İçerik değiştir




  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 48 yanıt verildi

#21 hüfyaa

hüfyaa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 6.884 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:kocaeli
  • İlgi Alanları:binkelam.com,birkizbirana.blogspot.com,sadecegelinlik.blogspot.com,erkekgiyimkusam.blogspot.com,sadeceelbise.blogspot.com,bakimveguzelliksirlari.blogspot.com

Gönderim zamanı 12.11.2014 - 19:52

He touched his scar gently. 'Maybe it's this. Makes me look like trouble, I suppose. But I got it honestly.'

 

(Nazikçe yarasına dokundu. 'Belki bunun yüzündendir. Beni sorunu olan biri gibi gösteriyor, sanırım. Fakat onu dürüstçe aldım.'

 

 

'It's not that,' I said. 'It's this. I'm a private dedective and you're a problem that I don't have to solve. But the problem's there. Maybe that girl didn't driwe away that time just because you were drunk. Maybe she had a feeling, too.'

 

('O değil,' dedim. 'Bu. Ben özel bir dedektifim ve sen benim çözmek zorunda olmadığım bir problemsin. Fakat problem orada. Belki o kız o zaman seni sadece sarhoş olduğun için bırakmadı. Belki onun da bir hissi vardı. -Böyle bir hissi?- )

 

 

He smiled faintly. 'I was married to her once. Her name is still Lennox. I married her for money.' When he saw my face, his smile disappeared. 'You're wondering why I didn't ask her for help. Did you ever hear of pride?'

 

(Zayıf bir gülüşle güldü. 'Bir zamanlar onunla evliydim. Onun adı hala Lennox. Onunla para için evlendim.' Yüzüme bakınca gülüşü kayboldu. Neden ondan yardım istemediğimi merak ediyorsun. Hiç gurur duydun mu? -gurur diye bir şey duydun mu...herhalde-)

 

 

'You're killing me, Lennox.'

 

('Beni öldürüyorsun, Lennox.')

 

 

'My pride is different. It's the pride of a man who has nothing else. Sorry if it bothers you.'

 

('Benim gururum farklı. Bu sahip olduğu tek şey gururu olan bir adamın gururu. Bu seni rahatsız ediyorsa özür dilerim.')

 

 

It bothered me and he bothered me, too, although I couldn't understand exactly why. Any more than I knew why a man would starve and walk the streets before he'd sell a suitcase. Whatever his rules were, though, he played by them.

 

(Bunun sebebini tam olarak anlayamadığm halde bu bana sıkıntı veriyordu ve o da (Adam da) bana sıkıntı veriyordu. Bir adam neden sefalet çeker ve bir bavulu satmadan önce caddelerde yürür, bunu daha çok biliyordum. -burası hiç olmadı galiba.- Ne olursa olsun onun kuralları vardı gerçi, oyunu onlarla oynuyordu.)

 

 




ne giderim peşlerinden..ne ardımda devam olsun..
ne uyarım,ne hükmeder..kalanlara selam olsun...


#22 hüfyaa

hüfyaa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 6.884 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:kocaeli
  • İlgi Alanları:binkelam.com,birkizbirana.blogspot.com,sadecegelinlik.blogspot.com,erkekgiyimkusam.blogspot.com,sadeceelbise.blogspot.com,bakimveguzelliksirlari.blogspot.com

Gönderim zamanı 13.11.2014 - 03:18

I went down to the bus station and got his suitcase for him. When I came back, he said he had called his pal in Las Vegas. 'He was sore at me because I hadn't called him before.'

 

(Otobüs durağına indim ve bavulunu onun için -ona- getirdim. Döndüğümde Las Vegas'taki arkadaşını aradığını söyledi. 'Bana kızgındı çünkü onu daha önce aramamıştım.')

 

 

'It takes a stranger to help you,' I said, and put a hundred dollars in front of him. 'And take the suitcase with you. You might need to sell it later.'

 

(İlk cümleyi geçiyorum, çeviremedim.....'...........' dedim ve önüne 100 Dolar koydum. 'Ve seninle bavulu alır. Onu daha sonra satman gerekebilir.')

 

'I don't want it,' he said. 'If you like, you can keep it for me.'

 

('Bunu istemiyorum,' dedi. 'Eğer hoşuna gidecekse onu benim için alıkoyabilirsin.')

 

 

He changed his clothes and we went out for dinner. No drinks. Afterwards, he caught the bus and I drove home thinking about this and that.

