bu konuya 10 yanıt verildi

[Lamos]

Avcı'ya Yakalama Kararı

Eskişehir eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı polis nezaretinde Ankara'dan İstanbul'a getiriliyor.

İfadesi alınmak üzere İstanbul'a getirilen Avcı'nın son görev yaptığı Eskişehir'deki makamında ve evinde de arama yapıldığı öğrenildi.


Ayrıntılar

Bu mesaj Lamos tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 28.09.2010 - 11:30

[ebarah]

Eskişehir eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı polis nezaretinde Ankara’dan İstanbul’a getiriliyor.

İfadesi alınmak üzere İstanbul'a getirilen Avcı'nın son görev yaptığı Eskişehir'deki makamında ve evinde de arama yapıldığı öğrenildi.
*********************************************************


Biat eden tayfa, hadi bir şeyler geveleyin...

[Alp]

Adamın kitabımı okuyoruz diye almasınlar bizi

[waranko]

Konuya ilişkin bir açıklama da İçişleri Bakanı Beşir Atalay'dan geldi. Atalay, "Yargının talebi olmuştur" dedi.

%58'lik bir siyasi irade desteği var.

Bu sepele;
Yargının talebi olmuşsa anaormal bir durum yok demektir.
Demokratik bir Ülkede Hukuk çalışıyor.
Evet Hukuk çalışıyor!!

[_RomantizmA_]

Vardır geçerli bir bahaneleri, olmasa da nasıl olsa üretirler sorun değil... Kesin suçludur!

Padişahım Çok Yaşa!

[hüfyaa]

kim okuyo kitabını..?

ben öyle bi kitabın varlığından bile haberdar değilim,kitabı kızıma ısmarlamam
için bi sebep de yok bu durumda,ısmarlamadım da zaten,ısmarlamadığım için o da
gelirken getirmedi,ben de kitabı,elimdekini bitirince okumak için kitaplığa
koymadım ,ne münasebet,bu tür rivayetler çekemeyenlerin uydurması,ismimden
faydalanarak yükselmeye çalışıyorlar..ne kadar ayıp halbukisi..

[Lamos]

Hanefi Avcı Tutuklandı!

Yaklaşık 40 yıllık meslek hayatı ağırlıklı olarak sol örgütlerle mücadeleyle geçen Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, sol örgüt davasından tutuklandı. Devrimci Karargah soruşturması kapsamında gözaltına alınan Avcı, yaklaşık 6 saat kaldığı Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde savcıya ifade vermeyi reddetti.

Avukat istemeyen Avcı'nın yaklaşık 1 saat hakim karşısında kalması, ifade verdiği şeklinde yorumlanırken, saat 21.00 sularında tutuklama kararı geldi.

14. Ağır Ceza Mahkemesi hakimi, Avcı'nın 'terör örgütüne yardım ve yataklık'tan tutuklanmasına karar verdi.




Ntvmsnbc

Bu mesaj Lamos tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 29.09.2010 - 01:23

[antiqa]

ben bu hanefi olayından bir şey anlamadım. kitabını da okudum daha beter kafam karıştı. kitabı iki bölümden oluşuyor. ilk bölümü çok süper. devlet içindeki aksaklıkları ve ahmaklıkları bir bir örnekleriyle sermiş orta yere. ortaya bir tez attığı zaman bu tezi de örneklendirmiş akıllı ve mantıklı davranmış.

mesela ülkenin başına gelen her şeyi duş güçlere bağlayan komplocu tipleri sert bir dille eleştirmiş ve her şeyi dış güçlere bağlamamak lazım filan demiş. bunlar gayet mantıklı şeyler.

ama kitabın ikinci bölümü yani cemaat bölümüne gelince kendisinin birinci bölümde eleştirdiği şeyi yapmış. buna göre türkiye'nin başına ne geldiyse cemaat getirmiş.

mesela hrant dink'i üç beş tane milliyetçi serseri bir araya gelip öldürme kararı almış ve öldürmüş. artık arkasında bir şey aramanın bir manası yokmuş. ama cemaat bu olayı sanki organize bir olay gibi göstermeye çalışıyormuş.

mesela danıştay saldırısı; bir avukat kalkmış başörtü kararı verdi diye danıştayı basmış ve hakimlere ateş etmiş.. olay da aydınlanmış ve arkasında başka bi şey aranmamalıymış. ama cemaat bu olayı büyütüyormuş filan.

halbuki bu konular yargıda olan şeyler..

neyse işte kitabın bir bölümünde telefon dinlemesi filan diyor. burada aslında kendi telefonu dinlenmemiş. konuştuğu kişilerin telefonu dinlenmiş filan. bunlardan biri de necdet kılıçmış. kitapta arkadaşım n diyor.

işte kitabın bu bölümleri biraz karışık.

neyse işte sonuç itibariyle hanefi avcı dinlemeye takılmış. ama kendisi değil necdet kılıç dinlemeye takılmış. hanefi avcıyla knuşurken.

sonra da ifade vermeye çağırılmış gitmemiş. gitmeyince de gözaltına alınma kararı çıkmış sonra da tutuklama kararı...

