6 Mayıs Ulusal Solun İdam Edildiği Gün
#61
Gönderim zamanı 30.08.2006 - 13:44
Değişiklikler Kaydedildi...
#62
Gönderim zamanı 30.08.2006 - 13:46
faşist kime denir biliyor musunuz...
ne kadar faşist varsa....
ayıp denen bir şey var adam resmen faşist diyor...
faşist dersen hakaret edersen cevabını alırsın...
Bu mesaj TAVIR tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 30.08.2006 - 13:50
#63
Gönderim zamanı 30.08.2006 - 13:50
Değişiklikler Kaydedildi...
#64
Gönderim zamanı 30.08.2006 - 14:22
komünist dediğinizde siz de hakaret ediyor olmuyor musunuz iki..
rus boyunduruğuna girmek niyetinde olan kimse olmamıştır zaten, bu tamemen (nedendir bilinmez) sizin gibi düşünenlerin paranoyasıdır üç..
Çatlı vs.. gibi adamları savunarak ne kadar değişmiş olduğunuzu kanıtlıyorsunuz dört..
ve son olarak konu amacından uzaklaştığı için tarafımdan kapatılacaktır beş...
saygılar....
In the end, it's not the years in your life that count.
it's the life in your years..
#65
Gönderim zamanı 07.10.2006 - 13:12
Deniz, bambaşkaydı benim için. Herşeyden önce babası Cemil Gezmiş, babamın arkadaşıydı. Kadıköyün, masaları yeşil örtülü, o yoksul esnaf kahvelerinde buluşup, acı çaylar içer, idamların gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini konuşurlardı...
Deniz bambaşkadır benim için. Atilla Keskinin görüş günlerine gelen abisinden Rodrigezin gitar konçertosunu getirmesini istemiştir... Sarıldığım devrimciliktir onunkisi... Hep sevgiden sözeden Che Guevera gibidir.Yaşam sevinci, coşku, espri, hüzün ve duygusallıktır o... Rodrigez, belki de ilk kez onun varlığında, aynı anda yaşama ve ölüme çalmıştır gitarını, son bir kez içilen bir bardak hapishane çayı, son kez ciğerlere çekilen bir nefes sigarayla birlikte...
Hüseyin İnan ise okur, düşünür ve yorumlar. Hareketin gizli öncüsü odur. Boşa konuşmaz, herkes ona inanma ihtiyacı duyar. Eylemleriyle kanıtlar düşüncelerini. Sakin ve bilgedir. Bu yüzden arkadaşları ona Dede derler...
Ama dedim ya, kırılgandır tarih, iyilikler ve umutlar alınırsa elinden, aklı kötülüğe ve zulme çalışır...
Önce Denizi götürürler idam sehpasına… Deniz, masaya çıkmadan önce, orada hazır bulunanlara, bizi cezaevinden yangından mal kaçırır gibi kaptılar, havalandırarak getirdiler; ayakkabılarımızın bağlarını bile bağlamamıza fırsat vermediler; postallarımın bağlarını bağlasınlar; asıldığımda ayağımdan düşmesini istemem, diye bağırır. Sonra gardiyanlar onu masaya çıkartır. Bir gardiyan ilmeği açar, genişletip, boğazından geçirir. Deniz o anda son sözlerini söylemeye başlar: Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın Marksizm-Leninizm! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği! Yaşasın işçiler, köylüler! Kahrolsun emperyalizm! ..
Deniz asılırken Yusuf Aslanı getirirler oraya ve Yusuf Aslan oradakilere, duydum Deniz’in sesini, der. Darağacı bu defa onun için hazırlanır. Yusuf çıkar bu defa taburenin üzerine ve son kez şöyle der: Ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için, bir defa, şerefimle ölüyorum. Sizler, bizi asanlar, şerefsizliğinizle hergün öleceksiniz! Bizler halkımızın hizmetindeyiz, sizler AmerikanınYaşasın devrimciler! Kahrolsun faşizm! ..
