Gönderim zamanı 06.03.2007 - 00:41
Canların canı Can babanın bir rakı anısı ve Sunay Akın'dan öyle bir dörtlük ki ömre bedel....
Can Yücel’in rakı masasındaki bir diğer arkadaşı da ressam Burhan Uygur’dur. Tuba Akyol’un ressamın eşi Vesile Uygur ve oğlu Tuna Uygur ile yaptığı ve 19.10.2004 tarihinde Radikal Gazetesi’nde yayınlanan söyleşide ünlü ressam ile Can Yücel’in pek çok anısının olduğunu öğreniyoruz. Aynı söyleşide Vesile Hanım bu anılardan bir tanesini şöyle anlatıyor.
“Can Yücel'le çok anısı vardır. Bir gün birlikte Ankara'ya gidecekler. Can abi sarhoş. Burhan son anda geldi gara, o da sarhoş. Film gibi; tren hareket etmiş, Can abi yarı beline kadar camdan sarkmış bağırıyor, Burhan koşuyor, biz Güler'le birlikte Burhan'ı arkadan itiyoruz. Neyse Burhan da bindi trene. Tuna küçük o zaman, ben gidemedim o yüzden onlarla. Güler'e dedim ki "Keşke sen gitseydin başlarında, bunlar şimdi talan ederler Ankara'yı." O da "Vallahi Vesile iki-üç gün kafamı dinleyeceğim" dedi. "Hiç uğraşamam. Ne halleri varsa görsünler." Daha trende ortalık birbirine girmiş tabii. Bir kadın fenalaşmış, Can abi "Açılın ben doktorum, hayat öpücüğü vereceğim" diye gitmiş. Kadının kocası bizimkileri dövmeye kalkmış. Zaten her saniyeleri ayrı bir olaydı.”
Ve o bir ömrün özeti şiiri;
Şiirleriyle pek çok şaire yön çizen Can Yücel’in içkiye olan düşkünlüğü diğer şairlerin de şiirlerinde yer buluyor kendine. Örneğin Sunay Akın yazdığı “Şiiriçi Hatları Vapuru” adlı şiirinde Nazım Hikmet, Orhan Veli, Cemal Süreya gibi önemli şairlere bir vapur ayırırken şairin alaycı tavrını da belirterek Can Yücel’in adının verilmesi gereken vapuru şöyle tanımlıyor.
“Can Yücel vapuru
alaycı bir düdük çalar
savaş gemilerine
ki rakı şişeleri asılıdır
can simitlerinin
yerine”
Galata Kulesi'nin aklı olsaydı, Kız Kulesi'ne evlenme teklif ederdi...