

Türk Dili
#61
Gönderim zamanı 18.08.2005 - 10:01
Melih bi değil bir. Tamam mı?
#62
Gönderim zamanı 18.08.2005 - 10:10
Miyav "brifing" sözcüğü batı kaynaklı (ingilizce) bir sözcüktür. Dikkat edersen sonunda da -ing eki bulunmaktadır. Onun yerine konferans veya buna yakın kelimeleri kullanırsan vatanına ve milletine hayırlı bir iş yapmış olursun.Heryerde Turk dili ile ilgili brifing verenlere ''Gıcık Oluyorum''
Bir de eminim sen günlük konuşma diline de önem vermiyorsun. Sadece yazarken dili böyle kullandığını söylemişsin. Ben senin konuşurken de aynı hataları yaptığını düşünüyorum.
Bunları yazdım diye işinize karışmak istemem ama emin olun bunlar doğru şeyler.
#63
Gönderim zamanı 18.08.2005 - 13:50

#64
Gönderim zamanı 18.08.2005 - 19:25
bence boş konuşuosun..Miyav "brifing" sözcüğü batı kaynaklı (ingilizce) bir sözcüktür. Dikkat edersen sonunda da -ing eki bulunmaktadır. Onun yerine konferans veya buna yakın kelimeleri kullanırsan vatanına ve milletine hayırlı bir iş yapmış olursun.
Bir de eminim sen günlük konuşma diline de önem vermiyorsun. Sadece yazarken dili böyle kullandığını söylemişsin. Ben senin konuşurken de aynı hataları yaptığını düşünüyorum.
#65
Gönderim zamanı 19.08.2005 - 13:53

Seninle burada tartışmak istemem miyav. Çok dar kapsamlı bir beynin var söyleyeceklerimi anlayamazsın. Neyse işi uzatmaya gerek yok Cevap yazma yazsan da seni önemsemem.
Bu arada "miyav" hariç bu konuyla ilgilenenlerden ve okuyanlardan yazdıklarım için özür dilerim.
#66
Gönderim zamanı 19.08.2005 - 14:23

