Yirminci yüzyılın en önemli yazarlarından biri olan George Orwell, 47 yıllık yaşamına iki başyapıt sığdırdı. Hayvan Çiftliği ve Bin Dokuz Yüz Seksen Dört. 1945 yılında yayınlanan Hayvan Çiftliği’nde, bir grup hayvanın kendilerini sömüren insanların yönetimini devirip eşitlikçi bir toplum kurmasının öyküsü anlatılıyordu. Ama zamanla hayvanların zeki ve iktidar düşkünü önderleri olan domuzlar, devrimi yolundan saptırarak insanlardan daha baskıcı ve acımasız bir diktatörlük kuruyorlardı. Bir siyasal yergi başyapıtı sayılan Hayvan Çiftliği’ni 1949’da Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı roman izledi. Orwell’in bu son kitabı, her şeyin tümüyle devletin denetiminde olduğu belleksiz ve muhalefetsiz bir toplum tehlikesine karşı yürekten bir uyarı niteliğindeydi. Dünyanın sürekli birbiriyle savaşan üç totaliter polis devletinin egemenliği altında olduğu düşsel bir gelecekte geçen roman, hem o dönemde hem de sonraki yıllarda çok sayıda okuru derinden etkiledi.
Ne Okuyorum?
#641
Gönderim zamanı 27.01.2010 - 11:40
#642
Gönderim zamanı 02.02.2010 - 20:37
“İnsanın, tuzakları fark etmek için tilki, kurtları korkutup kaçırtmak için de aslan olması gerekir.”
Niccolò Machiavelli
Niccolò Machiavelli’nin 1513’te kaleme aldığı, ama ölümünden sonra, 1532’de yayınlanabilen Prens, daha ilk günden başlayarak günümüze kadar gelen bir tartışma başlattı. Prens, devlet yönetiminde amaca ulaşmak için her yolun geçerli olduğunu savunan bir el kitabı mıydı, yoksa devletin ve iktidarın gerçek doğası üstüne felsefî ve siyasal bir başyapıt mı? Prens, kimilerince “şeytanın kitabı” olarak nitelendi, kimilerince de gerçekçi siyaset kuramının bir başyapıtı olarak. Ama devlet yönetme sanatının en temel kaynaklarından birini oluşturan Prens, beş yüz yıla yaklaşan bir zamandır yönetenlerin de, yönetilenlerin de okumadan edemedikleri bir kitap oldu.
Yalnızca siyasal içeriğiyle değil, edebî üslubuyla da klasik edebiyatın ölümsüz metinleri arasına giren bu benzersiz kitabın Kemal Atakay’ın İtalyanca aslından yaptığı çevirisini, yazar ve yapıt üstüne kapsamlı bir inceleme ve açıklayıcı notlar eşliğinde sunuyoruz.
“Prens, yayımlandığı andan başlayarak, hararetli tartışmalara yol açtı. Özellikle İngiltere ve Fransa’da kitabın içeriği ahlakçıların saldırısına uğradı. Bazı kilise adamları, kitabı şeytanın eseri olarak nitelendirdiler, yazarını ise pagan bir anlayışı savunmakla, kötülük kaynağı olmakla suçladılar. Bu süreç içinde Makyavelci, Makyavelcilik terimleri doğdu... 16. yüzyılda, genellikle tanrıtanımaz, hatta Hıristiyan karşıtı olmakla suçlanan Machiavelli’nin bütün yapıtları Katolik Kilisesi’nin ‘Yasak Kitaplar Dizisi’ne konuldu. Prens’e yönelik güçlü bir eleştiri de, Prusya Kralı II. Friedrich’in yazdığı Anti-Makyavel’di... Ne var ki, aynı dönemde Hume, Rousseau ve Montesquieu gibi düşünürler, Machiavelli’yi siyasal zorbalığın doğasını açığa vuran bir düşünür olarak görüyorlardı... 20. yüzyılda, Prens’i bir yergi olarak yorumlayanlar da, Machiavelli’yi cumhuriyetçiliğin ve özgürlüğün savunucusu olarak görürler; zorbalığın işleyişini betimlemesindeki amacın, bu zorbalığa direnebilmek olduğunu belirtirler.”
Kemal Atakay
#643
Gönderim zamanı 02.02.2010 - 21:05
Bunaldıgında hayattan,tarz degıstırmek lazım;baska dunyalarda yasamak..Tavsye ederım ;ozellıkle gece uyuyamayan ama yapacakta bırsey bulamayanlar ıcın
Lısteme ekledıgım dıger kıtapsa Niccolò Machiavelli
"En iyi kuram 'Zamana bağlı olarak yanlışlanabilir" Karl Popper
"Düşünce özgürlüğü lehindeki temel sav, bütün inançlarımızın kuşku götürür olmasıdır Bertrand Russel
"Soyut ve Somut kavramlar hiçbirşekilde İlişkilendirilemez ve Örneklendirilemezler" Mw
#644
Gönderim zamanı 07.02.2010 - 14:55
ilginç farklı bi tarzda yazılmış değişik bir tadı var ben beğendim filmini de izleyeceğim..
