İçerik değiştir



- - - - -

Şiir Köşesi


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 335 yanıt verildi

#301 dokuzharf

dokuzharf

    ...

  • Kurucular
  • 19.758 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:İzmir

Gönderim zamanı 10.01.2008 - 01:37

gLamour'a..

Köle pazarına düştüm.
Efendim sensin!

İdam sehpasına düştüm.
Kemendim sensin!

Aynaların sırrına düştüm.
Menendim sensin!

Hüzün denizinde kadırgana düştüm.
Serlevendim sensin!

Dergahına, ocağına düştüm.
Bülendim sensin!

Şarkılarda makamına düştüm.
Ahengim sensin!

Hasret yollarında kervanına düştüm.
Peşengim sensin!

Sevda çarsısında pahana düştüm.
Mihengim sensin!

Vuruldum, ayağına düştüm.
Tüfengim sensin!

Öldüm, mezarına düştüm.
Çelengim sensin!

Necmi Ünsal

Bu mesaj zong tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 10.01.2008 - 01:39


Değişiklikler Kaydedildi...

#302 L1Square

L1Square

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Dokunulmazlar
  • 11.433 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 10.01.2008 - 01:42

İŞte bu'dur..Gönlüne kurban!
Bir kadını ağlatırken,çok dikkat edin çünkü ALLAH,gözyaşlarını sayar..!!

Kadın,erkeğin kaburgasından yaratıldı,ayaklarından değil...
Öyle olmuş olsaydı,ezilirdi..
Erkeğin başından da yaratılmadı,üstün olmasın diye..

Ama göğsünden yaratıldı,eşit olsun diye;
....kolun biraz altından,korunsun diye...
Kalp hizasından yaratıldı SEVİLSİN diye..

* * *

Kimlik gizli, hayaller gizli ve ben de gizli...
Susuyorum..
Ve seni sevdiğimi kimselere söylemiyorum..


:) (Böyle kalsın. Kimin değiştirdiğini anlarsın senn)

#303 Arjantin Cad.-ANKARA

Arjantin Cad.-ANKARA

    Sırdan öte ne var ki

  • Üyeler
  • 18.713 Mesaj
  • Cinsiyet:Belirtilmedi
  • Konum:Edebi metin

Gönderim zamanı 10.01.2008 - 01:47

Kimsesiz yollara düştüm
Tek yönüm sensin!

Bu mesaj Ysf tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 10.01.2008 - 01:47

Her yanda güz sancısı öpüşmeler var ama nedense hepsi yarım...


#304 WaLe

WaLe

    Kimene!

  • Üyeler
  • 6.730 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Eskişehir

Gönderim zamanı 13.02.2008 - 23:03

BİR BİLENE SORMUŞLAR...

Sormuşlar bir bilgine: HAYAT ne? Diye
Demiş bilgin; iki yönlü bir yol
devam eder bilinmeze.
Sen görmemezlikten gelsen de
vardır bir yoldaş her köşesinde
Bazen çıkarsın zorlukla dar bir yokuştan
bazen de aşarsın dertleri
sanki uçuyormuş gibi inerek buradan.

Peki, SEVGİ nedir? Demiş biri
Kalbine sığmayacak kadar geniş
Dedikodusunu yapamayacağın kadar temiz,
kokusunu alamayacağın kadar uzak
hayal edemeyeceğin kadar yakın...

Ya KORKU nedir? Diye atılmış diğeri
Bir yağmur damlasındaki barut kokusu.
Belki de saklanılan bir hayal yontusu
ya bir miniğin haykırırışı,
ya da yüreği yaralı bir kuşun feryadı....

Peki ya UMUT nerededir? Diye atılmış bir umut avcısı.
Bilinmezde değildir bilirim, demiş yerini kaygılı ve tasalı.
Aradın boşuna heryeri ama unuttun en kolay yeri besbelli
bunu derken işaret etti insanın en derinden yaralanan yerini...

Peki DOST kimdir? Diye sormuş biri.
Demiş; paylaştın mı sevgini, korkunu, ümidini ve yenilgini,
verdin mi desteğini, sordun mu halini,
yolladın mı yüreğini, ağladın mı onun gibi.

