Şiir Köşesi
#161
Gönderim zamanı 07.08.2006 - 02:17
Müslümanlık Nerde
Müslümanlik nerde! Bizden geçmis insanlik bile...
Adem aldatmaksa maksad, aldanan yok, nafile!
Kaç hakiki müslüman gördümse, hep makberdedir;
Müslümanlik, bilmem amma, galiba göklerdedir;
Istemem, dursun o payansiz mefahir bir yana...
Gösterin ecdada az çok benziyen kan bana!
Isterim sizlerde görmek irkinizdan yadigar,
Çok degil, ancak Necip evlada layik tek siar.
Varsa sayet, söyleyin, bir parçacik insafiniz:
Böyle kansiz miydi -hasa- kahraman ecdadiniz?
Böyle düsmüs müydü herkes ayrilik sevdasina?
Benzeyip sirazesiz bir mushafin eczasina,
Hiç görülmüs müydü olsun kayd-i vahdet tarumar?
Böyle olmus muydu millet canevinden rahnedar?
Böyle açliktan bogazlar miydi kardes kardesi?
Böyle adet miydi bi-perva, yemek insan lesi?
Irzimizdir çignenen, evladimizdir dogranan...
Hey sikilmaz, aglamazsan, bari gülmekten utan! ...
'His' denen devletliden olsaydi halkin behresi:
Payitahtindan bugün tasmazdi sarhos naresi!
Kurd uzaklardan bakar, dalgin görürmüs merkebi.
Saldirirmis ansizin yaydan bosanmis ok gibi.
Lakin, ask olsun ki, aldirmaz otlarmis esek,
Sanki tavsanmis gelen, yahut kiliksiz köstebek!
Kâr sayarmis bir tutam ot fazla olsun yutmayi...
Hasmi, derken, çullanirmis yutmadan son lokmayi! ...
Bu hakikattir bu, sasmaz, bildigin usluba sok:
Halimiz merkeple kurdun ayni, asla farki yok.
Burnumuzdan tuttu düsman; biz bogaz kaydindayiz;
Bir bakin: hala mi hala ihtiras ardindayiz!
Saygisizlik elverir... Bir parça olsun arlanin:
Vakti çoktan geldi, hem geçmektedir arlanmanin!
Davranin haykirmadan nakus-u izmihaliniz...
Öyle bir buhrana sapmistir ki, zira, halimiz:
Zevke dalmak söyle dursun, vaktiniz yok mateme!
Davranin zira gülünç olduk bütün bir aleme,
Beklesirken gökte yüz binlerce ervah, intikam;
Yerde kalmis, na'sa benzer kavm icin durmak haram! ...
Kahraman ecdadinizdan sizde bir kan yok mudur?
Yoksa, istikbalinizden korkulur, pek korku
Mehmet Akif Ersoy
#162
Gönderim zamanı 07.08.2006 - 02:19
Baksana kim boynu bükük aglayan.
Hakki hayatindir senin ey müslüman,
Kurtar artik o biçareyi Allah için.
Artik ölüm uykularindan uyan.
Bunca zamandir uyudun kanmadin,
Çekmedigin çile kalmadi, uslanmadin.
Çignediler yurdunu baştan başa.
Sen yine bir kerre kimildanmadin.
Ninni degil dinledigin velvele,
Kükreyerek akmada müstakbele.
Bir ebedi sel ki zamandir adi,
Haydi katil sen de o coşkun sele.
Karşi durulmaz cereyan sine-çak...
Varsa duranlar olur elbet helak.
Dalgalarin anmadan seyrini,
Göz göre girdâba nedir inhimak?
Dehşeti maziyi getir yadina;
Kimse yetişmez yarin imdadina.
Merhametin yok diyelim nefsine;
Merhamet etmez misin evladina?
Ben onu dünyaya getirdim diye
Kalkişacaksin demek öldürmeye!
Sevk ediyormuş meger insanlari,
Hakki-i übüvvet de bu canilige!
Dogru mudur ye’s ile olmak tebah?
Yok mu gelip gayrete bir intibah?
Beklediğin subh-i kıyamet midir?
Gün batıyor sen arıyorsun tebah.!
Gözleri maziye bakan milletin,
Ömrü temadisi olur nakbetin.
Karşına müstakbeli dikmiş Hüdâ,
Görmeye lakin daha yok niyyetin.
Ey koca şark! Ey ebedi meskenet!
