bu konuya 22 yanıt verildi

[waranko]

Okurken; Çok zorlandım. Ben söylemiş olayım da.
İsteyen buyursun Okusun.
---------------

■ "Yapma! Hamileyim!" dedim. Karnıma vurdu
■ Bebeği çıkarıp kutuya koydular. O ağırıma gitti.
■ Bebeği doğuracaktım. Bakacaktık. Bakardık. Sevmiştik çünkü.
■ Ben düşük yaparken polis beni gözaltına almaya çalışıyordu.
19 yaşında. Boyu 1.55 var yok. Yüzü yuvarlacık. Tatlıcık bir ses tonu var. Kahraman, küçük bir kız çocuğu. Kaşık kadar. "Dayanamazlar" diyor. "Babam çok üzülür. Annem çok üzülür. Sonra akrabalarımız var, onlar da belki kızar. Belki beni görmek istemezler artık. Onları çok üzerler benim yüzümden. Sonra belki... Yani dayak olmaz da... Yine de..."
İnsan Hakları Derneği'nin bir odasında yalnız başına bir kız çocuğu, bir kadının başına gelebilecek en korkunç şeyi yaşamış, polis tekmeleriyle bebeği düşürülmüş, bu dünyada bir başına duruyor ve... Kız çocukları niye böyle Allah'ım? Niye hâlâ başkalarını düşünür bir kız çocuğu acıdan rahmi sızlarken!
'BEBEĞİ KUTUYA KOYDULAR'
Ağlamıyor. Eylemi anlatırken, biber gazını nasıl gözüne sıktıklarını anlatırken, ellerindeki gaz yanığını gösterirken, hastaneye nasıl alınmadıklarını, polisin onu nasıl düşük yaparken bile gözaltına almak istediğini, sedye getirmediklerini, bebeğinin kalbinin duruşunu... Kasıklarına tekmeler atan polislere, "Hamileyim! Vurmayın!" diye bağırmasına rağmen vurduklarını anlatırken. Hatta "Belki duymamışlardır" diyor, inanamıyor belli ki, bir insanın bile bile bir kız çocuğuna bunu yapabileceğine... Ağlamıyor şunu söyleyene kadar:
"Doktor geldi, 'Bebeğinin kalbi durmuş, alacağız' dedi. Sonra bebeği çıkardılar. (Parmağını gösteriyor) Bu kadarcıktı. Kutuya koydular. Kutunun üzerine benim adımı yazdılar. O zaman işte... (Kırılıyor ağzı, çenesi acıdan) Ağırıma gitti."
DEVLET YARDIM EDİYOR!
Böyle bir hikâyeyi anlatmak için bir kız çocuğu bu kadar direnci, bu kadar olgunluğu nereden bulur? Bilemedim. Devam ediyor:
"Doktorlar dedi ki: Sende morarma yok. Bu bebeği kendi kendine düşürmüşsündür belki. İncelemeye alınacak."
Ben bir şey demiyorum, o da bir şey demiyor. Susuyoruz, uzun hava. Devam ediyor yine:
"Devlet bana yardım edecekmiş, öyle dediler. Kürtaj parasını ödeyecekmiş devlet. 600 lira..."
Susuyoruz, küfür.
Bir kız çocuğunu bu devlet, bu hükümet, bu polisler böyle büyütüyor işte. 19 yaşında ölü bebeğini bir kutunun içinde önüne koyup "Korkma parasını vereceğiz" diyerek. O kız çocuğu, bir hastane odasında ilk kez kadın-doğum muayenesi masasına yatarken çıkıp utanmadan, erinmeden, üşenmeden "Huzur ve istikrarımızın önemi ve falan ve filan" diyerek.
DOĞURACAKTI...
Sevmişler çocuklar birbirlerini. Konuşuyorlarmış, düşünüyorlarmış "Ne yaparız?" diye. İkisi de öğrenci. Ama çok sevmişler ve bu bebeğin doğmasına da karar vermişler. Belki okulu bırakırlarmış, belki başka bir çözüm bulurlarmış ama doğuracakmış işte, kopamamış bebekten. Bilen bilir... Sonra işte polis düşük yaparken ona şöyle demiş:
"Bu yaşta çocuk peydahladın ha!"
Gülmüş sonra.
Böyle olmuş işte...
Önceki gün devletimiz, hükümetimiz ve Başbakanımız böyle korunmuş "huzursuzluktan" ve "istikrarsızlıktan".
"Belki bebeğim olmaz benim" diyor. Gözleriyle bana soruyor, sanki "Olur" desem iyi gelecek. Birileri iyi bir şeyler söylesin istiyor. Yarın muayene olacakmış yeniden, söyleyeceklermiş bir problem var mı diye. "O masaya yatmak istemiyorum bir daha" diyor. "Çok kötü bir şey. Çok kötü oldum ben."
Sonra yine başkalarını düşünüyor: "Bir kadın daha vardı. Onun da kasıklarına vurmuşlar hep. Belki onun da çocuğu olmaz."
BİZİM PAYIMIZA DÜŞEN...
Yine bakıyor yüzüme. İstiyor ki "Yok öyle şey. Herkesin, senin de güzel bebeklerin olacak" diyeyim. Şuncacık bir kız, annesi bile yok yanında, şimdi tanıştığı bir "abladan" iyi bir şey duymak istiyor. Söylüyorum ben de. Ne yapayım! Çünkü bu devlet, bu hükümet, bu polisler, bu emniyet müdürleri bizim payımıza da bunu düşürüyor. Bebeğini kaybetmiş bir kız çocuğuna söyleyecek laf aratıyor. Var mı öyle bir cümle?
"Ne yazayım?" diye soruyorum, "Söyle ne istersen onu yazayım."
"Bilmem ki" diyor. "Siz bilirsiniz."
"Boş ver sen şimdi" diyorum. "Söyle, ne istersen onu yazacağım."
"Ne isteyeyim?" diyor. "Bebeğimi mi!"
Ben çok küfür biliyorum. Ben çok küfür biliyorum. Ben çok küfür biliyorum. Alnından öpüyorum, elini tutuyorum. Çünkü işte, bu memlekette bizim payımıza bu düşüyor. Birbirimizin elini tutmaktan, sarılmaktan başka bazen çaremiz kalmıyor.

