Herkesin vardır bir anısı eminim. Ben bir tanesini anlatayım herkes anlatsın. Anlatamayan bizden değildir!.
Ben lise sondaydım sanırım. O zamanlar bilgisayar kurslarına gitmek modaydı. Kurslar iş garantili filan diye ilanlar veriyordu. Neyse ben de liseden sonra bir baltaya sap oluruz diyerekten Fatih'te bir bilgisayar kursuna yazıldıydım. Bir tomar da para verdim. Daha doğrusu taksit ödedim.
Kurs cumartesi pazar. Sabahtan akşama kadar. 8 ay filan sürdü. Bir hafta kursun taksitini götürüyorum. Cebimde sadece kurs taksit parası ve bir de Zeytinburnu'ndaki evimizde gidiş dönüş yol parası var. Kursa gider gitmez taksiti yatırdım. Kaldı mı sadece eve dönüş yol parası.
Neyse sonra öğlen oldu ben aç karna arkadaşlarla kursun kafeteryasına indim. Derken önümüze çay geldi. Aldım anasını satayım. Parasını da kendim verdim. Artık eve dönüş yol parası bile kalmadı. Ama miktarını hatırlamıyorum.
Neyse o gün kurs bitti. Artık Fatih'ten Zeytinburnu'na yürüyerek gideceğim garanti. Hem de aç karnına. Kursta Zeytinburnu'nda oturan bir arkadaş daha vardı. Gel beraber gidelim dedi. Dedim sen git benim şurada bir işim var. Elemanı gönderdim ben de Fatih'ten Fındıkzade'ye doğru giden Akdeniz caddesine doğru yürümeye başladım. Yürü babam yürü. Öyle bir acıktım ki anlatamam. Baktım cepteki para bakkaldan bir ekmek almaya bile yetmiyor.
Neyse yürü babam yürü Topkapı'ya kadar geldim. Bir tane halk ekmek bayi gördüm. Camında ekmeğin fiyatı yazıyordu. Bir baktım tam da benim cebimdeki paraya bir ekmek alınıyor. Gittim aldım bir tane halk ekmek. Param yetmediği için adam poşet de vermedi. Öylece bir ekmeği aldım elime. Yavan ekmeği yiye yiye eve kadar gittim.