şimdi sorun şu;

hanefi avcı kitabı yazdı diye mi tutuklandı yoksa tutuklanmamak için mi kitap yazmıştı.

şahsen bu soruya cevap vermek en azıdnan benim için erken. hanefi avcı'ya da kefil olamam, devlete cemaate yargıya hiç kefil olamam.

ancak bu ahval ve şerait içinde hanefi avcı gözaltına alındıysa herkeste "ulan kitabı yazdı gözaltına alındı" diye bir algı oluştu. yargı bu algıyı bertaraf edecek sağlam deliller ortaya çıkarmak zorundadır. eğer ki adamı tutuklayıp da tutuklama sebebinin altını dolduramazlarsa, adamın örgüt üyesi olduğunu kanıtlayamazlarsa çokk kötü olur.

işte bunu hanefi avcı'yı tutuklayanların da bilmesi gerekmez mi? gerekir elbette. ve biliyorlardır da. bile bile gerekçesinin altını doldurmadan tutuklayacaklarını sanmıyorum.

gelgelelim hanefi avcı'nın devrimci bir örgütle de bağlı olacağını sanmıyorum. adam 12 eylül döneminde solculara işkence yapmış bir adam. devrimcilerle ne işi var anasını satayım?

velhasıl bu iş çok karışık bir iş.

[pac]

yargı ne zaman bağımsızdır ne zaman değildir?

türban kanunu 411 imzaya rağmen kaldırılırsa yargı bağımsızdır

hanefi avci gözaltına alınınca değildir =)


hanefi, avcıyı içişleri bakanlığı adalet bakanlığı falan gözaltına alsaydı bu yürütme nin derdik ama alan mahkeme yani sıkışınca herkesin koştuğu yer

kaldıki ben bu tarz ucuz kahramanların tutuklanmasına karşıyım bedavadan kahraman oluyolar tanımayanlarda tanımış oluyo

olası bi koalisyonda koltuk kapma derdinde olan sıradan bi vatandaş sadece avcı. suçu varsa hüküm giyer suçu yoksa tahliye olur tıpkı diğer 70 milyon vatandaş gibi

ve bi de şu var yıllardır il emniyet müdürlüğü yapabilen birisi kendisi, şahsen başka bi parti iktidar da olsa böyle bi koltuğu muhalifine vermeyi bırakın odacı bile yapmazlardı

bunu o partililer benden iyi bilir

[waranko]

Bizim gibi Drüst insanlar aşağıda anlatacağım durumları şaşkınlıkla izliyor.

İzlerken de başı dönüp midesi bulanıyor.

Mide bulantısı dayanılamıyacak hale gelince de Birilerinin üzerine kusuyoruz.


Kendimize gelip Ohh deyince de ''Terbiyesiz, Ahlaksız, içkici sarhoş Alkolik Oluyoruz.

Bir zamanlar Hanefi Avcı ile aynı saflarda olup da günümüze beraber gelenler,Durum ve şartlar değişince, Hanefi Avcı’nın karısını aldattığı bilgisini verdikten sonra şu hükmü veriyorlar:
“Karısını aldatan herkesi aldatır.”

''Bunlar güvenilmez adamlardır''

''Yazdığı Kitaba da Güvenilmez.''
Haydaaa buyur burdan Şimdi iyi mi!
Kılıfı buldular.


Şimdi Aynı kanat , Adnan Menderesi yere göğe sığdıramıyordu.
Hatta BAŞBAKAN Erdoğan birdenbire Adnan Menderes hayranı kesiliveriyor, ilk kez ölüm yıldönümü anma törenine katıldı. Büyük bir duygusallık içinde şiir bile okudu.
Menderesin Posterleri SEÇİM MEYDANLARIN da Baş rol aktörleri gibi ön saflarda yerini almıştı.
Menderes AKP' nin idolü oldu.


Adnan menderes, Karısını bir değil birçok değişik kadınla, defalarca Aldattı.
Ne olacak Şmdi!
Ahlak;
Yap-boz hamuru gibi bunların elinde duruma göre Şekil değiştiriyor.

Rüzgar yelpazesi gibi bir sağa bir sola sallanıp duruyorlar.

