeni arıyor ve diyor ki; yarbayım bu heronlar çok pkk'lı vuruyor ya düşürün ya koordinatlarını değiştirin.

bu konuşma mitin dinlemesine takılıyor. mit genelkurmaya veriyor genelkurmay soruşturuyor. üç senedir sonuç çıkmıyor. sonra gazetelerde yayınlanıyor. (yandaş gazetelerde.) sonra genelkurmay açıklama yapıyor; o askerlerin ismi belli değil; sonra bir daha gazeteler yazıyor; askerlerin ismi belli. belli olmasa telefonlar dinlenmez. yani askerlerin isminin de belli olduğu ortaya çıkıyor..

bir haftadır türk silahlı kuvvetleri bunu yalanlamadığı gibi herhangi bir açıklama da yapmıyor.

ayrıca geçenlerde 6 askerin şehit edildiği baskınla ilgili de heronlardan pkk'lıların görüntüleri karargaha gidiyor. karargah bu görüntüleri izliyor. sonra görüntüleri veren birime "her şey kontrol altında" diyor. ama karakola baskın düzenleniyor. 6 asker şehit oluyor. bunların görüntüleri bile televizyonlarda yayınlandı ve internette de bulabilirsiniz. (yandaş gazetelerde.) bunlarla iligli de bir açıklama yok genel kurmayda.

ebarah abinin mantığı gibi şimdi genelkurmay bunların olmadığını ispat etmekle mükellef ama etmiyor.

üstelik yandaş olmayan basın bile bu sessizliğe artık tepki vermeye başldı;

buyurun;


alttaki yazı ruhat mengi'den
http://haber.gazetev...egoryid=4&wid=4

oktay ekşi'den bu da

http://www.hurriyet....azarid=1&gid=61

bakın artık yandaş olmayan basın bile bunları gördü ama tsk hala göremedi.

durun daha hele bu haberlerle iligli bir yalanlama gelmesin ben ne küfürler hazırladım. ama öyle türk silahlı kuvvetlerine küfür ediyorlar diyerek kurtulamazlar ha söyliyim.


not: iş bu yazı yandaş basın türk silahlı kuvvetlerine hiç hakaret etmez anlamına gelmemektedir. yandaş basın denilen basın sütten çıkmış ak kaşık anlamına da gelmemektedir.

[ebarah]

Sevgili antiqa;


Uzun ve güzel yazına teşekkür ederim. Yandaş, satılık, hırsız AKP artığı yalayıcısı basının, Özdil'in dile getirdiği bu küfür ve hakaretleri etmediğine, gökten ayet inse inanmam.


Özdil, hak edene hak ettiğini değil, onların dillerine doladıkları hakaret ve küfürleri kopyalamıştır o kadar.


Arınç'a gelirsek. Evet, niyet okyorum; Arınç ne kadar gtnü yırtıp, "ben şunlar için söyledim" derse desin, o çürüyecesi ruhunun derinliklerinde ayrımsız komple TSK düşmanlığı olmadığına kimse beni inandıramaz.


Heron, meron, mayın, baskın... Bunlarla, sözde ergenekon olayını bir tutmamak gerekiyor. Birinde en başta bir icraat var yani olay icra edilmiş, görüntüler eşliğinde konuşmalar var, ölenler var, ihmal var, kasıt var. Sonuna kadar, bu kalleşliği yapan asker, general.. her ne boksa bulunsun beter edilsin, buna eyvallah. Bu da, yandaş olmayan bir üyenin desteği

[dokuzharf]

Özdil niyet okumacılığına mı başlamış.

Bundan sonra böyle olsun o zaman.
"ebarah abiyi severim ama savunduğu şeylere bakınca" diye birşey söylesem , bu ;
dokuz ebarah'a " cahil, fodul, vs.. vss.. 'mi dedi anlamına geliyor ? ( örnek verdim, yanlış anlama olmasın abim )
Yandaş dediğin o medya askeri sevmiyor olabilir, işler doğru gitsin diye birşeyler deyip haddini! aşmış olabilir, ama en azından birşey diyorlar.
O kadar olay olup Uğur dündar vb. kişiler gibi görmezden gelmiyorlar. Ben buna kızıyorum, birşeyi savunursun eyvallah, ama körü körüne savunmakta neyin nesi ? bunların ki at gözlüğünü de geçmiş.

[ebarah]

Biri bana şun söylesin, desin ki;


Sabah, Star, Yeni Şafak, Vakit, Bgün, ve benzeri gazete yazarlarının veya TV kanallarında çalışan uzaktan kumandalıların, ağzından, kaleminden, Özdil'in dile getirdiği ifadeler çıkmamıştır desin. Özdil köşesine taşıyarak, yandaş güruhun bu ifadeleri kullandığını belirtmiş, Ebarah'ta buralara yapıştırıp, evet böyledir demiş.


Arkadaşlarım da, "hayır Özdil uyduruyor, kanıtlasın" demiş. Yani, Ebarah'a, "Özdil'in yazdıklarına inanma, körü körüne savunma" demiş.


Ebarah'ta, "bu satılık, dini imanı para olan, dış destekli maşaların, ağızlarndan salyalar akıtarak ettikleri küfürleri, suçluluğu kanıtlanmayan insanların aile namuslarna, şereflerine nasl dil uzattklarını, basit bir rastlaşma fotoğrafından yola çkarak, insanın karısının kendisini aldattığını, insanları dinine ve mezhebine göre nasıl ayırt etiğini..., unutan unutsun ben unutmadım, unutmam" dermiş. Bu sabıkaları, Özdil'in belirttiklerine referanstır


Bakın sevgili antiqa demiş, "yandaş olmayan basından bile TSK'ya tepki yazıları geliyor" diye. Ne üzel, ben bu yazıları da okuyorum ve bir önceki yorumumun son paragrafında da bu yöndeki görüşlerimi belirttim. Şimdi, Özdil, Dündar... gibi yazarlar bunları dile getirmiyor diye bunların yazdklarına hiç mi itibar etmeyeyim? Kaldı ki, yandaş medyada, AKP ve özellikle boşbakanı eleşirenlerin başna neler geldiğini görüyoruz.

Bu mesaj ebarah tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 07.08.2010 - 16:59