(İnanın o yılları yaşayan biri olarak, bunları yazmak hiç kolay değil. Yirmi iki-yirmi üç yaşındaki o insanların bu sonsuz cesareti ve inancı karşısında hayranlıkla birlikte, derin bir utanç da duyuyorum. Utanıyorum, çünkü bugün ülkemizin üzerinde Çatlının faşist ruhu dolaşıyor. Utanıyorum, çünkü bu ülkede birçok lisede gençler kendilerine örnek insan diye, Çatlıyı seçmiş. Utanıyorum, çünkü Çatlının ev arkadaşı, iş arkadaşı olduğunu söyleyen birileri, pervasızca ve sanki hiçbir şey olmamış, sanki onca insan boşuna ölmüş gibi, yanıbaşımızda ahkam kesebiliyor...)
Ve sonra sıra Dedeye, Hüseyin İnana gelir. Sigara içip içmeyeceğini sorarlar. İçmeyeyim, der. Sonra orada bekleyenlere döner ve ayağındaki lastik ayakkabıları göstererek: Söyleyin babama, yarın ayağımdaki bu lastik ayakkabıları görüp, doğru dürüst bir ayakkabısı bile yokmuş diye, üzülmesin. Askeri cezaevinde, ayakkabılarımızı giymemize bile fırsat vermediler. Ayakkabılarım cezaevinde kaldı. Onlara hediyem olsun... Savcı, sözünü kesmek için, sehpaya çık, diye bağırır. Hüseyin İnan, masanın üzerinde, gayet sakin; sabırlı ol, çıkacağım, der. Ve tabureye çıkmadan, masanın üzerinde son sözlerini söyler yüreklice: Ben, şahsi hiçbir çıkar gözetmeden, halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım. Bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım. Bundan sonra bu bayrağı Türk halkına emanet ediyorum. Yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler. Kahrolsun faşizm! ..
Diner ağır kapıların ve acımasız kilitlerin gürültüsü... Diner zincir şakırtılarının sesi...1972 yılının 6 Mayısıdır...
Bir kişi daha götürülse idama bu Atilla Keskin olacaktır. Ama daha başka kimse götürülmez. Son idam edilen Hüseyin İnandır. Ama vasiyeti kalır Atilla Keskinde... İdama, darağacına götürülürken, Hüseyin İnan, can yoldaşından, Atilla Keskinden tek bir şey ister: Eğer birgün kurtulursan bu zindanlardan, eğer birgün özgür olursan, bir sevdiğin olursa ve ondan da bir oğlun olursa, ne olur benim adımı koy
Ölmeden önceki son isteği budur Dedenin...
Aylardan mayıstır. Zulüm ve dostluk; inanç ve erken ölüm birbirine karışmıştır, ama unutulmayan tek bir şey vardır: Verilen sözler... İnsanın alnına yazılır. Üstelik aylardan mayıssa ve darağacına giden insanlar en sevgili arkadaşlarsa, dostlarsa, umutlarsa, direnişlerse ve sözkonusu olan, onların son dileğiyse...
Atilla Keskin, Mamak ve Niğde cezaevlerinde dört sene kaldıktan sonra,1977 yılında yurtdışına çıkar. Kendi gibi yürekli bir kadını sever. Bu kadından bir oğlu olur. Unutmak mümkün müdür o son sözleri: Eğer yaşarsan, eğer bir kadını seversen, eğer ondan bir oğlun olursa, ne olur benim adımı koy...
Ve dünyaya gelir o çocuk. Hiç şüphesiz, adı Hüseyin İnan olur. Dede İnan...
Almanyadır gurbetin adı.Aradan yıllar geçer, Hüseyin İnan büyür. Sürgünlük büyür, büyür vatan hasreti, büyür yirmi iki-yirmi üç yaşında asılan yoldaşların özlemi...
Ve birgün, küçük Hüseyin İnan, spor yaptığı yerden dönerken, sırt çantası yoldan geçen bir kamyona takılır. Tekerleklerin altına sürüklenir birden Dede İnan. Ve o an can verir... Ve ne acıdır ve ne tuhaftır ki, aylardan mayıstır... Oğluna benim adımı koy, diyen yoldaşın adını taşıyan ilk oğlu, ilk gözağrısı yine mayıs ayında alınmıştır Atilla Keskinin elinden. Alınmıştır yaşamdan...