Ece Temelkuran- HABERTÜRK-08 Aralık 2010 Çarşamba, 12:05:09

Bu mesaj waranko tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 09.12.2010 - 12:35

[REBEL]

Polis kızı neden tekmelemiş? Hoş nedeni ne olursa olsun polisin yaptığını haklı çıkarmaz ama merak ettik.
Daha fazla detay alsak?

[antiqa]

bu gibi durumlarda polis kızı niye tekmelemiş diye sorulmaz. o kız ne yapmış olursa olsun kıza uygulanan şiddet orantısızdır.

atatürk ismet inönü'ye demiş ki; çok şerefsiz adam astık. gün geldi astığımız adamların bütün suçları unutuldu da bizim onları asmış olduğumuz unutulmadı.

bu işler böyledir. o kız polise sopayla vurmuş olabilir. ama şu da bir gerçektir ki o kıza orantısız güç uygulanmıştır. çocuğunu düşürmüştür. bu gerçeği; ama o kız da polise sopayla vurmuş, ama hamile kızın gösteride ne işi var filan diyerek meşrulaştıramayız.

o kızı çocuğunu düşürecek kadar dövdüğün vakit o kızın bütün suçları silinir. polisin ona yaptığı zulüm akılda kalır.

[REBEL]

Ben farklı bir şey mi söyledim?

[antiqa]

bazı basın ve yayın organlarında hamile kızın orada ne işi varmış, vay efendim kızın elinde bayrak sopası varmış filan diyorlar da ondan öyle şeyettimdiydi. tekpi sana değil yani.

[REBEL]

Valla hiçbi basın yayın kuruluşu adına çalışmıyorum
Sadece merak ettim hamile bi kıza böylesine bi hayvanlık yapan bu polisin kendine göre gerekçesi neydi?
Sırf cehaletimden yani, öğrenmek istedim.