#67
Gönderim zamanı 19.08.2005 - 19:01
Değişiklikler Kaydedildi...
#68
Gönderim zamanı 19.08.2005 - 20:32
muhalefet nikindeki arkadaşın mesleğini merak ettim ben bu arada
ertesi sabah
tekrar hayata
dönülebilen
ve her gün
tekrarlanabilen
bir intihar biçimidir.
Charles Bukowski
Piizan
#69
Gönderim zamanı 20.08.2005 - 09:57
Denio Türk Dili ve Edebiyatı Uzmanıyım oldumu?
Merakını giderdim mi?
Dokuz harfin söylediklerine katılıyorum. Burası bu konuları tartışmanın yeri değil. Burası Anadilimiz Türkçe'yi tartışma yeri.
Bu arada doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış bir kez daha anladım.
#70
Gönderim zamanı 20.08.2005 - 10:53
imla kurallari dogru yazilmis bir cumleyi okudugumda kendimi istanbul turkcesiyle konusan asaletli ablalar gibi hissediyorum.)
#71
Gönderim zamanı 26.08.2005 - 11:56
Bir televizyon kanalı, 'Best Model Türk Dili Konuşan Ülkeler' yarışması düzenlemiş. Yani Türk dili konuşan ülkelerin mankenlerinin yarışması. Hem Best Model, hem de Türk Dili konuşan ülkeler... Tam, 'altı kaval, üstü şeşhane' deyimine uygun bir durum...
Maalesef günümüz insanı sözlerinin arasına İngilizce, Fransızca vb kelimeleri sokuşturmayı kültürlü olma göstergesi addetmektedir. Sadece sözlerinde yer vermekle kalmayıp, günlük hayattaki bir çok eşyayı ve kavramı da yabancı kökenli kelimelerle anlatmaktadır. Özellikle gençler olmak üzere insanlar artık; 'Blue Jean Center'dan aldığı 'new creation' kıyafetleri giyerek, 'restaurant'a veya 'fast food'a gidiyor. Kapıda 'closed' yazarsa geri dönüyor, 'open'i görünce 'push'u da okuyup kapıyı iterek içeri giriyor. 'Köfte burger' yiyip çıktıktan sonra; 'cafe'ye ya da 'wc'ye gitmek isteyebilir. Daha sonra 'new style dizayn' edilmiş 'club'larda vakit geçiriyor. Eğlencesi genellikle 'non stop'tur. Saçlarına, üzerine 'sprey' sıkmıştır. Arabası 'steyşin' olabilir. Yedek tekerleğe ihtiyacı yoktur, nasıl olsa 'stepne'si vardır. Mükellefi 'stopaj' öder, çiftçisi 'sübvansiyon' bekler, borsacısı 'spekülasyon' yapar. Sanatçıları 'star'dır. 'Suare'de veya 'matine'de mutlaka bulunmalıdır. Tercümesi 'spontone', anlaşması 'stand-by'dir. Yarım gün tatildedir. Ona ihtiyaç duymaz. Çünkü 'part-time' çalışmaktadır.
Yılbaşında 'eşantiyon', 'promosyon'lar dağıtılır. Ortamın 'steril' olmasına çalışır. Ancak genellikle 'stres'li olduğundan 'spazm' geçirir.
Yabancı kökenli bu kelimelerin dilimizde bu kadar çok yer tutması, günlük hayatta tabelalarda, basında, caddelerde bu kadar çok kullanılması, dilimizin geleceği konusunda kaygılanmayı gerektirecek boyuttadır. İnsan birçok büyük şehrin caddesinde dolaşırken, kulaklarını tıkayıp sadece tabelalara baksa, kendini rahatlıkla yabancı bir ülkede hissedebilir.
Bu durumun yeni bir şey olmadığını, eskiden de buna benzer durumlarla karşılaşıldığını kaynaklardan, eski yazarların hikâye ve romanlarından öğreniyoruz. Bu konuya değinen yazarlardan biri de Ahmet Hikmet Müftüoğlu'dur. Yazar, 1922 yılında yazdığı 'Turhan Nasıl Çıldırdı?' adlı hikâyesinin kahramanı Turhan'ın şahsında şunları anlatmaktadır: Turhan sokakta, duvarlarda ve cemakânlarda, dükkânların üstlerindeki Fransızca, İngilizce, Almanca, İtalyanca hattâ Rusça ilânlara, yaftalara, reklâm afişlerine bakar: 'Yarabbi! Bu memlekette bir zabıta, bir şehremaneti (belediye başkanı), bir matbuat nizamnamesi yok mu?' diye feryat ederdi. Çünkü Avrupa'nın hiçbir tarafında yerlilerin lisanından başka bir dil, bir yazı ile sokaklarda ilân, yafta görmemişti.
Paris'te, Londra'da, Newyork'da dersaadetten pek çok ecnebi mevcut olduğu halde, İngiltere ve Amerika'da İngilizce'den gayrı sokaklarda bir yazı görülmezdi. Ekseri kahvehanelerde; 'ena isketo' lokantalarda 'ona kutleta', iskelelerde 'ena pedi' çığlıkları biçâre Turhan'ın kulaklarını törpüler delerdi. 'Bu nasıl millî, bu nasıl resmî lisan? Bu nasıl memleket, bu ne kayıtsız, duygusuz millet?' derdi.