Hissettin mi DOSTLUÐU? Demiş diğeri.
Bilgin demiş:
Karşılığı olmadan verilir mi hiç yürekteki sevgi?
Dostluk dediğin; tek bir ruhun, iki ayrı bedende dirilmesi...

KİBAR TAVASAV

"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
Gönderilen Resim



’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.

Paul Valéry


#305 pennywise

pennywise

    Buranın müptelasıdır

  • Üyeler
  • 3.435 Mesaj
  • Konum:Pamfilya'da

Gönderim zamanı 23.02.2008 - 03:05

Köpek Yalnızlığım


Benim yalnızlığım köpek yalnızlığı
Sürer bütün sokakları boyunca dünyanın
Nereye varsam
Orada yalnızlığı beni bekler bulurum

Her sabah evler boşalır
Bir sel akar sokaklardan caddelere
Ben kendi içimde kaybolurum
Ne gidecek yerim vardır ne bekliyenim
Gökyüzü saltanatım, dünya soframdır benim
Zamanlar geçer, mevsimler değişir
Değişmez benim kaderim
Görür yüzüme bakanlar ilk aldanmışlığımı
Söyler köpek yalnızlığımı gözlerim

Ne zaman ellerin elime değse
İnsan yüreğim o zaman çarpar
Yalnızlık bir o zaman terk eder beni
Tutar eşsiz gözlerin dağınık saçlarımdan
O ışıktan dünyasına sürükler beni
Ellerin bir bir ayıklar
Eski halimden ne kalmışsa
Doldurur sevgiyle, umutla, aşkla
Suyum çekilmişse, içim boşalmışsa
Verdiğin mutluluktan, sunduğun aydınlıktan
Bir anda değişir bakışlarım
Çözülmüş bir yumağı
Yeniden sarmaya başlarım

Işıkların demet demet
Denizlerin dalga dalga gelir üstüme
Yokluğun ölüme
Varlığın aşka çağırır bir yandan
Bilirim biraz sonra gideceksin
Saatleri durduramam
İnsanları öldüremem
Ne çare ben de güçsüzüm bir yerde
Kadere karşı duramam
Ve işte çirkin alınyazım
Sensizliğe mahkum eder
İşte o zaman
Yıkılmış bir şehirdir kalbim
İçinde baykuşlar öter

Dünyaya gelişimin
Kırkıncı yılına bir basamak kala
Bütün basamakların çöktüğünü hissederim
Dünyaya gelişimin
Kırkıncı yılına bir basamak kala
O kırk kuruş etmez kaderim
Her adım başında beni bir kere boğmaya başlar
Gözbebeklerim sönmeye
Ellerim soğumaya başlar
Taşlar yağar üstüme gökyüzünden
Uzun, sivri iğneler saplanır tenime
Bir kere daha içim isyanla dolar
Bir kere daha lanet ederim dünyaya geldiğime

Kapını açık tut, pencereni kapatma
Yarın evinin önünden ben geçeceğim
O zaman
Duvarların ağladığını duyacaksın

İlk çağırışımda gel
İkincisinde çok geç olabilir
Ve ben ilk çağırışında geleceğim
İkincisinde çok geç olabilir
Kimbilir nasılım ve nerdeyim
Bulursan ne olur beni bırakma
Bulamazsan aradığın yerdeyim
Hani o toprakla denizin kesiştiği
Kumların üzerine yorgun gölgelerin düştüğü
Sevenlerin ürkek adımlarla buluştuğu o yerde

Yoksul rıhtımlarda köhne gemiler
Benden bir parça koparıp gider
Ben hep böyle yarım, ben böyle kırık dökük
Ne olur beni bırakma bulunca
Ve ilk çağırışımda gel
Sarsın krallığım yeryüzünü bir uçtan bir uca