Sen de kımıldanmaya bir niyet et.
Korkuyorum, Garbın elinden yarın,
Kalmayacak çekmediğin mel’anet.
Hakk-ı hayatın daha çiğnenmeden,
Kan dökerek almalısın merd isen.
Çünkü bugün ortada hak sahibi,
Bir kişidir: "Hakkımı vermem" diyen.
Mehmet Akif Ersoy
#163
Gönderim zamanı 13.08.2006 - 00:46
Biliyorsun ki,kalbin derinlikleri
Damla damla biriken gizli gözyaşlarıdır.
Kudretimin oradan çıkarabildikleri
Halis inci yerine bu çakıltaşlarıdır.
Görüyorsun nihayet çakıltaşları sende
İncilerse şairin kendi kalbinde kaldı.
Fakat şunu anla ki,o,çakıl bulurken de
İnci araştırmadan duyulan zevki aldı.
NECMETTİN HALİL ONAN
#164
Gönderim zamanı 15.08.2006 - 22:47
Bir bulut sarsın evinin damını
Azrail beklesin amak için canını
Ben değil aşkım emsin kanımı
Damarların kurusun beni yıktığın için.
Giydiğin en güzel elbise kefenin olsun
Yılanların olduğu yerde mezarın olsun
Mezar taşında veremli yazılı olsun
Okuyanın olmasın beni yıktığın için.
Sırat köprüsü vardır inşallah geçemezsin
Melekler soru sorar inşallah bilemezsin
Şayet girersen o cehennem denilen yere
Çıkışın olmasın beni yıktığın için...
Uğur ARSLAN
bu şiiri okuyunca şok geçirdim bir insan ayrılsa bile bir zamanlar sevdiği birinin ardından bunları nasıl yazabilir? bu nasıl bir bedduadır böyle? asla bu şiirin muhattabı olmak istemezdim
Bu mesaj Lavinia tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 15.08.2006 - 22:47
#165
Gönderim zamanı 18.08.2006 - 17:30
Karamanoğlu Mehmet Beyi arıyorum
Göreniniz,bileniniz,duyanınız var mı?
Bir ferman yayınlamıştı:
"Bu günden sonra divanda,dergahta,bargahta,mecliste,meydanda
Türkçe den başka dil kullanılmaya diye" diye
Hatırlayanınız var mı?
Dolanın yurdun dört bir yanını
Çarşıyı,pazarı,köyü,şehri
Fermana uyanınız var mı?
Nutkum tutuldu,şaşırdım merak ettim,
Dolandığınız yerdeki Türkçe olmayan isimlere,
Gördüklerine,duyduklarına üzüleniniz var mı?
Tanıtımın demo,sunucunun spiker
Gösteri adamının showman,radyo sunucusunun discjokey
Hanımağanın firstlady olduğuna şaşıranınız var mı
Dükkanın store,bakkalın market,torbasının poşet,
Mağazanın süper,hiper,gros market,
Ucuzluğun damping olduğuna kananınız var mı?
İlan tahtasının billboard,sayı tabelasının skorboard
Bilgi alışverişinin brifing,bildirgenin deklarasyon
Merakın,uğraşın hobby olduğuna güleniniz var mı?
Bırakın eli, özün bile seyrek uğradığı
Beldelerin girişinde wellcome
Çıkışında good-bye okuyanınız var mı?
Korumanın,muhafızın bodyguard
Sanat ve meslek pirlerinin duayen
İtibarın,saygınlığın,prestij olduğunu bileniniz var mı?
Sekinin,alanın platform,merkezin center
Büyüklüğün mega,küçüklüğün mikro,sonun final
Özlemin,hasretin nostalji olduğunu öğreneniniz var mı?
İşhanımız plaza,bedestenimiz galleria
Sergi yerlerimiz center room,showroom
Büyük şehirlerimizi megakent diye gezeniniz var mı?
Yol üstü lokantalarımızın fast-food
Yemek çeşitlerimizin mönü olduğu yerlerde
Hesabını adisyon diye ödeyeniniz var mı?
İki katlı evinizin dublex,üç katlı komşu evini triblex
Köşklerinizi villa,eşiğinizi antre
Bahçe çiçeklerini flora diye koklayanınız var mı?
Sevimlinin sempatik,sevimsizin antipatik
Vurguncunun spekülatör,eşkiyanın mafya
Desteğe,bilemediniz koltuk çıkmaya sponsorluk diyeniniz var mı?