 

(Kıyafetini değiştirdi ve akşam yemeği için dışarı çıktık. İçki içmedik. Sonra o otobüsü yakaladı ve ben şunu bunu düşünerek arabayla eve gittim.)




ne giderim peşlerinden..ne ardımda devam olsun..
ne uyarım,ne hükmeder..kalanlara selam olsun...


#23 Lamos

Lamos

    Kelyu

  • Dokunulmazlar
  • 7.490 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 14.11.2014 - 11:30

:D

yngzra.jpg

#24 antiqa

antiqa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 7.424 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 14.11.2014 - 12:12

'It takes a stranger to help you,' 

 

 

Burada bende de sıkıntı var. Melih buna bir şey yapması lazım :P

 

Normalde bu cümle  "to help takes to you a stranger" olması lazım. Ama olmayabilir de.

 

Bu da yardım etmek seni bir yabancıya götürür.

ya da yardım etmek seni yabancılarştırır.

yardım etmek sana bir yabancı alır.  :P

 

Gibi gibi çevirdim ben. Ve bu cümleye de fena halde takıldım nedense. Bu it'le başlayan cümleler sıkıntı.



#25 hüfyaa

hüfyaa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 6.884 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:kocaeli
  • İlgi Alanları:binkelam.com,birkizbirana.blogspot.com,sadecegelinlik.blogspot.com,erkekgiyimkusam.blogspot.com,sadeceelbise.blogspot.com,bakimveguzelliksirlari.blogspot.com

Gönderim zamanı 24.11.2014 - 11:46

ben daha nelere takılıyorum da antiqa...neler yapıyorum bilsen, cümlenin bir bölümünün deyim olabileceğini varsayıp onu o şekilde arıyorum, önceki ve sonraki cümlelerle bağlantı kurmaya çalışıyorum, tahminlerimi türkçe olarak yazıp translate'den ingilizce'ye çevirttiriyorum falan filan. biraz zor olacak ama ben bu kitabı er ya da geç bitiricem. başka da okuycam. buna yoğunlaşabilsem daha hızlı gidecek ama yapacak bir sürü şey var; bu makale yazarlığı, kendi sitene yazmak ki birkaç da bloğum var benim, seo işleri falan nevrimi döndürüyor. buraya kadar anlamadığım şeylerin bir listesini de yapacaktım bak, her gün şöyle bir aklımdan geçiyor sonra işe dalıp unutuyorum. neyse, devam edelim; hüfyaa durmuyor, kendi kendine ingilizce çalışmalarına tam gaz olmasa da devam ediyordu, aferindi ona. :P

 

At nine - thirty, the telephone rang and the voice that spoke was one I had heard once before.

 

(Saat 9.30'da telefon çaldı ve daha önce 1 kere duymuş olduğum bir ses konuştu.)

 

 

'Is this Mr. Philip Marlowe?'

'It is.'

 

('Philip Marlowe'la mı görüşüyorum?' / 'Evet'...gibi bişey.)

 

 

'This is Slyvia Lennox, Mr. Marlowe. We met for a moment one night last month. I heard afterwards that you had been kind enough to take Terry home.'

 

('Ben Slyvia Lennox, Mr. Marlowe. Geçtiğimiz ay bir gece karşılaşmıştık. Sonra Terry'yi eve götürme nezaketini gösterdiğinizi duydum.' -veya; Terry'yi eve götürme nezaketini gösterdiğinizi sonradan duydum.-)

 

 

'I did that.'

 

('Evet, bunu yaptım.')

 

 

'I have been a little worried about him. Nobody seems to know where he is.'

 

('Onunla ilgili küçük bir endişem var. Kimse onu nerede olduğunu bilmiyor gibi görünüyor.')

 

 

'I noticed how worried you were the other night,' I said. He's on a bus to Las Vegas.'

 

('Ne kadar endişelendiğinizi geçen gece fark ettim. O Las Vegas'a giden bir otobüste.')

 

 

'Las Vegas?' This news seemed to cheer her up. How sweet of him. That's where we were married.'

 

('Las Vegas?' Bu haber onu neşelendirmiş gibiydi. 'O ne tatlı. Orası bizim evlendiğimiz yer.') 

 

 

'I guess he forgot that,' I said. 'or he would have gone somewhere else.'

 

('Tahminimce bunu unutmuştu,' dedim. 'yoksa başka bir yere gidebilirdi.' -bir nevi dalga geçiyor sanırım; bunu hatırlasa seninle evlendiği yere gitmezdi...gibi.)

 

 

Instead of hanging up, she laughed. It was a pretty laugh. 'Are you always as rude as this to ladies?'

