BİR KABADAYI HİKAYESİ
Tatavlanın Feriköyünde oturan Çakır Talat, kendinden on yaş kadar büyük ve kendisinin gelişme çağında çok etkisi olan, eniştesi Kanlı Gözlü Suatla beraber bir ikili oluşturmuşlardı. Her ikisi de Tulumbacılık yapıyordu. Tatavlalı Çakır Talat varlıklı sayılabilecek baba tarafından Çanakkaleli Türkmen, anne tarafından da Çerkez bir annenin, şımartılmış tek oğludur. İdadiye mezunudur. Ancak ele avuca sığmaz ve çok haylazdır. Bir kahvehane işletirdi. Orta boylu, sarışın, sert mavi bakışlı, oldukça da yakışıklı ve gençliğinde çok şık giyinirmiş. Eniştesi Kanlı Gözlü Suat ise çok iri yarı, patlak gözlü, görenleri ürküten bir görüntüye sahiptir ve su işlerinde çalışır. Her yangına beraber koşarlar ve hatta aralarında yangına ilk varan kim olacak rekabeti vardır.
İstanbulun işgal yıllarıdır. Seferberlik yıllarında, "seferberlik o......u"* olarak bilinen ve Feriköyün namlı ve güzel kadınlarından biriyle Çakır Talatın ilişkisi olur Ama ayrılırlar ve ailesi Talatı güzel bir Türkmen kızıyla evlendirir. Sevgilisi Kadınsa, hamiledir. Oda evlenir ve bir oğlu olur. Tatavlalı Çakır Talatında bir seneyi geçmez, eşinden de, bir oğlu olur. Sevgilisinden olan çocuğun kendisinin olduğunu kabul edemez, zira kendinden olduğundan hiç emin değildir. Eşinden olan oğlunu, sirozdan 19 yaşında kaybeder. Feriköylü güzelden olan oğlu ise, gerçek babasını bilmeden büyüdükten sonra, bugünkü İstanbul Gayrettepe denilen semtinde, bilmeden büyüdüğü babası gibi bir kahvehane açtığı, Çakır Talatın da, sık, sık o kahveye giderek, kimliğini açıklamadan çay içerek oğlunu uzaktan izlediğini bilinir. Kim bilir, belki kendi yaşarken iki oğlunu da kaybetmenin üzüntüsüyle, dünya ya gelen kızlarına erkek isimleri vermesinin nedeni budur?
Çakır Talat Kürt İsyanları yıllarında, jandarma çavuşu olarak İsmet İnönünün Doğu görevi sırasında, mahiyetinde korumalarından biri olarak görev yapmıştır. Savaş yıllarından sonra, bugün Marmara Etap Otelinin olduğu yerde, bir börekçi salonu işletti.
Ayrıca, gençliğinde çok ta ilginç bir hikayesi vardır. 1919-1920 İstanbul'un mütakere yıllarıdır. Beyoğlunda işgalcilerden güç alarak iyice şımaran, Annesi ise Derviş Sokağı'nda (şimdiki Peremeci Sokak) oturan genelev işleticisi Andrenohin'in oğlu, Hrisantos lakaplı bi-seksüel külhanbeyi** Hıristo Anastadiyadis Ahilya, acımasızca Türklere karşı giriştiği katliama varan kıyımlar yaptığı ve özellikle peşindeki polisleri katlettiği yıllardır.
Hrisantosun 19 yaşına rağmen, polis kayıtlarında bilinen 17 cinayeti vardır. Bir türlü yakalanamamaktadır. Bilinen bir şey vardır, İşgal kuvvetlerinin istihbarat subayı İngiliz Yüzbaşı Benettle irtibatlı ve hatta korumasında olan bu Rum kabadayı, zaten Rumların çoğunlukta olduğu bölgede faaliyette olması nedeniyle, hiçbir Türkü de bölgesinde barındırmak istememektedir. İşgalcilerin istihbarat subayı Yüzbaşı Benettin de himayesinde, Türkler üzerinde korkuya dayalı terör estirmektedir. Tatavlalı Çakır Talat, yaşıtı Hrisantos'a haber yollar ve vuruşmak için çağırır. Hrisantos bir türlü cesaret edip de, karşısına çıkamaz ve daha sonra Feriköyde bir metruk evde, emniyetin sıkı takibi ve pusu kurmasıyla, vurularak öldürülür. Rivayet o'dur ki, Hrisantos'un tek korktuğu Kabadayı, Tatavlalı Çakır Talat'tır.
Çakır Talatın eski bir İstanbul Kabadayısı olduğu aile içinde hiç bahsedilmez, hatta konunun fısıltı ile açılması bile, başları öne eğerdi. Ancak 1977 yılında, 76 - 77 yaşında oğlunu son bir defa kahvehanesinde görmek üzere evden gizlice çıkar, yolda ayağı kayar ve bacağını kırar ve kırık bacağı ile, oğlunu göremeden evine geri döner. İyileşmeyen kırık bacağı yüzünden ölümünden sonra büyükler, Çakır Talatın geçmişi ile ilgili, az da olsa konuşulabilmiştir.
Yukarıda ki derlemeyi yapan kişi, geçen yüzyılın başında İstanbulun efendi kabadayılarından. Tatavlalı Çakır Talatın torunudur.