Bayramlar, hastane odalarında, cezaevi duvarlarında, zamanın donduğu ve hiç kıpırdamadığı zamanlardır.
Karşınızda en çıplak, boyasız çehresiyle duran hayat, büyük bir haksızlık gibi sizin gözlerinize bakar.
Gazete sayfaları ve ekranlardaki hamasete inat, dünya hafiflememiş, bütün cüssesiyle üzerinize abanmıştır.
Şafak öğretmen de bu bayram kemiklerine yapışmış illetin derdiyle hasta yatağındaydı.
Acaba bu bayramda da düşlerinde 'kendisini öğrencileriyle sınıfta ilk dersini yaparken' gördü mü?
25 yaşındaki Şafak Bay, 5 yıldır MEB'den yapılacak atamasını bekliyor bugüne dek hiç zil çalınca derse giremedi ve kimse ona 'öğretmenim' diye seslenmedi.
Sınıfı ve öğrencileri olmayan Türkçe Öğretmeni Şafak, sırtımızı döndüğümüz 'devlet günümüzde öğretmen mi besleyecek?' deyip, yıllardır oyalayarak bekletilen yüz binlerce genç öğretmenimizden biri.
Öğretmenlik meslek formasyonunu yeni kapitalizmin gereği dönüştüren ekonomik akılcılık, böylelikle toplumu da dönüştürme planları içinde.
Özel sektöre kademe kademe devredilen eğitim sisteminde yüksek gelirli ailelerin çocukları yüksek, yoksul ailelerin çocukları düşük ve niteliksiz eğitim alacak.
Ve öğretmenler de bu yeni düzenin ucuz taşeron hizmetlileri olmaya zorlanıyorlar.
Öğretmenlerin cefakarlığıyla 'okumayı sökmüş' ve öğretmenlerin yarattığı yurttaşlık kültüründe toplum olmayı becerebilmiş bir ülkede, gün gelip öğretmenlerin sokakta bırakılması iç yakıyor.
Ya da parkta oturma eylemi yapan, atanmak isteyen öğretmenlerin plastik kelepçelerle gözaltına alındığı haberlerinin arka sayfalarda geçiştirilmesi aymazlığı gibi.
Şafak öğretmen, toplumsal ideallerin bittiğini ve 'kamusal hizmetin' öldüğünü savunanlara karşı direnen genç öğretmenlerin bayrak ismi.
Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu'nun kurucularından ve kendisi gibi atamasını bekleyen 327 bin öğretmenin sesini duyurmaya çalışıyor.
Şafak, hastalığının ileri döneminde takatsiz ve en büyük korkusu 'tek bir saat derse giremeden' ölmek.
Onun için yaşama savaşına öğretmen olma mücadelesini katarak güç toplayıp 'idealine' sımsıkı tutunuyor.
Çünkü o modern zamanların güç ittifaklarına eklenmiş medyatik sentetik figürlere benzemiyor.
Bu vasati, avami kimliklere inat, mitsel anlatılarda ilahların yasaklarına baş kaldıran kahramanları andırıyor.
Sanki her gün eriyen balmumu kanatlarıyla güneşe, aydınlığa doğru yükselmeye çalışıyor.
Yükseldikçe kaybettiği kanatlarına rağmen gördüğü ışık ona yetiyor.
Ve düşündeki öğrencilerine 'eriyen kanatlarımızla başkalarına taşıdığımız aydınlıkla nasıl hafiflediğimizin' erdemini anlatıyor.
Günümüzde hayallerini bile promosyonlarla piyasalara pazarlayanların yanında Şafak, bedenindeki amansız illeti yüklenip açlık grevine başlıyor.
Ve ısrarla 'kamusallık bilincini' kazanmış öğrencilerle, toplumsallığımızı pekiştireceğimizi ve bunun da devletin öğretmenleriyle yapılacağını söylüyor.
Gerçekte de Şafak'ın varlığı ve mücadelesi hepimizi yani 'ödevlerini yapmayanları' sınıfa davet ediyor ve Şafak öğretmen giremediği o ilk ve tek saat dersi hepimizle birlikte yapıyor.
Şafak, öğretmen olurken nedense biz onun yüzüne bakamıyoruz.
İki yıl sonra Ataması Yapılmamış Öğretmenler 500 bin kişi olacak.
Genel nüfusun 15 yaş üstünün okuma yazma bilmediği Güneydoğu bölgesinde her üç kişiden birinin okuryazar olmadığı, bir dersliğe 46 öğrencinin düştüğü, öğretmen açığının MEB'in resmi verilerine göre 140 bin ama uzmanların 400 bin olarak açıkladığı Türkiye'de öğretmenler sokağa terk ediliyor.
nihal kemaloğlu/akşam..