Elini uzatsan tutacaksın
Yakındayım
Baksan göreceksin
Görsen seveceksin
Aradığın benden başkası değil
Farkındayım
Benim yüreğim değil
Kayan bir zamandır avuçlarından
Uzat ellerini susadım
Güzelliğin
Bir eski şarap gibi sızıyor parmak uçlarından

Gel diyorum
İlk çağırışımda gel
Gel ki
Aydınlığında
Bütün geceler gündüz olsun
Dinle, uzak bir saat onikiyi çalıyor
Ne güç anlamıyor musun
Bir ömür boyu arayıp da seni bulmamak
Ben yokluğunda böyle yok, böyle yoksun
Ben yokluğunda böyle paramparça
Sensiz olmak hiç olmamak

Ümit Yaşar Oğuzcan
*drunk
seher vakti kurşun sıktım görümceme

#306 Denio

Denio

    Kamış Kotak

  • Dokunulmazlar
  • 7.870 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:alayına konum

Gönderim zamanı 17.03.2008 - 18:40

Yaşadığındır senin
Avucuna damlayan o tuzlu yaş...
Onarılmaz hatalara,
Ve bağışlanmaz günahlara
Taşıdığındır senin,o sersem baş...
Şimdi bir iklimdir pişmanlık
Sapsarı,kupkuru,bet-beniz;
Döker yaprağını yavaş yavaş...
Bıraktığındır senin
Bir sevdayı ardında
Öyle kırık dökük,öyle
Savruk,salaş...
Haydi oynaş
Bir bedenden ötekine
Ara tenimi,ten yorgunu
çarşaflarda...
İstersen ayyaş
Bir küfür gibi devril sokağına...
İstersen aş
Bir namlu gibi çevril şakağına
Çünkü çiçeğe küskün bu dal
Kırdığındır senin,orta yerinden
Ve işte budur vebal...
Ve dalı kırık,darmadağınık bu aşk
Özetindir senin
İster git,ister kal...
İşte sana taş
Suretindir senin,içinde taşıyarak...
Ve içinden taşarak
Gözpınarlarına saldıran o nafile yaş
Hak ettiğindir senin...
Ne öfkelere savrul,ne de şaş
Bunu sen istedin arkadaş...


Yusuf Hayaloğlu
Sanırım içmek,
ertesi sabah
tekrar hayata
dönülebilen
ve her gün
tekrarlanabilen
bir intihar biçimidir.

Charles Bukowski


Piizan

#307 lasrocas

lasrocas

    SaKLıMdASıN

  • Dokunulmazlar
  • 1.142 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:heryer

