12 Eylül 2010 Referandum Sonuçları
#81
Gönderim zamanı 17.09.2010 - 18:57
Türk milliyetçileri, ne İsa'ya ne Musa'ya yaranamadıklarını görsünler artık.
#82
Gönderim zamanı 20.09.2010 - 11:35
sivil mahkemelerde yargılanıp hüküm giyip, askeri mahkemeler yoluyla tahliyelerini gerçeklestiriyolar.dı. zekice dimi ?
ve hala inatla sizin dinci medya' tabirinize öf hakkatten ya. öf yani.
ayrıca kılıçdaroğlu düelloya çağırmasaydı da, meydanlarda erdoğan'ın yaptığını yapabilip, NEDEN HAYIR sorusuna insanların içlerine sinecek cevaplar verebilseydi, de, alnından öpeydik biz de.
Sevgili epru
Konumuz Anayasa Paketi.
Önceki mesajında;
Anayasa Paketi ile Askerler sivil mahkemede yargılanacak demiştin.
Ben de bunun KEL ALAKA olduğunu belirtmek için Şu soruyu sormuştum.
Bu gün Askerler Hengi Mahkemede yargılanıyor ? Demiştim.
Tam da buradan;
Paketin, saf vatandaşları aldatmak için oltanın ucundan sarkıtılmış cicili bicili özel aromalı yem gibi kullanıldığını söylüyorum..
Şimdi bazıları Zokayı yutmuş balık gibi çırpınıp duruyorlar.
Bu referanduma konu olan Paket Teknik bir durum içeriyordu..
Öyle Seçim meydanlarında Satıp savurmakla İnsanlara doğru ve direk bilgi aktaramazsın.
Bu teknik durumu Kılıçtaroğlu bir çok kez söyledi.
Başbakan ve Kılıçtaroğlu TV de Karşılıklı Tartışır kucaklarındaki Taşı dökebilirledi.
Demokrasiler Toplumlara elbise giydirilir gibi Bir hamlede giydirilmez.dediğim gibi her yapılana bir itirazınız bi açıklamanız varsa, beğenmiyorsanız, indirirsiniz iktidarı. onları acayip küçümseyip aptal yerine koyuyosunuz ya, siz daha zekiyseniz, onları indirip yerle yekzan etmesini de bilirsiniz. indirirsiniz ya. biz de görürürüz, bakarız ne kadarsınız ?
Hep söylerim
Nekadar ekmek okadar köfte.
Demek ki Biz bukadar köftayi Hak etmişiz
Hak ettiğimizi de Yaşıyoruz.
Türkiye olarak, kitap okuma konusunda çoğu Afrika ülkelerinin gerisinde kalmış durumdayız
Japonya’da toplumun yüzde 14’ü, Amerika’da yüzde 12’si, İngiltere ve Fransa’da yüzde 21’i düzenli kitap okurken, Türkiye’de yalnızca binde 1 kişi kitap okuyor. Bir Japon yılda ortalama 25, bir İsviçreli yılda ortalama 10, bir Fransız yılda ortalama 7, bir Türk ise 10 yılda ancak 1 kitap okuyor.
Şunu demek istiyorum,
Atatürk Yaşadığı şartlara ve durumlara göre çok kitap okurdu.
Atatürk’ün 1900 Yılları itibariyle Dünyaya bakış ufku çok genişti.
Demokrasi yolunda yaptığı hamleler Toplumun bir kısmı tarafından hep yadırgandı.
Bu derin BAKIŞ, ucu bucağı farkedilemeyen düşünceleri Cahil bırakılmış halk ile bütünleştiğinde Frenleniyor Asgariye iniyordu.
Yapmak istediklerine etrafındaki en yakınındakiler bile Yetişemiyordu.
En dibindeki İnsanların bile Çapları onu anlamaya yetmiyordu .
Öncelikle Yapılması gereken en acil Reformun Eğitilmiş iyi yetişmiş insan olduğu bilinciyle Harf devrimini yaptı.
Eğitimin her yönüne ağırlık verdi.
Türk milletine Muasır medeniyetlerin Üstünde bir yeri hedef gösterdi.