Mesireyi,kır gezisini picnic
Bilgisayarı computer,hava yastığını aır-bag
Pekalayı,oluru okey diye söyleyeniniz var mı?
Vırvırık dağının tepesindeki köyde
Cafe-show levhası altında
Acınında acısı nescafe içeniniz var mı?
Toprağımızı,bayrağımızı,inancımızı çaldırmayalım derken
Dilimizin çalındığını,talan edildiğini
Özün el diline özendiğine, içi yananınız var mı?
Masallarımızı,tekerlemelerimizi,atasözlerimizi unuttuk
Şarkılarımızı,ninnilerimizi, türkülerimizi kaybettik
Türkçemiz elden gidiyor dizini döveniniz var mı?
Karamanoğlu Mehmet Beyi arıyorum.
Göreniniz,bileniniz,duyanınız var mı?
Bir ferman yayınlamıştı...
Hayal meyal hatırlayıpta sahip çıkanınız var mı?
SERDAR DIRAVACI
#166
Gönderim zamanı 20.08.2006 - 11:54
İşte şiir böyle yazılır....oooff.
uzulme bebegim, sakin uzulme
olmadi işte. ayrildik.
kizmadim sana, kizamiyorum
yeter ki sen uzulme..
ben sana hic kiyar miyim,
yani o kadar da hiyar miyim?
hiyar dedim de aklima geldi;
yeni sevgilinle aran nasil?
o da seni, benim seni cok sevdigim gibi seviyor mu?
ara sira goruşelim n'olur
misafir ol gel bana,
yumurta kirayim sana.
param pulum yok ama
borc yazdiririz bakkala.
seni nasil sevdigim senin hic şeyinde eee...
umurunda degil.
hatirlar misin bilmem,
o mahur beste calar
mujganla biz fenalaşirdik.
ha, sahi gecen gun bekledim seni.
saza niye gelmedin?
seni bilmem ama ben acaip gaza geldim,
sonra soda ictim gecti.
hatirlamali,
sevgiyle anmali,
unutmamali
incitmemeli,
ucan memeli
kacan memeli
tutan memeli
oburu de gelmiş
hani bana, hani bana demiş..
biliyorsun, ne yapsam ayrilamam senden asla
hafife alma aşk vurur insana
bir de yer vurur sonra
masatenisi...
bu kadar kolay sanma
ilvanlım
ilvanlım, ilvanlım, ilvanlım, aman amman neyse...
sen cok guzelsin
a acayipsin
be acayipsin
c hicbiri
d hepsi senin mi?
hatirlar misin sazlar calinirdi camlicanin bahcelerinde?
benim de arabanin teybini calmişlardi,
şimdi de seni caldilar benden.
ve şimdi iciyorum her gece.
her gece başka bir işkembe,
paca, tuzlama, kokorec, kelle.
gel beni kismen yelle.
ha unutmadan,
ebabil bir kuşsa, saka daha kuştur.
saka kuş olarak kalacaktir.
kuştur, kuş olacaktir.
kuştum, kuştunuz, kuştular, kuşarlar..
şiirime burada son verirkene...
{bi dakka doktor bey geliyorum}
şiirime burada son verirkene,
seni cok sevdigimi soylemek istiyorum.
ha bir de yeni bir kedi aldim o da cok şeker.
gidişim suskun olmuştu ama donuşum muhteşem oldu.
yasli gittim şen geldim, ac koynunu ben geldim...
#167
Gönderim zamanı 24.08.2006 - 18:01
ertesi sabah
tekrar hayata
dönülebilen
ve her gün
tekrarlanabilen
bir intihar biçimidir.
Charles Bukowski
Piizan
#168
Gönderim zamanı 27.08.2006 - 21:00
Verdiğin perhize budur gayretim
Bundan başka uymıyon dokdur bey.
Üç sepet yumurta sabah kahvaltım
Teker teker sayamıyon dokdur bey.
İki leğen pilav,bir yayuk ayran
İster yağlı olsun,isterse yavan
Yanınada kesiyon beş kilo sovan
Yiyon yiyon doyamıyon dokdur bey.
Üç tencere bamya yerin bişince,
Yirmi tas su içip ,biraz goşunca
Her yanı sökülür garnım şişince
Sağlam göynek giyemeyon dokdur bey.
