Orta Asya'dan göçeden,Araplarla cesitli sebeplerle münasebette bulunan,Türk boy ve ailelerinden ayri olarak,bulunduklari yerde hayatlarini idame ettirip,Anadolu göçleri ve daha öncesinde Araplarla iliski icerisinde bulunmakta geciken bazi Türkmen boylari,bölgeye geldiklerinde saman inanci ve samanist ritüelleri muhafaza etmekte idiler..
Koşulların getirdikleri yoldan,İslam toplulukları ile etkileşim içerisine giren bu yarı-göçebe(sonraları göçebe ve bir kısmı da netice itibariyle yerleşik olacak olan) Türkmen boy ve aileleri,bu ritüeller ile İslamiyet’i harmanlayarak bir inanç sistemi geliştirmişlerdir..Bu sistemin inanç özelliklerinden çok felsefi bir temeli bulunmaktadır..
Bu kardeslerimizi ilginc kilan bir baska özellikleri de,kesinlikle disaridan kiz almayip,vermemeleri hasebiyle,Orta Asya'dan gelen saf Türk kanini muhafaza etmektedirler..(Yanlış anlamaları bertaraf etmek adına:Bu gururlanma vesilesi sayılabilecek bir hadise değildir,meseleyi ilginç kılan dünyada saf irklarin epey azinlikta olmasi)..Iran'da yasamakta olan yaklasik 13 milyon Azeri Türk de Sii'dir,tabi sii inancla alevilik arasında ciddi farklılıklar bulunuyor,konu sapmadan;bölge insanı da evliliklerini dışarıdan yapmadıkları için genetik bir asimilasyon söz konusu değildir..
Uzunca dönemdir,inançları sebebiyle kimi zihniyetlerce toplumsal birlikteliğin dışında tutulmaya çalışılan kardeşlerimiz ise,hala küstürülememiş,Türkiye Cumhuriyeti'ne sonsuz bağlilik gösteren,milliyetçi ve Atatürk'e ask derecesinde bagli insanlar olarak yaşamlarını sürdürmektedirler genele vurursak..
Kimi Alevi-Türkmenlerde ise,Alevilik inanci,yalnizca bir etiket olarak kalmistir..Namaz kilip,oruç tutan,bir sünni den farksiz Islamiyet'i yasayan Türkmenler oldugu gibi,ateistler de bulunmaktadir..Yalniz kendilerine sordugumuzda,dogduklari ya da atalarinin dogdugu köy dolayisiyla alevi olduklarini söylemekteler..Bir inanç sistemi olan din üzerine,bundan daha dogal birsey olamaz..Bununla birlikte felsefi temeli bulunan aleviliğin perspektifi oldukça geniş olup,dünyaya kattıkları barış mesajları da herhangi bir din mensubiyeti taşımayanlarca kabul edilebilir vaziyettedir..Dini açıdan ise tabii ki yorumlamalar subjektiftir..Annem de,civardaki Alevi köylerdekilerin bu sekilde yasadigindan,aralarindaki muhabbetin ise bir sünniden farksiz oldugunu anlatir..Çorum ve Kahramanmaraş’ta yasanan aci olaylara dair; "Dün misafir ettigin,evini yakmasin diye damlarda nöbet tutturdu" seklinde özetleyebilecegimiz bir catismaya sebebiyet verenlere,dostu dosta,müslümani müslümana,bizi bize kirdiranlara lanet olsun diyoruz..
Isi özetleyecek olursak;inançlara yahut inançsızlığa negatif ayrımcılığa yol açmadığı sürece,saygı gösterecek olgunluğa erişmemiz gereklilik arz etmektedir.. Bunu,unutulmamasi gerekenlerden sayip,bas ucumuza asmali,müslümanlara Kafirun Suresi'ni,diger inanis sahiplerine ise ahlak ve saygiyi hatirlatmaliyiz..
Çatışmalara gerek Protestan-Ortodoks-Katolikler arasında olsun,gerek Sünniler-Şiiler yahut Aleviler olsun,tarih boyunca şahit olmaktayız..Oysa ki meselelerin dini değil de siyasi olduğu gerçeği,ve hatta Arap Şiası ve Sünnileri’nin geçmişteki bir anlaşmazlığı mantık ölçütleri dışında günümüze miras kabul etmeleri,ne için bizi ilgilendirmelidir?
Böylesi bir bölünmeye izin vermeyelim,bu memleketi,bu bayrağı,bu milleti,Gazi Paşa’yı senden benden çok seven bu insanlarin inançlarina saygi gösterelim..