İstanbul'la ilgili bir yazı kaleme alan AA Gill isimli İngiliz gazeteci Türkler'i bombardımana tuttu: "Türk erkekleri Rus bodyguardlar gibi... Kadınları teşhirci... Camiler ayak kokuyor"
2010 yılı için Avrupa'nın dört kültür başkentinden biri seçilen İstanbul yine çok konuşulacak. Ama bu kez İngiliz gazeteci AAGill'in yazdığı olumsuz yazı yüzünden! Türkiye'den insan manzaraları anlatan Gill: Bu kent değil kültür başkenti Avrupalı bile değil!.
İngiliz GQ dergisinin aralık sayısında İstanbul'la ilgili bir yazı kaleme alan AA Gill isimli gazeteci Türkler'i bombardımana tuttu! 'İstanbul Geri Dönüyor' başlıklı yazısına İstanbul'un tarih boyunca iki imparatorluğa başkentlik yapmış, çok sayıda savaşa sahne olmuş, geçiş yollarının üzerinde bulunması nedeniyle büyük ilgi çekmiş bir şehir olduğunu vurgulayarak başlayan Gill, bundan sonra eleştirilerini sıralıyor: "Napolyon, 'Bir gün dünya için bir başkent seçilecek olursa, bu İstanbul olur' demiş. İstanbul Asya ile Avrupa'nın, Doğu ile Batı'nın, Hıristiyanlıkla Müslümanlığın birleştiği yer. Ama tüm bunlara rağmen değil dünya başkentliğinden, 'güya' bir parçası olduğu Avrupa'dan bile çok uzakta!"
ŞOFÖRLERİ SALDIRGAN
Yazısında İstanbul'un büyülü görüntüsünü gökdelenlerin bozduğunu söyleyen Gill; hamamları, Kapalıçarşı'yı, sokakları, camileri ve gece hayatını şu sözlerle irdeliyor...
* Şehirde cazdan metale ve alaturkaya kadar her türlü müziğin dinlenebileceği barlar var. Kentin en ünlü gece kulübü ise Reina. Yüksek sınıf bir eğlence mekanı olan Reina'ya ulaşmak bir kabus! Türkler inanılmaz bir saldırganlıkla araba kullanıyor ve özellikle bu mekanın bulunduğu hatta trafik insanı çileden çıkarıyor.
* Reina'nın kapısında ilginizi ilk çeken şey; çift taraflı park etmiş Mercedesler ve sinirli bodyguardlar oluyor. İçeri girerken üzeriniz aranıyor. Bunun nedeni olası bir El Kaide saldırısından çekinilmesi değil, Türk erkeklerinin silaha olan merakı. Geçmişten gelen 'at, avrat ve silah' tutkularından vazgeçemeyen Türk erkeklerinin çoğu silahla dolaşıyor ve onlara karşı dikkatli olunması gerekiyor.
* Müthiş bir manzaraya sahip olan Reina'da her türlü içki bulunuyor. Mekanda eğlenen Türk erkekleri Rus bodyguard'lara benziyor. Kadınlar ise sarışın, mini etekli, etine dolgun ve erkekleri tahrik etmek için mutlaka göğüs dekoltesi veriyor! Kadınlar dansöz gibi kıvırıyor. Erkeklerse bir metronun içinde tek elleriyle demire tutunmuş bilinçsizce sağa sola sallanan tipler gibi...
İNSANLAR GÜVENİLİR DEÐİL
* İnsanlar gece boyunca eğlenir gibi yapıp, aslında birbirini kesip sevgili arıyor. Reina'daki şişko erkeklerin yanlarındaki kadınlar için fahiş fiyatlara şampanya patlatması tam bir Ortadoğululuk göstergesi. Türk erkeklerinin hepsi birer John Travolta. Sık sık tuvalete gidip saçlarını ıslatıyorlar, gömleklerinin bir düğmesi açık dolaşıyorlar ve etrafa vurucu bakışlar atıyorlar. Bu halleriyle çok gülünçler.
* İstanbul öyle bir kent ki, her yer güvenli ama insanları güvenilir değil! Sokaklarda türbanlı hatta kara çarşaflı kadınlarla transeksüeller birlikte yürüyor. Bazı restoranları New York'unkilerle yarışacak düzeyde ama Ortaçağ'dan kalma karanlık köşeler de var.
* Kentte birçok cami var. Bunlar arasında belki de en görkemlisi Sultan Ahmet Camii. Dışarıdan gerçekten harika ama içerisi buram buram ayak kokuyor! Temizlikleriyle övünen Müslümanlar Allah'ın karşısına galiba ayaklarını yıkamadan çıkıyor! Orayı gören her turist böyle düşünüyor.
İşçi sınıfı kalmaya mahkum
Gill, yazısında Türkiye'nin bugüne kadar AB'ye girebilmek için boş yere alay konusu olduğunu da belirtti: "Türkler kendilerine 'Midnight Express' filminin hatırlatılmasından nefret etseler de Türkiye okumamış gençleri, Kürt terörü ve çingeneleriyle Avrupa'nın içinde bir işçi sınıfı olarak kalmaya mahkum."
Biz hala onlara özenmeye devam edelim..Bence bunun altında Türklükten öte müslüman olmamız onlar için endişe verici ve nefret ettirici..Adamlar bizlerden nefret ediyor..Korkuyorlar bizden..
Ama bazı yerlerde de adam doğru söylemiş..Biraz abartsa sa doğru ne yazıkki..Kahrolarak buna katılmak durumundayım...