Gönderim zamanı 12.07.2008 - 17:13
Kırmızı.
sana sadece kırmızı demeliyim.
ben başaramıyorum kırmızı.
hatırlamak dışında bir mucizem yok. birşeye inandım.
birşeye ve sadece bir kere ağlayarak dansettim.
oysa hayata bağlanmak için ayağa kalkmıştım.
Daha kolay yaşamalıyım. metruk evlerde yaşayan 'tam işte o kelimeydi'
dediğim insanların arasında..; daha kolay ama nasıl, onu da bilmiyorum.
aşk iki de bir ellerimi tutmak istiyor.
'bir gün sen de cezanı çekersin' diyor. boşuna, ellerimi verme...
uyutmayacağım seni, ninniler büyütmuyor çünkü.
bahçende sıçrayan ağustos böcekleri hala saçlarımın içinde..;
bir tek ben kanadım, bir tek sen gördün beni.
artık özgürüm, öyle yalnızım ki......
dogrum yok benim. her yarım şey gibi.
ne kederli, ne de mutlu.
peki ya sen! hiç hikayen yok mu senin?
"biraz daha uyu, biraz daha hayatta kal diye tutundugum
rüyalar beynimden yollara fışkırıyor!"
"bir nefes daha...
geleceği gördüm. kayıp duruyordu avucumdan.
belirsizliği, igrencligini örtmüyordu.
kırmızı bir senfoni yazmak istedim, yalnız ışıkta duyulan.
çünkü beni, sadece babamın aldığı pabuçlar sevindirdi,
bayram kıyafetleri, annemin saçlarıma dokunması sevindirdi.
ikimizin tanıştığu koltuğa oturdum. sesini silmeyi beceremedim.
en iyisi aşktı... onu bulduğum yerde beni götürecek bir ayna aradım."
Herşey dönüyor ve kendi etrafindaki tüm masumiyeti yok ediyor.
cehennemi sevmekten başka elimde insanca kalan ne var ki...
cehennemi ruhu hala üşüyenler için istiyorum.
kendi kötülügümü istiyorum, son bir defa ara istiyorum.
yine aramamışsın beni.
biraz daha gec kal ki, bir iey daha bulayım...
bir gerçek daha.
hayatımdaki o işaret kayip gidiyor gökten;
gündüze karşıysa yapayalnızım.
parlak bir hediye paketine sığdı kalbim.
yanlış bu sözcükler, yanlış.
cok ağladım, çok erkek oldum çok da kadın.
kimseyle kendimle bile yaşayamazdım. hep yarım kaldım hep!
bana muhallebiciden tavuk gögsü alırsın.
belki, bana bir adres bile satın alırsın, çok paran vardır senin.
belki ameliyat ettirirsin; gitsin diye yüzümün diger yarısı da.
nerem varsa insan kalan... işte orası acıtıyor.
başını derenin kenarına koy. atını yıldızlara bağla.
dinle ama korkma, çünkü vitamin aldım, iyiyim.
ama; ya bu soluk sonsa, ağlıyorum fren seslerinin ardından gelen hıza,
kaderimin oyuncağı oldum, sokakta aşkı buluyorum diye ama şekerleri kazandım,
övüncü oldum sessiz uzlaşmacıların, övüncü oldum tüm yaşayamamışların,
bir kurbanın onurunu diktiler yakama.
şimdi herşey hazur. bir tek eksiğim var kırmızı
bir türlü tamamlanamayan tamamlandıkça eksik kalan kırmızı.
pirinç işlemeli bir aynada kırıldı yüzümün diğer yarısı.
herkes uyuyordu. yüzümün yarısı benim,
yüzümün yarısıyle hep yarım öyküler anlatırım.
peki sen, yarım dudaklı bir kadını öpmek ister misin?
bir dilenci gibi yalvariyorum yine de yanıt vermiyor aynalar...
dur bir nefes alayım... ve senin sevdiğin kadın olayım.
yalnış bu sözlükler, yalnış bu dokunuşlar, yalnış bu anlaşılma isteği.
bir sokaktan, kendiminkine nasil geçmeliyim. sınırlarımı böyle yitirmişken
inan bıktım bu sözcüklerden; karanlık, gece, çocukluğum,
korku, yeni sevgilim. afrika, çilek tanrıçalar ve çalan zillerinden bıktım.
bir de kırmızı rujdan. kendi fotoğrafına gülümseyen, kendi içkisinde boğulan,
kendi annesinin celladıyım.
buyum işte, başka türlü nefes alamam. çocuk da doğuramam.
hadi nefes al!
vücudumla bütün duvarları yıkmak isterdim,
kamasındaki elmaslara vurgun bir bıçak gibi...
tutunmama izin ver ya da öldür dedim.
az ögrenmeliyim, az soru sormalı, hiç beklememeliydim.
ama, bir sabah bunları yaptım.
kazanılmış nefretlerin övüncü şimdi aynalara. ve bir de utanç.
büyük kentlerin ortasında, bir işaret gibi bırakılan kırık aynaya dön.
ve ona borçlu olduğun güzelligi sor.
o , şimdi nerede... unuttugumuz şarkının içinde mi?..
köşe başlarında mı ?..
biriktirdiğimiz yıldızlardamı ? niçin hepsi dört bacakli?..
ben o’ymuşum kahretsin.
kim yaptı bunu? kaç yüz yıllık işkence bu?..
nerden bulaştım? bu büyü nereden sarıldı sırtımın ucuna ?
neresinden vurgular kırgın sessizliğimi ? ah o zor veda...
boyun egiyorum, bir de...
ağlama kalbim ağlama..
umay umay

Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....