Gönderim zamanı 18.03.2008 - 11:28

ÇANAKKALEDEN CENNETE YÜRÜYÜŞ

Ben mehmedim,
Babam yokya, yetim mehmet derlerdi, köyde
Anamın bir tanesi,
Köyümün göz bebeği.
Çobandım, kuzular bana emanetti.
Köyde,
Akşam eve gelip,
Anamdan şehit babamın hikayelerini dinlerdim.
Zaten
Yavuklumda yoktu,
Yaşım onyediydi daha.
..............
Sabah ezandan sonra bir gün,
Muhtar emmim dayanmıştı kapıya,
Zeynep bacı dedi anama,
Mehmet nerde?
Üzgün bir sesle...
Seferberlik var bacı dedi.
Canım anacığım
Seferberliği kocasından bilirdi.
Daha mehmedim körpecik deyişiyle
Yere yığılışı bir.
................
Çeşmeden bakraçları doldurup
Geldiğimde evin avlusuna,
Benimde dünya yıkıldı başıma,
Ne olmuştu ki anama.
Usul usul kendine geldiğinde
Canımın bır parçası anam,
Beni bağrına bastı.
Ağladı, ağladı, ağladı.
...................
Ben anamın feryadını
Taa
Çanakkalede
Civan yiğitlerin,
Teker teker düştüğünü gördüğümde anladım.
Dedim ya,
Ben onyedi yaşındaydım,
Ben seferberlikten ne anlardım.
....................
Köyümden çanakkaleye yolculukta,
Kafileler, vagonlar,
İnsanlar, insanlar,
Dağlar yürüyordu çanakkaleye.
Onlarında çanakkalede öldüğünü
Cennette gördüğümde anlamıştım.
......................
Ve çanakkale.
Çanakkale felaket,
Çanakkale kıyamet,
Çanakkale bize ölümün müjdesi,
Köye,
Anama kurtuluşun müjdesi.
..............
Kaç gün olduğunu bilmediğim
Savaş cehenneminin bir orta yeri.
Yiğitmi yiğit, bir efsaneydi,
Kol ağası rıza bey bağırdı.
Yere yatın, yere yatın.
Gök gürler gibi oldu
Top düşmüştü yanı başımıza.
Ve sonra beni bırakıp gittiler.
Çorumdan, raşit çavuş
Hanaktan, veli ağam
Bursadan, şerafettin onbaşı
Birde yandım ya ona yandım.
Tabip asteğmen burhan beye yandım.
Uçtular.
Yaralı, parçalı cesetleri bizim,
Ruhları onundu,
ALLAH ındı.
Hey be,
Kol ağası rıza beğde ağlarmış
Hemde ne ağlamak.
Ama ateş yanıyor,
Ama ateş yakıyor,
Biz vuruşuyoruz, çanakkalede.
.......................
Hangisi olduğunu bilmediğim,
Bir çanakkale gününde,
Komutanım komutanım diye
Kaçarken rıza beyime,
Bende yıkıldım yere,
Bende yenilmiştim bir kalleş mermiye,
Daha canım bende iken,
Uçmadan allahıma,
Son duyduklarım,
Bağırmıştı komutanım.
Mehmet, mehmet.
.......................
Ve sonra,
Çanakkalenin bittiği yıllardayım,
Ben cennete
İbrahimin koçlarına,
Çobanlık yapmaktayım.
Cennet akşamları
Savaş yıllarının anılarıyla dolar bizde.
Birgün aksaraylı ibrahim çavuş,
Birgün veli ağam,
Gezer gelir cihanı, anlatırlar heryanı,
Anam ağlarmış köyde.
Ama türkün kadını yıkılmaz.
Mağrurmu, mağrur
İki şehit sahibi,
Birde kuzularım, bensiz çok hırçınlarmış hani.
Bir başka cennet akşamı,
Doktor burhan bey gelir.
Ruhu gezer anadoluyu,
İstanbulu gezer, karsı gezer,
Gelir ağlardı dizimin dibinde.
Mehmet derdi her seferinde,
Dün çanakkaleyi geçemediler,
Bugün çanakkaleden çok ilerdeler.
Ben ibrahimin koçlarının çobanı,
Çıkamazdım dışarı
Ama cennet akşamları
Hep havadis alırdım ülkemden.
Bazan savaşın acılarından mutluluk çıkardı,
Havadisler kötüyken.
Birgün bir kara haber gelir,
Ülkem kötü ellerde,
Yeniden yıkılırız...
Yada güzel haberler,
O gün ne de mutluyuz.
Birgün bir kara haber gelir
Cennet akşamlarına,
Cudide bir yavrumuz düşmüş toprağa
Yıkılırız,
Bir gün duyarız, gebermiş bir eşkiya.
Biz yeniden var oluruz, cennet akşamlarında.
Kol ağası rıza beyin getirdikleri,
Ne kadar mutlu ederdi bizleri.
O gezerdi okul bahçelerini,
Görürdü türkün yetişen yeni filizlerini.
O zaman, çanakkalenin anlamı var.
.......................
Ben çanakkaleye geldiğimde
Yaşım onyedi.
Neslim soyum sopum yok.
Ben ibrahimin koçlarının çobanıyım,
Cennette.
Beni unutmayın, beni unutmayın,
Ne olur
Çanakkaleyide unutmayın
Devletin içine düştüğü yok olma tehlikesinin
korkunç derinliğini görmekten aciz olan zavallılar,
elbette ciddi ve hakiki çareyi görmemek için gözlerini yumarlar.