Kendisinden sonrakiler Bu derin bakışın muhteviyatının, ne olduğunu bile kavrayamadı.
Yaptığı devrimleri içine sidiremedi.
Dünyada ki başka ülkelerin halkları bu hakları zorla,DİRENEREK, mücadeleyle kan dökerek alırken.
Atatürk bütün bunları Türk Halkının önüne BEDAVADAN koydu.
Yani Halk acı çekmedi emek harcamadı önüne öylece geldi.
Halk ne elde ettiğinin farkına bile varmadı.
İşte Asıl mesele burada;
BEDAVAYA geldiği için şimdi BONKÖRCE harcıyor.
Mirasyedi evlat veya damat gibi Dağıtıyor da dağıtıyor.
Başlangıçta sana da belirttiğim gibi BİZ herzaman her yerde ZOKAYI yiyip yiyip oturuyoruz.
Bir örnek verceğim
Dış Polıtıkadan vereyim.
AB’nin içinde değiliz ama AB’nin aldığı tüm kararlara ve çizdiği tüm rotalara harfiyyen uymak gibi bir mecburiyetin altına girmişiz.
Gümrük Birliği, bu mecburiyetin ekonomik esaret yönünü ifade ediyor. Bizim dışımızda hiçbir AB üyesi, bu ekonomik prangayı AB’nin içine girmeden boynuna vurdurmamıştır.
Türk ekonomisi Tam anlamıyla anlatırsak Kan Kaybediyor.
AB’ yi Çok katlı bir Apartman gibi düşünürsek;
Biz bu Apartmanın En dış kapısında sokakta oturuyoruz. İçeri bile almıyorlar
Fakat yönetimin Aldığı bütün kararlara da sorumluluklara da harcamalara da ortak oluyoruz.
Tanrım! Bu millete ne oldu, bu millet ne hale geldi!
Tanrım! Sen bu ülkeyi ve bu milleti gözden çıkardın mı ki bu halkı böylesine vurdumduymaz, aymaz ve tepkisiz hale getirdin?
İçinde bulunduğumuz 21 Yüyılda Şu Yutturmaca Paketi GAFLETE Düşüpte Herhangi bir Avrupa Ülkesindeki bir hükümet Halkına Sunsa idi!!
Halk gayet medeni bir şekilde Mahkemelere koşar bizi APTAL yerine koyuyorlar diye MANEVİ TAZMİNAT davası açardı.
Çünkü Onlar bu günkü durumlarına gelinceye kadar Çok aclar çektiler. Bütün Kazanımlarını, haklarını, Dişleri ile tırnakları ile şavaşarak acı çekerek aldılar.
Bedava değil.
Bu sebeple Orada böyle kandırmacalar olmaz.
Hükümetler Halkdan Korkar.
Bizde Tam tersidir.
Tekrar söylüyorum Oy atmaya sandık başıan giden insanların Tercihi;
Bilgi birikimi ve Kapasitesi, dünyadaki gelişmişlik sıralamsı listesindeki yeri İle doğru Orantılıdır.
Bu sebeple Bizim halkımızı Fazla Zorlamay da gelmez. Zorlarsan bir tarafı da Patlar.
İnsanlar Hak ettiği Siyasilerle Yönetilir.
kaldı ki bi yığın siyasi hamaset taşıyan cümleler kuruyosunuz. hala. ve inatla. öyleymiş böyleymişlerle olmaz bu. hadi herşeyi es geçtim, ergenekon da mı içinizi rahatlamıyor sizin yahu ? bu memleket on sene öncesine kadar su kesintisi yaşayan garip bi yerdi. her sokağa günde tek bi kez tankerlerle su gelir, anneler vs. elerinde bidonlarla tankerin arkasına kuyruğa girer sularını doldurur evlerine kadar taşırlardı. her sokakta kuyu aranırdı yav.
Çok harika bir tesbit.
Ergenokon Siyasi bir Tertiptir.
Kurunun yanında Yaşı da yakmanın senaryosu gibi duruyor.
Deniz Feneri ise !!! Mumu sönmüş vaziyette Oracıkta öylece duruyor.