 

(Telefonu kapatmak yerine güldü. Bu tatlı bir gülüştü. 'Hanımlara karşı hep böyle kaba mısınız?')

 

 

'I don't know you are a lady. The man was living on the streets. He had no money, none at all. You could have found him if you'd really wanted to. He didn't want anything from you then and he probably doesn't want anything from you now.'

 

(Bir hanımefendi olduğunuzu - olup olmadığınızı?_ bilmiyorum. Adam sokaklarda yaşıyordu. Onun parası yoktu, hiç yoktu. Eger bunu gerçekte isteseydiniz onu bulabilirsiniz. O zamanlar sizden hiçbir şey istemiyordu ve muhtemelen şimdi de istemez.')

 

 

'That,' she said coolly,'is something you know nothing about, Mr. Marlowe. Goog - night.'

 

('.........? 'Bildiğiniz şeyler hiçbir şey değil' demek istiyor olabilir.)

 

 

She was completely right, of course, and I was all wrong. But I didn't feel wrong then. I just felt angry.

 

(Elbette o tamamen haklıydı, ben bütünüyle yanılıyordum. Fakat o zaman kendimi hatalı hissetmiyordum. Sadece kızgın hissediyordum.)

 

 

 

 

 




ne giderim peşlerinden..ne ardımda devam olsun..
ne uyarım,ne hükmeder..kalanlara selam olsun...


#26 Lamos

Lamos

    Kelyu

  • Dokunulmazlar
  • 7.490 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 04.12.2014 - 01:13

Kusura bakma başlığını pisletiyorum kaka.gif  Ama bunu da buraya koymazsam ölürüm *eki

 

Bu arada sözler 40. saniyede falan başlıyor. :eyvah:

 

 

 

 



#27 hüfyaa

hüfyaa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 6.884 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:kocaeli
  • İlgi Alanları:binkelam.com,birkizbirana.blogspot.com,sadecegelinlik.blogspot.com,erkekgiyimkusam.blogspot.com,sadeceelbise.blogspot.com,bakimveguzelliksirlari.blogspot.com

Gönderim zamanı 04.12.2014 - 21:37

kusura bakmıyorum lamos; kafana göre takıl. bu aralar çok fazla işim var, acaip de yorgunum, kitabımla görüşemiyorum pek ama önünde sonunda bitecek o kitap. 


Bu mesaj hüfyaa tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 04.12.2014 - 21:38



ne giderim peşlerinden..ne ardımda devam olsun..
ne uyarım,ne hükmeder..kalanlara selam olsun...


#28 hüfyaa

hüfyaa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 6.884 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:kocaeli
  • İlgi Alanları:binkelam.com,birkizbirana.blogspot.com,sadecegelinlik.blogspot.com,erkekgiyimkusam.blogspot.com,sadeceelbise.blogspot.com,bakimveguzelliksirlari.blogspot.com

Gönderim zamanı 04.01.2015 - 10:36

Three days before Christmas, I got a cheque on a Las Vegas bank for one hundred dollars. A not came with it. He thanked me, wished me a Merry Christmas, and said he hope to see me soon. The surprise came at the end. 'Slyvia and I were married again. She says not to be angry with her for wanting to try again.'

 

(Yılbaşına 3 gün kala bir Las Vegas bankasında 100 Dolarlık bir çek aldım. Yanında bir not vardı. Bana teşekkür ediyordu, Mutlu Noeller diliyordu ve yakında benimle görüşeceğini umuyordu. Sürpriz notun sonunda geldi. 'Slyvia ve ben yeniden evliyiz. Kızgın olmadığını söylüyor...da, ne için?...yeniden denemek istediği için kendine kızgın olmadığını söylüyor...olabilir mi?)

 

 

I read the rest of the story on the society page of the newspaper.

 

(Hikayenin kalanını gazetenin sosyete sayfasında okudum.)

 

 

'All are happy with the news that Slyvia and Terry Lennox have remarrried at Las Vegas, the darlings. Slyvia is, of course, the youngest daughter of millionaire Harlan Potter. And what does Daddy think of the marriage? One can only quess. Potter is one person who never, ever, gives interviews.'

 

(Slyvia ve Terry Lennox'un Las Vegas'ta yeniden evlenmelerinden dolayı hepimiz mutluyuz, canlarım. Slyvia, elbette -biliyorsunuz elbette...gibi herhalde- milyoner Harlan Potter'ın en küçük kızı. Peki Baba bu evlilik konusunda ne düşünüyor? Bunu ancak tahmin edebilirsiniz -ancak bir tahmininiz olabilir?- Potter asla, hiç bir zaman röportaj vermeyen biridir.)




ne giderim peşlerinden..ne ardımda devam olsun..
ne uyarım,ne hükmeder..kalanlara selam olsun...