#308 Rose&Rain

Rose&Rain

    Kayıp

  • Dokunulmazlar
  • 5.735 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Sandal
  • İlgi Alanları:çok geniş

Gönderim zamanı 11.04.2008 - 22:30

Limitsiz sonbahar gecelerinde
Ben sonsuza giderken
Hüzün dolu bavulum, dilimde bir türkü sadece
Karesi alinmis kederlerin
Hatta küpü alinmis da kafamizda kirilmis
Uzaklardan sesleniyorum size
Eksi sonsuzdan arti sonsuza
Beni çarpanlarima ayirmayin
Hem çarpmayan mi kalmis


alıntı
Gönderilen Resim

Tecrübe çok zalim bir öğretmendir. İnsanı önce sınavdan geçirir, sonra dersini öğretir. - Spuitems

#309 pennywise

pennywise

    Buranın müptelasıdır

  • Üyeler
  • 3.435 Mesaj
  • Konum:Pamfilya'da

Gönderim zamanı 22.04.2008 - 14:53

ADIMLA NASIL BERABERSEM

hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan
koşar gibi yürüyüşün
karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün

hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
uzak uzak yıldızlarla çevrilmiş kainatın
karanlık boşluklarında akıp giderken zaman

adımla nasıl berabersem öylece beraberiz
seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye
gönlümüz mutluluğa inanmış olmanın gururuyla rahat
koltuğumuzun altında birer dinamit gibi kellemiz
ve sonra her zaman her ölümlüye
aynı şartlar altında kısmet olmayan
gerçekleri görmenin aydınlığı alınlarımızda

hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın

Attila Ilhan

seher vakti kurşun sıktım görümceme

#310 WaLe

WaLe

    Kimene!

  • Üyeler
  • 6.730 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Eskişehir

Gönderim zamanı 17.08.2008 - 21:14

UMARSIZ AŞKA GAZEL

...

Gelmek istemiyor gece..

Ne sen gelebiliyorsun o yüzden

Ne de ben gidebiliyorum.

Ama ben gideceğim.

Akrepten bir güneş şakağımı yesede.

Ama sen geleceksin.

Dilin tuzlu yağmurlarca yakılmış.

...

Gelmek istemiyor gün.

Ne sen gelebiliyorsun o yüzden.

Ne de ben gidebiliyorum.

Ama ben gideceğim.

Kurbağalara atarak ağzımda çiğnediğim karanfili.

Ama sen geleceksin.

Çamurlu lağımından karanlığın.


...


Gelmek istemiyor.

Ne gün,

Ne gece.

Ölebiliriz o yüzden.

Ben senin uğruna.

Sen de benim..


...

F. Garcia Lorca

"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
Gönderilen Resim



’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.

Paul Valéry


#311 WaLe

WaLe

    Kimene!

  • Üyeler
  • 6.730 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Eskişehir

Gönderim zamanı 29.10.2008 - 12:29

NEYLERSİN


Bazen acı dinmez, bazen de yağmur
Sevgilim gülümse, her şey unutulur
Suskunuz bu akşam üstü
Hasrete yanmışız, neylersin


Bir gün, bu mahzun sevdadan geriye
Kalırsa, sadece o hüzün kalır..
Sen de anladın ki yapa-yalnızız...
Buluşmamız yasak,
Görüşmemiz uzak...
Devrilmiş kadehler gibi, dönüyor başımız,
Neylersin...

Ah güzelim,
İncinmiş bir sesi vardır yağmurun;
Yanaklarına vurduğunda hissedersin.
Ve bir veda sözcüğü, saçlarına,
Titreyen bir öpücükle dokunduğunda;
Bu anı dondurmaya yetmez nefesin.
Bir film sahnesi gibi
Akar gider ayrılık,
Neylersin...

Biz zaten hiçbir romanda
Kendi hayatımıza rastlamadık.
Bütün şarkılar bizi yanlış anlatmıştı.
Ve bütün bulmacalar yarım bırakılmıştı.
Tenha sokaklarda üşüyüp durdu sırtımız.
Oysa, tuttuğumuz balıkları bile
Yeniden denize bağışlamıştık.
Biz, hayata dair
Hiçbir yanlış yapmamıştık...
Neylersin...

