İzah edeyim arkadaşlar,'gururunu mukaddes bil herşeyden' sözünün doğru olup olmadığı hakkında yapılan bir kamuoyu araştırmasının sonuçlarıdır o alıntı.-sev-me...
-sev-sen de as-la bel-li et-me...
-gururunu mukaddes bil herşeyden...aşktan bile!
[/b]
İçindensöVensuskunisYankar...
#283
Posted 11.04.2007 - 23:30
#285
Posted 12.04.2007 - 00:51
arada kilometreler varken de uyunur birlikte..
uzağına attığından beri, zorla toprağına tutunan köklerim yeniden savruluyor...küstüm sana...sırtımı dönebilir miyim şimdi?
#286
Posted 12.04.2007 - 01:15
Dünya bir şekil
Bizse bir köşe
Oturmuşuz da içiyoruz derinden
Hayat bu değil
Böyle olmamalı
Biz ayak uyduramadık ki
Bu halimize
Ağlamak yok
Söz verdim tanrıya
Beni çok utandırdı
Gözlerim
Gülmeyi unutan
Şu halimize
Dön ne olur
Bir uzaktan bak
Küsmem küsemem
Küsemem sana yemin ederim
Gitmem gidemem
Gidemem burdan canımı veririm
Senin için
Edited by muzlusüt, 12.04.2007 - 01:51.
#287
Posted 12.04.2007 - 01:33
bu dünyanın
tüm yalanlarına
tüm sahte duygularına
imkansızlıklarına
kahpeliklerine
Rağmen
Meğerse
Sen Varmışsın
Haksızlık Etmişim Dünyaya
#288
Posted 12.04.2007 - 23:46
bu arada deniz seki sevmem,o klibe de sinir olurum...
#289
Posted 13.04.2007 - 00:30
Ey dost, senin yaşamın diğer adalardan ve topraklardan ayrılmış bir adadır. Limanlarından kaç gemi yelken açarsa açsın başka iklimlere, kaç gemi varırsa varsın limanlarına, sen yine, yalnızlığın ıstırabıyla inleyen ve mutluluğu özleyen ıssız bir ada olarak bir başına kalacaksın. En yakın dostuna bile meçhulsün, onların ilgi dolu sevgisinden ve anlayışından çok uzaklardasın.
Ey kardeşim, seni, altın kümeciklerinin üstüne oturmuş, zenginliğine sevinerek , hazinelerinle gurur duyarak, topladığın her avuç dolusu altının, diğer insanların tutku ve düşüncelerini seninkilere bağımlı kılan göze görünmez bir halka olduğuna inanıp, güvenlik duyduğunu görmüşümdür.
Aklımda seni, düşmanlarının kalelerini yerle bir etmek tasarılarıyla ordularına kumanda eden bir fatih gibi görmüşümdür. Ama sana bir kez daha baktığımda, senin yerinde, altın kasalarının ardında çırpınan bir yalnız yürekten ve kapatıldığı altın kafeste boşalmış su kabının karşısında kalakalmış susamış bir kuştan başka bir şey göremedim.
Ey kardeşim, seni, çevrende kral diye kabullenmiş, sana başardığın büyük işlerin övgüsü olan şarkıları söyleyen, senin akıl gücünü öven ve sanki bir yarı - tanrının huzurundaymışlar gibi, hatta gökkubbenin coşkusunu bile bastıran coşkunluk belirtileriyle sana bakınan insanların arasında görkemliliğin tahtına kurulmuş olarak görmüşümdür.
Ve sahip olduğun bunca nesneye bakarken, yüzünde, sanki onların ruhu senmişsin gibi mutluluk, güçlülük ve zafer belirtilerinin oynaştığını görmüşümdür.
Ama sana bir kez daha baktığımda seni, tahtının yanıbaşında durup, sanki görünmez hayaletlerden içinde sıcaklık ve dostluktan başka hiçbir şey bulunmasa da kabulün olan bir sığınak dilercesine elini her yana uzatan, kendi yalnızlığıyla başbaşa kalmış bir insan olarak bulmuşumdur.
Ey kardeşim, seni, güzel bir kadının karşısında kendinden geçmiş, çıkarıp yüreğini onun güzelliğinin mihrabına koyarken görmüşümdür. O kadının sana içtenlikle ve şefkatle baktığını görünce de kendi kendime, 'Yaşasın, bu adamın yalnızlığını silen ve yüreğini bir başka yürekle birleştiren Sevgi' demişimdir.
Buna karşın, sana bir kez daha baktığımda, senin sevgi dolu yüreğinin içinde, sırlarını bir kadına açıklayabilmek için boşuna hıçkıran yapayalnız bir yüreğin daha durduğunu ; ve sevgiyle - dolu ruhunun ardında, sevgilinin gözlerinden yaş olup akabilmek için boşuna çırpınan bir bulut gibi dolanan yalnız bir ruhun daha bulunduğunu gördüm.
