UĞUR GÜRSES HÜRRİYET
Son dönemde yaşanan tüm siyasi gelişmelere rağmen AK Parti’nin oy kaybetmemesinin en önemli gerekçesi ekonomik refahın bozulmamış olması.
Son bir yıl içinde makroekonomik parametrelerde oynamalar olsa da hane halkının iş imkânlarında ve gelirinde rahatsızlık verecek bir kayıp yaratan tablo yok.
YEREL seçimin Türkiye genel sonuçlarını öncekine göre karşılaştırmak pek de doğru değil ama genel eğilime ve oy oranına da bakarak herhalde şu soru sorulmalı; bunca yolsuzluk ve rüşvet iddiasına karşın Ak Parti neden belirgin bir oy kaybına uğramadı? Basit bir gerekçesi var aslında; geniş seçmen kitlelerinin ekonomik refahı bozulmuş değil. Son bir yıl içinde makroekonomik parametreler bozuluyor olsa da, hane halkının iş imkânlarında ve gelirinde rahatsızlık verecek bir kayıp yaratan tablo yok.
MOLDOVA-İSVEÇ FARKI
Peki ya yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının etkisi? Bu durum nasıl açıklanabilir? Buna yanıtı bir CHP’li veriyor. Genel Başkan Yardımcısı Prof. Hurşit Güneş bizler henüz seçim sandığına gitmemişken, bu konudaki çeşitli makaleleri işaret ederek başka ülke örneklerinden bu tabloyu açıklıyordu. Güneş, New York Üniversitesi doktora öğrencisi Marko Klašnja’nın bir makalesine atıfta bulunuyordu. Klašnja, yolsuzlukların yaygın olduğu bir ülke olan Moldova ile çok nadir olan İsveç’i karşılaştırıyor. Araştırma şunu sorguluyor: Kent ekonomisini geliştiren belediye başkanı hakkındaki yolsuzluk iddialarının oy üzerine nasıl etki yapıyordu?
REFAH ARTIŞININ ÖNEMİ
Sonuç şuydu; İsveç’te ekonomide ne tür gelişme olursa olsun, halkın yolsuzlukları katı biçimde cezalandırdığı ortaya çıkıyordu. Moldova’da ise ekonomik gelişme varsa halkın yolsuzlukları göz ardı ettiği gözleniyordu. 2013 yılındaki Yolsuzluk Algısı Endeksi’ne bakıldığında İsveç en temiz 3. ülke gelirken, Moldova 102. sırada yer alıyordu. Bu endekste 50’li sıralarda yer alan Türkiye’nin gelir artırma macerası da devam ediyor. Hurşit Güneş, şöyle sorguluyordu; “neden İsveç yolsuzluklara çok duyarlı da, Moldova değil? Bu soruyu şöyle sorarsak yanıt da kolaylaşır: Neden İsveç ekonomik refah artışına yeterince duyarlı değil de, Moldova duyarlı? Çok basit. Moldova’da refah artış beklentisi çok daha yüksek çünkü İsveç zaten refaha kavuşmuş durumda. O halde refah artış beklentilerinin olduğu ülkelerde yolsuzluk söylentilerinin önemi azalıyor.”
HALK İTİBAR ETMEDİ
Bu satırları yazarken açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler ‘halkımız yalan ve iftiralara itibar etmemiştir’ diyordu. Olasılıkla da, bunca yolsuzluk ve rüşvet haberini görmezden gelen ve hane refahına bakarak karar veren bir bölüm seçmen, bir şehir efsanesi halini alan ‘yiyorlar ama çalışıyorlar’ sözünü de tescil etmiş görünüyor.
Seçim sonrası ekonominin seyri
EKONOMİ zaten küresel koşullardan kaynaklanan bir yavaşlama sürecine girmişti. Son 3 aydır da siyasal krizle beklemede, seçim sonuçlarını da görme beklentisi içindeydi. Seçim sonrası mali piyasalarda ‘ralli’ olarak tanımlanabilecek önemli hareket beklenmiyor. Makroekonomik kısıtlar belli; enflasyon yükseliyor ve sermaye girişleri kısıtlı. Merkez Bankası’nın politika seçenekleri de esnek değil. Bu sonuçla, ülkeye sermaye yağacak mı? Hayır. Çünkü en önemlisi, iktidar partisinin nasıl hükümet edeceği konusundaki belirsizliğin, seçim sonrasında da devam etmeyeceğine dair belirti yok. Siyasal istikrar konusunda belirsizlik ortadan kalkmıyor. Bu da, belirsizliğe karşı hane halkının ve şirket davranışlarını ve beklentilerini değiştirmeyecek. Hane halkının ve şirketlerin, ‘kaldığımız yerden devam’ dedirten bir sonuç yok.
***************************************************************************************************
Yolsuzluklara duyarli olmamiz, yöneticilerimizi cezalandırmamız için ülke ekonomisinin kalkınmasini mi bekleyecegiz?
Türk hane halkinin yani secmen kitlesinin ekonomik refahı yüksek oldugu, en azından kötülesmediği icin mi yolsuzlukları sandıkta cezalandırmıyor?
Türkiye'nin ekonomik gelismesi mi hane halkinin refahini arttirdi?
Hane halkinin refahi mi ulke ekonomisini gelistirdi?
Kendimden örnekleyecek olursam, evet iyi bir isim ve ulke standartlarina gore iyi bir gelirim var. Evim kira degil. Üc cocugum var ve onlarin gelecegi icin cabaliyorum. Evet biraz fazla acildim ve kredi borclarim var. Su an icin sikisigim.
Fakat, yapimdandir herhalde, canim yanmadan da cani yananlardan dolayı isyankar ve muhalif bir karakterim var.
Şimdi benim ekonomik durumum iyi diye, yukarıdaki yazida Moldova halkinin duyarsizligina paralel bir gidisat sergileyecek yapiya sahip degilim.
Evet benim ekonomik durumum iyi olabilir ama sonucta calinan, yagmalanan benim ulkemin serveti ve ülk insanlarının gelecegi diye dusundugumden bu hirsizlara hic bir zaman oy vermedim ve vermeyecegim. Hirsizligi yapan kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun...
Bu anlamda, bu kadar yolsuzlugun oldugu, insan hak ve hürriyetlerinin kisitlandigi bir ulke iktidarinin secimletde cezaladirilmamasini siz degerli arkadaslarim nasil yorumlar?
Kendi icinde bulundugunuz durumla örneklerseniz memnun olurum arkadaslar. Şimdiden tesekkurvederim.