DAÐLAR DAÐILDI KENTLER YENİLDİ DİYORLAR
I
Artık hayatlarımız düşlerinden sökülüp monte ediliyorlar. Üstümüzde ne kuşlar ne dolunay...
Böyle alkole batmış akşamlar, sersem sabahlar; gittikçe tuzak, sevdikçe ihanet, sevdikçe batak!
Herkes kavramış da ötekini çaresizliğinden emeğinin tabutuna zar atıyorlar; sonra her gece alkolün
esrik tadından etin vahşi tadına sızıyorlar ve sokak çocukları her gece gökyüzüne eksik yatakların şarkısını söylüyorlar...
Kirvem, buradan görünmüyor uzun koyaklar;
yine o dağların ardı yâr,
ama vuslat bir uzak diyar.
Dağlar dağıldı, kentler yenildi diyorlar!
Böyle geçip giderken uzun zamanlar,
kimleri unuttuk kimler kalanlar?
II
Kimleri unuttuk kimler kalanlar?
Ve suyla değil, tükürükle yıkananlar
birbirlerine dantel takımlarını, iyi hâl kağıtlarını gösteriyorlar.
Siz hayatı böyle mi bellediniz!
Bulutlara çizdiniz ömürlerinizi;
siz hayatı böyle mi?
Böyle gelip geçerken uzun zamanlar,
kimleri unuttuk kimler kalanlar?
III
Artık cennet düşleri yeni cehennemler doğuruyorlar.Yoksullar yine varoşlarda beraber ve solo şarkılar söylüyorlar;
yine kargalar pisliyorlar mezarlıklara.Hep incinen, ama incelemeyen kadınlar, her güne bir Prozacla katlanıyorlar
ve rüyalarına intihar süsü verilmiş çocuklar artık düşlerini gıcırdatmıyorlar...
Oysa bir düş bulsa yaslanacak çocuklar
/Hayatın düşlere borcu vardır;
çünkü hayatın insana borcu vardır /
Bir düş bulsa yaslanacak çocuklar
Gelip geçerken uzun zamanlar,
kimleri unuttuk kimler kalanlar?
IV
Artık hayatlarımız düşlerinden sökülüp monte ediliyorlar ve düşenler yitiyor, kalanlar yürüyorlar
Orospular uzun bacakları ve slikon memeleriyle caddeleri pervasız arşınlıyorlar.
Artık en namuslular orospular; bu yüzden yağmurlar şehri boşuna yıkıyorlar...
Kirvem, buradan görünmüyor uzun koyaklar;
yine o dağların ardı yâr,
ama vuslat bir uzak diyar.
Dağlar dağıldı, kentler yenildi diyorlar
Be kirvem, burada ne nüshayız ne asıl;
susmuş kanun, bitmiş fasıl!
Bizi hiçliğe yazıyorlar
Bizi hiçliğe yazıyorlar
Yılmaz Odabaşı