Su ile ilgili olarak da;
Bahsettiğin yılları hepimiz yaşadık.
O Yıllarda İstanbulun su Şebeke sistemi İflas etmişti.
Üstüne üslük Ergun Göknelde Paraları hiç etmişti.(Hiç Kimse bunun üstüne yatmadı hukuk çalıştı herkez cezası ne ise çekti)
Borular delik deşik kevgir gibi ve tıkalı olduğundan temiz su devemlı Toprağa akıyordu.
Su devamlı verildiğinde Çürümüş tıkanmış delik deşik olmuş borular Toprağın altını sulayıp duruyordu.
Boru yenileme Projesini Dalan başlattı Sözen devam ettirdi . Para Makyaja değil Toprağın altına gömüldü.
Ama Kuraklık ve Göknel, Sözeni yedi.
Bak İstanbulun Çehresini değiştiren Dalan Ergenekondan aranıyor. Adam gelse Anında Mıhlayacaklar
Şimdiii!!
Önceki sene de İstanbul Kuraklıktan Kırılıyordu. (Borular değitirilmiş, yenilenmiş durumdayken Ne oldu senin aklından mı çıktı kanatlanıp uçtumu? Yakın zamanı hatırlayamama sorunu mu yaşıyorsun!!??)
Hükümet Tedbir olarak Pis su derelerini sulama havzalarına yönlendirildi.
Yetmedi.
İnsanlar Su kullanımı konusunda eğitilmeye başlandı.
Araba,Balkon,halı yıkama bahçe sulama yasağı getirdiler.
Tanker olayına gelince;
Kaldıki bu gün İstanbula Mevsimine göre Her gün 100-150 Kamyon Damacana ile İçme suyu geliyor.
Her mahalllye Su satış büroları açıldı.
Yeni bir Sektör Oluştu.
Şimdi Sudan konulara devam edersek.
Selden hiç bahsetmemişsin.
METROPOL'lerin selden ve Kuraklıktan etkilenmemesi gerekmiyormu?
Hani İstanbul’u METROPOL yapmışlardı.
İnsanlar KARINCA gibi böcek gibi yollarda göz göre göre CADDENİN ORTASINDA SUDAN BOĞULDULAR Öldüler ya.
Koca koca binalar sulara gömüldü ya
Koca koca Tırlar Plastik oyuncaklar gibi ORADAN ORAYA Yüzdürmeyi başardılar ya.
Bütün Bunlar ''BİZ İSTANBULU METROPOL YAPTIK'' sözlerinin, Palavra Demeçlerinin, hemen akabinde; BİLBOARDLARA yapıştırılmış Afişlerin önünde oldu.
İstanbul neymiş;
Üstü Kavak Altı da Şişhane.
Bildiğimiz Modern GECE KONDU .
( üstelik 90 ların siyaesetinde yaşanıyo bunlar.) ben 28 yaşımdayım. hayatımda ilk kez ilköğretim ve lise seviyesinde ki çocukların ders kitaplarının okullarda ücret alınmadan dağıtıldığını görüyorum. ya bunlar çok şeyler. inanılmaz önemli şeyler. sizin satıldı dediğiniz şeyler, özelleştirme adı altında bittabi yasal olan işler. sapac* da bu tip bi şeye neden ihtiyaç duyulabileceğini az bakarsanız yukarı, açıklamış. valla benim için bütün hastanelerin SSK ile anlaşmalı olup hastaları ssk üzerinden tedavi ettirmeleri bile kafi. acilin kapısından sosyal guvencesi yok diye evine gönderilen çok insanlar gördük. bugün, cebinde beş kuruş paran yoksa bile, acile gelen bi hastayı geri göndermek, tedavisini yapmamak suç. hastanelerde rehin tutma, suç. doktorun özel muayenehanesine yönlendirip cebe indiregandi yapması suç. ( bunlar hamaset taşıyan cümleler değil. etkilendiğim bi yazarın etkilendiğim bi yazısından etkisinde kaldıklarımda değil, dıdımın dıdısı filan da değil, komşumun şunun bunun başına gelenlerde değil. benim yaşadıklarım bunlar. şahit olduklarım.)