Biz bu sonucu hak etmedik,
Hayır etmedik...
Ömrümüz bu talana lâyık değildi.

Bazen acı vurdu, bazen de yağmur
Hiç gülmedi yüzümüz,
Hiç büyümedi gülümüz...
Bizi yalnızca akşamlar kucakladı,
Biliyorsun,
Sabaha çıkmayan bir yoldu yürüdüğümüz...

Bir gün, bu öykünün sonuna gelince
Ansızın desem ki: hoşça kal canım!
Unutursun,
Mecburen unutursun...
Yıldızlar söner, bu aşk da biter!
Bazı gün hatırlayınca, sessizce ağlarız.
Neylersin...

Ah bebeğim, ah.. .
Kekremsi bir tadı vardır gözyaşının,
Dudaklarına sızınca fark edersin.
İçindeki vurgun aşklar mezarlığında,
Ayrılık, ölümden üste yazılınca,
Gideni durdurmaya yetişmez sesin...
Bir inme gibi
Dolanır bedeninde pişmanlıklar,
Neylersin...

Biz zaten hiçbir sinemaya
Tam vaktinde yetişemedik.
Bütün vapurlar bizden önce kalkmıştı.
Ve bütün biletler biz gelmeden satılmıştı.
Boşuna telaşlarda yorduk günlerimizi.
Oysa Nuh'un gemisinde bile
Bize yer kalmamıştı.
Ve hiçbir mutluluğa adımız kaydolmamıştı.
Neylersin...

Biz bu aşkı sürdüremezdik,
İnan, sürdüremezdik...
Kalbimiz bu heyecana müsait değildi.

Bize hep acılar kaldı, bize hep yağmur...
Unutmasan bile artık
Unutur gibi yapacaksın.
Ve buruşturup-buruşturup attığım kağıtlarda,
Hiç bitiremediğim
Bir şiir olarak kalacaksın...


Yusuf HAYALOÐLU

"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
Gönderilen Resim



’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.

Paul Valéry


#312 GwiNdOR

GwiNdOR

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 924 Mesaj
  • Konum:Ankara

Gönderim zamanı 29.10.2008 - 14:41

ÖZGÜRLÜK KAVGASI

Kara bir bulut geliyor,
Perde perde her taraftan.
Kapanıyor birden Türk?ün penceresi,
Yüreği kabarıyor birden öfkeyle,
Silah yok cephane yok.
Fakat o yine cesaretli,
Çünkü yenilmez bir imanı var.
Atılıyor her cephede düşmanın üstüne,
Yırtıyor kapanan o kara perdeleri.
Düşman çok,gelmiyor savaşların sonu,
Ardından bir daha,yine bir Sakarya.
Ama Türk yine kuvvetli,yine azimli,
Nihayet kara bulutların ardından,
Kıpkızıl bir güneş doğuyor,TÜRKİYE.
Yer Ankara,gün 29,ay Ekim,yıl 1923,
Haykırıyor Türk milleti dünyaya,
Cumhuriyet,Cumhuriyet Türkiye?si diye.
Onca düşman anlıyor artık,
Türk yenilmez.
Yenilmeyecek Türk,
Can verecek,vatan vermeyecek.

Yaşar Kopuz


Cumhuriyet Bayramımız Kutlu olsun

Bu mesaj GwiNdOR tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 29.10.2008 - 14:42


#313 Denio

Denio

    Kamış Kotak

  • Dokunulmazlar
  • 7.870 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:alayına konum

Gönderim zamanı 29.10.2008 - 18:17

Dünya ahvalinden haberi yoktur
Sohbeti din ile açar peze.enk
Komşusu aç iken kendisi toktur
Sanki melek olmuş uçar peze.enk

Karanlık işlerde zıplama ister
Evine granit kaplama ister
Dünya mektebinden diploma ister
İnsanlık dersinden kaçar peze.enk

Herkesin kabına çeşmesi akmaz
Erkek sinekleri hareme sokmaz
Fakir komşusunun yüzüne bakmaz
Selamsız sabahsız geçer peze.enk

