Jump to content



- - - - -

Darbe Günlükleri Haberini Ahmet Şık Dergide Yayınlanınca Gördü


  • Please log in to reply
1 reply to this topic

#1 milas

milas

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 939 posts
  • Cinsiyet:Bay

Posted 08.03.2011 - 11:13


Alper Görmüş noktayı koydu!
Darbe günlükleri haberini Ahmet Şık dergide yayınlanınca gördü
08 Mart 2011 Salı, 09:39:01
Taraf Gazetesi yazarı Ahmet Görmüş'ün haberine göre...

Zoryazı: Dörtyılsonra Darbe Günlükleri
Nokta dergisinden çalışma arkadaşım Ahmet Şık'ıngözaltınaalındığı gün televizyonlarda; ertesi gün gazetelerln habersayfalannda ve köşelerinde patlayan Darbe Günlükleri'ni açığa çıkartan gazetecl AhmetŞık" ve benzeri cümlelerle her karşılaşmamda -çaresizliğim her defasında biraz daha artmış olarak- şu soruyu sordum kendi kendime: Ben şimdi ne yapacağım? Dört yıl boyunca Darbe GUnlükleri'ni gün yüzüne çıkartan, ardından da yargılanan bîr gazeteci olarak bilindim. Bu yıllar boyunca sayısız söyleşi verdim, yazılar yazdım. Ve şimdi birdenbire, o haberin altında bîr Nokta muhabirinin imzasının bulunduğuna, haberin ona ait olduğuna dair bir "bilgî" sağ-sol, liberal-muhafazakâr gazete ve gazetecilerin müşterek onayıyla izleyicilere, okurlara duyuruluyordu. Haberve yorumlar o kadaryoğun, o kadar yaygın oldu ki, bunları izleyenlerîn ve okuyanların "herhalde biryanlış anlama olmuş" deme şansları tümüyle ortadan kalktı. Bu sürecin bir noktasında kendimi o izleyicilerin, okurlann yerine koydum ve bana haklı olarak şu soruyu sorduklarını tahayyül ettim: "Dört yıl boyunca Darbe Günlükleri'yle ilgili olarak yazdığmız yazılarda, verdiğiniz söyleşilerde Ahmet Şık'ın adını bir kez bile andığınızı hatırlamıyoruz... Doğrusu, bugünlerde öğrendiklerimizle bu tavrınızı birleştirdiğimizde slzi ayıplamamakelimizden gelmlyor." Kısacası, dört yıl boyunca başkasının emeği üzerinden itibar devşiren, üstelikde o emeği bir gün bileanmayan bir gazeteci durumuna düşmüştüm. Gerçeği anlatmazsam, bu algının derinleşip yerleşeceği apaçıktı ("Baksana, adam ağzını açıp tek laf edemedi").

Gazeteciliğimiz böyle işte...
Öte yandan meselenin bir de gazetecilik yanı var. Buradaki soru da şu: Dört yıl boyunca gündemde olan ve bu süre boyunca adı haberle bir kez bile anılmayan bîr gazeteci bir gün âniden bu haberin sahibi olarak gösteriliyor ve bütün bir basın bu yeni bilgiyi, sorgusuz sualsiz haberlerinde, yorumlarında tekrar ediyor. Bu, gerçekten de çok tuhaf, açıklanması çokzor bir duruma işaret ediyor. Adı dört yıldır Darbe Günlükleri'yle anılan gazeteci Alper Görmüş değil de başka birisi olsaydı bu yazıyı yine yazacağımı söylememe bilmem gerekvar mı? Hatta, bu yazıyı keşke üçüncü bir gözden yazabilseydim: Yani Darbe Günlükleri'ni yayımlayan gazeteci ben değil de başka birisi olsaydı ve ben de dışarıdan olan biteni eleştiren bir pozisyondan duruma müdahil olabilseydim... O zaman işim çok daha kolay olacaktı. Fakat ne yazık ki durum öyle değil; o gazeteci benim ve ben yıllardır ağırlıklı olarak medya eleştirisi alanında yazıp çizen birgazeteciyim... Dolayısıyla, kendimi savunmayı bir hak, meslektaşlarımı eleştirmeyi birgörevsayıyorum. Olan bitende hiçbir kusuru olmayan Ahmet tutuklu olarak cezaevinde olsa da, yazmak zorundayım bu yazıyı. Ahmet, kusura bakma... Beni böyle biryazıya mecbureden meslektaşlarım, size de teessüf ederim...