#29 hüfyaa

hüfyaa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 6.884 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:kocaeli
  • İlgi Alanları:binkelam.com,birkizbirana.blogspot.com,sadecegelinlik.blogspot.com,erkekgiyimkusam.blogspot.com,sadeceelbise.blogspot.com,bakimveguzelliksirlari.blogspot.com

Gönderim zamanı 02.02.2015 - 02:59

Well, I thought, if he wants her money, let him take it. I just didn't want to see him again. But I knew I would - if only because of the suitcase.

 

(İyi - diye düşündüm, onun parasını istiyorsa, bırak alsın. Ben sadece onu bir daha görmemek istiyordum. Ama ben biliyordum..neyi?..bavul yüzünden?...keşke bavul yüzünden olsa?...yok, burasını anlamıyorum.)

 

It was five o'clock on a wet March evening when he walked into my little office. He looked changed; older, more serious, bur calmer, too. Like a man who had learned a hard lesson.

 

(Küçük ofisime geldiği zaman yağmurlu bir Mart akşamı saat 5 sıralarıydı. Değişmiş görünüyordu; daha yaşlı, daha ciddi ve daha sakin aynı zamanda. Sert bir ders almış bir adam gibiydi.)

 

'Let's go to some quiet bar,' he said, as if he had seen me ten minutes before. We didn't shake hands. We almost never did. Englishmen don't shake hands all the time like Americans do and, although the wasn't English, he had their manners.

 

('Haydi sakin bir bara gidelim,' dedi, sanki beni 10 dakika önce görmüş gibi. El sıkışmadık. Bunu hemen hiç yapmadık. İngiliz erkekleri Amerikalılar gibi her zaman tokalaşmazlar, İngiliz olmamasına rağmen, onların görgüsüne sahipti)




ne giderim peşlerinden..ne ardımda devam olsun..
ne uyarım,ne hükmeder..kalanlara selam olsun...


#30 Lamos

Lamos

    Kelyu

  • Dokunulmazlar
  • 7.490 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 20.02.2015 - 09:10

7oNPjl.jpg

#31 hüfyaa

hüfyaa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 6.884 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:kocaeli
  • İlgi Alanları:binkelam.com,birkizbirana.blogspot.com,sadecegelinlik.blogspot.com,erkekgiyimkusam.blogspot.com,sadeceelbise.blogspot.com,bakimveguzelliksirlari.blogspot.com

Gönderim zamanı 20.02.2015 - 14:59

Çok seviyesiz gördüm seni Lamos. tongue.png




ne giderim peşlerinden..ne ardımda devam olsun..
ne uyarım,ne hükmeder..kalanlara selam olsun...


#32 hüfyaa

hüfyaa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 6.884 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:kocaeli
  • İlgi Alanları:binkelam.com,birkizbirana.blogspot.com,sadecegelinlik.blogspot.com,erkekgiyimkusam.blogspot.com,sadeceelbise.blogspot.com,bakimveguzelliksirlari.blogspot.com

Gönderim zamanı 31.03.2015 - 09:15

We went to Victor's. On the way, I said something stupid about his new life and he said that if he wasn't happy, at least he was rich. And he said that he wasn't having any trouble at all handling his drinking these days.

 

(Victor'un yerine gittik. Yolda onun yeni hayatı hakkında aptalca bir şeyler söyledim ve o mutlu değilse de en azından zengin olduğunu söyledi. Ve hiç sorunu olmadığını söyledi...bugünlerde içerken...Ve bugünlerde içerken hiç sorun yaşamadığını...bu 'at all handling' ne demek, hiç anlamıyorum. Olmadı 2. cümle cray.gif )

 

'Perhaps you were never really drunk' I said.

 

(Belki asla gerçekten sarhoş olmadığın içindir' dedim.)

 

At the bar we drank gin and lime, an Englishman's drink. Lennox said they didn't know the right way to make them here. I wasn't interested in taking about drinks, so I asked him about his pal in Las Vegas. Down my street, I said, Starr was known as a tough customer.

 

(Barda İngiliz erkeklerinin içkisi olan cin - limon içtik. Lennox burada bunu yapmanın doğru yolunu bilmediklerini söyledi. İçkilerden söz etmeye meraklı değildim, bu yüzden ona Las Vegas'taki arkadaşlarını sordum. Sokağımın aşağısında, Starr'ın sert bir tip olarak bilindiğini söyledim.)