Genç; tasavvurunun, tahammülünün farkındaki bu hallere karşı daima isyan ederdi. Polis müdürüne, matbuat müdürüne gider, baştan savulurdu. Ceridelere makaleler yazar, sansür çıkarırdı. Büyük makamlara lâyihalar (dilekçe) takdim eder, 'hıfz' işaretiyle evrak odalarına gönderilirdi. Bu suretle muvaffak olamayınca, yeni ve ateşli bir nesil yetiştirmek için evvelâ hususî bir mektebe fahri, sonra devlet mekteplerinden birine muvazzaf (kadrolu) muallim oldu. Bir müddet geçti, talebeyi dersten başka şeylerle meşgul ettiği suçlamasıyla kınamaya maruz kaldı, istifaya mecbur oldu.'
Restaurant, cafe, center, shop, night clup, wc, express, highlife, newline, colelction, color foto, by by, pardon, part time, full time, carrier, family, jean, new style, creation, open, closed, push, cottonland, full automatice, best model.. vb kelimelerle de, bugünün Turhanlar'ı karşılaşmakta. Ancak günümüzün Turhanları'nın, hikâye kahramanı Turhan kadar şuurlu oldukları söylenemez. Bu kelimelerin kullanılmakla yetinilmemesi, genellikle İngilizce'de yazıldığı şekilde yazılması, söylendiği şekilde telaffuz edilmesi büyük bir çoğunluğu rahatsız etmemekte, çoğunun dikkatini dahi çekmemektedir.
Yazarın seksen sene önce gördüğü ve hikâyeleştirdiği bir meselenin halledilmesi bir yana, bugün daha vahim bir durum almış olması, yeterli çalışmanın yapılmadığını göstermektedir. Seksen sene sonra yine aynı manzaralarla karşılaşılmaması için alınması gereken bazı tedbirler olmalı.
Fertler bu konuda hassas olmalıdır. Türkçe karşılığı bulunan yabancı kökenli kelimeleri kullanmaktan kaçınılmalıdır. 'Pardon, çok pardon' yerine, 'afedersiniz, özür dilerim, izin verir misiniz' vb cümleleri pekâla kullanabiliriz. 'Mersi' yerine 'teşekkür ederim, sağ ol' diyerek, meramımızı ifade etmek değerimizi eksiltmez. Yabancı kökenli karşılıklarını kullanmanın değerimizi artırmayacağı gibi...
Yazılı ve görüntülü iletişim vasıtalarında çalışanlar; yazılarında, programlarında Türkçe kelimeleri kullanmaya özen göstermelidirler. Bu yayınları seyredenler bunları örnek almakta ve bunlardan etkilenmektedir. Buralarda duydukları, gördükleri, okudukları kelimeleri bir süre sonra kullanmaya başlamaktadırlar. Sözgelimi yılbaşı dolayısıyla hazırlanan bir programda sahneye; 'New Years' yazılı bir yazı asmak ne seyirci sayısının artmasına, ne de programın kalitesine bir katkıda bulunabilir. Bunun yerine, 'Mutlu Yıllar, Mutlu Seneler, İyi Yıllar, İyi Seneler', gibi ifadeler kullanılabilir. Böylece muhatap ne denilmek istendiğini daha rahat anlar ve programda meramınızı daha kolay anlatmış olursunuz. Sahası ne olursa olsun, dil konusunda eğitimcilere çok büyük vazife düşmektedir. Sadece eğitimciler değil, herkesin; Türkçe'nin doğru ve güzel kullanılması konusunda büyük bir hassasiyet göstermesi, çok şuurlu davranması, dilimizin geleceği açısından son derece önemlidir.
Mehmet SUCU
Değişiklikler Kaydedildi...
#72
Gönderim zamanı 26.08.2005 - 12:16
TGRT Haber'in kısa tanıtım filminde şu sözler geçiyor: "Türkiye'nin Rolling News formatlı tek haber kanalı".
Rolling kelimesinin Türkçe'deki karşılığı; yuvarlanmak, dönmek, çevirmek..
News zaten haber demek.
Peki sizce TGRT Haber Televizyonu, bu sözler ile reklam yapsaydı ne olurdu? Aa, olur mu hiç öyle şey? Ne kadar saçma..
Tanıtım filminde şöyle mi denecekti sanki: "Türkiye'nin Döndürülen Haber formatlı tek haber kanalı". Veya çevrilen veya dönen..
O kadar meraklıyız ki yabancı sözcükleri kullanmaya.. Bazıları da karıştırıyor; "mâdem meraklısın, neden İngilizce yazıyorsun?" diyorlar. Elma ve armut sözünü hatırlatmak isterim bu arkadaşlara.
Yani bir cümle içinde ya yalnızca Türkçe kelimeler kullanın ya da yalnızca İngilizce..
Ayrıca TGRT Haber Televizyonu'nu bazı konularda takdir etmiyor da değilim. Misal bazı haberlerde "Beyoğlu'na" demek yerine "Beyoğlu'ya" deniliyor. Tabii ki doğrusu da bu.
Medyanın bu tür konulara en azından benim gösterdiğim özenden çok daha fazla özen göstermesi gerekiyor. Çünkü onların etki gücü benimkinden çok daha fazla!..
#73
Gönderim zamanı 27.08.2005 - 10:29
#74
Gönderim zamanı 27.08.2005 - 18:04