Hanımefendi,
Bu saydıkların Sosyal devlet olma Özellikleridir. Niçin şaşırıyorsun ki.
8 Yılda 80 Yılda alınan borç kadar almışlar(180 Milyar dolar borç almışlar) bir kaşık da ağzına sürülmüş yalan da tadını çıkar.
Şimdi SADAKA Kültürünü yerleştirmek için uğraşıyorlar.
Sadaka Kültürü Çöküşün belirtisi ve Başlangıcıdır.
Bizler Bunun da Üstesinden geleceğiz.
Şimdi Bunun savaşını veriyoruz.
Kunuyla İgili olmadığı halde sen bahsettiğin için Bankalar Kanununu sana örnek olarak gösterdim.rahmetli ecevit demeyin gözünüzü seveyim. o adam nasıl can verdi. nasıl can verebildi. ben bilmiyorum:)
vay arkadaş, on yıldır memleketin başına gelmeyen kalmamış, ama herşey yolunda. hakkatten sayenizde akp sempatizanı olacam.
Bu günkü AKP Hükümetin içindekiler Bu kanuna İtiraz etti dedim.
Yine şimdi Cefasını O günlerde Ecevit hükümeti çekti Kaymağını; BU KANUNA İTİRAZ EDENLER YİYOR.
Ecevit başkanlığındaki Kualiston hükümeti;
12 Eylül 82 Anayasası nın 16 defa 80 Kusur maddesinin sessiz sedasız değiştirildiği bir dönemdir. Hani 12 Eylüle Karşıydın!!!??
Asıl Ecevit yerinden kalkıp senin iki yakana yapışıp Tam tersi olarak o Hakkını sana helal etmeye bilir.
Sadece Niyet okuduğundan ne demek istediğinizi anlayamadığımdan tam olarak yanıt da veremiyorum.
TİPİK DİNCİ KAFASI POLITIKASI
Çamuru at sonrada Pislediğini Pisliğiyle öylece orada bırak.
Hep PİS KALSIN TAKTİĞİ.
yine, yeniden, yineden ;
referandum 2010 evetle sonuçlandı. diler kabullenirsiniz. diler kabullenmezsiniz. ama netice bu. ilerleyen dönemlerde de yurdun nasıl ve ne tür bi ivme kazanacağını nasipse beraber görecez zaten. şu mevzuuu hakkında iyimser yahut kötümser olan yaklaşımların tümü, sadece birer tahmin. ötesi yok. hadiiin geçmiş ola size.
Hayelle Tahminle Devlet işleri yürümez. Bu senin dediğin ilkel toplumlarda bile olmaz.
Herşey Planlı ve Proğramlıdır.
Büyük devletler 20, 30 yıl sonrası için önlerini görbilmek için Strateji Uygularlar.
Bu Referandum;
Devlet Stratejisi değil, Hükümet stratejisiydi.
Bu PAKET,
AKP Kurmaylarının ve Yöneticilerinin 20 yıl kendilerini güvence altına almak için uyguladıkları bir stratejinin Ürünüdür.
Sırtlarını Sayenizde sağlam duvara dayadılar.
Şimdi rahatlar.
Şu gerçek ki
Halkı kandırmak da siyasi başarıdır.
Başardılar.
Saygı duyuyorum.
Bu mesaj waranko tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 20.09.2010 - 12:58
Benzer Konular
Konu | Forum | Konuyu Açan | İstatistikler | Son Mesaj Bilgisi | |
---|---|---|---|---|---|
Reyting sonuçları 18 Ekim: AB ve total kategoride reyting sıralaması |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Apple iPhone 8'i Eylül'e yetiştiremiyor |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Seçim Sonuçları Anında "cebinize" Gelecek |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Nil Karaibrahimgil - Kanatlarım Var Ruhumda (Bi Küçük Eylül Meselesi) |
Film Müziği Klipleri | _VenüS_ |
|
|
|
Sedat Ucan - Zalim Nefsim (2010 / 2011 Yeni Ilahi Albümü) |
Çeşitli Videolar | medahms |
|
|
9 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 9 ziyaretçi, 0 gizli