 

'Randy? In Las Vegas, he's a straight businessman. You should drop in and see him next time you're there. He'll be your pal.'

 

(Randy? Las Vegas'ta o güvenilir bir iş adamıdır. Bir dahaki sefere oraya şöyle bir uğrayıp onu görmelisin...????? O senin arkadaşın olacak.)

 

'Not too likely. I don't like gansters.'

 

(Büyük ihtimalle bu olmayacak. Gangsterleri sevmem.)

 

'That's just a word, Marlowe. We have that kind of world. The wars gave it to us and we're going to keep it. Randy and I and another guy were all in a little danger once together. It's different for the three of us.'

 

(Bu sadece bir kelime, Marlowe. Dünyanın bu tür şeylerini...kabul ederiz...? Bunu bize savaşlar verdi ve bunu koruyacağız / sürdüreceğiz...??? Randy, ben ve diğer adamlar, hepsi (hepimiz?)...hep beraber...küçük bir tehlikeyiz...küçük bir tehlike oluşturuyoruz...??? Bu üçümüz için farklı..??? ...Burası hiç olmadı, hiç, bi damlacık bile cray.gif)

 

'So why didn't you ask him for help when you needed it?'

 

(Öyleyse ihtiyacın olduğu zaman neden ondan yardım istemedin?)




ne giderim peşlerinden..ne ardımda devam olsun..
ne uyarım,ne hükmeder..kalanlara selam olsun...


#33 hüfyaa

hüfyaa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 6.884 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:kocaeli
  • İlgi Alanları:binkelam.com,birkizbirana.blogspot.com,sadecegelinlik.blogspot.com,erkekgiyimkusam.blogspot.com,sadeceelbise.blogspot.com,bakimveguzelliksirlari.blogspot.com

Gönderim zamanı 31.03.2015 - 23:55

He finished his drink an signalled for another. 'Because he couldn't refuse. I didn't want to beg from him.'

 

(İçkisini bitirdi ve bir başkası için işaret etti. -Bir tane daha istedi...Bir tane daha sipariş verdi.- 'Çünkü o geri çeviremezdi. Ondan dilenmek istemedim.' )  

 

'You begged from a stranger.' 

 

(Bir yabancıdan dilendin.)  /  Burada 'Dilenmek' doğru olmayabilir. 'Beg' yalvarmak, rica etmek, dilenmek anlamına geliyor ama burada 'İstemek' demek gerekir sanırım. 

 

He looked me straight in the eye. 'Strangers can keep going and pretend not to hear.'

 

(Dik bakışlarla bana baktı. 'Yabancılarla devam edebilirsin ve duymamış gibi yaparlar.' ne.gif )

 

When he finished the second drink, he drove me back to the office.

 

(İkinci içkisini de bitirince beni arabayla ofise geri götürdü.)

 

From then on, it became his habit to drop in around five o'clock. We usually went to Victor's. I didn't understand why he enjoyed being with me instead of being in his big expensive house. I asked him about that once.

 

(Daha sonra, saat 5 civarında şöyle bir uğramak onun için alışkanlık oldu. Genellikle Victor'un yerine gidiyorduk. Onun neden büyük ve pahalı evinde olmak yerine benimle olduğunu anlamıyordum. Bir kez bunu ona sordum.)

 

'Nothing for me at the house,' he said, drinking his usual gin and lime.

 

('Evdeki hiçbir şey bana göre değil,' dedi her zamanki cin - limonunu içerken.)

 

Am I supposed to understand that?

 

(Onu anlamam mı gerekiyor?) / Ne demek istediğini anlamam mı gerekiyor - sen mi söylersin; gibi...galiba.

 

A big film with no story, as they say in the film business. Slyvia is happy enough. But not with me. In our circle, that's not too important. You see, the rich don't really have a good time. They never want anything very much except maybe someone else's wife, and that's a pale desire compared with the way a butcher's wife wants new curtains for the living room. Mostly, I just kill time. A little tennis, a little swimming.'

 

(Film işinde dedikleri gibi, ..............................................................???? Slyvia yeterince mutlu. Fakat benimle değil. Onların çevresinde bu çok önemli değil. Anlıyorsun, zenginler gerçekten iyi vakit geçirmiyorlar. 

 

O uzun cümleyi çeviremem sanırım. Veya sonra denemek lazım, kafa daha boşken.

 

Zor bu bana...

