Gönderim zamanı 27.06.2004 - 20:08
DİKKAT!!! FIKRANIN TİLLAHIDIR ONA GÖRE
Afrika'nın balta girmek üzere olan ormanlarından birinde(nasıl dokunduruyorum ama ağaç katliamına) bulunan bir kabilenin Yarma Tosbağa isimli reisleri hakkın rahmetine kavuşmuş,cenazesi öğle namazını müteakip Eyüp Sultan camiinden kaldırılmış,ve ardından çocukları reisin içinde St.Tropez'deki villası,Miami'deki denize nazır arsası,İtalyan Rivierasındaki zeytinlikleri,Haymanadaki tarlaları birkaç tane otomobil,uçak,yat ve İsviçre bankalarında bulunan milyar dolarlık mirasını paylaşmaya başlamışlardır...
Neyse biz asıl konuya gelelim reis ölünce yerine kimin geçeceği konusunda ihtiyar heyeti tartışmalara girmiş,kulisler yapılmış sonuçta iki aday reis olmak için başvuruda bulunmuş...isimleri Amuda Kalkan Manda ve Titreyen Bokböceği olan bu iki delikanlı aslında birbirlerine rakip olmayacak kadar birbirlerini sevmektedir,bebekliklerinden beri içtikleri su ayrı gitmeyen,birbirlerini sıçtıkları boka kadar bilen bu iki delikanlı fıkra bu ya reislik için mücadele etmek zorunda kalmışlardır...Orada reislik için tek bir kural vardır.İki delikanlı savaşacak sağ kalan reis olacaktır...Ama aralarındaki dostluk öyle ileridir ki,savaşmayı kabul etmezler bu hükmü iptal ettirmek için meclise bir önerge sunarlar,uzun tartışmalar sonucu kabile anayasasında bir defaya mahsus olmak üzere yarışma için kanun hükmünde kararname çıkarılır,iki aday için ilk yarışma tarihi kararlaştırılır...Beklenen gün gelir,aradan geçen süre zarfında Amuda Kalkan Manda Guyucuların İbraam Aga'nın kızıyla nişanlanır,Titreyen Bokböceği de nişanlısının ve annesinin bitmek bilmeyen isteklerinden bıkar bohçayı kız tarafının kapısına atmak suretiyle nişanı bozar...bu anekdotlarıda hatırladıktan sonra kaldığımız yere dönelim dilerseniz...Beklenen tarih gelmiş iki genç mücadeleye girişmiştir...İlk müsabaka olarak ormanda kuş avlanması(bildiğimiz kuş...cikcik) seçilir...en çok kim kuş avlarsa o reis olacak eşitlikin bozulmaması halinde altın golün uygulanacağı 15'er dakikalık iki uzatma devresi,orda da eşitlikin bozulmaması halinde ise penaltı atışlarıyla reisin belirleneceği açıklanır.Halk itiraz eder 'yaw olurmu bee futbol maçımı bu' tabii halkın bu itirazı hemen kabul edilir(demokrasi)...konuyu fazla uzatmayalım iki delikanlı ormana dalar...2 saat sonra ikiside döner ve sonuç beraberedir '29 kuş'...Derhal müsabakayı izleyen komite ikinci yarışma kararını verir,yörenin en azgın nehrine dalınacak ,karşı kıyıya ilk geçen reis olacaktır,karşı gelenin tiz kellesi urulacaktır...gençler dalar nehre 10-15 dakika sonra kıyıya çıkarlar,sonuç ne oldu dersiniz tabii ki eşitlik...bundan sonrada yapılan birçok müsabaka berabere bitince,heyetin sözcüsü şöyle der ''olm ikinizinde yapacağı işi .ikecez,hık mık dinlemem kılıçları alın başlayın dövüşmeye sağ kalan kazanır,hadi şimdi sittirin gidin''...İki genç bigönül,isteksizce ellerine kılıçları alır,dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir kavgaya tutuşurlar,bu kavganın bazı tarihçilere göre 6 bazılarına göre 8 bazılarına göre 2 hafta sürdüğü söylene dursun,kavga 4 gün sürmüştür...bu gençler öyle isteksiz ataklarla birbirlerine saldırmışlar 'aman kardeş bişeyin var mı? aman şekerim kusura bakma' şeklinde izleyenleri ve hatta okuyanları bile baymak suretiyle 4 gün işin içinden sıyrılmaya çalışmışlardır...İşte olayın asıl koptuğu nokta 4.gün olmuştur,olay şöyle gelişmiştir...Titreyen Bokböceği uykusuzluk açlık ve yorgunluğun verdiği etkiyle kılıcını sallamış olayı çakozlayıp kafasını geri çekmesine fırsat bırakmadan Amuda Kalkan Manda'nın kafayı alıp götürmüştür...ikiside oldukları yerde kalmış yerde yuvarlanan kafayı izlemektedirler tam o sırada Amuda Kalkan Manda kopan kafasının peşinden koşmuş ve yerden kaldırmıştır bir yandan tozunu silkerken bir yandan da Titreyen Bokböceğine şöyle serzenişte bulunmaktadır...'ulan şerefsiz bir reislik için onca yıllık muhabbetimiz .iktin haa,allah belanı versin(fonda batsın bu dünya çalmaktadır) al len al reiste sen ol ağada paşada,bundan böyle dünya ahiret düşmanımsın'...sözler karşısında şok olan Titreyen Bokböceği Amuda Kalkan Manda'nın dizlerine kapanır keza dostunu pek bir sevmektedir...'kardeş allah belamı versin istemeden oldu,elimden kaydı,benim bu saatten sonra reis meis olmaya niyetim yok istemiyorum,allah belasını versin bu töre'nin beni affet kardeş hadi gel doktora gidelim kafayı diktirelim reiste sen ol ben hak iddia falan etmiyorum,bundan sonra san fransisco'ya gidip kendime yeni bir hayat kurucam''...bu sözler bütün izleyenlerin gözlerinin dolmasına sebep olur iki genç birbirlerine sarılırlar ve çok geçmeden doktorun yolunu tutarlar...Doktora vardıklarında kapıda müthiş bir kalabalık olduğunu görürler,çünkü yörenin tek doktoru bu şahsiyettir ve her tür hastalığa tek başına yetebilmektedir,kulak burun boğaz,kuduz,nezle baş ağrısı,doğum,hepsine...bizim oğlanlar da sıraya girmişler bekleyiştedirler...dedik ya herkes orda bizimkilerin önünde de hamile bir hanım beklemektedir,bir ara bu bayan arkasına döner ve Amuda Kalkan Manda'yı kelle koltukta görünce korkudan çocuğu düşürür...
yerden kalkan çocuk üstünün başının tozunu silerken şu unutulmaz cümleyi söylemektedir:
''Zikecem böyle fıkrayı üstüm başım toz oldu beee''
RAHMETLİ CENK KORAY'IN ANLATTIÐI BİR FIKRADIR BEN İÇİNE NAÇİZANE YORUMLARIMI KOYDUM...
Sanırım içmek,
ertesi sabah
tekrar hayata
dönülebilen
ve her gün
tekrarlanabilen
bir intihar biçimidir.
Charles Bukowski
Piizan