İçerik değiştir



- - - - -

Kur'an Gerçeğini Fark Edebilmek...


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 1 yanıt verildi

#1 halukgta

halukgta

    Zaman buldukça takılır

  • Üyeler
  • 169 Mesaj

Gönderim zamanı 07.01.2014 - 14:23


Günümüz de bizler, İslam ı nasıl anlamaya çalışıyor ve yaşıyoruz hiç düşündünüz mü? Kendimizden bir emek harcıyor da Kur’an ın rehberliğinden faydalanıyor muyuz dersiniz? Bu soruyu önce kendimize soralım. Alacağımız cevap çok önemli. Eğer kendimiz bir çaba göstermiyor da, Rabbin rehberinde neler yazıyor hiç farkında değilsek, sanırım gittiğimiz yolun Allahın doğru yolu olduğunu bilemeyiz.

 

 Bizlere, sen okusan da Kur’an dan anlayamazsın denmişte, bizler onlara inanmışsak, zaten Kur’an ile temasımız kesilmiş demektir. Kur’anı anlayarak okumak günahtır diyorlarsa, şunu sakın unutmayınız, birileri bizden bir şeyler saklıyor demektir. Allah sizleri bu kitaptan hesaba çekeceğim diyorsa, Rabbim anlaşılması zor bir kitap asla göndermez. Yemin ederek birçok kez tekrarlayıp, bu kitabı sizler için kolaylaştırdım diyorsa Rabbim, gelin beşerin sözlerine değil, RABBİN SÖZLERİNE İNANALIM.

 

Bizler günümüzde ne yazık ki, İslam dinini Kur’an dan değil, geçmiş çağlarda  insanların Kur’an dan ne anladıklarını okuyarak anlamaya çalışıyoruz. Rabbim her çağa hitap eden bir rehber göndermiş ise, bu kitabın, rehberin anlatmak istediklerini de yine yaşadığımız çağa göre, yaşadığımız şartların getirdiği sorunların paralelinde, onu anlamamız gerekmektedir.

 

Sizlere bu konu ile ilgili çok güzel değerlendirmesi olan, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim üyesi olan, Prof. Dr. Yunus Vehbi YAVUZ Hocanın, bir yazısından alıntı yapmak istiyorum. Gerçekten günümüzde bizler, İslam dinini nasıl anlamaya çalışıyoruz ve nasıl bir yol izliyoruz, bu konuda bana göre çok yerinde, isabetli tespitlerini hiç yorum yapmadan sizlere naklederek, faydalanacağınızı umuyorum.

 

( Kanımca, Kur’an’ı anlamak, onun engin mesajlarını algılamak bugün ve her gün yaşayan insanların en önemli meselesidir. Çünkü Kur’an sadece Müslümanlara değil, tüm insanlara gönderilmiş ilahî bir kitaptır. Fakat özellikle ona inanan Müslümanların çağa göre ondan mesaj alması çok büyük bir önem arz ediyor. Biz geleneksel bir anlayış çerçevesinde Kur’an’ı bugün anlamıyoruz, belki bizden öncekilerin ondan ne anladıklarını anlamaya çalışıyoruz; yine biz Kur’an’dan yararlanmıyoruz, belki öncekilerin yararlandıklarından yararlanmaya çalışıyoruz. Bunun anlamı şudur: Biz Kur’an’ı çağımıza göre anlamıyoruz, ondan yararlanmıyoruz.

 

Başka bir ifade ile biz Kur’an’ı anlamıyoruz, onu başkalarının kafası ile anlıyoruz, yani düşünmeksizin anlamaya çalışıyoruz. Başkalarının Kur’an’ı tarihte nasıl anladıklarını anlıyoruz da onun için anlayamıyoruz; başkalarının anlattıklarını anlatıyoruz da onun için anlatamıyoruz; onun için ondan yararlanamıyoruz. Bunları anlamak da anlamaktır, yararlanmak da yararlanmaktır, fakat çağdaş bir anlama, çağdaş bir yararlanma değil, belki tarihteki olguların hikaye edilmesi, bugünün toplumlarının idrakine sunulmasıdır. Bunun pratikte büyük bir yararı olmasa da tarihî bir değeri vardır. Bundan ancak, ilim adamları istifade eder, değerlendirmeler yaparak günümüzde nasıl anlamamız gerektiği noktasında bizlere ışık tutar.

 

Oysa, Kur’an’ı anlamak, onun anlattıklarını anlamaktır; onun verdiği mesajları almaktır, yoksa başkalarının aldığı mesajı almak, anladığını anlamak, ya da anlatmak değil. Kur’an’ı anlamak onun mesajı ile çağ arasında kuvvetli bir bağ kurmaktır. İşte tefsir kitapları bize başkalarının Kur’an’dan ne anladıklarını anlatmakta; tefsir âlimlerinin yaşadıkları çağda Kur’an’dan anladıkları mesajı yansıtmaktadır.

