bu konuya 297 yanıt verildi

[DaaAnnK]

Uzun zamandır sormak istediğim bir soru vardı onu burada sorayım :

Vücudumuzda çikolata seviyesinin düşmesiyle dodi keseceğinin yaptığı baskıyla DODİ lemeye başlayan kişiye Dodilemeyi kesmesi için verilen dodi Karamelli ise kişi Kodi Kodi Kodi demeye mi başlar napar ne ederiz biz sonra ?

[Gölge]

Sayın okurum

Sizin sorununuz çok reklam seyredionuz bebişim
sakın haaa bakın madmen oskara aday oldu goldıngılopu kaptı aman haa diim
ısırırrrr
Bi 400 gr tobleron alın sefiyenize tavan yaptırın uffff

[kara]

mesela diyorum bi kase magnum domdurmada iyi giderdi dimi gölge

[DKNH]

ne kötü fenasınız siz yaaa
ben sey istiyomm caramioo
sabaha kadar böööö lerimm
böhühüühüh derim görersiniz

[Gölge]

Sayın okurum Kara

Magnum donrma konusunda derin araştırmalarım sonucunda
deneklerimiz üzerinde ki etkisi bilinenin aksine kötü sonuçlanmışdır
Bu durumdan yola çıkarak sizin gibi
çok ama çok sefdigim bir okuruma zarar gelsin istemem
O sebeble
benim tavsiyem
Smit Wesson dondurma bulalım *kih kih

[kara]

getiriyim ben sana Alinda...

Gölge'ye

Efenim iddiayı kaybetminiz kabul edemediniz biliyorum ama hiç kıvırmayınız magnum kase domdurmamı isterim ... Hatta bi akşam bizde toplanalım domdurmalı profiterol yeyelim hı? Hatta Alinda ya da caramio alalım...

Bu mesaj kara tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 06.02.2009 - 19:08

[Gölge]

Sayın okurum Alinda

cara mi o ? *kih kih

[DaaAnnK]

Hiç biriniz bilmiyonuz onun adı Krem mi o ? yani soru tümceselteci

[Gölge]

Sayın efsahibim Kara

Geliom tarih zaman alim

[kara]

şimdi bu hafta yokum... önümüzdeki hafta malum özel bi gün...

ayarlarız bi gün... Ben bi geliimde...

[DaaAnnK]

2 haftasonra Yarın elinde 1 kutu magnum kasesi ile birlikte zaten bildiğin adrese gel . Polise haber verme ve yalnız gel yoksa profiterolleri yerim

Bu mesaj DaaAnnK tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 06.02.2009 - 19:20

[Gölge]

21 şubat diom ben
isterseniz uygun olmayın
balaleeee gelcemm

[DKNH]

cara cara

[Lamos]

soru sıse
felsefe nedır
yanlıs buna akademık cevap olmayacak sızce yanı geyık ce

yani bunuda bilmiyosan ayptır günahtır....

hikayesi çoooooook eskilere dayanır (o harfinin fazlalığı tarihin gerçekten çok eski olduğunu anlatır)...1900 lü yılların ilk çeyreği...hava nasıl sıcak biliyon mu...ama konu ısı değil...değinip geçelim...efenim Menteşe dağları tarihin gördüğü en sıcak günlerinden birini yaşamaktadır...dağlara alabildiğine yayılmış Çam,Köknar,Sedir ağaçları arasından böyle derinden derinden acıklı bir bağlama sesi duyulmaktadır...havanın sıcaklığı iliklerine kadar işlemiş bir vatandaş...gölgeye uzanmış bir yandan serinlemekte bir yandan bağlamasının telleri ile meşk etmektedir...giysilerine bakıldığında Efe olduğu bariz bir şekilde görülmektedir...hem efe hem ozan hem düşünür bir insan kişisidir şahısıdır zatıdır...aslen Yeni Zelanda'nın Wellington kazasındandır(o zaman kazaymış şimdi başkent)...gerçek adı Joseph Felix Currington'dur...kısaca kendisine Felix dedirtmektedir...demeyeni dövmektedir...ne güzel...kendisi ve ülkesiyle uzaktan yakından alakası olmayan ki o yaşadığı tarihlere bile denk gelmeyen Amerikan İç Savaşından kaçıp Türkiye'ye siyasi sığınma hakkı talep etmiştir...o zaman yokluk yılları bi ülkeden kaçmak için bahane bile bulunamıyor o zamanlar bu meczubta bunu bahane edip Türkiye'ye gelmiş...neyse gel zaman git zaman koş zaman tut zaman at zaman kaç zaman Türkiye'de Portekizceyi sular seller gibi öğrenmiştir...haydaaaaa....yazık sıcak beynini sulandırmış garibin...iyi de sen ne ara öğrendin saz çalmayı....oranın halkıyla nasıl anlaştığını kimse bilmemektedir herhangi bir bilgi yoktur bu konu hakkında...fakat turizm bölgesi olduğu için ingilizce bilen muğla halkı elemanın adını öğrenmişlerdir...üstü başı perişan Felix'e de bi kaç efe kıyafeti verip garibi sevindirmişlerdir...benim halkım mazlumun her zaman yanındadır zaten...neyse sonra bu Felix derdini anlatmaya çalışırmış hep o yöre halkına anlatamayınca oturur bi duvar dibi ağaç gölgesine ağlarmış arada da kendi kendine sessiz sessiz anlamsız konuşurmuş...yani azıcık sıyırmış garibim balatayı...ki o zaman teknoloji yok yeni balata bulunamıyo...o zaman şartlarında balata çinden getirtiliyo o da kağnıyla 1 senede...en sonunda yeter demiş burasına gelmiş (siz görmüyosunuz aha bak elimle gösteriyom) ben dağa çıkıyom almış başını vurmuş kendini Erciyes dağına...hani menteşeydi...o zaman erciyes menteşe bir aynı dağ silsilesi...erciyes ne zaman birinci lige çıktı o zaman ayrıldılar...neyse bizim o yörenin halkı bu garibana Felix Efe ismini takmışlar (hiç bağlayamayacağım zannettim bir an)...böyle boş konuşmaya boş düşünmeye felixefe diyegelmişler '' ne konuşun boş boş yaw felixefe mi oldun'' diye diye diye...felixefe dil içinde ki değişimini felsefe durağında sonlandırmıştır...böyle örnekler dilimizde mevcuttur...bkz. alma,arak,distribütör...


kıssadan hisse ''herşeyin bir açıklaması bulunur''

Bir an hiç bitmicek sandım Ama bu ne güzel bi açıklamadır böyle

[Gölge]

eskiden baya eglenmişiz lam
bi ara canlandırmak lazım burayı *fiu

[Lamos]

Borucu söyle bakalım, niye hep yağmurlu havalarda trafik yoğun oluyor hiç ilerlemiyor, bu yağmurla alakalı bişey mi yoksa trafiğin olağan hali mi

[pac]

lamos neden o zaman sürekli olarak yağmurlu ülkelerde istanbul gibi trafik yok

[ebarah]

Yağmur yağıp da trafik olmuyorsa, yollarda su birikintisi olnuyor demektir. Ülkemizde, yağan yağmurda yollarda su birikir, sürücüler de suyu sıçratıp başka araçları ve yayaları suya boca etmemek için yavaşlarlar, kibarlıklarından yani. Halbuki kibar olmayıp kabalaşsalar, trafik de olmayacak yağışlı havalarda.