Not: Gerekçesi her ne olursa olsun, hiçbir şey bu hayvanlığı haklı çıkarmaz orası ayrı. Da benim anlamadığım bu polisin hayvanlığının başbakanla ilgisi ne? Hani olmaz da oldu diyelim AKP li bir milletvekili cinnet geçirdi de parti toplantısında katliam yaptı mesela, buna da ''bi vekiline sahip çıkamadı tay-yeap'' mi diyeceksiniz? Ya da ''AKP li vekilden de olsa olsa cani olur'' mu diyeceksiniz? Merak ettim yani. Yani bu vekil AKP dışından biri de olabilirdi ama eminim ki sizin yaptığınız siyasette bu olay başka partiden olsaydı adam 'cinnet geçirmiş' olacaktı. AKP den olunca 'AKP li vekilden ne olur ki' olacaktı.

[waranko]

Sadece merak ettim hamile bi kıza böylesine bi hayvanlık yapan bu polisin kendine göre gerekçesi neydi?
Sırf cehaletimden yani, öğrenmek istedim.

Not: Gerekçesi her ne olursa olsun, hiçbir şey bu hayvanlığı haklı çıkarmaz orası ayrı. Da benim anlamadığım bu polisin hayvanlığının başbakanla ilgisi ne?

sevgili Elin kızı

Yine Uzun bir yazı yazdım Umarım sonuna kadar okursun.

İlk önce şunu İdrak edelim.
Akp Daha ileri Demokrasiden yana olduğunu söyleyen Referandumdan EVET İle bunun teminatı olduğunu söyleyen bir Partidir.(Ben ‘’Hayır ‘’Demiştim. Çünkü Referandum HSYK ve Anayasa mahkemesinin yapısının yeniden düzenlenmesi TUZAĞIYDI bunda ne kadar haklı olduğumuz da ortaya net bir şekilde çıktı )

Şimdi gençler bunu çok iyi gördüler.
Huzursuzluk ve endişe hakim oldu.

Bu gençler Toplumun bir kısmı gibi ‘’Sürü’’ değil Toplumun Lokomotifi olan eğitilmiş bir kesimdir.

Bu genç kız'ın Oraya gelirken hiçbir art niyet taşımadığı aşikar. Hamile olarak gelmiş ise Bu onların demeokratik haklarını kullanarak medeni bir şekilde seslerini duyurmak için geldiklerinin kanıtıdır.
Bu haklarını kendilerine teslim ettikten sonra Şimdi senin Şu soruyu sorman gerekir.

O HALDE POLISIN ORADA NE İŞİ VAR.?
HELE Kİ DAĞ BAŞINDA YOL KESİP ADAM DÖVMEYE NE HAKKI VAR? Demen gerekmiyormu?

Demokrasiyi özümseyemediğin için bu söylediklerim sana biraz absürt gelebilir. anlamakta güçlük çekebilirsin.
Çünkü Toplumun böyle sorgulama yetisinden mahrum kalması NARKOZ GİBİ damarlara şırınga edilen Ilımlı İslamın Etkisiyledir. Bu nedenle ''hak arama'' aykırı bir görüntü gibi geliyor.
Ben yine de anlatayım.

Amaçları Kendi sorunlarını (Üniversite ile ilgili) dile getiren bir dosyayı da Başbakana Ulaşrımaktı.
Devletin eğitimi parasız vermesi gerektiğini ileri sürecekler, hatta barınma ve yol masraflarında kolaylık sağlanması gerektiğini söyleyecekler, üniversitelerde bilimselliği temel alan eğitim verilmesi gerektiğini, gençler için tasarlanmış mekanların yönetiminde gençlerin de söz sahibi olması gerektiğini ifade edeceklerdi.

Daha İstanbula girmeden Otobüsleri durduruldu.

Pankartları gördük; hiçbirinde küfür ya da hakaret yoktu. Solun çeşitli fraksiyonlarına mensup öğrenciler, sisteme yönelik eleştirilerini ve hükümete yönelik taleplerini, sloganlar aracılığıyla insanlara iletmek istiyordu, o kadar...
Emperyalizmi, kapitalizmi, neo-liberalizmi, YÖK'ü istemiyorlardı, direneceğiz diyorlardı, hepsi bu.