#645
Gönderim zamanı 07.02.2010 - 15:46
Çağdaş Amerikan edebiyatının en özgün yazarlarından Paul Auster'ın New York Üçlemesi, yazarın hayranlarının mutlaka okuması gereken üç kült kitabı birleştiriyor: Cam Kent, Hayaletler ve Kilitli Oda. Polisiye romanla postmodern kurmacanın bir harmanı olan ve kafkaesk bir üslupla örülen üçlemede yazar, okuru kilitli odalarda, geçmişte ve gelecekte, tuzaklı sokaklarda, çifte ve karanlık kişiliklerle donattığı kahramanlarının peşinde dolaştırırken, romanın her sayfasına dağıttığı ipuçlarını anlamlandırmayı okura bırakıyor. Kahramanlarım soyut ya da somut kilitli odalara sokarak, özgürlüklerini ancak oradan kaçarak elde edebilecekleri dünyalar kuruyor. Sokuldukları kafesin sınırlarının nereye vardığını ancak kurtulunca anlayan kahramanlarına -ve okuruna- üzerlerindeki baskıdan kurtulma kapılarını açacak anahtarları da sunuyor.
#646
Gönderim zamanı 08.02.2010 - 20:30
Bu neden son ? Bitmesin diye yavaş okumaya çalışıyorum, başarılı olamıyorum..Yarısını geçtim bile..
#647
Gönderim zamanı 12.02.2010 - 12:28
Paulo Coelho ~ Kazanan Yalnızdır
Kazanan Yalnızdır’da Paulo Coelho, On Bir Dakika ve Zâhir’de öne çıkan temalara geri dönüyor. İçinde yaşadığımız dünyada, lükse ve ne pahasına olursa olsun başarıya olan bağımlılığımızın, yüreğimizin sesine kulak vermemizi engellediğini anlatıyor bize.
Coelho okuru bu defa, kendi deyimiyle Süpersınıf’ın hayallerin gerçeğe dönüştüğü sinema ve moda dünyasına girebilenlerin– toplandığı Cannes Film Festivali’ne götürüyor. Bu ayrıcalıklı sınıfın bazı üyeleri zirveye ulaşmıştır ve konumlarını yitirmekten korkarlar: para, güç ve ün tehlikededir: çoğu insanın, bedeli ne olursa olsun, uğruna her şeyi yapmaya hazır olduğu değerler.
Kitabın kahramanları bu modern gösteriş dünyasında buluşur: Rus milyoner İgor, Ortadoğulu moda devi Hamid, başrol peşinde Amerikalı aktris Gabriela, hayatının vakasını çözmeyi uman dedektif Savoy ve başarılı bir mankenlik kariyerinin eşiğindeki Jasmine. Dayatılan türlü hayalin yarattığı kargaşada, kendi kişisel hayalini belirlemeyi ve gerçeğe dönüştürmeyi kim başaracak?
#648
Gönderim zamanı 18.02.2010 - 05:59
#649
Gönderim zamanı 18.02.2010 - 09:03
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#650
Gönderim zamanı 18.02.2010 - 11:51
Milletinin hürriyet davasını cılız omuzlarında hayatı pahasına taşımış bir kahraman… Doğumuyla başlayan, adının konmasıyla süren, hayatının bütün safhalarında beliren ve nihayet ahirete irtihalinde iyice temayüz eden bir müstesnalık… Hem sahasında saygınlık uyandıran çalışmalar yapmış bir ilim adamı hem de yüreğinde karıncaların dahi ezilmediği bir sanatkâr. Fırtınalı hayatıyla bir dava, tükenmek bilmeyen sevgisiyle bir gönül insanı… Hatıraları, hakkında anlatılanlar, yazılanlar, yazdıkları ve konuştukları... “Meni Sevenlere Hoşbehtlik Arzulayıram” “… Sevmeyenler de milletimizin övladı olduğu üçün onlara da hoşbehtlik arzulayıram. Milletimin övlatlarına balalarım kimi bahıram. Bu istek menim içimden gelen istek’dir. His edirem ki, insanların hamısını sevmek menim millî borcumdur. Türk Dünyasını, Türk Milletini daha çok istediyime göre belke de hamını sevdiyime göre güc tapıram. “
#651
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 23:48
"Ruh Adam", Türk edebiyatında pek alışılmamış çeşitte bir romandır. Müellifin tarihi romanlarını okumuş olanlar, tarihi bir roman gibi başlayan bu eserin öyle olmadığını görecek, sayfalar ilerledikçe kendilerini aşırı bir sembolizmin içinde bulacaklardır.