Şimdiye acımdan çoktan ölürdüm
Sağ olsun gomşular idiyo yardım
Bir guzudan fazla yimem,söz verdim
Ayıp olur cayamıyon dokdur bey.
Bazı az geliyo beş gasa hurma
Yedi lahanadan yapıyon sarma
Onu da mı yidin deye hiç sorma
Utanıyon,diyemiyon dokdur bey.
Günde iki çuval unum gidiyo
Avradım her sabah ekmek ediyo
Bir gazan fasülya gönül ye deyo
Artırmaya gıyamayon dokdur bey
Bilmen bunca nimet nireme gider
Buymuş gısmetim buymuş gader
Bir günde yidiğim işte bu gader
Daha fazlasını yiyemeyon dokdur bey.
not:bir rivayete göre doğu tarafındaki köylerden birinde yaşayan 190 küsür kilolu vatandaşımızın şehirdeki doktoruna yazdığı perhiz şiiridir.Diğer bir rivayete göre ise hasta yalnızca mektup yazmıştır sonra biri bunu şiveyide kullanarak şiire çevirmiştir.
yöneticiyegidennot:Arama yapmaya çalıştım ama beceremedim.daha önce yazılmış mı bilmiyorum umarım yazılmamıştır.
#169
Gönderim zamanı 28.08.2006 - 23:12
Bilirim yalnızlık üşütür insanı
Bahçende çiçekler açmaz olur
Korkular sarar dört yanını
Aşk kapını çalmaz olur.
Günlerine sarılır gece
Yüreğine ayaz vurur,don vurur
Gözlerin sana ağlamaktan vazgeçer
Aynalar yüzüne bakmaz olur.
Sözcükler yetmez derdini anlatmaya
Hasret kalırsın geçmiş baharlara
Hep beklersin bir ses bir seda,
Sonra son umutlarda yok olur.
Sonu beklersin artık
Günlerini sayarsın yavaş yavaş
Korkular bile korkutmaz seni
ne büyük ceza şu yalnızlık.
#170
Gönderim zamanı 31.08.2006 - 20:46
Ayrılıklar son bulur,özlemler biter
Bizden ne kalır,neler gider
Ölüm üstüne yemin ettiğim sevdama,
Uzanırsa yalancı diller,kirli eller
Boğazımıza takılırsa son sözler,
Bu defa "eyvallah" demek zor gelir.
Bu gidişin başlangıcı zor gelir.
Bir ben olmak,sadece ben kalmak
İnan,zor çok zor gelir.
Kelimeler sessiz kalır haykırışlarımda,
Kader utancından bakamaz suratıma,
Ölüm anlar yalnızlığı,yalnızlığımda
Mecnun görür sevda kimdeymiş...
Masallardaki uzakları yakın kılan,
Kaf dağını sırtlayıp gelen sevgilim!
Dünya sensizlik kokuyor!
Seni çok özledim.
Lavinia
#171
Gönderim zamanı 01.09.2006 - 20:14
Niçin bu savaş,kimin için?
Hani bir Adem den türemiştik
Hani hepimiz kardeştik
Peki bu "vur" emri kimin?
Barış bayrakları dalgalanacaktı
Çocuklar oyunlar oynayacaktı
Hani zulmetmek günahtı
Peki bu tanklar kimin?
Misket bir oyundu evvelce
Yaşayıp giderdik güzelce
Hayat ne hoştu sevince
Peki bu bombalar kimin?
Dün annesi düştü,kalkamadı
Garip çocuk başında ağlayamadı
Kanlı bedene asker bile bakamadı
Peki bu vicdan kimin?
Binbir renk vardı önceleri
Siyah hakim şimdileri
Medeniyet öğretirdi kimileri
Peki bu vahşet ordusu kimin?
Ortadoğu artık ağlamıyor
Ortadoğu şimdi kan kusuyor
Cerahat toprak toprak yayılıyor
Peki yardıma uzanacak el kimin?
Lavinia
Bu mesaj Lavinia tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 01.09.2006 - 20:48
#172
Gönderim zamanı 04.09.2006 - 20:10
Bir yüreğe mecbur olmaksa,
Her yudumda onu içmekse,
Gözyaşını içine sindirmekse,
Aşk,kederin ta kendisidir.
Sevda yükünü taşımaksa,
Ömrünce onsuz onu yaşamaksa,
Aradığın sıcak bir kucaksa,
Aşk,özlemin ta kendisidir.