 

They never want anything very much except maybe someone else's wife...Onlar, belki bir başkasının karısı dışında hiçbir şeyi çok fazla istemezler...???  Onların çok istediği şey bir başkasının karısını baştan çıkarmaktır, bunun dışında hiçbir şeyi öyle pek istemezler...Bunun dışında hiçbir şey onlara cazip gelmez; gibi bir durum herhalde...mi?

 

and that's a pale desire compared with the way a butcher's wife wants new curtains for the living room...ve bu bir kasabın karısının oturma odası için yeni perdeler istemesiyle karşılaştırıldığında çok solgun bir arzudur.

 

En sonda bir şey yok; Mostly, I just kill time. A little tennis, a little swimmnig. / Çoğunlukla, zaman öldürüyorum. Biraz tensi, biraz yüzme.

 

Fakat uzun cümle çok saçma oldu. blink.png

 

Şey olabilir mi acaba; bir kasabın karısının oturma odasına yeni perdeler almak için duyduğu arzu ile karşılaştırıldığında bunların bu arzusu çok cansız kalıyor. Zaten istedikleri hoş bi şey değil, onu bile doğru dürüst, ihtiraslı bir şekilde isteyemiyorlar... Yok artık...Hepten dağıttım. = (


Bu mesaj hüfyaa tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 31.03.2015 - 23:56



ne giderim peşlerinden..ne ardımda devam olsun..
ne uyarım,ne hükmeder..kalanlara selam olsun...


#34 hüfyaa

hüfyaa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 6.884 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:kocaeli
  • İlgi Alanları:binkelam.com,birkizbirana.blogspot.com,sadecegelinlik.blogspot.com,erkekgiyimkusam.blogspot.com,sadeceelbise.blogspot.com,bakimveguzelliksirlari.blogspot.com

Gönderim zamanı 01.04.2015 - 00:05

Durum kendi kendine İngilizce çalışması olmaktan çıkıyor sanki, daha ziyade beyin jimnastiği olmaya başladı. :P

 

Öyle veya böyle, bu kitabı bitiricem. book.gif

 

One way or another, i will finish this book. ihi.png

 

 

 

 




ne giderim peşlerinden..ne ardımda devam olsun..
ne uyarım,ne hükmeder..kalanlara selam olsun...


#35 hüfyaa

hüfyaa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 6.884 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:kocaeli
  • İlgi Alanları:binkelam.com,birkizbirana.blogspot.com,sadecegelinlik.blogspot.com,erkekgiyimkusam.blogspot.com,sadeceelbise.blogspot.com,bakimveguzelliksirlari.blogspot.com

Gönderim zamanı 29.04.2015 - 00:54

I told him it didn't have to be the way it was. He said I should wonder why she wanted him, not why he wanted to be there.

 

'You like having servants and bells to ring' I said.

 

He just smiled. 'Could be, I grew up as an orphan with no money'.

 

I began thinking I liked him better drunk, hungry and beaten and proud. That night, he would have told me the story of his life if I'd asked him. If I had asked, and if he had told me, it might have saved a couple of lives. It might have.

 

 

 

(Ona bu yolda gitmeye mecbur olmadığını söyledim. Bana onu neden orada olduğunu değil, onun -kadının, eşinin- onu neden istediğini merak etmem gerektiğini söyledi.

 

'Uşaklara ve çalan çanlara sahip olmayı seviyorsun' dedim. -Çanı çalıp uşakları çağırmayı sevmek; gibi bir durum sanırım.-

 

Sadece gülümsedi. 'Olabilir. Ben parasız bir yetim olarak büyüdüm.'

 

Onu sarhoş, aç, dayak yemiş ve gururlu iken daha iyi sevdiğimi düşünmeye başladım. -Daha iyi sevmek saçma oldu tabii.- O gece, eğer ona sorabilseydim, bana hayatının hikayesini anlatmak zorunda kalabilirdi. Eğer sormuş olsaydım, ve o da bana anlatmış olsaydı, hayatın bir...bi şeysi...huh2.gif  kaybedilmiş olabilirdi. Bu olabilirdi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 




ne giderim peşlerinden..ne ardımda devam olsun..
ne uyarım,ne hükmeder..kalanlara selam olsun...


#36 hüfyaa

hüfyaa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 6.884 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:kocaeli
  • İlgi Alanları:binkelam.com,birkizbirana.blogspot.com,sadecegelinlik.blogspot.com,erkekgiyimkusam.blogspot.com,sadeceelbise.blogspot.com,bakimveguzelliksirlari.blogspot.com

Gönderim zamanı 29.04.2015 - 01:17

The last time we had drinks together was in May. It was earlier than usual and the bar was nearly empty.