Bu çocukların en büyük sorunu;
Dünyaya sizin baktığınız pencereden bakmamaları ''Hak verilmez alınır'bilinciyle '‘’OT’’ gibi yaşamadıklarıdır.

Erdoğan bu Ülkenin Başbakanıdır.
Nedemek şimdi bu olanların Başbakanla İlgisi Ne?

O zaman Ben de Şöyle derim.
İnsanlar ağzından çıkanı kulağının duyması gerekir.
Neden mi.!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

BaşbakanI Referandum da gördük . Ölen öğrencilere Hüngür hüngür ağlıyordu.
Recep Tayyip Erdoğan’ın 12 Eylül Referandumu öncesi yaptığı grup toplantılarından birinde, 12 Eylül 1980 sonrası idama mahkûm edilmiş gençlerden bazılarının mektuplarını okurken ağladı.
Hem de öyle böyle değil Hüngür hüngür ağladı.
Sen bu sahneleri görmedin mi???????????????????????????????????!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Hatırlatayım;
Başbakan 22 yaşında asılan Mustafa Pehlivanoğlu’nun ailesine yazdığı mektubu okumuştu.
Erdoğan’ın 12 Eylül Referandumu öncesi yaptığı grup toplantılarından birinde, 12 Eylül 1980 sonrası idama mahkûm edilmiş gençlerden bazılarının mektuplarını okurken ağladı.
22 yaşında asılan Mustafa Pehlivanoğlu’nun ailesine yazdığı mektubu okumuştu.
O dönem gençlere yapılan zulmü gözyaşlarıyla anlatmıştı.
Bazılarımız o gözyaşlarına inanmamıştı, bazılarımız da inanmıştı.
Belki de Protestocu çoğu öğrencide inanmıştı belki de ağlamıştı.


Aslına bakarsanız olaya demokrasinin bel kemiğinden yakalayarak bakmalıyız; Söylemlerimizde Demeokrası DemeokrasıDemeokrası DemeokrasıDemeokrası DemeokrasıDemeokrası Demeokrası Diyorsak(Başbakan her konşmasının başında söylüyor.)

Protestoya ;Gelen öğrenciler kim olursa olsun, fikirleri hangi tutarsızlıkta olursa olsun, belki gerçekten tamamen planlı, kasıtlı bir şekilde olay çıkarmaya gelmiş bile olsalar, polisin, gençlere orantısız güç kullanması, hatta bu tuzaksa tuzağa düşecek bir aldırmazlığı olması beni ürküttü. Bu Tavır Demokrasilerde olmaz bu Faşizim dir.
Şimdi merak ediyorum, beni yakan, beni ürküten, kızdıran bu şiddet Tayyip Erdoğan’ı kızdırmamış mıdır?

O zaman bu vahşete destek neden?

Sadece ölene mi ağlar Başbakan, yaşayana hiç insafı yok mudur?

Başbakan olaylardan sonra bakın neler söyledi;

“ protesto şüphesiz ki bir demokratik haktır” diye başlıyor.

Ama sonra coplu, gazlı, tekmeli polis icraatını savunmaya geçiyor.Polıse arka çıkıyor.

Nasıl çıkıyor?
(İnsanlık onuruna aykırı bu muameleyi gençlerin ne kadar hak ettiklerine halkı inandırmak lazım ya!)
Şöyle diyor.

“Kusura bakmayın, elinde sopayla, taşla,bıçakla, molotof kokteyliyle, yumurtayla gezen gençlerle biz toplantı yapmayız” diyor.

Polis şiddetine maruz kalan gençlerin “Biz de toplantıya girmek istedik” dediklerini söylüyor. Sanki istediklerini vermeye mecburmuş gibi. Ve... “Emniyet tabii ki bu tür bir organizasyonun güvenliğini tesis etmekle mükelleftir” diye konuşuyor.

İşte bu sözler, gençlere uygulanan şiddetin “yukarıdan gelen talep” olduğu tahminlerini güçlendiriyor.

