ÖLÜMÜN KOKUSU ÜZERİNE,..
bu gün seni hatırlatan ne varsa
pencereden fırlatıp attım.
Fotoğrafları, mektupları,
oturduğun sandalye , kapağını açtığın buzdolabını,
çay içtiğin bardakları,
yattığımız yatağı,
masanın üzerindeki küçük oyuncakları,
hani o plastik olanlar var ya, onları da.
Yetmemişti bunlar,
yine de hatırlıyordum seni.
Sigarayı da fırlattım.
O içmeyi çok sevdiğim rakıları da, bardaklarını da
müzik dinlediğin radyoyu da,
ve radyoyla birlikte müzikleri de,
sırf müzik dinlemiyeyim diye,
şarkılara eşlik ettiğim ıslığı da,
hepsini fırlatıp attım..
Yatak odasına geçtim,
yatak yoktu ama dolap vardı.
Üzerine bastığın halıyı
senle beraberken giydiğim elbiseleri,
hepsini pencereden fıralatıp attım.
Sadece senden sonra aldığım köşe minderi kaldı.
Herhalde unutmuşumdur artık diye
rahatlamıştımki,
bomboş kalan eve baktım,
aynı sen gibi kokuyordu,
gencecik, beni anlamayan bir koku.
Bundan da kurtulmam gerekirdi.
Koca evi pencereden aşağıya atamazdım ya,
doğruca bodruma indim.
Orada bir bidon benzin vardı.
Kaptım geldim onu,
döktüm heryere,
tam kibriti yakacakken,
evin yok olması çare olacak mı? diye düşündüm.
Evin yok olması çare olacak mıydı gerçekten?
Ya bu şehir ne olacaktı?, ya bu deniz?
Ya bu gökyüzü?, ya yıldızlar?
Onları gördükçe hep sen hatırlancaktın.
Pencerenin kenarındaki köşe minderine oturdum, düşünceli,
elimde kibrit.
Hadi ateşle! der gibi, beni bekliyordu.
Yıldızlara bir daha baktım,
son kez seni hatırladım.
Ve kibritin alevi karanlık odayı aydınlattı.
O aydınlıkta hayalin belirdi yine,
hadi yak dedi, hadi yak!!!
yanan kibrit elimden düştü,
ortalık şimdi daha aydınlıktı.
Sen gibi, sıcacıktı.
Evin her duvarından çığlıklar yükseliyordu sanki
ve ben ev yok oluncaya kadar da
sadece, ama sadece, seni düşündüm...
pencereden ruhum süzülürken gökyüzüne,
yanmış bedenimi gördüm.
Çok düşünceli bi halim varmış,
çok umutsuz bir halim.
Tüm şehri bir yanık kokusu alıp gitmişti,
belki de pişmanlıktı bu koku,
senin pişmanlığın.
Ama yine olmamıştı işte!
Yanık kokularının arasında bile,
gencecik bir koku vardı, beni anlamayan bir koku.
Anladım ki!
Burada bile unutamamıştım seni,
ölüm bile çare olmamıştı,...
AHHH, NİYE BÖYLE ÇOK SEVDİMKİ SENİ,((
MADE by %100 ATTALİA