Sonuç;

Bunlardan Birileri makam ve mevkilerini kullanarak Karılarını Aldatıyor.

İktidardakiler de %58'i durum ve şartlara göre bunlarla Aldatıyor.

Yok birbirbirinizden farkınız.

Aslında, Topunuz Takiyecinin Allahısınız.

[_RomantizmA_]

Fethullah Gülen, ismini anmadan Hanefi Avcı’nın “Emniyette cemaatçiler var” iddiası için “Allah taksiratını affetsin” dedi.


Fethullah Gülen, Hanefi Avcı'ya bir internet sitesi aracılığıyla 'okyanus ötesinden' yanıt verdi: "Son günlerde Emniyet teşkilatından birisinin "falan yerde kadrolaşma" gibi çok yakışıksız iddiaları oldu. Allah taksirâtını affetsin, Allah insanları cehenneme gitme yoluna düşürmesin..."

Hanefi Avcı'nın 'Haliç'te Yaşayan Simonlar' kitabı ve ardından yaptığı açıklamalarla toz duman olan gündem, Avcının Devrimci Karargah Örgütü soruşturmasında tutuklanmasıyla yeni bir boyut kazanmıştı. Emniyetin etkili isimlerinden Hanefi Avcı'nın iddialarına Gülen, cemaate yakınlığıyla bilinen www.herkul.org sitesinden yanıt verdi. Fethullah Gülen, şu ifadeleri kullandı:

"Son günlerde Emniyet teşkilatından birisinin "falan yerde kadrolaşma" gibi çok yakışıksız iddiaları oldu. Allah taksirâtını affetsin, Allah insanları cehenneme gitme yoluna düşürmesin, sukut ettirmesin. Hiç kimse için öyle bir akıbeti dilemem. Elli senedir aleyhimde yazı yazan birisi için bile cehennemle cezalandırılması aklımdan geçince odama girip ağlamış ve "Hayır ya Rabbi, öyle yapma; hidayet et, Cennet'e gitsin." diye dua etmişimdir.

Kimse hakkında olumsuz konuşmam. Nalına mıhına gitmiş insan, aslında kendi değerine mıh çakıyor, kendi kıymetine bir nal vuruyor demektir. O mum uzun sürmez; yalancı demiyorum, terbiyem müsaade etmez; fakat o mum uzun sürmez, sürse bile yatsıya kadar sürer ve söner."

BAZI KİMSELER SÖZLERİME SEMPATİ DUYABİLİR

Hürriyet gazetesini okuyan insanlar oradaki köşe yazarlarına saygı duyabilirler; Milliyet'i okuyanlar da oradaki köşe yazarlarına saygı duyabilirler. İşin arkasındaki patrona saygı duyabilirler. Onların "evet deyin" ya da "hayır deyin" şeklindeki yönlendirmelerine gelebilirler. Şimdi o gazete patronlarının ya da yazarlarının duygu ve düşüncelerini paylaşan, onların ortaya attıkları nazariyeleri, felsefî ve dünyevî görüşleri benimseyen insanlara a'cı, b'ci, c'ci mi diyeceğiz? Ben sadece belli insanlara ve gizli kapaklı değil, herkese ve herkesin duyacağı şekilde, "Elinizdeki imkânları sonuna kadar kullanın ve dünyanın dört bir yanına açılın, okullar açın; dört okulun olduğu yerde dört tane daha açın, hendesî genişleyin. Ruhunuzun ilhamlarını muhtaç gönüllere boşaltın." diyorum. Bu çağrıyı makul bulan kimseler, ellerindeki imkânlarla insanlığa faydalı olmaya çalışıyorlar. Sözlerime değer verenler, emniyet teşkilatı içinde de, mülkiyede de olabilir. Ben bilemem ki onları. Ben burada (Pensilvanya'da) yaşıyorum ve söylediğim şeyleri de herkesin duyup bileceği şekilde söylüyorum. Gazeteye ilan mı vermeliyim; "Bana sempati duyanlar, zinhar sempati duymasınlar; yoksa iki elim Allah'ın huzurunda onların yakasında olsun" mu demeliyim?!. Bu açıdan, meselenin -cı, -cu ile hiç alâkası yok. Bazı kimseler size sempati duyabilirler; bu emniyette de olabilir, mülkiyede de olabilir, adliyede de olabilir, dünyanın başka yerlerinde de olabilir. İnsanlar işin makuliyetine gönül veriyorlarsa, meseleyi başka yerde aramamak, -cı'ya -cu'ya bağlamamak lazım.