"gereken yerde gerektiği gibi konuşuyorum o bana yetiyor" demiş denio
gereken yerde gerektirdiği şekilde şiir gibi küfür eder o

Bu sırada medaratör'lüğe terfi etmişim "çingeneye beylik vermişler önce babasını kesmiş" atatösüzünü hatırlatırım sevgili adminlere
Bu mesaj PReNS tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 27.08.2005 - 18:32
"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"

’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.
Paul Valéry
#75
Gönderim zamanı 27.08.2005 - 18:31
okuduklarını anlayamıosun benim yazım kurallarına uymam da fayda getirmez doru düzgün konuscam die sadece o ırkın diliyle yetinme!
vede umrumda deil (argo yazmıştımda mel e saygımdan sildim ) önemsemen
sanıosan ki seninkiler önemli aldanıosun tabii
buda herkezin oldugu gibi benim özgür düşüncem ..
ukalasın arkadasım bi çok kişi sölemiştir belki ama bende sölemek istedim.
#76
Gönderim zamanı 27.08.2005 - 18:37
ukalasın arkadasım bi çok kişi sölemiştir belki ama bende sölemek istedim.
Bunu beğenmedim!!! herkez ukela olamaz!!!!! Bu kadar kolay kullanılmamalı bu sıfat ukelalığın da bir ağırlığı olmalı değil mi ?


Bu mesaj PReNS tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 27.08.2005 - 18:39
"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"

’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.
Paul Valéry
#77
Gönderim zamanı 27.08.2005 - 18:42

#78
Gönderim zamanı 28.08.2005 - 23:54

ertesi sabah
tekrar hayata
dönülebilen
ve her gün
tekrarlanabilen
bir intihar biçimidir.
Charles Bukowski
Piizan
#79
Gönderim zamanı 29.08.2005 - 18:06
Ey dâğ-ı derdin eylemeyen merhem-âşina
#80
Gönderim zamanı 02.09.2005 - 21:26
Benzer Konular
Konu | Forum | Konuyu Açan | İstatistikler | Son Mesaj Bilgisi | |
---|---|---|---|---|---|
Cnnturk.com'dan bir ilk daha! Sen sor KORONA BOT cevaplasın |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
![]()
|
|
Türkiye Dün Yoğun Bir Siber Saldırıya Maruz Kaldı! |
Bilim & Teknoloji Haberleri | hüfyaa |
|
![]()
|
|
iPhone 11 ne kadar? iPhone 11 (Yeni telefon) özellikleri CNN TÜRK’te |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
![]()
|
|
'Google Türkiye'den arıyoruz' deyip dolandırıyorlar |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
![]()
|
|
YouTube Premium Türkiye kullanıcılarına açıldı |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
![]()
|
3 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 3 ziyaretçi, 0 gizli