Bir tarih çeşnisinin de yer aldığı roman, yaşamanın gayesini yalnızca askerlikte bulan bir subayın hayatıdır. Tabiatüstü olaylarla anlatılan bir hayat hikayesinin, dikkatle bakıldığı zaman, gerçeklerin sembollerle çerçevelenmiş ifadesinden başka bir şey olmadığı görülecektir.
"Ruh Adam", kendi nefsi ile mücadele eden bir insanın macerasıdır. Edebi-ruhi tahlilini yapanlar, eserin hakikaten bir roman mı, yoksa yaşanmış bir hayat mı olduğunu kestirmekte hayli tereddüde düşeceklerdir.
#652
Gönderim zamanı 19.02.2010 - 23:52
#653
Gönderim zamanı 22.02.2010 - 22:26
#655
Gönderim zamanı 27.02.2010 - 19:28
D.H.Lawrence - Ölen Adam
Bilge KARASU çevirsi
#656
Gönderim zamanı 27.02.2010 - 22:04
Harry Potter- Felsefe Taşı
Canım sıkıldıkca okuyorum..gercı bu serı 3ten sonra kıvama gelıyor dıye dusunuyorum. Harıka bır kıtap..
Tavsıye ederım
Sevgili pikaçu
okuyacak baska kitabın yoksa sana harry potter hediye etmemi ister misin:)
Bu mesaj Makrow tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 27.02.2010 - 22:06
"En iyi kuram 'Zamana bağlı olarak yanlışlanabilir" Karl Popper
"Düşünce özgürlüğü lehindeki temel sav, bütün inançlarımızın kuşku götürür olmasıdır Bertrand Russel
"Soyut ve Somut kavramlar hiçbirşekilde İlişkilendirilemez ve Örneklendirilemezler" Mw
#657
Gönderim zamanı 07.03.2010 - 22:49
”Türk Milleti, devlet kurduğu her coğrafyada, oradaki kültür ve medeniyete damgasını vurmuştur. Anadolu’da kurduğu beylikler ve devletler ise, daha yoğun bir faaliyet ve özen göstermiş, birçok merkezlerde İslâm ve Türk kültür motifleriyle yoğrulmuş orijinal eserler vermişlerdir. Şehirlerde ve ticaret yolları üzerinde Ahi dergâhları, kervansaraylar, çarşılar kurulmuş, sosyal yapımız bu tür yapıların etrafında örülmüştür. Mevlevîlik, Bektaşîlik başta olmak üzere çeşitli tasavvufî kurumlar ve medreseler insanlarımızın manevî yapısını şekillendirmiştir. Bütün yurt baştanbaşa darüşşifalar, imaretler, çeşitli hayrat ve vakıflarla donatılmıştır. Bu ve benzeri unsurlar birleşerek kendine has bir Türk Kimliği oluşturmuş; vatanımızın ve insanımızın karakterini belirlemiştir.”
Eser özellikle XI.-XIII. Asır kaynaklarına, seyyahların yazdıklarına ve belgelere dayanarak Anadolu’nun Malazgirt’ten itibaren yaşadığı büyük tarihî, coğrafî ve kültürel oluşumu gözler önüne sermektedir.
#658
Gönderim zamanı 09.03.2010 - 18:04
...
#659
Gönderim zamanı 10.03.2010 - 18:51
kurtuluş savaşımız edebiyatımızda önemli bir yer tutar. kemal tahir’in yapıtları içinde tuttuğu yerin oranı ise, edebiyatımızda kurtuluş savaşımızın tuttuğu yerin oranını geçer.
saray marangozlarından, okuma yazma bilmez mahir efendi’nin, köylü kurnazlığıyla kendini kayırttırarak omuzundaki askeri rütbeleri bir bir artırışını izlerken, ülkenin üstüne çöreklenmiş emperyalistlerin baskısı ve güdümü altında halkına yabancılaşarak iktidarsızlaşan bir iktidarın ihanetine karşı yurdunu savunma refleksini yitirmemiş olan herkesle birlikte onu kuvayı milliye’nin ve mustafa kemal’in yanına götüren serüvenine de tanık olacaksınız.
dünü bilmek, bugünü anlamak demekse, bir mülkiyet kalesi, kemal tahir’in romanları içinde bu açıdan da önemlidir.
#660
Gönderim zamanı 12.03.2010 - 18:22
kpss bitsin ilk işim 'Nutuk' okumak olacak.
Nutuk okuMAYAN var mı?
(tahminim yoktur)
Benzer Konular
Konu | Forum | Konuyu Açan | İstatistikler | Son Mesaj Bilgisi | |
---|---|---|---|---|---|
Ne okuyorum? |
Geri Dönüşüm Kutusu | Gölge |
|
|
|
Ne okuyorum? |
Geri Dönüşüm Kutusu | REBEL |
|
|
8 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 8 ziyaretçi, 0 gizli