Sana düşen yığınla korsa,
Yaşadığın yer dört duvarsa,
Yüreğinde prangalar varsa,
Aşk,esaretin ta kendisidir.
Kendini ateşe vermekse,
Ferhat misal dağ delmekse,
Mekanın karabaht çölleriyse,
Aşk,hezimetin ta kendisidir.
Yıllar sonra karşındaysa,
Bir başkasının kolundaysa,
Dünya ahret bacın olduysa,
Aşk,ölümün ta kendisidir.
Lavinia
#173
Gönderim zamanı 05.09.2006 - 21:37
Gecenin efsunları odamda dolaşıyor,
Bir acı yalnızlık ki bu, sesleri boğuyor.
Bir gölgemi var biri mi geliyor?
Hayallere dalma gönül,
Gölgelere kanma gönül.
Kadersizlik belli ki suçum,
Anadan karabahtsız doğmuşum.
Felek vurmuşta ben durmuşum.
Sevdalara inanma gönül,
Beni dertlere salma gönül.
Kıvranıyor sefil mum karşımda,
Ne yanıyor ne sönüyor azap yolunda.
Yanan da sönen de benim aslında!
Gidenleri sorma gönül,
Kalanı anlatma gönül.
Kaleme yari yazalım dedim çizemedi.
Kırıldı ucu tek kelam edemedi.
Anladım, yar eşsiz tarifi yok diyemedi.
Boşuna boyun burma gönül.
Giden eşsiz, eş arama gönül.
Lavinia
#174
Gönderim zamanı 19.09.2006 - 08:31
Tek başıma oturmuşsam
Henüz daha gözlerimi
Bir an bile yummamışsam
Sen yoksan yine
Bense yorgun ve yalnızsam
Hele bir de, bir de canım
Hasretine kapılmışsam
Ve gözümde tütüyorsan buram buram
İşte o an bir fırtına kopar
Sanki o an yer yerinden oynar
Hoyrat bir rüzgar eserken
Sallanan gemi misali
Sallanır durur içimde dünya
Son ışıkları
Sönüyorsa sokakların
Yeni bir gün giriyorsa
Penceremden yavaş yavaş
Sen yoksan yine
Bense suskun ve bitkinsem
Hele bir de, bir kadehin
Gölgesine sığınmışsam
Ve yılların hesabını şaşırmışsam
İşte o an bir fırtına kopar
Sanki o an yer yerinden oynar
Kül rengi bir akşam vakti
Kaybolan gemi misali
Kaybolur gider gözümde dünya
İşte o an bir fırtına kopar
Sanki o an yer yerinden oynar
Bir koca çınar dalından
Savrulan yaprak misali
Savrulur gider güzelim dünya...
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#175
Gönderim zamanı 25.09.2006 - 21:18
Kalp Yarası
Sana verdim kalbimin gizli anahtarını,
Artık senindir oraya kimseye sormadan gir.
Bir defa çevirirsen tatlı bakışlarını,
Anahtarsız açılır, kendini yormadan gir.
Tereddüt etme kapıya vurmadan gir.
İçerde kimse yok yalnız hayalimiz var,
Daha henüz goncasın seni koparmasınlar,
Artık senin olan bu kalbe sormadan gir.
Bir kördüğüm olalım bizi çözemesinler,
Çabuk vakit geçirme önünde durmadan gir.
Kapıyı hemen kapat sesini duymasınlar,
Gönlümü yaraladın kalbimi kırmadan gir
Buruk Sevinç
Değişiklikler Kaydedildi...
#176
Gönderim zamanı 30.09.2006 - 16:41
Ben, arkandan sadece baktım.
Oysa; söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki...
"Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.
Gidersen sönecek içimdeki ateş
ve bir daha hiç kimse yakamayacak.
Gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimi
O karanlıkta yolumu kaybedeceğim" diyecektim sana.
Konuşamadım...
Gittin...
Gidişini görmemek için gözlerimi kapattım
Öylesine acıdıki içim, tutup koparsalardı kolumu
bacağımı bu kadar acı duymazdım.
Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden.
Ağlayamadım...
Gittin...
Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysa
Tutkum seninle olmaktı, tutkum teninde erimek,
tutkum hayatı seninle sadece paylaşmaktı.
Anlatamadım...
Gittin...
Gidişini önlemek için tutmak vardı ellerinden
Ellerim değil miydi her dokunuşumda seni ürperten?