 

'I like bars at this hour,' he said. 'I like to watch the man fix the first one of the evening. I like to taste it slowly. Alcohol is like love. The first kiss is magic.'

 

Then he started talking about her. 'I feel sorry for Slyvia. She's so terrible, but I think I like her. One day, she'll need someone, and no one else will be there. And I'll probably make a mess of it.'

 

'What is this about?' I asked.

 

'She's scared. I don't know of what. Maybe her father. He's a cold man. He doesn't even like her. If she annoys him too much, something might happen to her. 

 

 

 

Son kez beraber içtiğimizde Mayıs ayıydı. Vakit her zamankinden erkendi ve bar neredeyse boştu.

 

'Bu saatte barları seviyorum,' dedi. Adamın akşamın ilk (İçkisini düzeltmesini huh2.gif ) izlemeyi seviyorum. Bunu yavaşça tatmayı seviyorum. Alkol aşk gibidir. İlk öpücük sihirlidir.'

 

Sonra ondan söz etmeye başladı. 'Slyvia için üzgünüm. O çok korkunç, fakat sanırım ondan hoşlanıyorum. Bir gün birisine ihtiyaç duyacak fakat orada kimse olmayacak. Ve ben muhtemelen ortalığı birbirine katacağım...olsa...'Of it' ne ki burada? huh2.gif

 

'Bu ne hakkında?' diye sordum.

 

'O korkmuş durumda. Bunun ne olduğunu bilmiyorum. Belki babası. O soğuk bir adam. Hatta onu sevmiyor. Eğer onun (Babasının) çok canını sıkarsa, ona bir şey olabilir.'

 

 




ne giderim peşlerinden..ne ardımda devam olsun..
ne uyarım,ne hükmeder..kalanlara selam olsun...


#37 hüfyaa

hüfyaa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 6.884 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:kocaeli
  • İlgi Alanları:binkelam.com,birkizbirana.blogspot.com,sadecegelinlik.blogspot.com,erkekgiyimkusam.blogspot.com,sadeceelbise.blogspot.com,bakimveguzelliksirlari.blogspot.com

Gönderim zamanı 18.08.2015 - 23:11

'You're her husband,' I pointed out.

 

'Officially. Nothing more.'

 

I couldn't listen to this. I stood up and dropped some money on the table. 'You talk too much, and it's always about you. See you later.' I walked out.

 

Ten minutes later I was sorry, but ten minutes later I was somewhere else. I didn't see him again for a month. When I did, it was early in the morning. The doorbell woke me up. He was standing there, looking like hell. And he had a gun in his hand.

 

 

'Onun kocasısın' diye belirttim.

 

'Resmi olarak. Başka bir şey değil.'

 

Bunu dinleyemezdim. Kalktım ve masaya biraz para attım. 'Çok konuşuyorsun ve bunun hepsi senin hakkında Daha sonra görüşürüz.' Çıkıp gittim.

 

10 dakika sonra pişmandım, fakat 10 dakika sonra başka bir yerdeydim. 1 ay boyunca onu görmedim. Gördüğümde sabah erken saatlerdi. Kapı zili beni uyandırdı. Orada ayakta duruyordu, cehennem gibi görünüyordu. Ve elinde bir silah vardı.




ne giderim peşlerinden..ne ardımda devam olsun..
ne uyarım,ne hükmeder..kalanlara selam olsun...


#38 hüfyaa

hüfyaa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 6.884 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:kocaeli
  • İlgi Alanları:binkelam.com,birkizbirana.blogspot.com,sadecegelinlik.blogspot.com,erkekgiyimkusam.blogspot.com,sadeceelbise.blogspot.com,bakimveguzelliksirlari.blogspot.com

Gönderim zamanı 18.08.2015 - 23:19

The gun wasn't ponted at me; he was just holding it. 

 

'You're driving me to Tijuana to get a plane at ten-fifteen.

 

 

Silah bana çevrilmiş değildi, onu sadece tutuyordu.

 

Diğer cümleyi güzel çeviremiyorum. Şöyle bir şey olabilir:

 

'Beni arabayla Tijuana'ya götürüyorsun...burası kolay...direktif vererek konuşuyor...kalanı?...Saat 10-15 civarında kalkan bir uçak için...gibi herhalde. Öyle bir uçağa binmek istiyor.




ne giderim peşlerinden..ne ardımda devam olsun..
ne uyarım,ne hükmeder..kalanlara selam olsun...