Bütün gazetelerde, bütün görüşlerden köşe yazılarında...
Yukarıda, konuya ilişkin haberve yorumların, okurların "herhalde biryanlış anlama var" deyip geçmelerini engelleyecek kadar yoğun ve yaygın olduğundan söz ettim. Şimdi size, bunun gerçekten de böyle olduğunu göstermek üzere 4 ve 5 mart tarihli gazetelerden birseçki sunacağım, ardından birkaç şey daha söyleyip bu sıkıntılı yazıyı bitireceğim... "Ahmet Şık aynı zamanda Nokta dergisinde Darbe Günlükleri'ni ortaya çıkaran gazeteci olarak biliniyor." (Taraf) "Darbe Günlükleri haberiyle büyük ses getiren gazeteci Ahmet Şık..." {Milliyet) "Şık, Ergenekon soruşturması delilleri arasında yer alan Darbe Günlükleri'ni de kamuoyuna duyuran isim oldu.1' {Miltiyet) "Ahmet Şık, Nokta dergisinde emekli Oramiral Özden Ömek'in Darbe Günlükleri'ni yazdı." (Sabafc) "Günlükleri günışığına çıkardı / Nokta'da yayımlanan ve Türkiye gündemini sarsan 'Darbe Günlükleri1 haberinin altında onun imzası vardı." {Vatan) "Şık, Darbe Günlükleri haberini yazan isim..." {Habertürk) "Ahmet Şık aynı zamanda Nokta dergisinde Darbe Günlükleri'ni ortaya çıkaran gazeteci olarak biliniyor." (Akşam) "Özden Örnek'e ait olduğu ileri sürülen Darbe Günlükleri'ni haberleştiren Ahmet Şık..." {Cumhuriyet) "Ahmet ve arkadaşları Nokta'da Özden Örnek'in Darbe Günlükleri'ni yayımlamasa, bugün Ergenekon soruşturması da olmayacaktı." (Ertuğrul Mavioğlu, Radikal) "Özden Örnek'in Darbe Günlükleri'ni Ahmet yazmıştı Nokta dergisine..." (Hikmet Çetinkaya, Cumhuriyet) u Nokta Dergisi'nde yayınlanan Darbe Günlükleri haberini hazırlayan Ahmet Şık'ın..," (İbrahim Kiras, Star) "Ahmet'in, Özden Örnek'in günlüklerini yayımlayan muhabir olarak, darbelerin karşısında durduğunu unutmayalım..." (Oral Çalışlar, Radikal) "Darbe Günlükleri haberinin altında imzası olan bir Ahmet Şık'ın..." (Hasan Cemal, Milliyet) "Ahmet şu an Ergenekon davasmdan ötürü içeride yatan emekli Oramiral Özden Örnek'e ait olduğu iddia edilen 'Sarıkız' ve 'Ayışığı' gibi darbe planlarının detaylarını içeren hatıra defterlerini ortaya çıkaran gazeteci olarak biliniyor." (Amberin Zaman, Habertürk) "Darbe Günlükleri'ni yazmaktan çekinmeyen bir gazetecilik sevdası..." (Reha Muhtar, Zaman) "Ahmet Şık çalışkan bir gazeteci olarak, Silahlı Kuvvetler içinde 2002-2003 yıllarında en üst düzeyde 'darbe' konuşulduğunu kanıtlayan, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek'in günlüklerini yayınladı. Bu haberle birlikte Ergenekon yapılanmalarmın boyutlarını Türk halkı açık olarak görebildi." (Okay Gönensin, Vatan)