Masumken ölmüştür Hüseyin İnan, tıpkı ismini aldığı Hüseyin İnan gibi, onun yoldaşları gibiBu yüzden annesi, beyaz bir tabuta konulmalı, diye diretir. Almanyada günlerce beyaz ve küçük bir tabut aranır. Sonunda bulunur o beyaz tabut. İçine Hüseyin İnan konurİçine Türkiye konurİçine, bu ülkenin yitip giden masumiyeti, darağacına korkusuzca, hatta güle oynaya giden ve kendi ölümleriyle bile alay eden lekesiz, yiğit çocukları konur...
Edit:Alıntı:Cezmi Ersöz - Bana Türkçe Bir Ekmek Ver/Mayıs Ayı Hayatımız Gibiydi
Bu mesaj Emily tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 07.10.2006 - 13:53
#66
Gönderim zamanı 07.10.2006 - 13:41
Ulusal Sol derken sanki ulusa ait sol mu demek istiyorsun yani bu kişiler kesinlikle ve kesinlikle o dönemlerde Sağ görüşlü diye kimseyi okulunun merdivenlerinden atmadı. Yada yapmayı düşündükleri eylemi gerçekleştirmek için banka falan da soymadılar ve o soygunda kimseye zarar da vermediler. Ayrıyetten düşüncüleri gayet basitti dimi barış istiyorlardı yaptıkları her canice eylemde barış isteniyordu.
Her bombalanan molotof kokteyli atılan eylemin amacı barış içindi.
Şimdi eminim karşıma çıkıp bana bir sürü ithamlarda bulunacaksın ne faşistliğim kalacak ne de başka sıfatlar. Şunu belirtmeden geçemiycem eğer bu yazı , bu tahrik Milliyetçi taraflı yazılmış olsa ki zamanında onlarda yazıldı aynı tepkiyi koyardım ortaya. Şiddeti çözüm yolu olarak kullanan herkese karşıyım. Düşüncelerini başkalarına zorla kabul ettirmek isteyen herkese karşıyım.
Düşüncelerini kabul ettiremediği kişilere işkence yapan herkese karşıyım
Düşüncelerinden dolayı kişileri öldüren , öldürmeyi düşünen veya zarar veren herkese karşıyım.
Mevcut huzur ortamlarında ortaya olup olmaz yere çıkartılan tek taraflı ilk mesajlara karşıym.
#67
Gönderim zamanı 07.10.2006 - 13:42
"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.
Paul Valéry
#68
Gönderim zamanı 07.10.2006 - 13:45
+ 1971
#69
Gönderim zamanı 07.10.2006 - 13:47
Bakınız asılan üç can var amaçları ne olursa olsun veya hangi idolojiye inanırsalar inansın öldürülen üç can var peki ne uğruna şöyle sıralandırabilirmyiz onları para,güç,şöhret,yat,kat vs vs tabikide hayır benim yazdığım konu bağlamında sizin yazdıklarını koca bir hiçi anlatıyor bana daha yüksek bir performans bekleyebilrdim muhabir olmanıza karşın... saygılar sunuyorum efendiler.
#70
Gönderim zamanı 07.10.2006 - 13:51
Harabe olarak bu konuda son derece hassas olmakla beraber kanmayız arar buluruz ..tekrar da uyarmayız ayrıca...
ben yerinize düzenleyeceğim mesajınızı, eminim unutmuşsunuzdur..
Bu mesaj Emily tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 07.10.2006 - 13:54
In the end, it's not the years in your life that count.
it's the life in your years..