Sanırsın Allahla Akt'e oturmuş
Cennete giderken macun götürmüş
Hurileri dizip işi bitirmiş
Şimdi gılmanları seçer peze.enk

Aydınlığa düşman yobazın dölü
Hu çekerken şişmiş ağzında dili
Erbabi ülkede bunlardan dolu
Durmadan zehrini saçar peze.enk


Aşık Erbabi...diye geçiyor ama bahsi geçen ozanın yaşadığı tarihler ile evlerin granitle kaplanabileceği tarihler arasında bir bağlantı kuramadım...tamam heykelcilik de falan eskiden beri kullanılıyorda ne bilem ta 1800'lerin ikinci yarısında mutfak tezgahıdır,dış cephe kaplamasıdır bu tarz bauhaus,praktiker durumların olduğunu düşünmüyorum...tabii yamuluyor da olabilirim,herkes her şeyi bilmek durumunda değil...ben de bunlardan biriyim...sanırım tarihçi arkadaşlarım ki özellikle granit kaplama tarihi alanında uzman arkadaşlarım beni bu konuda aydınlatırsa sevinirim kendi başıma
Sanırım içmek,
ertesi sabah
tekrar hayata
dönülebilen
ve her gün
tekrarlanabilen
bir intihar biçimidir.

Charles Bukowski


Piizan

#314 dokuzharf

dokuzharf

    ...

  • Kurucular
  • 19.758 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:İzmir

Gönderim zamanı 03.12.2008 - 14:22

Gönderilen Resim



Böyle parlak durması yıldızlarımın karanlığımdan...
Değil mi ki seyyarenin ışığının artması , gökyüzünün ışığının azalmasından...
Yıldızların sönmesi göyün aydınlanmasından...
Parlak yıldızlar keyf edebilmek için bu fedakarlığı göze alıyor olmaz!


Nazan Bekiroğlu



Değişiklikler Kaydedildi...

#315 dora

dora

    made by f"ebru"ary 8

  • Cadı
  • 4.623 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:yalnızlar rıhtımı..
  • İlgi Alanları:ilgisiz alakasiz..

Gönderim zamanı 03.12.2008 - 14:48

cok romantiksin dokuz
resim cok duygusal

*yazıları saga yaslamışsın, yeni imaj hmm :mad1:
“Sen; onun sorduklarına cevap vermeye bile tenezzül etmezsin, o seni susturduğunu sanar. Hayat işte.”

#316 Rabbit

Rabbit

    bir ilgi delisi

  • Yöneticiler
  • 11.851 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:qop

Gönderim zamanı 19.05.2009 - 01:26

Geçemezsin kalbimin sokaklarından artık
sana geldiğim yollardan döndürdün beni
kendime sarılacağım yeniden seni hiç sevmemiş gibi
kimsesiz bir vedanın busesini söküp dudaklarımdan
gökyüzüne fırlatacağım
varsın söz dinlemesin gözlerim
varsın ağlasın isterse yağmurlarla
seni unutacağım

Vuramayacak artık anıların da beni
gönlümün arka sokaklarında dolaşmak yok
korkmuyorum şarkılardaki veda makamından
korkmuyorum kalbimle buluşmaktan
beni benden başkası vuramaz artık inan
seni unutacağım
en yorgun yerindeyim hayatın
en yoğun acısındayım sevdanın
hüznün karanlığını aydınlatacağım
her sabah biraz daha kendime sarılıp
seni unutacağım


alıntı.
"seni o kadar yakından görünce,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni"

#317 Rabbit

Rabbit

    bir ilgi delisi

  • Yöneticiler
  • 11.851 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:qop

Gönderim zamanı 19.05.2009 - 01:28

Belki
Baska bir sonbaharda yine bulusuruz......
Yağmur böylesine delice yağmaz
Günes acar belki tepenin ardında
İnan bana sevdiğim
Bu ayrılık, vuslatsız kalmaz...