Haberi Nokta çalışanları da dergide gördü...
Şimdi de işin aslını anlatayım size: Darbe Günlükleri'ni yaklaşık üç bin sayfalık Manılar"dan ben özetledim. Iki yazı işleri müdürü ile bir başka yönetici neyin üzerinde çalıştığımı bîliyorlardı, başka kimse Günlükler dergide yayımlanana kadar hiçbir şey bîlmedi. Haberi, Nokta'nm öteki çalışanları gibi Ahmet de dergide yayımlanınca gördü. Haberin altında imza yoktu, buna ben karar verdim; dava açıldığında (bundan emindim) haberi üstlenecektim. Aslında ben bunları defalarca anlattım, fakat demek herkes unutmuş! Keza, Darbe Günlükleri'yle ilgili olarak dört yıldır ilk kez bir başka gazetecinin adının telaffuz edilmesi, hiç kimsenin zihninde herhangi bir soru işaretine yol açmamış. (Ya da, yol açsa da "durşuna bir bakayım" deme zahmetine katlanmamış.) Ya da: Bilginİn yanlış olduğunu bile bile, "Bu, doğru olmasa da işe yarar bir bilgi, öyleyse işin aslını bir kenara bırakalım" denmiş. Bunlardan hangisinin hangi gazete ya da köşe yazarı için geçerli olduğunu bilmiyorum; tahminlerim var ama böyle bir işe girişmek işi çok uzatır. Kimin hangi kategoriye dahil olduğu çok da önemli değil zaten, fakat kategoriler önemli: Hafızasızlık, tembellik» meraksızlık, bir bilgiyi yanlışlığını bile bile kullanmak (gönüllü dezenformasyon), vb. Bu tatsız hikâyeyi, beni epeyce eğlendiren bir gözlemimle bitireyim: Basınımızın ulusalcı cenahı, Darbe Günlükleri'nden söz ederken, ilk kez bu metinlerin "orduyu yıpratmak" amacıyla uydurulmuş bir "paçavra" olduğu yorumunu yapmadılar. Eh, bu da beni çok keyiflendirdî!

Telefon konuşmalarının hepsi bu mu
Son Ergenekon gözaltılarını ve bilahare tutuklamalarını ben tabii ki öncelikle Ahmet Şık üzerinden değerlendirme eğilimindeyim. Gayet basit bir nedenle: Çünkü 0 çok yakından tanıdığım, düşüncelerini çok iyi bildiğim bir gazeteci... Bu bilgiyle baktığımda (son birkaç yıldır görülen büyük davalara bakışımızda bazı farklılıklar olsa da) onun Ergenekon'la ilişkisi gerekçe göstererek tutuklanmasını, tek kelimeyle tuhaf, anlaşılmaz bir gelişme olarak görüyorum. Ahmet'i neden tutukladıklarına dair elimizde fazla bir veri yok. Bu çerçevede şimdilik en fazla dünkü (7 mart) 4/c^amgazetesinde yayımlanan "Savcılık soruları ve ona verilen cevaplar"la Savcı Zekeriya Öz'ün aŞu anda açıklayamayacağımız deliller var" yönündeki ifadesiöne çıkıyor. Doğrusu, sorulara baktığımda Zekeriya Öz'ün "başka şeyler var" yönündeki açıklaması inandırıcılığını yitiriyor. Meğerki okuduğumuz metin, soruların sadece bir bölümünü kapsıyor olsun. NOT. Biraz önce Adalet Bakanı'nın açıklamalarından öğrendim; soruların çok küçük bir bölümü yayımlanmış. Bu durumda soru şu: Gazetecilere bu kadarı mı verildi, yoksa onlar bir seçmemîyaptı... Umarım bu soruların tümünü görme şansımız olur.

Anahtar Kelimeler
Ahmet Şık, Nokta dergisi, Darbe
necip fazıl a sormuşlar; edebi nerden öğrendin, cevap vermiş edep sizden

#2 Melih

Melih

    Giggity Giggity Goo!