#71
Gönderim zamanı 07.10.2006 - 13:57
Elbette ki benim işim kimsenin ilk yazdığı mesajın iznini vermek değil. Sadece ve sadece kişiyi ciddi düşünceye yöneltiyor daha selam demeden direk en hassas konularda üstelik Cezmi Eröz'ün ağzıyla yazılmış bir yazıyı kendi yazınmış gibi lanse etme ap ayrı bir düşünce noktası.İlk dikkatimi çeken konu bu oldu, ne yani mesaj yazmak için burda sanamı sormak gerekiyor bu birincisi.
hayır benim yazdığım konu bağlamında sizin yazdıklarını koca bir hiçi anlatıyor bana daha yüksek bir performans bekleyebilrdim muhabir olmanıza karşın
Bu bağlamda benim yazdıklarımın yanında sizin yazdıklarınız koca bir hiçi anlatıyor dediğnizde sizin yazdığınız birşey olmadığını var sayacak olursak bu durumda yazı Cezmi Bey'in oluyor ve siz bir hiç olarak kalıyorsunuz fikir bağlamında.
Okuduklarını kafalarında canlandırırken bile karşıt görüşü kabul etmeyen beyinlere de karşıyım bunu unutmadan ekliyeyim.
Konsept dışına çıktığını düşünerek ekleme yapmak durumundayım.Sadece 3 değil binler onbinler yüz binler idealleri ,fikirleri, özgürlükleri için öldü bu ülke de idealler doğruydu yada yanlıştı kişiden kişiye değişir benim üzerinde durduğum konu ideallerini gerçekleştirmek için şiddeti tercih etmiş olan kişilerin kahramanlaştırılması şiddetin tek çözüm olduğu düşüncesini gelecek nesillere aktarmaktadır. Bu nedenle şiddetin önüne geçilememektedir.
#72
Gönderim zamanı 07.10.2006 - 14:00
Öldürülen bir sürü PKK teröristi var onlarınki de can değilmi, onlarda ölen leşlerine sahip çıkmak adına üye olur olmaz PKK propagandası yapmak için yazı yazmaya kalkışırlarsa sanırım sevgili Daaaankkk aynı tepkiyi onlarada verirdi.....
Bu tepki sizin burada fikirlerinizi özgürce beyan etmenizi engellemez buyurun devam edin. Çünkü sevgili Daaannk admin veya yönetici değil sadece muhabir...
Selam ve saygılar.
dipnot: Ulan bendemi bloklaşıyorum aboooooooouuuuuuu
#73
Gönderim zamanı 07.10.2006 - 14:04
#74
Gönderim zamanı 07.10.2006 - 14:04
Bu konu bu tarz yazışmalar sebebiyle kaç kez kapatıldı daha önce..
Konsept dışına çıkan her türlü mesaj geridönüşüme gönderilecek ve kişiselleştirmeye başlarsanız konu tekrar kapatılacaktır..
Uyarmadı demeyin..
In the end, it's not the years in your life that count.
it's the life in your years..
#75
Gönderim zamanı 06.05.2007 - 23:52
O günden bugüne geçen 30 yıllık süre içinde Denizler unutulmak bir yana, giderek daha da hatırlanır oldular. İdamlarının 30. yıldönümüne gelindiğinde Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının isimleri onurlu bir kuşağın gurur duyulan isimleri haline geldi.
Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu durum ve bunun karşısındaki çaresizlik, Türkiye'yi bu duruma getiren sürece daha en başında direnen devrimci gençlik hareketini ve onun önderlerini daha da değerli kılıyor.
Samsun'dan Ankara'ya Mustafa Kemal Yürüyüşü düzenleyen
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının Türk halkına çağrısı
Büyük Türk Milleti!
Atatürk için toplanalım!
Mustafa Kemal'in Milli Kurtuluş idealini yaşatmak için,
Mustafa Kemal devrimine saldıran karanlık güçlere dur demek için,
Milletçe yabancı uşaklığına düşmekten kurtulmak için,
Tam bağımsız geçekt-en demokratik Türkiye için,
Gazi Mustafa Kemal'in Milli Kurtuluşçu saflarında toplanalım.!
Yaşasın Türkiye! Yaşasın yarının bağımsız Türkiyesi için mücadele!