Ey kardeşim, yaşamın, diğer insanların konakladıkları yerlerden ayrık, ıssız bir konaklama yeridir. Hiç bir komşunun içine gözatamayacağı bir yuvadır. Karanlığa gömülecek olsa, komşunun kandili onu aydınlatamaz. Erzağı tükense, komşunun ambarları onu dolduramaz. Bir çölde olsa, başkalarının elleriyle bellenip, çiçeklendirilmiş bahçelere sokamazsın onu. Bir dağın doruğu olsa, başkalarının ayak izleriyle çiğnenmiş olan bir vadiye indiremezsin onu.
Ey kardeşim, senin ruhunun yaşantısı, ıssızlıkla çepeçevre sarılmıştır ve eğer bu ıssızlık ve tek başınalık olmasa, ne sen SEN, ne de ben BEN olabilirdik. Eğer bu ıssızlık ve tek başınalık olmasaydı, senin ağzından çıkan sözcüklerin benim ağzımdan çıktıklarına inanır ; ya da senin yüzüne baktığımda aynadan kendi yüzümü seyrediyorum sanırdım.
(HALİL CİBRAN ; SÖZLER)
#290
Posted 14.04.2007 - 04:11
yoruldum!boğuluyorum!
#291
Posted 14.04.2007 - 04:13
#292
Posted 16.04.2007 - 01:18
şimdi madem kimsem değilsin,bırak beni kimsesizliğimle...iz kalmasın senden...
kabuk bağlayacağın günü bekliyorum, ölmeyi beklediğim gibi...
#293
Posted 16.04.2007 - 09:41
vaaay sen ne ormantikmişin yauAllah'ım altından kalkamıyorum bunun...çok bunaldım...ölme özgürlüğüm bile yok...ya en uzağı göster,ya al yanına!
ama bu msj ı yakıştıramadım bak, hayata küsmüş gördüm seni
şimdiiiii, bende senin topic ini mahvedeyimmi kıs.
benim sadık yarim kara topraktır
#294
Posted 16.04.2007 - 10:22
Ya da bu Son;Bahar biter mi ?
#295
Posted 17.04.2007 - 00:57
en neşeli nota bile ''ağla!'' komutu veriyor sanki gözlerime...engel olamıyorum kendime...engel olmuyorum...birşeylerin diyetini ödediğimi biliyorum...senle canlanan yaşama isteğimin belki...hayat yabani bir peri kızı gibi, kendini sevenleri mutlaka pişman ediyor...ya da bana kastı var...yaşadığımı belli etmeden yaşayıp gidiyorum işte...yok,delirmedim henüz...
bütün gün koşturdum,çırpındım; sen gelme aklıma diye...ama gece yalanı sevmiyor...gece emrediyor; senden başka şey düşünmüyorum...başka şey de bilmiyorum...yok,delirmedim henüz...biraz daha vakit var...
#297
Posted 17.04.2007 - 16:10
maydanozaromalısüt; benim deli halim bile senin denenmiş zekayı üçe beşe katlar,o yüzden sen en son konuş!
#298
Posted 18.04.2007 - 02:46
ayrıca şizofren olduğumdan şüpheleniyom..
bi de manik depresif olabiler..
intihara meyil de mevcut..
e ben gidip bi öliim demi?
http://www.harabe.ne...=0
Bunlara bir de megalomaniyi ekleyelim.Benzer şeyleri çok kişi yaşar Sayın Issız,umarım yüksek zekanızla siz de aşmayı başarırsınız
#299
Posted 19.04.2007 - 00:01
#300
Posted 22.04.2007 - 20:19
üzerimde ''herzamanki gibi'' beyaz tülden bir elbise var...hem yürüyorum hem bu giysinin bilinçaltımdaki anlamını çözmeye çalışıyorum...ve buluyorum sebebi...neden yara etmiş bu?oysa kendim seçtim gelinlik giymemeyi...etekleri uçuşuyor beyaz elbisemin...aldırmıyorum...
yürüyorum...yolun nereye çıkacağını merak ederek...aslında merak sayılmaz bu...içimde bir yerlerde var bunun cevabı...ama bu sefer korkuyorum cevabı aramaya...başım sanki boynuma rapdedilmiş gibi kaldırmıyorum yerden...belki baksam göreceğim...bakmıyorum...
iki yanımdaki ağaçların hareketliliği çarpıyor gözüme...mevsimler değişiyor!yapraklar savruldukça önüme, üşüyorum...yaz arkada kalıyor, dönemiyorum...ve bahar hiç gelmeyecek, biliyorum!...ağlıyorum...
beni gören birileri var mı diye tedirgin oluyorum...ağlamak ayıptı çünkü...sonra buz gibi bir gerçek çarpıyor yüzüme...yalnızım!...içim titriyor...ve tutmuyorum artık kendimi...hıçkırıyorum...
yürüyorum...durup dinlenmek istedikçe sert soğuk bir rüzgar arkamdan itiyor,hissediyorum...yorgunum...ayaklarımdan sızan kanların oluşturduğu, yerdeki izlerime bakıyorum...biri benim buradan geçtiğimi bilecek...gülümsüyorum...biri? kalbimizin aynı anda aynı ritmle attığı birini düşünüyorum...yüzyıllar kadar eski sanki...unutuyorum!...
73 user(s) are reading this topic
0 members, 73 guests, 0 anonymous users