#39 hüfyaa

hüfyaa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 6.884 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:kocaeli
  • İlgi Alanları:binkelam.com,birkizbirana.blogspot.com,sadecegelinlik.blogspot.com,erkekgiyimkusam.blogspot.com,sadeceelbise.blogspot.com,bakimveguzelliksirlari.blogspot.com

Gönderim zamanı 18.08.2015 - 23:37

'I have a passport but I don't have transportation. I'll pay you five hundred dollars for the ride.'

 

I stood in the door and didn't move to let him in. 'How about five hundred dollars plus the gun?' I asked.

 

He looked at it and then dropped in his pocket.

 

'Come on in,' I said, and he came in and fell into a chair. 

 

'I'm in trouble,' he said. 

 

'It's going to be a beatiful day. Cool, too. Yeah, I guessed you were in trouble. Let's talk about it after coffee. I always need my morning coffee.'

 

 

'Pasaportum var fakat transportasyonum yok. (Bu ne demek anlamadım ben) Gezinti için sana 500 Dolar vereceğim.'

 

Kapının eşiğinde durdum ve içeri girmesine izin vermedim. '500 Dolar artı silaha ne dersin?' diye sordum.

 

Ona baktı ve sonra cebine koydu.

 

'Haydi içeri gel,' dedim, içeri girdi ve bir sandalyeye yıkıldı.

 

'Zor durumdayım,' dedi.

 

'Bu güzel bir gün olacak. Serin de. (Burası yanlış olabilir.) Zor durumda olduğunu tahmin ettim. Gel bunu kahveden sonra konuşalım. Sbah kahveme her zaman ihtiyaç duyarım.'


Bu mesaj hüfyaa tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 18.08.2015 - 23:38



ne giderim peşlerinden..ne ardımda devam olsun..
ne uyarım,ne hükmeder..kalanlara selam olsun...


#40 hüfyaa

hüfyaa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 6.884 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:kocaeli
  • İlgi Alanları:binkelam.com,birkizbirana.blogspot.com,sadecegelinlik.blogspot.com,erkekgiyimkusam.blogspot.com,sadeceelbise.blogspot.com,bakimveguzelliksirlari.blogspot.com

Gönderim zamanı 02.10.2015 - 01:30

He followed me into the kitchen. I poured him a big drink from a bottle off the shelf. He had to use two hands to get it to his mouth. 

 

'Didn't sleep at all last night,' he said weakly.

 

I poured him another drink and he drank this one with one hand. When he finished it, the coffee was ready.

 

I sat down across from him. Without warning, his head came down on the table and he was crying. He didn't seem to notice when I took the gun from his pocket. I smelled it. It hadn't been fired.

 

He lifted his head and said 'I didn't shoot anybody.'

 

I held up my hand. 'Wait a minute. It is like this. Be very careful what you tell me if you want me to help you. I can't be told about a crime you've committed. Not if you want me to drive you to Tijuana.'

 

 

Beni mutfağın içine doğru takip etti. Raftaki şişeden ona büyük bir...?...bolca içki koydum. Onu ağzına götürmek için 2 elini kullanmak zorunda kaldı.

 

'Dün gece hiç uyumadım' dedi bitkin bir şekilde.

 

Ona bir içki daha koydum ve bunu tek eliyle içti. Bitirdiği zaman, kahve hazırdı.

 

Onun karşısında oturdum. Hiç uyarmadan (Burada kaşla göz arasında oldu, ben neye uğradığımı şaşırdım gibi bir hava var sanırım) başı masaya düştü ve ağlıyordu. Silahı cebinden aldığım zaman bunu farketmiş görünmedi. Onu kokladım. It hadn't been fired...?...Ateşlenmemişti, ateş edilmemişti falan olabilir.

 

Başını kaldırdı ve 'Ben hiç kimseyi vurmadım,' dedi.

 

Elimi kaldırdım. '1 dakika bekle. Böyle. Sana yardım etmemi istiyorsan bana ne söylediğine dikkat et. 

 

I can't be told about a crime you've committed...?...ben bunu çeviremem. About a crime you have committed; işlediğin bir suç hakkında...demek, galiba...İşlediğin bir suç hakkında konuşan biri olamam...??? Cıks, olmuyor. 

 

Not if you want me to drive to Tijuana...Seni Tijuana'ya (Araçla) götürmemi istemiyorsan.....İstemiyorsan kafana göre konuş, istiyorsan sözümü dinle demeye getiriyor sanırım.




ne giderim peşlerinden..ne ardımda devam olsun..
ne uyarım,ne hükmeder..kalanlara selam olsun...






Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

23 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 23 ziyaretçi, 0 gizli