Sen gelene kadar
Saçlarımı kısaltmıs olurum...
Merak etme azaltırım içkiyi
İyi ama
Yokluğunda delirdiğim gecelerde
Senin verdiğin sarhosluğu
Bana kim getirecek sevgili?

Yolun acıksa eğer
Durma git...
Ama bana bir cümle bırak giderken
Yankılansın kulağımda günler boyu!
Ve döndüğünde korusun sıcaklığını....
Canım benim;
Bir tek suna inan
Varlığınla aldatacağım yokluğunu....


alıntı.
"seni o kadar yakından görünce,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni"

#318 Saklı Bahçe

Saklı Bahçe

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 85 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:belki bir şarkının her sesinde..
  • İlgi Alanları:"O"'na dair herşey..

Gönderim zamanı 19.05.2009 - 15:04

Yenik Serçe

I
Yaban
ve asi
dağlara dağılan taylar gibi.
ve yangın
gençliğinin alazında ışıltılı bıçaklar gibi.

Adana'da yollara dizilmiş garlarda,
çığlık çığlığa peronlarda
çocuklar gibiydi gözleri.

/Adı Nevin,
şarap içer, rüzgâr giyerdi geceleyin.../

II
O, kanadı kırık bir kuştu,
beyaza vurulmuştu;
kimseler görmedi bir başka renk sevdiğini.
Kimseler..Görmedi kimseler kirlendiğini...

/Adı Nevin,
hüzün kokar ve korkardı geceleyin.../



III
"Kendini martılarla bir tutma" derdim; "senin kanatların yok, düşersin,
yorulursun, beni koyup koyup gitme ne olursun! *

O, kanadı kırık bir kuştu,
gülümserken vurulmuştu.
Kimseler görmedi uçtuğunu.
Kimseler..Görmedi kimseler öpüştüğünü...

/Adı Nevin,
özlem tüter ve ç(ağlardı) geceleyin./

IV
"Işığın" diyordu: Kırılıp düştüğü yerlerden geliyorum; karanlık kördü ve acımasız...
Ellerimle kırdım ben de kalan kanatlarımı; kanatlarımı kanatmaktan geliyorum...



V
O bir yenik serçeydi sıkılınca ağlamaya çıkardı.
Sonra da çift çıkardık; kar yağardı, biz dinlemez, çıkardık!
O kentte bütün sokaklar biz yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı, insanlar dar yapılmıştı, çıkardık!

Kar durmazdı, üşüşürdü saçlarına ve hep bir şeylere ağlardı o karlı havalarda...
Avurtlarına çarpan kar taneleri, gözyaşlarının sıcaklığına çarpıp erirdi... Erirdi...
Biz yan yana, yana yana... Yana yana!

/O bir yenik serçeydi sıkılınca ağlamaya çıkardı,
ben yürüsem bütün yollar ona çıkardı.../


VI
Gitti... Kanatları yüreğimdeydi.
Kalan, elimde minyatür bir kuş şimdi.
Yitirdim o aşkın kimliğini;
h ü k ü m s ü z d ü r...

/Adı Nevin,
ihaneti tutuşturduk bir sabahleyin! /

Yılmaz Odabaşı

Bu mesaj Saklı Bahçe tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 19.05.2009 - 15:09

İnsan döner döner yalnızlığını severmiş..

#319 clement

clement

    bildiğin gibi değil

  • Üyeler
  • 787 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:crypto
  • İlgi Alanları::)

Gönderim zamanı 01.09.2009 - 20:35

Düşmanıma

Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın;
Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın!

necip fazıl kısakürek
Doğru bildiğim yol onlara göre yanlış, yanlışa giden yol ise onlara çıkıyordu...

#320 clement

clement

    bildiğin gibi değil

  • Üyeler
  • 787 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:crypto
  • İlgi Alanları::)

Gönderim zamanı 01.09.2009 - 20:37

Vasiyet

Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam;
Alıp beni götürsün, tam dört inanmış adam...

necip fazıl kısakürek
Doğru bildiğim yol onlara göre yanlış, yanlışa giden yol ise onlara çıkıyordu...





Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

45 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 45 ziyaretçi, 0 gizli