  • Kurucular
  • 8,516 posts
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Bahçelievler - İstanbul
  • İlgi Alanları:Sadece Harabe.net :)

Posted 10.03.2011 - 15:30

Nagehan Alçı lafı yanlış anlayınca

Posted Image

Akşam yazarı Nagehan Alçı bugün köşesinde "Ahmet Şık'ın imzası" başlıklı bir yazıyla Taraf gazetesi yazarı Alper Görmüş'ün pazartesi günü kaleme aldığı "Zor Yazı" başlıklı yazısını sert bir dille eleştirdi.

"Alper Görmüş'ün pazartesi günü Taraf'taki yazısını hayretler içinde okudum" diyen ve tepkisini "Bu açıklama karşısında kanım dondu" şeklinde dile getiren Alçı, Görmüş'ün yazdığı yazıdaki bir ifadeyi yanlış anlayınca olanlar oldu.

CÜMLEYİ YANLIŞ ANLADI OLANLAR OLDU

Yazısının tamamını Alper Görmüş'ün "O dönem o günlükleri ben bulup yayına hazırlamıştım. Ben yazdım ama Ahmet'in imzasını koyduk. Dava açılırsa yine ben sorumlu olacaktım' dediğini ileri sürerek bir muhabirin imzasının kendisinden habersiz nasıl bir haberin altına konulabileceğini tartıştı.

Görmüş'ü pervasızlıkla, Ahmet Şık'ı kendini kullandırmak ile itham eden yazı gazetecinin imzasının kendine güveninin damgası olduğunu ileri sürdü.

İŞTE ALÇI'NIN KÖŞESİNDE YAZDIKLARI

"Bu açıklama karşısında kanım dondu. Alper Görmüş takdir ettiğim, beğenerek okuduğum ve cesur bulduğum bir gazetecidir ancak burada ona isyan etmeden duramıyorum:

Görmüş kendi hazırladığı haberin altına nasıl olur da bir muhabirin imzasını koyar? Ahmet Şık yazmadığı bir haberin altına imzasının konmasını neden kabul eder? İmza bir gazetecinin damgası, sözü, garantisi değil midir? Ne zamandan beri isim kullanmak bu kadar rastgele hale geldi? İmza böylesine pervasızca kullanılabiliyorsa biz neden Hanefi Avcı ya da Sabri Uzun'un kitaplarını onlar mı yazdı diye tartışıyoruz?

Benim her geçen gün medyada ilkelerin egemen olacağı bir ülkede yaşama hayalim azalıyor. Günlerdir 'soruşturma kapsamındaki iddiaları bilmiyorum ama Ahmet Şık iyi bir gazetecidir' diyorum her yerde ancak Görmüş'ün açıklamasından sonra biz Şık'a ait olarak sunulan haberlerin hangisinin gerçekten ona ait olduğunu nereden bileceğiz? Onun iyi bir gazeteci olup olmadığına neye bakıp karar vereceğiz?"

ALPER GÖRMÜŞ GERÇEKTE NE YAZMIŞTI?
Nagehan Alçı'nın okuyunca yanlış anladığı ve kanını donduran yazısında Alper Görmüş Taraf'taki köşesinde şöyle yazmıştı:

Haberi Nokta çalışanları da dergide gördü

"Şimdi de işin aslını anlatayım size: Darbe Günlükleri'ni yaklaşık üç bin sayfalık "anılar"dan ben özetledim, iki yazı işleri müdürü ile bir başka yönetici neyin üzerinde çalıştığımı biliyorlardı, başka kimse Günlükler dergide yayımlanana kadar hiçbir şey bilmedi. Haberi, Nokta'nın öteki çalışanları gibi Ahmet de dergide yayımlanınca gördü.

Haberin altında imza yoktu, buna ben karar verdim; dava açıldığında (bundan emindim) haberi üstlenecektim.

Aslında ben bunları defalarca anlattım, fakat demek herkes unutmuş!"

Nagehan Alçı'nın yanlış anlama ardından yazdığı köşesine buradan ulaşabilirsiniz.
2000 - 2010


bit.gifladybug.gif






Similar Topics Collapse

  Topic Forum Started By Stats Last Post Info

4 user(s) are reading this topic

0 members, 4 guests, 0 anonymous users