TEŞVİK ETMEYE 'SIZMA' DENMEZ

Bir insanın, kendi millet fertlerini yine kendi memleketindeki bazı müesseselere girmeleri için teşvik etmesine sızma denmez. Teşvik edilen insanlar da, o müesseseler de bu ülkeye ait. Kastedilen manadaki sızmayı belli bir dönemde bu milletten olmayanlar yaptılar. Evet, bir milletin ferdi, kendi milleti için var olan müesseselere sızmaz; hakkıdır, girer oraya; mülkiyeye de girer adliyeye de, istihbarata da girer hariciyeye de. Unutulmamalıdır ki; kadrolaşma, sızma, çoğalma türünden iddiaları ortaya atanlar ve bunlarla vazifeperver insanları sindirmeye çalışanlar, hemen her devirde bu iftiralarının arkasına saklanarak ve hedef şaşırtarak kendi felsefeleri adına belli yerlere sızmış, kadrolaşmış ve çoğalmış kimselerdir.

İNÖNÜ'YÜ ALKIŞLARDIM

Referandumun neticesine de milletimizin istikbali adına çok sevindiğimi söyleyebilirim.

Bugünkü mantığımla, 1946 seçimlerinde İsmet Paşa tarafından demokrasiye kapı aralandığı zaman, bu türlü düşüncelerimi ifade etme imkânım olsaydı, milletimizin dirilişine hizmet edeceğini düşündüğüm o meseleyi de (çok partili hayata geçme kararını da) alkışlar ve takdir ederdim. Zira insan hür olduğu sürece vardır; onun hürriyetine prangalar vurulmuşsa, artık o mezar-ı müteharrik bir bedbaht ve talihsizdir. Üzerinde değişik vesayetler olduğu sürece, o insan gerçek manasıyla insan değildir, insanlığından çok şeyler kaybetmiştir. Hürriyet çok önemlidir. Bu açıdan da, o dönemde bulunsaydım, arkasında kim olursa olsun, ben o hareketi de alkışlardım.

'FETHULLAHÇI' İFADESİNDEN RAHATSIZ OLUYORUM

"Fethullahçı" yakıştırmalarından çok rahatsız oluyorum. Şayet milletimizin bu harekete sahip çıkması illa bir şekilde tarif edilecekse, "Muhammedî ruhun toplumun sinesinde yeniden canlanması" denilebilir. Öteden beri herkes bilir ki, heyecanlarımın dorukta olduğu dönemde bile ben "-cı"ya, "-cu"ya karşı savaş ilan ettim. Elimden gelse o "cı", "cu"yu alfabeden çıkararak gömer, üzerine kayalar yerleştirir ve bir daha dirilmemeleri için elimden gelen her şeyi yaparım. ..."Fethullahçı" gibi yakıştırmalar yapılmasını ve o türlü mülahazalara sapılmasını lanetliyorum. Eğer öyle bir meseleye sahip çıkıyorsak, Allah bizi yerin dibine batırsın; yoksa -benim şefkat, mülayemet ve merhametim, bizi öyle bir isnad altında bırakanlar hakkında "Allah onları yerin dibine batırsın" dememe cevaz vermiyor- onları Allah'a havale ediyorum.

Adamın bişeyden haberi yokmuş... Yani onun fikirlerine kulak verenlerin toplaşıp cemaat olması, tv kurması, kendi elleriyle biryerlere yerleştirmeleri onun suçu mu?

Yani adalettir bu... Benim cemaatimdensen senide yerleştiririz ne var bunda...

ErgenekonCU generaller hocamızın kanalının ifadesiydi değil mi? Ardından da ergenekon terör örgütü diye ekliyorlardı hani? (Sessiz düşünün duymasınlar, hocamıza zarar verebilirler)

Ha bakın öyle iddialarda bulunmayın, nekadar iyi insan halen dua ediyor sizler için. Halen ağlıyormuş hidayete erelim diye...

Ki zaten hasta olduğu için dışarda, burda da hakkında bir sürü asılsız şeyler var; hasta olduğu içinde cevap veremiyor... Oy oy içim kıyıldı...

Olay temize çıkmıştır artık hanefi Avcı'nın dedikleri tamamen asılsız bulunmuştur...

STV'de temsili bir mahkeme kurulsun.Hocamız mazlumu oynasın, avcı kötü kaynanayı ve yargılansın olay çözülsün...

Devletin mahkemelerinin böyle boş safsatalara ayıracak vakti olmamalı, dışarısı ergenekon"cu"(cu'dan kızan hocamızın kanalının ağzıdır) diye kaynarken biz böyle aslı astarı olmayan hayal ötesi şeylerle uğraşmayalım...

Bu mesaj _RomantizmA_ tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 12.10.2010 - 12:03