Ürperdin yine biliyorum.
Bir kez dokunsam, bir kez tutsam ellerini
Gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu.
Tutamadım.
Gittin...
Bir yıkım gibiydi gidişin
Sen adım adım uzaklaşırken benden
Çöküp kaldı bedenim olduğu yere
Nice terk edişlere dayanan yürek bu kez yenilmişti
Bu kadar zayıf değildim ben kalkmalıydım.
Kalkamadım...
Gittin...
Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordum
Hazırdım gidişine,
Kaçak zamanları yaşıyorduk
Zaman bitecek ve sen gidecektin
Bense, gidişinin ertesi günü
Hayatıma kaldığım yerden yeniden başlayacaktım.
Başlayamadım...
Gittin...
Bir şey söyledin mi giderken?
"Kal" dememi istedin mi?
Son bir kez "seni seviyorum" dedin mi?
"Bekle beni döneceğim" diye umut verdin mi?
Beynim öylesine uğulduyorduki.
Duyamadım...
Gittin...
Nereye gittiğin önemli değildi
Binlerce kilometre uzakta da olsan,
iki metre ötemde de farketmiyordu.
Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu.
Kurtulmalıydım senden,
bu yokluk duygusundan kurtulmalıydım.
Kurtulamadım...
Gittin...
Unutulanların arasına katılmalıydım
Anıları bir sandığa koyup
hayatı bir yerinden yakalamalıydım.
Bu aşk noktalanmalıydı, bu sevdadan vazgeçmeliydim.
Yapamadım...
Gittin...
Bir okyanusun ortasında
tek küreği kaybolmuş sandalda
Dev dalgalarla boğuşan bir denizciyim şimdi.
Bil ki; sevmekten vazgeçmedim seni,
Bil ki; seninle birlikte sevdanı da taşıyacağım yüreğimde,
Bil ki; seni Unutamadım...
MEHMET COŞKUNDENİZ
#177
Gönderim zamanı 01.10.2006 - 03:23
Ardıma bakmadan
Gözyaşlarını görmeden
Gitmeliyim
kurtulmalı bu hastalıklı sevgiden
Uzaklarda bi yerler de şarkı söylemeliyim
Ağlayan çocuk şarkısını
Bir tek o söndürür içimde ki acıyı
Gitmeliyim
Mutluluk çok yalan,güzel bi anı
olarak yaşamalı sende
Devamı olmaz aşkların
olmamalı
Gitmeliyim
bana geldiğin gecelerin inadına
sabahlara gitmeliyim
GİTMELİYİM
#178
Gönderim zamanı 02.10.2006 - 18:32
Bu son ayrılışımız olacak
Ellerimiz bir daha elveda
Diyerek ayrılmayacak
Canımız bir daha bu denli yanmayacak
Sözlerimiz anlamını yitirmeyecek
Gözlerimiz bir daha yalan söylemeyecek
Bir başka kalplerde
Yaşayacağız sevgimizi,
Bir daha asla birlikte
Olamayız Unutma bu son ayrılışımız
Biz hiçbir şeyin değerini bilmedik
Doğru dürüst sevmeyi bile beceremedik
Bir rüyaydı geldi geçti sadece...
Yaşamadığımızı farz et
Gerçek şu ki gönlüm
Şimdiden sana hasret.
Biz bitti dedik ama bitmedi
Ya kalplerimiz acaba onlar silebildi mi kalbinden sevgimizi?
#179
Gönderim zamanı 14.10.2006 - 16:29
Hangi gün karar verdin, küt diye çekip gitmeye?
Hangi lafım dokundu sana, böyle inceden inceye?
Hangi otobüs söyle, hangi uçak, hangi tren
Seni benden götüren, beni bir kuş gibi öttüren?
Hangi kırılası eller dolanır, şimdi kırılası belinde?
Hangi rüzgâr şarkı söyler, o ay tanrıçası teninde?
Hangi çirkin gerçek uğruna, tükettin güzel ütopyamızı?
Hangi boşboğazlara deşifre ettin
En mahrem sırlarımızı?
Hangi cama kafa atsam
Hangi kapıyı omuzlayıp kırsam
Hangi meyhanede dellenip, hangi masaları dağıtsam?
Ben de bu sersem başımı
Karakolun duvarına vursam
Kendimi caddeye atıp arabaların altına savursam!