ALINTI http://denizgezmis.t...ilar/deniz2.htm
Geçtik Gökkuşağının altından
Sakınmadan, ıslanmadan.
Umudumuz Sevgiydi, Maviydi, Deniz''di
Korkmadık kırmızıya boyanmaktan..
#76
Gönderim zamanı 13.05.2007 - 00:38
Elleri çığlık çığlık yan yana iki dünya.
İkimiz iki dağdan iki hırçın su gibi akıp gelmiştik,
Buluşmuştuk bir kavşakta,
Unutmuştuk ayrılığı, yok saymıştık özlemeyi
Şarkımıza dalmıştık.
Mutluluk, mavi çocuk oynardı bahçemizde."
#77
Gönderim zamanı 13.05.2007 - 03:20
DARAÐACINDA ÜÇ CAN
Mevsim bahar üç tane taze fidan
Deniz gezmiş Yusuf arslan Hüseyin inan
Fırtınalara kasırgalar eğilmeden direnerek
Ciçek tohumlarını toprağa bırakarak
Deniz gezmiş Yusuf arslan Hüseyin inan
Onlar seviyordu yurdunu vatanını
Gayeleri özgürce insanca yaşamaktı
Tam bağımsız demokratik vatan için
Faşizim’me emperyalizme karşı savaşmaktı
Deniz gezmiş Yusuf arslan Hüseyin inan
Onları asanlar öldüklerini sandılar
Birer bilge tohumlarıydılar toprağa ekildiler
Filizlenip topraktan çıktılar bire milyon verdiler
Darağacına bile gülerek ipe gittiler
Deniz gezmiş Yusuf arslan Hüseyin inan
Ey yasa bürünmüş altı mayıs sabahı
Mevsim bahar nedir senin kör inadın
Acımadan darağacına çektin üç fidanı
Unutmayacak tarih hiçbir zaman bu anı
Deniz gezmişi Yusuf arslanı Hüseyin inanı
Onlar kahramandılar yurdunu sevdi ölümü hiçe saydılar
Emperyalizme karşı faşizime karşı yigitçe direndile
Tüm gençlikle istanbulda altıncı filoya kök söktürdüler
İşbirlikçi uşaklar faşistler bunlar hain diye damga vurdular
Deniz gezmiş Yusuf arslan Hüseyin inan
Yakalandılar Sivas Gemerek,te verilmişti ferman
Dalgalandı kabardı deniz göklere kükredi arslan
Darağacındaki ipi kravat gibi taktı boynuna inan
Ne kaçtılar nede korktular vatan için dar ağacında üç can
Deniz gezmiş Yusuf arslan Hüseyin inan
Temiz kalan tek yerdir devrim
bütün bir yıl
kirlenen duvarda
ama görebilmek icin
asıldığı çividen indirilmelidir
yapraklari biten takvim
Zorbalara direnmektir devrim
bir çocuğun
annesinin çantasından aldığı paraları
altına gizlediğini
söylememiştir dövülen
hiçbir hali
İçinde yaşamaktır devrim
dikiş kutusunun
ve toplu iğneler gibi
bir arada olmayı gerektirir
karşı koyabilmek icin zulmüne
makas denilen patronun
Gece ışıklar arasında koşmaktır devrim
ateş böceklerini
yakalamak isteyen çocukların
peşine takılır gün gelir
yanıp sönen mavi ışıkları
polis arabalarının
Kağıt bir gemidir devrim
bütün gemiler
hurdaya çıksa da sonunda
taşıdığı özgürlük şiiriyle
batmadan yüzer nicedir
dünya sularında
Kim bilir kaç yunus görmüş
kaç DENİZ GEZMİŞ...
Sunay Akın
#78
Gönderim zamanı 05.05.2009 - 16:14
Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan, idam edilişlerinin 37. yıldönümü olan yarın (6 Mayıs) mezarları başında ve İstanbul'da düzenlenecek çeşitli etkinliklerle bir kez daha anılacak.