Benzer olaylarda polisten aynı şekilde davranmasının beklendiğini de açıkça anlatıyor.
(Tam da burada Konusun da sonuna kadar haklı olan Tekel işçilerine yaptılan yönteme aynen devam diyor)

Biz yine de İnsaflı olalım ve şöyle diyelim;
Öğrencilerin İstekleri ve silahlı, molotof kokteyli,sopalı, bıçaklı oldukları hakkında Kendisine verilen bilgiler konusunda Yok eğer yanıltılmışsa yalancıdan da hesabını sormalıdır.
Bu da Aynı şekilde yine Onun sorumluluğudur.

Bu mesaj waranko tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 09.12.2010 - 17:28

[REBEL]

Merak buyurmayınız sevgili waranko , yazınızın hepsini okudum.

Yalnız yine (ve her zamanki gibi) asıl sorduğumu es geçip geri kalan kısma yazmışsınız meşhur uzuuuuuun yazınızı..
Alıntının dışında kalan kısma cevap alsak çok makbule geçer

[waranko]

Yalnız yine (ve her zamanki gibi) asıl sorduğumu es geçip geri kalan kısma yazmışsınız meşhur uzuuuuuun yazınızı..
Alıntının dışında kalan kısma cevap alsak çok makbule geçer

Kör gözüm parmağına e mi sevgili Elin Kız.

Ben boşuna yazmışım okumamışsın bile.

Bak orada Olaylardan sonra Başbakanın verdiği beyanatı yazdım. Ne demişim dikkatli oku.
Başbakan;
“Kusura bakmayın, elinde sopayla, taşla,bıçakla, molotof kokteyliyle, yumurtayla gezen gençlerle biz toplantı yapmayız” diyor.

Daha ne yazayım İsterdin????

Burdan gerisini Yukarıda ki yazdıklarımdan okumanı tavsiye ederim.

[REBEL]

Yok ben vazcaydım waranko cevap mevap istemeyyorum

[waranko]

Yok ben vazcaydım waranko cevap mevap istemeyyorum

Tek yol, Sıvışmak mı diyorsun!

[REBEL]

Ne münasebet sevgili ve de sayın waranko

Ben derdimi anlatamıyorum, o yüzden kendimi dağlara vurmaya karar verdim

[WaLe]

Ece TEMELKURAN şahsen beni duygulandıramadı.

Belki makaleden önce videoyu seyretmemden dolayıdır.

Ben sorumsuz bir anne adayı izledim videolarda.

Polisler için henüz bir ultrason gözlüğü geliştirilmedi.

Kürtajla alınan bebeğin şansızlığı yanlış bir ülkeye değil yanlış bir rahime düşmesidir.

[ebarah]

Bakın, Burhan Kuzu ve boşbakanın talimatları üzerine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, yumurta atan gençler için soruşturma başlatmış.

Demek ki neymiş, olayların üzerine gidilmesi, varsa suçluların tespit edilmesi için, hırsız AKP'de yetkili ve etkili makamlarda olacaksınız.

Suçluları alenen belli bir olayda, hala daha savcılar harekete geçmiyorsa, ya bu memlekette dürüstsünüzdür ya da hırsız AKP saflarında değilsinizdir.

Dolayısıyla, polisin kaldırıp indirdiği kara sopasından tutun da, sıktığı gazın fısfısına kadar boşbakanın talimatı vardır.

Boşbakana danışmadan, onun emirlerini almadan hareket eden, vali, kaymakam, bakan, amir var mıdır? Osurmadan önce bile sorarlar boşbakana, "salalım mı gazımızı?" diye.