Hangi tercih beni en hızlı şekilde öldürür
Hangi şekil öldürmez de, ömür boyu süründürür?
Kayıp ilanı mı versem, şehir şehir dolanmak yerine
Ödül mü koysam, ölü veya diri seni bulup getirene?
Hangi ayrılık var ki
Böyle diş ağrısı gibi durmadan zonklasın
Hangi cam kesiği var ki, böyle musluk gibi içime damlasın?
Hiç sanmam, hasta kalbim bunu bir süre daha kaldıramaz.
Feriştah olsa, böyle eli kolu bağlı bekleyip duramaz!
Hangi mübarek dua, hangi evliya tesir eder, seni döndürmeye
Hangi aptal muazeret ikna eder, ateşimi söndürmeye?
Olur mu be, olur mu
Bu da benim gibi adama yapılır mı?
Aşk dediğin mendil mi
Buruşturup bir kenara atılır mı?
Vefa bu kadar basit mi? Alınır mı, satılır mı?
Hangi hırsız çaldı, seni yırtık cebimden?
Hangi pense kopardı bizi birbirimizden?
Hangi uğursuz hamal taşıdı valizini
Hangi çöpçü süpürdü yerden bütün izini?
Hangi yaldızlı otel çarşaf serip barındırdı
Hangi süslü manzara seni kolayca kandırdı?
Hangi şarlatan imaj böyle çabuk ilgini çekti
Hangi pembe vaatler o saf kalbini cezbetti?
Dağ gibi adamı eze eze!
Hangi anası tipli parlak çömeze
Hangi âlemlerde kahkahanı ettin meze?
Hangi yamyamlara yedirdin o masum rüyamızı
Hangi mahlûklar çiğnedi el değmemiş sevdamızı
Hangi bıçak keser şimdi benim biriken hıncımı
Hangi mermi dağıtır insanlara olan inancımı
Hangi bekçi, hangi polis artık zapt eder beni
Ve hangi su bağışlatır?
Hangi musalla temizler seni?
Yusuf HAYALOÐLU
"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.
Paul Valéry
#180
Gönderim zamanı 15.10.2006 - 16:05
Gecedeyim yine
Uyuyamıyorum...
Kalkıp aynalara bakıyorum..
İnceliyorum yüzümü
İlk bakışta aynıyım
Halbuki ben bu gece çok farklıyım..
Hiç yapmadığım bir şey yapmalıyım..
Amaçsız yürüyorum
Nereye gittiğimden habersiz...
Sadece içimde bir korku...
Attığım her adım beni bir yerlerden uzaklaştırıyor...
Her adımda kendimi arkamda bırakıyorum...
Kim olduğumu görmek isterken,
Kendimi kaybediyorum...
Kendimden biraz daha uzaklaştıkça
Bir başkası oluyorum...
Yüzüm değişiyor, eskisi gibi değil gülümsemem...
Bakışlarım farklı, artık dünya bana çok farklı...
Geriye dönmek istiyorum,
Ama olmuyor...
Bu yol öyle bir yol ki her adımımda
Arkası dipsiz umman oluyor..
Ben yüzmeyi bilmem ki...
Geriye dönemiyorum...
Aslımı yitirirken
Bir şey beni içine çekiyor...
Bu hayat yolunda attığım her adım
Beni bambaşka biri yapıyor...
Beni ben sanarken aslında
Bir yabancı olduğumu kendime
Attığım her adım bana anlatıyor...
Yolun sonuna vardığımda
Bir nefeslik dermanım kalıyor...
Son nefesimi verirken, yabancı beni
Karanlık uzaklardan, kaybettiğim aslım çağırıyor....
duygusuz
............................şşşşt sessiz ol!.................................
Benzer Konular
Konu | Forum | Konuyu Açan | İstatistikler | Son Mesaj Bilgisi | |
---|---|---|---|---|---|
Otomobili için şiir yazdı! |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Şiir.. |
Sizin Şiirleriniz | hüfyaa |
|
|
|
Şiir... |
Sizin Şiirleriniz | hüfyaa |
|
|
|
Siirt'te Saldırı: 4 Kadın Öldü, 2 De Ağır Yaralı Var.. |
Üçüncü Sayfa | Taurus |
|
|
|
Çok Şiir Yazmak İstedim Ben Yine :s |
Karalama Defteri (Blog falan hikaye!) | tusiana |
|
|
72 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 72 ziyaretçi, 0 gizli