Ankara, Karşıyaka Mezarlığında düzenlenen anma etkinliğine, bazı milletvekilleri, sivil toplum örgütü temsilcileri ve öğrencilerin katılması beklenirken, Gezmiş ve yol arkadaşlarının avukatı Halit Çelenk ile katılımcı grupların temsilcilerinin kısa birer konuşma yapmaları bekleniyor. Konuşmaların ardından her yıl olduğu gibi bu yıl da, “üç karanfil anısına” mezarlara yanan sigaralar ve karanfiller bırakılacak.
68 VE 78’LİLER DE MEZARI BAŞINDA OLACAK
Devrimci 78’liler Federasyonu ile 68’liler Dayanışma Derneği, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edilişlerinin 37. yıldönümünde Ankara Karşıyaka Mezarlığı'ndaki mezarları başında anma etkinlikleri düzenleyecek. İlk olarak saat 12.00’da Karşıyaka Mezarlığı 2 No’lu kapı önünde toplanılacak. Saat 12.30’de ise mezarı başında Anma Töreni düzenlenecek.
Devrimci 78’liler Federasyonu’ndan yapılan anma çağrısında ise, “6 Mayıs 1972’de darağaçlarında son soluklarında bile devrime ve sosyalizme olan bağlılıklarını haykıran önderlerimizin devrimci düşünceleri ilk gün sıcaklığında yüreğimizde, bilincimizde, vicdanımızda yaşadı, yaşıyor… Askeri faşist darbelerle hesaplaşma ve darbecilerin işledikleri suçlar için halka hesap vermesini sağlama mücadelesinin bir parçası olarak, Denizleri idam sehpalarına çıkarıp katledenleri bir kez daha lanetleyeceğiz” denildi.
İSTANBUL’DA GENÇLİK ÖRGÜTLERİ DOLMABAHÇE’YE YÜRÜYECEK
Gezmiş ve yol arkadaşları, idam edilişlerinin 37. yılında İstanbul’da da çeşitli etkinliklerle anılacak. Bazı gençlik örgütleri, 6 Mayıs Çarşamba günü saat 17.30’da Taksim’de bulunan Atatürk Kültür Merkezi önünde bir araya gelerek, buradan Dolmabahçe’ye yürüyecek.
37 YIL ÖNCE İDAM EDİLDİLER
68 kuşağının devrimci gençlik önderleri olan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan için verilen idam kararı, 6 Mayıs 1972 yılında yerine getirildi. İnfazlar sabaha karşı 01.25’te başladı, 05.20’ye kadar devam etti. İlk olarak Deniz Gezmiş’in cezası infaz edildi. O'nu Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamları izledi. Sesini ilk defa 10 Ocak 1971 tarihinde İş Bankası Ankara Emek Şubesi soygunuyla duyuran Deniz Gezmiş ve arkadaşları, ideolojik nedenlerle kaçırdıkları dört Amerikalı için 400 bin dolar fidye istemişlerdi.
İdamlarından önce son söz olarak, “Yaşasın Marksizm-Leninizm’in yüce ideolojisi! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği! Kahrolsun Emperyalizm” diye slogan attılar.
********************************************************************************
*************************************
Üç fidanı saygıyla anıyorum.Mücadelerinin ateşlediği kıvılcımı,dönemlerinde beş yaşında olsam da yüreğimde söndürmüyorum,sönmeyecek.
#79
Gönderim zamanı 05.05.2009 - 16:32
#80
Gönderim zamanı 05.05.2009 - 22:48
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
Benzer Konular
Konu | Forum | Konuyu Açan | İstatistikler | Son Mesaj Bilgisi | |
---|---|---|---|---|---|
Gözle görülebiliyor! Güneş'ten 8 kat daha büyük |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Deniz ve Güneş (2018) Fragman |
Sinema | hüfyaa |
|
|
|
Türkiye Dün Yoğun Bir Siber Saldırıya Maruz Kaldı! |
Bilim & Teknoloji Haberleri | hüfyaa |
|
|
|
Günün Sözleri |
Günün Sözü | WaLe |
|
|
|
89 yıllık tartışma tekrar gündemde |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
66 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 66 ziyaretçi, 0 gizli