 

Yine Kur’an’dan yararlanmak, öncekilerin yararlandıklarından yararlanmak değil, onun mesajlarını çağımızın ihtiyaçlarına göre aklederek ondan yararlanmaktır.

 

Kurtuluşu yakalayabilmek için, biz Kur’an’ı ölülere değil, dirilere okumalıyız; ölmüş kalpleri Kur’an’ın diriltici nefesleri ile diriltmeliyiz; biraz da bu ilahî mesajı kendimiz yararlanmak için, çağımızın sorunlarına çözüm aramak için okumalıyız. Asırlarca biz, Kur’an’ı anlamadan çok okuduk, biraz da anlayarak okumaya çalışmalıyız. Bugüne kadar kul kitaplarını Allah’ın kitabının önüne alarak hep onlardan yararlanmaya çalıştık, artık biraz da Allah’ın Kitabını öne alarak ondan yararlanmaya çalışmalıyız. Bilmeliyiz ki, bizi ayağa kaldıracak olan kitap Kur’an’dır.

 

Kur’an kendini savunan kitaptır. Onun savunmaya , propagandaya, korunmaya ihtiyacı yoktur. Olsa olsa kullar Kur’an’ın tanınmasına hizmet edebilirler. Kur’an’a hizmet çerçevesinde kul olarak bize düşen görev Kur’an ile toplum arasında oluşan duvarları yıkmak, Kur’an güneşi ile bu dünya hayatı arasındaki kara bulutları dağıtmaktan ibarettir. Tabiri caiz ise, bizim görevimiz, güneşi insanlara göstermektir, onu savunmak değil. Bunu yapabilirsek kendimizi bahtiyar sayabiliriz. )

 

Yukarıdaki gerçekler, günümüz İslam yaşamının apaçık tespitleridir. Bu güzel açıklamalarından dolayı, bu yazıyı kaleme alandan, Allah binlerce kez razı olsun. Rabbin ayetinde söylediği gibi, gözlerde perde yoksa gönül ve kulaklar mühürlü değilse, Kur’an ın ışığını, parıltısını kesinlikle görecektir kullarım diyor.

 

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK


Bu mesaj halukgta tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 07.01.2014 - 14:26


#2 duygusuz

duygusuz

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Üyeler
  • 8.004 Mesaj
  • Konum:niko
  • İlgi Alanları:güzel ve iyi olan her şey

Gönderim zamanı 10.01.2014 - 20:31

Kur'an'ı sıradan biz insanların idrakine daha iyi sunabilmek için o tefsirler yapılmıştır. Kutsal kitabı tefsirsiz okumak bazı noktaları eksik ve yanlış "yorumlamamıza" neden olabilir. o yüzden örneğin Elmalılı Hamdi Yazır ın tefsirlerini herkese tavsiye ediyorum.  Hangi ayet niçin indirilmiş/ Nerede indirilmiş/ hangi olayın üzerine indirilmiş?   Elbette Kur'an'ı okuyacağız, anlayacağız ama TEFSİRLERDEN DE YARARLANACAĞIZ.

 

Ayrıca günümüz hayatında insnların en büyük eksiği, hayatlarını Peygamber sünnetlerinin ışığı altında yaşayamamalarıdır. Kur'an ve sünnet birbirinden ayrılmaz parçalardır.

Günümüzde de Resulullah (sav)’ın sünnetini reddeden bazı insanlar vardır. Bu kimseler, "Kuran’ı okuruz, Resulullah (sav)’tan gelen bir açıklamaya muhtaç olmadan onu kendi başımıza anlarız" diyorlar. Kuran’ın hayata geçirilmesi ve uygulanması anlamına gelen sünnete ise yüz çeviriyorlar.

Oysa ki "sünnet’i terkeden bu kimseler, bizzat Kuran’ın hükümlerini göz ardı etmektedirler. Çünkü sünnet, Kuran’ın bir açıklamasıdır ve daha da önemlisi, Kuran’da bizzat emredilmiştir. Allah (c.c.), ümmeti yalnızca Kitap’a itaatle yükümlü kılmamış, aynı zamanda Resulullah (sav)’a itaati de farz olarak emretmiştir.

 

"Kim Resulullah’a itaat ederse, gerçekte Allah’a itaat etmiş olur..." (Nisa Suresi, 80)


............................şşşşt sessiz ol!.................................






Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

5 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 5 ziyaretçi, 0 gizli