[pac]

molotof kokteyli, tanıdık sloganlar, yüzlerini kapatmış tuhaf ve flamalı posterli gençleri öğrenci diye yutturuyorlar tamam bunlar bi üniversitede okuyorlar ama bi arada olma sebepleri öğrenci olmaları değil


yakmak yıkmak tan başka bi şey bilmeyen gençleri görünce aklıma memlekete tek çivi hayrı olmamış birileri geliyo ama ne alaka ya diyip kendimi kınıyorum

[hüfyaa]

yani..? ..bundan sonra böyle mi..?

hiç bir isyan,hiç bir protesto gerçek ve samimi değildir,alayı provokatör işidir..

o öğrencilerin hiç biri öğrenci değildir,veya öğrenciyse bile 'cici öğrenci'
değildir..

yarın maden işçileri bir protesto yürüyüşü şeyttirecek olsalar,onlar aslında
maden işçisi değildirler..olmayacaklardır..olamazlar..

tuzla tersanelerinde sapır sapır dökülüyolardı insanlar bi ara..bunu protesto
etsen,bu samimi bişey olmayacaktır,maksat memlekette problem var gözüksün;
aslında,ne varki yani..yani..

protesto edilecek,karşı koyulacak,memnun olunmayacak bişey veya bişeyler yoktur,
varmış gibi göstertmeye çalışan bitakım şerefsiz organizmalar vardır..ne ayıp..

nasıl ayıracaksın..?

sözkonusu genç kızın bebeği yanlış rahme düşmüştür,tepik atan polisin düştüğü
rahmi ise 'yılın rahmi' ilan etsek yeridir.. ..midir..?

bu toplulukta protesto kültürü yok..(bu yüzden protestolar pek de şık olmayan
görüntüler alabilir bazen,evek..)..göreneği yok..esnekliği yok..hâlâ bitakım insani
değerler var,aile dayanışmaları var,şükretme şeysi kanımıza işlemiş;ki bunun kötü
bişey olduğu değil söylemek istediğim,asla;ama bi noktada insanları fazla sorgulamaz,
fazla kabullenir,aşırı kanaatkar yapabiliyor..bağlamak istediğim şey,pek ses
çıkmamasının ille de memnuniyet anlamına gelmediği..

her ses çıkaranı provokatör ilan etmek de ağır baskı ama..bana çok da gerekli
gelmeyen her konuda şikayeti olan her bir kişiyi provokatör sayayım o zaman..
ben,tercihan öyle biri olmamaya çalışıyorum,ve her zaman başarılı değilim bu
konuda..ama en azından çabamı takdir etmek isterim,aferin,oturiim beş..

Bu mesaj hüfyaa tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 15.12.2010 - 20:48

[pac]

sen hiç çocuğuna okul için molotof kokteyli alan bi veli gördünmü

[hüfyaa]

görsem alkışlarmışım;gibi mi duruyorum..? ..sen onu öyle anlamazdın,
yetersiz uykudan falan olabilir,git bi tur daha kestirsene..

konsept..:inadına hafif sol,alayına isyan..

[suheda]

Eee savaşa gidiyorsan gazi ya da şehit olmayı göz almışsındır demekki
elinde molotoflar sopalar cebinde yumurtalar,nereye kime ait olduğu belli olmayan bayraklar yüzünde maskeler neyi protesto ettiğini bile bilmeyen maksadı ortamı germekten başka bir şey olmayan kendini bilmezler..
Hala sorunların karışıklı konuşularak çözülebileceğinden habersiz,üç kuruşluk öğrenci harçlığıyla yumurta alıp önüne gelene fırlatma iç güdüsü..
Memurlar eylem yaparken ne dedi"bizim memur adamız neyimize yumurta atmak alır pişirir yeriz"bir güzel omlet yapıp yediler.
Biz bu ülkede göstericilerin öldüresiye dövdüğü sivil polislerden tutunda papatyaları bile sopalayanlarını gördük,Orantısız güç kelimesine o yüzden karşıyım bırak bakalım bak ne yapıyorlar gör!!yerinde sökülen ATM lerle darmadağın edilen mağazalar,yakılan yıkılan arabalar..

[pac]

şüheda kısacası şu, örgüt sol olunca medyada olaylar meşrudur



pkk, dev sol, tikko, dev genç, tkpml vb her türlü dandik gruplar sol gruplardır bu yüzden sempatiktirler bazı kesimlere



daha da acısı bunlar taraftar bulabiliyolar hemde "EĞİTİMLİ" kesimden =)