






İçimde Küçük Bir Kız Ağlar
Gönderen
suheda
,
10.12.2009
·
899 Gösterim
Yıllar önce terk ettim çocukluğumu eski bir kentin sokak lambaları altında..
Öylece bırakıp gittim ardıma hiç bakmadan..
İşte bu yüzdendir içimde hep küçük bir kız ağlar,tüm sesler kesildiğinde duyarım sesini gecenin en koyu en yalnız saatlerinde..
Göğsü baba kokan adam ne zaman ki gitti hayatımdan işte o zaman terk ettim o küçük kızı..
Çok erken büyüdüm ben ellerim çok erken buğday kokmaya başladı.
Sırtımda taşıyamayacağım kadar ağır bir yükle yürüdüm,aslında biliyorum büyümek zor büyümek meşakatli bir iş..
Çocukluğum içimde ukte kaldı,çocukluğum yalnız ve çocukluğum hiç oyun oynamdı,hiç ağaca tırmanmadı sokak aralarında cıvıl cıvıl bir sesle saklambaç koşuşturması yapmadı.
Belki bu yüzdendir sokaktan gelen çocuk seslerine karşı duyduğum sevgi..
Yüksek bir yamaç kenarında oturuyorum denizi seyre dalıp soğuk bir rüzgar sarsıyor bedenimi,ellerim üşüyor,kötü rüyalar gördüğüm anlardaki gibi anneme gitmek istiyorum.
Tozlu bir rafta kalmış gibi eski bir kitap gibi beynim üstünü örttüğüm hatıralarla dolu..
İçimde küçük bir kız dışımda olgun bir kadın,bu ikilemdir işte beni bu hayata eğrelti gibi tutan hiç bir şeyi sahiplenmek istemiyorum ve hiç bir şeyin beni sahiplenmesini..
Hırçınlıklarım kötülüğümden değil aslında hep yarım kalmışlıklarım yüzünden..
..Ve yarım kalmışlıklarım hayatı eğrelti görmemden..
Ne bir aşk heyecanlandırır beni nede kendi içimdeki devrimler..
Ben hayatı siyah beyaz yaşayanlardanım fakat nedense hep siyah tarafındayım.
Bir denizi çok severim ben birde rüzgarları,eski ahşap konakların içine hapsetmişim ruhumu yerleri sürpüren eteklerimle inerim gıcırdayan merdivenlerden..
Ben kuzeyliyim kuzeyli kanı dolaşır damarlarımda dokununca yakan uzak durunca donduran..
Yaşamakla ölmek arasında bir fark yok derdi suheda adlı eski bir dostum,doğruymuş,keşke bu doğruları bulmamız bu kadar uzun zaman almasaydı.
Suheda
Öylece bırakıp gittim ardıma hiç bakmadan..
İşte bu yüzdendir içimde hep küçük bir kız ağlar,tüm sesler kesildiğinde duyarım sesini gecenin en koyu en yalnız saatlerinde..
Göğsü baba kokan adam ne zaman ki gitti hayatımdan işte o zaman terk ettim o küçük kızı..
Çok erken büyüdüm ben ellerim çok erken buğday kokmaya başladı.
Sırtımda taşıyamayacağım kadar ağır bir yükle yürüdüm,aslında biliyorum büyümek zor büyümek meşakatli bir iş..
Çocukluğum içimde ukte kaldı,çocukluğum yalnız ve çocukluğum hiç oyun oynamdı,hiç ağaca tırmanmadı sokak aralarında cıvıl cıvıl bir sesle saklambaç koşuşturması yapmadı.
Belki bu yüzdendir sokaktan gelen çocuk seslerine karşı duyduğum sevgi..
Yüksek bir yamaç kenarında oturuyorum denizi seyre dalıp soğuk bir rüzgar sarsıyor bedenimi,ellerim üşüyor,kötü rüyalar gördüğüm anlardaki gibi anneme gitmek istiyorum.
Tozlu bir rafta kalmış gibi eski bir kitap gibi beynim üstünü örttüğüm hatıralarla dolu..
İçimde küçük bir kız dışımda olgun bir kadın,bu ikilemdir işte beni bu hayata eğrelti gibi tutan hiç bir şeyi sahiplenmek istemiyorum ve hiç bir şeyin beni sahiplenmesini..
Hırçınlıklarım kötülüğümden değil aslında hep yarım kalmışlıklarım yüzünden..
..Ve yarım kalmışlıklarım hayatı eğrelti görmemden..
Ne bir aşk heyecanlandırır beni nede kendi içimdeki devrimler..
Ben hayatı siyah beyaz yaşayanlardanım fakat nedense hep siyah tarafındayım.
Bir denizi çok severim ben birde rüzgarları,eski ahşap konakların içine hapsetmişim ruhumu yerleri sürpüren eteklerimle inerim gıcırdayan merdivenlerden..
Ben kuzeyliyim kuzeyli kanı dolaşır damarlarımda dokununca yakan uzak durunca donduran..
Yaşamakla ölmek arasında bir fark yok derdi suheda adlı eski bir dostum,doğruymuş,keşke bu doğruları bulmamız bu kadar uzun zaman almasaydı.
Suheda
Yaşamı nasıl görmek istersen o çıkar karşına.
Yaşamın mutlu yanlarına bakıp onunla yaşamayı , mutlu olmayı , zaman geçirmeyi öğrenmelisin.
Siyah ve beyaz. Bu renklerin dışında renklerin varlığından haberdar olmalısın , o renkleri tut ve bırakma. Her biri ayrı ayrı tatlar , anlamlar veriyor insana..