

Masallar
#121
Gönderim zamanı 02.02.2009 - 04:30
Yorgunum..Biraz da ürkek..
Şimdi herkesten kaçma zamanı. Özellikle de aşktan. Uğruna şiirler, romanlar yazılan, türlü çılgınlıklar yapılan aşkı merak ederdim. O buldu beni. Yüzüme gülümsedi, mutluluk bende saklı dedi. Kandım. Nereden bilirdim her aşkta bir sinsilik olduğunu. Anladığımda çok geçti. İşte o an yalnızlığımın ağladığını gördüm ilk defa. Oysa en zor anlarımda yanımdaydı hep. Bense onu iki kara göz için terk etmiştim.
Pişmanım..Biraz da ağlamaklı..
Ceplerime doldurduğum kırık umutlarımı saklamaya çalışıyorum. Ceplerimden taştıklarında anlıyorum ne kadar çok olduklarını. Gitmek istiyorum uzaklara. Kimsenin, hiçbir kötülüğün olmadığı uzak diyârlara. Yüreğimdeki acıların benimle beraber geleceklerini hatırlayınca biraz daha kırılıyorum.
Şaşkınım..Biraz da isyankâr..
Tüm suskunluğuna inat haykırıyorum. Dudaklarımdan dökülen anlamsız kelimeler, kendimi en iyi ifade biçimim. Ağzımdan çıkan her söz, içinde adının geçtiği küfürlere dönüşüyor. Ve her gidişin adice olduğunu daha iyi anlıyorum.
Suçluyum..Biraz da masum..
Çocukken uğruna her şeyimizi feda edebileceğimiz elma şekeri gibiydi gülüşün. Hazırdım kendimi feda etmeye, anlamadın. Bir vedayı çok görüp gittin. Sessizce gitmenin erdem olduğunu zanneden ahmaklardan bir farkın olmalıydı. Yaşananların hatırına söylenecek birkaç söz dilinden dökülmeliydi. Bir elveda demeliydin. Demedin. Gittin..
Belki de önceki aşkının intikamını benden aldın. Yarı yolda bırakıldığın gibi beni de bıraktın. Şimdi bir sokak ortasında çaresiz kaldım. Annesini kaybedip, şaşkınlıkla etrafına bakınan çocuğu oynuyorum. Bütün korkularım gün yüzüne çıkıyor. Dokunmasın kimse, yoksa ağlarım.
Kızgınım..Biraz da çaresiz..
Anlamsız düşüncelerle bir başımayım şimdi. Sana söyleyemediğim sözlerimin namlusu bana dönüyor. Alnımdan vurayım kendimi diyorum. İntihar değil, kendimin katili olmak istiyorum. Yapamıyorum. Bıraktığın hüzünlere sarılıp uyuyorum şimdilerde. Gördüğüm her kâbusun öznesi oluyorsun. Yüklemlerinde gitmek geçiyor. Hani haykırmak isteyip de sesimizin çıkmadığı kâbuslar gibi, konuşamıyorum. Ve o birkaç saniye ömrümün katili oluyor.
Çekingenim..Biraz da paranoyak..
Hüznümden yapılma satırlar yazıyorum sana. Uğruna döktüğüm gözyaşlarımın oluşturduğu sularda yüzdürüyorsun gemilerini. Bir tükenişe sebep olan insanlar listesinde geçiyor adın. Göğe doğru açıyorum ellerimi. Yağmur değil, kan yağıyor. Verilen sözlerin tutulmayışına şaşırmıyorum artık. Güvensizliğin had safhasındayım. Kime inansam, elinden hançeri eksik olmuyor. Bu yüzdendir sırtımı insanlara değil duvara yaslamalarım.
Safım..Biraz da kör..
Sabıkalı olduğum aşklardan sorguya çekiliyorum. Kırdığım her kalp yalancı şahitlik yapıyor. İdama mahkum edilişimle başlıyor hikâye. Celladım olmanla sona eriyor. Baltayı indirirken yüreğimden dökülen kelimelerle aydınlanıyor gece. Ama söylemeye dilim varmıyor..

Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#122
Gönderim zamanı 06.02.2009 - 15:35
Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?
Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.
Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?
''Seni seviyorum'' sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.
Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek...
Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?
Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.
Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?
Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana... Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek... Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.
Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?
Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak... Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak.
Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?
Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek. Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime.
Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?
Nereden bileceksin?
Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi... Isırmazdım dilimin ucunu... Özlemezdim seni yanımdayken.Kıskanmazdım.
Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda... Yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda serhoş olmazdım.
Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize... Ve her kulaçta haykırırdım seni..
Ama sen hiç benimle olmadın ki...
YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜREÐİN...
CAN YÜCEL

Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#123
Gönderim zamanı 06.02.2009 - 15:38
bana neler yaptın.
uçuşan paramparça hayaller dolaşıyor gözümün önünde. seyretmek öylesine acıtıyor ki içimi, gözlerim kayıtsız kalamıyor, yanıyor. seyrediyorum, bak işte yaprakları eziyoruz ayaklarımızın altında. seslerini dinleyip o çok istediğin parka koşuyoruz, çocukluğu hediye edilmiş ölümü bekleyen insanlar gibi sevinçle doluyoruz. şarkılar söylüyoruz beraber bak! buradan yırtılmış bu hayal, gerisi ne güzeldi oysaki.. işte bir tanesi daha, beşiktaş a kar yağmış, sahilde kar topu oynuyoruz seninle. martıların üşüyüşünü seyrediyoruz, karşı yakaya sesimizi ulaştırmaya çalışıyoruz. mutluy.. burada kesilmiş hayalimiz. uçuşuyorlar gözlerimin önünde, karanlık oysaki oda. zifiri zehir doluşuyor aklıma. bir tane daha bak, yanımdasın sabah uyandırıyorsun beni. uyanmamakta ısrar ediyorum, ellerimden çekiştiriyorsun. ellerinden seni yatağa çekiyorum, nazlanarak düşüyorsun yatağa. sarıl...
bazı şeyler oldu. aklım bir savaş alanı ve ağlayan bir sürü çocuk var, hayallerini kaybetmişler, savaşta yitirmişler onları. şimdi ömür boyu sürecek olan yalnızlıklarının giydireceği uykusuzluk nöbetlerinden önce, kaybettiği hayallerine bakıp yapabildikleri tek şey olan göz yaşı dökme direnişini gösteriyorlar. aklımın sokak aralarında savaşıyorlar halen, vazgeçmemek için. oysa ki ağır yaralı hayaller, düş kaybındından ölen bedenlerle dolu rüyalarım.
bazı şeyler oldu ve sessizce bir serçe ağlayıverdi, saat henüz avuçlarında gökkuşağını tutuyordu.

Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#124
Gönderim zamanı 16.02.2009 - 05:32
oysa hala bazı şeyler kendi istediğim gibi olmadığın da,
karşımdakini suçlamaktan vazgeçmemişim...
ne kadar ütopik hayatta istediğin herşeye sahip olabilmek,
herkes senin istediğin gibi davranacak sen ne istersen o olacak!!
her şey emrine amade her şey güllük gülistanlık;
her şey çok karmasık dediginde bile bazen bir gün doğumuyla aydınlanıyorsun..
her şey kötü gidiyor dediginde yüzünde bir tebessüm olusabiliyor,
hayat hep ceset torbaları içinde son bulsa da...
bazen düşününce orada olmanın bile keyifli bir tarafı olmalı diyor insan!
herkesin hayatın da öncelikleri farklı.
bir şekilde yaşanmıslıklarımız şu anlara yol gösteriyor,
vazgeçislerimiz vazgeçemeyişlerimiz ondan.
suskun kalıp herşeyi istememeyi ögrendim sanıyordum;
oysa suskunlugum bile birşeyler bekler olmuş...
ilgi beklemek en zor yanı hayatın,
bir şekilde bir başkasına muhtaçsın!
özlediğim kokular var bazıları geniz yakıcı,
uyumak istedigim uykular var nerden başlanır bilmediğim,
tükenmişliğim var bir de nereye gitsem yanımda gelecek olan..
bir adım ileri bir adım geri arada tökezliyorum...
tanıdık ama alışılmadık kokular duyumsuyorum..
ben geçiyorum çekiliyorum artık savaş istemiyorum..
artık sabah olsun
bir masal burda bitsin!!!
bir masal da böyle bitsin!!!

Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#125
Gönderim zamanı 23.02.2009 - 21:02

Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#126
Gönderim zamanı 23.02.2009 - 21:40
Sen söylemesen de görüyorum, kör değilim.
Canımdan can kopuyor sanki
İçimde bir çığlık,
Susuyorum lal değilim.
İçimden geçen bir sürü cümle var hepsi çıglıklar atıyor, hangisini savursam bilmediğim bir andayım, öyle ki kapıdan çıktıgın an bir daha görmeyecegim seni biliyorum ama elimden bir şey gelmiyor biliyorum sen de benim kadar çabalamayacaksın mücadele etmeyeceksin benden bekleyeceksin ama yorgunum yoruldum lalliğim ondan.ne kolaydı bitirmek sana ne zordu kabullenmek bana git şimdi çıglıklarım seni boğmadan git
Elimden hiçbir şey gelmiyor,
İzliyorum sadece sessizce
Büyüdüm sen fark etmesen de
Anlıyorum çocuk değilim.
Sızlar durur ince ince sol yanım.
Herşeye müdahale edemedigin anlar vardır, bırak olsun, olsun bitsin çabalamanın anlamı yok. elinden hiç bir sey gelmez bazen kaybettigini yitirdigini bilirsin de ne olacagı varsa olsun dersin. zaman çabuk geçiyor eskisi gibi değilim ben de eski hatalarımdan ders aldım bir kez daha yenilmem artık önceki ben değilim dedim ya ne varsa yasanan hepsi aklımda, hiç birini unutmadım hala ama hep bir sızısı var ya öyle olmasaydı ya yapabilseydik başarabilseydik diye
Susma öyle, bir şeyler söyle canım
Hiç değilse, son bir kez bak yüzüme
Son bakışın yadigar kalsın.
Şimdi senden bana kalacak tek bir güzel söz bekleyen ben miyim; nasıl da kandırmışım kendimi.bunca zaman sonra karşıma çıkınca nasıl da umutlanmısım... nasıl da kendimden geçmişim. yine gidecegini biliyordum da bu kadar çabuk olmasaydı keşke.. bu kadar çabuk ellerim boş kalmasaydı. oysa az önce....

Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#127
Gönderim zamanı 03.03.2009 - 02:47
Beklemediğim hiç bir durak kalmadı bu şehirde
Gittikçe azalıyor hayat
Neyi erken yaşadıysam
Hep ona geç kalıyorum
Sana göçüyorum her sonbahar
Yolların çıkmıyor aşkıma
Unuttuğun yağmurların adı saklımda
Seni içimden terk ediyorum
Susmaktan yoruldum
Kuşlar ve şarkılar bu şehri terk edeli beri
Efkar demliyorum gözlerimde
yaşlarımı, yanağıma varmadan öldürüyorum
Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi
Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp
Seni içimden terkediyorum
Ne unutacak kadar nefret ettin
Ne hatırlayacak kadar sevdin
Yıkık bir duvar kadar bile pişman değilsin biliyorum
Beni hep bulmamak için aradın
Yanılgımdın
Yandığımdın
Yangındın
Sensizliğe yenilmek
Sana yenilmekten zor olsada
Ardımda bir sürü "belki"ler bırakarak
Seni içimden terk ediyorum
Şimdi
İçimde öldürecek bir anı bile bulamayan
İki yarım kaldık
Tamamlayamadık bizi
Elinden tutamadık yanlızlığımın
Saçlarımıda uzaklarına gömdün
İçimin mavisi senin okyanusundandı
Al! geri veriyorum.
Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun
Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim
Sana bensizliği terkediyorum
"Yârime uzanmayan bütün dallarım kırılsın" demiştin
Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi?
Ne tuaf değil mi?
İçimi acıtanda sendin
Acımı dindirecek olanda
"Ya öldür beni"dedim
Ya da git benden
İçi bulanık bir sevdanın ucunda
Seni kaybettim
Aldırmadın aldırmalarıma
Bir gecede yakıp yârini
Şafaklara sattın ihanetini
Küllerime basanlar bile utandı yaptığından
İşte soluk bir ömrün son nefesi
Benden
İçimden
Terkediyorum

Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#128
Gönderim zamanı 10.03.2009 - 17:46
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar?
Değiştim,
Unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum,
Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni
Ben benimle savaşıyorum,
Seninle değil!
Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın
Ne kazanabileni ne de kaybedeniyim,
Sorun değil!
Elbet alışırım,
Biraz alıştım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Alıştım,
Varlığını istemediğim tüm eksik yanlarıma,
Ve çokluğunu da yokluğunu da istemediğim bu iki arada bir derede duyguya alışıyorum,
Bir yanım bırak diyor bir yanım ?ma,
Kesin değil!
Henüz tanıştım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Tanıdığımı sandığım bana daha da yakınım artık,
Duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda,
Ve aynalara ağlarken gördüklerim kendi tarafımda?
Bir yanım memnun oldum diyor, bir yanım tanıyamadım daha,
Samimi değil!
Bir hayli kırıldım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime,
Gözlerimden tut da ciğerime kadar kırgınım!
Aslında ne sana, ne olanlara?
Kendime kırgınım?
Maziye hiç değil, an?a kırgınım.
Anlatamadığım, anlayamadığım masalların bana yaptıklarına,
Dinlediğim şarkılarda bana seni anlatan şarkıcılara,
Beni anlamadığın kelimelerin bana her şeyi anlatıyor gibi geliyor oluşlarına?
Bir hayli kırgınım?
Beni ben kırdım oysa,
İyi değil!
Galiba yoruldum,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Kendime kalbimi kanıtlamaktan,
Ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan,
Ve dahası kocaman bir sahada tek başına koşmaktan yoruldum!
Aslında ne pişmanım ne de pes ediyorum,
Sadece beni kaybettikçe seni kaybediyorum,
Şu kalp denen, beni bana sorgulatıyor artık,
Ki seni sorgulamamasını nasıl beklerim,
Toprağa bakan yanım senden zaten ayrı,
Sana bakan yanımsa toprakla aynı,
Ne yaparsan yap gördüğünün seni görmesini bekleyemezsin,
Gözlerim yorgun, dudaklarım hissiz,
Dokunulmadan geçen yıllar bana ağır,
Sarılmadan geçip giden uğurlamaların kavuşmaları hep beklentisiz,
Söyleyemediklerini söylesen de şimdi, sesine aşina yanım onca sessizlikten sonra artık sağır!
İsteyerek değil!
Çok çalıştım,
Paylaştığımız hayatımızda bıraktığın onca üstü kapalı ?git? izine,
Beni yerle bir eden kendince açık olan her tepkine,
Ve bence bana tanımadığım bir adamı göstermene rağmen,
Gitmek için, bitmek için, sana huzur vermek için çok çalıştım,
Daha önce de gitmiştim, kendi isteğimle!
Anladım ki daha önce sevmemiştim,
Çok çalıştım inan,
Değişen yanımın aslında hep aynı olduğunu göstermeye,
Her defasında daha da tozlaşan canımı kırmadan korumaya,
Ve alışmaya kendime, bu göz gözü görmez dumanlı halime,
Çok alışmaya çalıştım hem de,
Tanıştım seninle doğan yanımla da ölen yanımla da,
Birini yaşattım, yaşatıyorum da hala ama diğerinin ölmesine engel olamıyorum da!
Yorulmak dinlenmekle geçmiyor,
An be an çöküyor insanın içindeki güç,
Işığı sönüyor, beyaza dönüyor rengi gitgide, hissizleşiyor,
Ne yormak istedim seni ne de yormak kendimi,
Çok çalıştım,
Gitmeye de kalmaya da,
İkisi de aynı acı,
Kolay değil!
ÇiselOnat©
?07 İstanbul
Dünyanın anasını belleyecek romantik bir meteorun seyri kadar keskin, çok nezih bir ortamda gerçekleşen beyin ölümü kadar anlamsız, nabzımın yoklama kaçağı olduğunu unutacak kadar dalgındım sen benden uzaklaşırken. Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....

Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#129
Gönderim zamanı 20.03.2009 - 06:18
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin o'nu sevdiğinden. Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan
olmayacak mesela evinde. Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim."
diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir Şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
Mesela
turuncuya, yada pembeye. Ya da cennete ait
olacaksın.
Çok sahiplenmeden,
Çok ait olmadan
yaşayacaksın.
Hem
her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem
de
hep senin
kalacakmış gibi hayat. İlişik yaşayacaksın.
Ucundan tutarak...
CaN YüCeL ...

Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#130
Gönderim zamanı 24.03.2009 - 07:04
kilitleri kırıp yüreğimin derinlerine sızmaya ve beni esir almaya öyle mi...
Oysa ben hep kaçmıştım senden bunca zaman yıpratılmak korkusuyla..
Ya da köşe bucak saklandığımı sanırken bile hep peşimdeydin belki de...
Meğerse ne kadar yakınmışım sana; ne kadar içimdeymişsin hiç fark etmedim..
Nice sevda büyütüp göz bebeklerime sakladım ki bana seni getirene armağan edeyim diye...
Bugün güneş pencereme daha parlak doğduğunda anladım hayatıma girdiğini...
Kışlar daha bir bahardı sanki,baharlar daha bir yeşil gelecekti artık gönlümün kırlarına...
Düşlerim daha pembe;pembelerim daha mavi dolaşacaktı gökyüzünde....
Gözlerim daha bir ışıldayacaktı sebepsiz pırıltılarla etrafı seyrederken, , ve hayat daha yaşanılır olacaktı artık seninle...
Aslında beklemiyordum seni ama iyi ki geldin...
Madem ki uzak diyarlardan geldin kalbime dolmak,içimi ısıtmak için...
Madem ki baharı serdin yüreğimi üşüten ayazın üstüne ve ışığı oldun göz bebeklerimin. ..
Madem ki gecenin grisine yıldızlar dokuyup, gündüzüme bir güneş daha kondurarak girdin hayatıma;....
Öyleyse hoş geldin gözlerime...

Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#131
Gönderim zamanı 24.03.2009 - 07:05

Herşey bir cümleyle başladı. "Welcome To My Life"( Hayatıma Hoşgeldin! ) Üstünde çok da lazımmışçasına düşünmeye başladım. İlk defa olmuyordu zaten. Rahatlık bana muntazaman batıyordu.
Biri geliyordu. Hiç tanımadığın biri hem de bir anda. Hiç sormuyordu. Yaşadığın hayata ortak ediyordu kendini. Sen ortalığa çeki düzen vermiş misin, ortalığın tozunu toprağını almış mısın sormuyordu. Gerçi o gelince her yer bir anda sütliman oluveriyordu. O da dağınıklığın kusuruna bakmıyor, aksine dağınıklığı toplamak için senle birlikte işbirliği yapıyor ki zaten varlığıyla dağınıklık falan kalmıyor. Böyle geçip gidiyor bir müddet.
Sonra bakıyorsun tam içinde hayatının. Araladığın kapıdan ilerlemiş ilerlemiş ve tam ortada duruyor gözlerini devirerek mahçup bir şekilde. Daha da sarıyor, canına can yapıyorsun ama korkuyorsun da bir yandan. Ya topladığımız, el birliğiyle birleştirdiğimiz parçaları o dağıtırsa ne yaparım diye. Evet diyorsun.Kapı yı açmıştım ben ama artık tam ortada kalbimle karşı karşıya duruyor. Ben bu kadarını düşünmüş müydüm diye soruyorsun kendine ve farkediyorsun ki çok geç cevabı almak için.
Bir yerden sonra da görüyorsun ki hayatına gelen değil artık o, hayatının ta kendisi...
Alıntı.

Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#132
Gönderim zamanı 24.03.2009 - 07:11
Vakit gece yarısı
Hüzün kar beyaz iniyor gökyüzünden kimsesizliğimin üstüne
İç çekişlerimden buğulanmış gözlerimin ardından insanlar geçiyor,telaşlı…
Ömrümün en derin uçurumunun kıyısındayım bu gece
Ve ölüm bir “ayrılık” ötemde
Yürüyorum…
Her adımda kentin ayaza durmuş nefesi işliyor içime
Hadi yâr tut gözlerimden…
(d)üşüyorum!
Neredesin?
Gittiğinden beri gelmeyişlerinin kapı eşiklerinde nöbet tutuyor gözlerim
Ve hiç tanımadığım çocukların isimsizliğinde arıyorum seni
Belki hâlâ aynı şehrin sokaklarını tüketmekteyiz
Az önce yanımdan geçip gittin belki de! Kim bilir?
Yahut binlerce kilometre var aramızda
Ve bir yerlerde bana benzemeyen birini beklemektesin
Ama sen bil…!
“Bülbül gülce,ben sence konuşuyorum nicedir…” Unuttun mu?
Birbirine koşan cümlelerimiz vardı
Dudaklarımızın kelepçe yüklü şehirlerinden kaçan
Ne vakit aşk düşse geceye;
Mısra mısra sevda damlardı parmaklarımızdan
Ve kafiyeler dökülürdü uykusuzluğumuzun üstüne…
Karanlığa sarılır,ağlardık…
Sonra kelimelerimiz kesişirdi aşkın parantez içlerinde
Biz utanır,susardı k…
Söylesene kandırdın mı beni?
Yüreğinin tüm acılarını içime saldın ve benliğimi çalıp gittin mi benden?
Öyleyse sen de yalancı çıktın yâr!
Sen de aşkı “var” zannettirdin bana ve gittin!
Sonrası hiçlik,sonrası acı,sonrası bir yokluğun başlangıcı…
Yoksun!
El ele yürüdüğümüz tüm yokuşları devirdim dilimin üstüne ve sustum!
Sesim yokluğunun ayak izinde gömülü durur şimdi
Ve yüzümde kırılgan gülümseyişleri çocukların…
Var mı haberin?
Parmaklarım Şehirlerarası hüzün taşıyan bir trenin tozlu camında
Yüreğimde müebbete hüküm giydi adın!
Adın ki dilimin ucunda küf tutmuş altı kurşun
Adın ki her harfinde uçurumlarından düşüyorum
Ama bil ve unutma!
Kan kaybından değil
“SEN” KAYBINDAN OLACAK SONUM…!
Vakit yokluğunun ilkbaharı
Umudu sende kalmış yarınlara göçüyorum
Ceplerimde yağmurlarla boyanmış düşlerim var
Ve ellerimde yalanlara batırılmış parmaklarının izi…
Bu gece bir “ben” daha tükettim tütünlerin gölgesinde
Ve bir gün daha tükendim gözlerinsiz
Tükenmiş zamanların zemherisinde kayıbım şimdi
Takvimler benden,ben gözlerinden habersiz…
Kentin üşüyen sokaklarını soluklarımla ısıtarak yürüyorum sensizliğe
Bir çift ayak izinden ibaret yas karası istasyonlara bırakabildiğim
Ben zaten hep kendimi uğurluyorum tren garlarının veda sahnelerinde
Hep kendimden gidiyorum
Ve en çok düşlerimden vuruluyorum İstanbul’un eteklerinde
Kimse bilmiyor; tükeniyorum!
Sen-sizce ölüyorum gözlerimin önünde
Ve sessizce karşılıyorum aşka boyanmış gül rengince toprağın bedenine
öylece kayıp giderken ellerimden bir adım bile atamıyorum kendime
İçime işleyen sevdanın raylara mimlenmiş intihar eylemlerinden kurtaramıyorum yüreğimi
Ve vagonları yokluğunla dolu trenlere ezdiriyorum bensizliğimi
Biliyorum çaresi yok bu hastalığın
Biliyorum yokluğum yokluğuna vurgun
Ve anladım ki alfabesi yok yokluğun
Susuyorum!
Dönmeyeceksen ateşe ver senli düşlerimi
Ve ört üstüme geceyi
Uyuyacağım!
Yolum çok, çook uzun…
Ve yine söylüyorum;
Kan kaybından değil
“SEN” KAYBINDAN OLACAK SONUM…!

Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#133
Gönderim zamanı 24.03.2009 - 07:12
Benim hayallerim senin unuttuklarındı Benim heveslendiklerim senin bıktıklarındı
Hiç önemli olamadılar senin için Aynı benim gibi Bildim bunları hep Bilmemezlikten geldim
Bilmemezlikten gelmek daha kolaydı Daha acısızdı
Ne yaşadığımın değil ne yaşattığımın önemli olduğunu bilmedim onun için
Beklediklerimin asla gelmeyeceğini bilmedim Senin için hiçbir zaman önemli biri olmayacağımı bilmedim
Bilmemek daha kolaydı
Seni severken öğrenmemek daha az canımı yakardı
Öğrenmedim
Öğrenmeyecektim
Öğrettin
Meğer ne boş heveslere kapılmışım
Sen neymişsin ben kendimi ne sanmışım
Ben deli gibi seni severken, sana adarken yüreğimin her zerresini,
aldığım her nefesi senin için alırken ve sen bunları görmezden gelirken bunları bilmek sonum olacaktı
Sen beni görmezden gelirken ben bildiklerimi unutmaya çalıştım
Ben unuttukça sen hatırlattın
Sen hatırlattıkça bende azaldın
Gözlerim açık gider sana doğru söylemezsem
Ben seni artık hiç sevmiyorum
Sen beni aşka layık görmedin senin kadar
Ben artık aşkı senden çok seviyorum
Sana duyduğum sevginin hiç bitmeyeceğini zannediyordun belki
Belki sen Olmazsan yaşayamayacağımı sanıyordun Belki ben de öyle Sanıyordum ama, geçti
Unuttum seni sevmeyi
Sana göre aşk laftan ibaret
Bana göre hayatın anlamı
Sen bu yolda böyle devam et
Aşk layık olanda kalmalı
Dursun zaman, dursun diyorsun da Oyun değil ki yaşamak Sen inanmasan da bir son var anla Herkese inat!

Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#134
Gönderim zamanı 24.03.2009 - 07:13
Yani bugün telefon etmedi demeden,
şu an nerede acaba diye kendi kendinizi yemeden,
yaş günümü hatırlayacak mı acaba diye bir beklenti içine girmedensevdiniz mi hiç?
Onun, size ait bir mal olmadığını kabul edip ,
onu özgür yaşamı ile sevmeyi denediniz mi? Yanında ki kız arkadaşına aldırmamayı öğrenip,
ama aldırmıyormuş gibi yapmadan, gerçekten aldırmadan,-
bitecekse biter , bunu ben değiştiremem ,
beni sevmeyi bırakmasını değiştiremeyeceğ im gibi -diye düşünüp
Onu yersiz kıskançlıklara boğmaktan ve kendinizi yıpratmaktan vazgeçe bildiniz mi hiç?
Hiç beklemeden çalan bir kapıda Onu karşınız da görmek ne güzeldir bilirmisiniz?
Beklemediğiniz bir anda hediye almak en sevdiğinizden
Ve beklemeden gelen bir 'seni seviyorum '
mesajının tadına varabildiniz mi hiç?
Siz istediğiniz için değil,O istiyor diye yapıldı mı tüm bunlar?
Ve beklentisiz sevmemin tadına bakabildiniz mi hiç?
Bugün beni hatırlamadı yerine-hiç beklemiyordum ,
senin geleceğini -diyebilmek ne güzeldir oysa
Onu boğmadan, kendinizi boğmadan , sevebilmek ne güzeldir
Sahiplenme duygusundan uzak, sevmemim ,sevilmemim tadına varabildiniz mi hiç?
Yapılmamış davranışlar, söylenmemiş sevgi sözcükleri ile kendi kendimizi aşk çıkmazında kaybedeceğinize,
Hiç beklenmeyen bir demet çiçekle mutlu oldunuz mu?
Beklentisiz sevinBen beklentisiz seviyorum
Niye aranmadım diye düşünüp kendini kendinizi yiyeceğinize hiç beklenmedik bir 'seni özledim 'mesaji ile aşk ı yakalayın
Beklentisiz sevin
Ben beklentisiz seviyorum
O sizin sevgiliniz oldu için değil
Ona tapulu malınız gibi
Çantanız, arabanız gibi davranma hakkınız olduğunu düsünmeden
Onu sevdiğiniz,onun da sizi sevdiği için ,sevin
Sevgi ye karışan beklenti denen illeti hemen silin aşkın ak sayfalarından Göreceksiniz ki O zaman aşk başka bir güzel
Göreceksiniz ki , O zaman sevgili daha bir romantik
Göreceksiniz ki O zaman sevmek ve sevilmenin damaklarda bıraktığı tat, Yıllanmış şarap gibi,
Beklenti zehrine karışmadan bir başka döndürüyor insanın başını
Ben beklentisiz seviyorumOnun nerede olduğunu merak etmiyorum Beni bugün neden aramadı diye geçirmiyorum içimden,
aramadığı zamanlar da
Geleceğe dair hayallerimde yok zaten
Ben sevgiyi yaşıyorum
Onun yanımda olduğu anlar o kadar değerli ,
o kadar kıymetli ki
Gerçekleşmemiş ve gerçekleşmeyecek beklentilerle mahvetmiyoruz o anları
Beklentisiz seviyoruz
Sevdiğimiz için seviyoruz
Hayalsiz,,geleceksi z,beklentisiz
Anlık seviyoruz
Deneyin
Beklentisiz, sevmeyi deneyin bir gün
Beklentilerle boğduğunuz aşklarınıza acıyacaksınız

Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#135
Gönderim zamanı 29.03.2009 - 20:20
karar veremedim kafeinsiz mi yapsam diye düşündüm
kafeinli mi severdin diye hatırlayamadım
filtre severdin en çok kalmamıs evde senden sonra isteyen olmadı hiç
mutfak penceresinden her seferinde görürdüm senin geldigini
her seferinde haberim yokmuş gibi açardım telefonu bil bakalım nerdeyim dediginde
bilmem derdim kapının önünde kapıyı çalmanı beklerken
bir gün kavga etmiştik hani gidememiştin sen sen kapının önünde arabanın içinde sabahladın
ben mutfak penceresinde
inatçısın derdin bana sen benden daha inatçıydın
hep mutluluk gelecek diye bekleme arada bugün mutluluk de derdin
senden sonra mutluluk neydi unuttum
kimse de anlamını sormadı zaten
sevdigim baska sevenim baska pek çok an yasadım
hiç tad almadım
aksam üzerleri senin en çok sevdigin yoldan yürüdüm öyle geldim eve
sensiz onun bile tadı yoktu
gelmeni beklemenin ne kadar keyifli oldugunu unutuyorum artık
güzel bir masaldı

Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#136
Gönderim zamanı 03.04.2009 - 02:37
Ne sandın beni bu darbeyle yıkılırmı yüreğim..
Ben ne yıkımlar gördüm..Bu bana basit bir kördüğüm.
Çözemediğim neler var içimde bilsen..
Ne çok paramparçayım. Ne çok yitirdim kendimden.
Bir köşede sızlayışım yorganlara sarılıp ağlayışım var gözlerimde..
Yüreğimi susturmalarım bağrımı eze eze ona karşı koyuşlarım.
Bunu yapsamda durduramadığım duygularım..
Ne sandın beni..
Sağlam mıyım sanki..
Her bir adımım da ızdırabım vardır benim..
Ve her gülümseyişimin haksız bir nedeni..
Gülmeye nedenimmi var sanki
Acıyarak bakma gözlerimin içine..Onlar senin gördüğün kadar yeşil değiller..
Kana buladığım günler var gözlerimi..Görsen o zamanlar görebilirsin içimi.
Deli yanlarım var..
Esmesede hep içimde bir rüzgar..
Ne sandın beni yıkılırmıyım..
Bana sökmez bu fırtınalar
Bir ağacın gölgesinde soluklanmayı bilmez bedenim..
O gölgeler nasıl ferahlık verir insana bilmez..
Ben yandıkça ateşimle kimse durup dinlemez..
Bu zamana kadar sanki senmi vardın yanımda.Bundan sonrada istemem olma..
Hanimişbenimensevdiğ im..
Dar zamanımda kimse yoktu yanımda..
Ondandır bu umursamazlığım..
Sen hiç gördünmü rüzgarın kökünden söküp attığı ağacı..
İçimde bu ve bunun gibi gelgitler yaşadım işte ben..
Ne kadar inanılması güçseo kadar inandım.
.Sonunda bende bir gün mutlu olurum sandım..
İyilik eden iyilik bulurmuş..Öyle sandım.
Sevdim en değersizini bile..Sevdim ciğeri beş para etmesede..
Sonunda inandım mutlu olmak hayal değil derlerdi inandım..
Her söze kandım..
Aklına gelebilecek her saçmalığa.
Düştüğümde kanayan dizlerime ağladım..
Geçecek dediler inandım...
Sevdiğimde kavuşamadım..
Kavuşursun dediler inandım..
Artık gücüm kalmadı dediğimde bile
İnanmaya inandım..
Ben kaybettim sen kazandın..
Halada inanıyorum ara sıra..Yağmur yağınca hava güzel olurmuş ya..
Bu içimdeki hava aynı..Farketmiyor yağmur yağsada..
Hiç görmedim ben mutluluğu..Nerde bulunur bilirmisin.?
Yada onu gören olmuşmudur..?
Ufacık mutluluğumda bile sakladım hüznümü içimde..
Sanmaki yıkılırım gidince..
Benim isyanım dönmeyişlere..
Sanmaki dönerim geriye..
Benim beklediğim bir kez olsun dönüpte şaşırt benide..
Kızamam kadere böyle olmasını istediyse..
Ne biliyim işte hayat böyle.
Bilirsin hala inanırım yeminlere..İnsanları n en masum hallerine..
Acılarına kederlerini ortak olup Hiç bir zaman çıkamamak düze..
Kes be yüreğim kes sende..
Nerden çıktı bu lodos niye?Aklına şimdimi geldi söyle..
Benden mutluluğu alıp kaçırana isyan etmek kadere..
Ben bakarım bundan sonrası için önüme..
Artık kızaran gözlerimden önümü göremesemde..
Takılıp düşersem yine..Bırak bu sefer öleyim bende..
Bırak kanasın dizlerim..Kana bulansın ellerim..
Acının başka rengini görmedim..
Ne sanıyorsun beni..
Düşersem ağlarmıyım sence..?
Hala çocukmuyum hala inanırmıyım yeminlere..?
Kes be yüreğim kes artık sende..
Bırak oynasın kader benimle... alıntı

Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#137
Gönderim zamanı 03.04.2009 - 02:39
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar?
Değiştim,
Unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum,
Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni
Ben benimle savaşıyorum,
Seninle değil!
Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın
Ne kazanabileni ne de kaybedeniyim,
Sorun değil!
Elbet alışırım,
Biraz alıştım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Alıştım,
Varlığını istemediğim tüm eksik yanlarıma,
Ve çokluğunu da yokluğunu da istemediğim bu iki arada bir derede duyguya alışıyorum,
Bir yanım bırak diyor bir yanım ?ma,
Kesin değil!
Henüz tanıştım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Tanıdığımı sandığım bana daha da yakınım artık,
Duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda,
Ve aynalara ağlarken gördüklerim kendi tarafımda?
Bir yanım memnun oldum diyor, bir yanım tanıyamadım daha,
Samimi değil!
Bir hayli kırıldım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime,
Gözlerimden tut da ciğerime kadar kırgınım!
Aslında ne sana, ne olanlara?
Kendime kırgınım?
Maziye hiç değil, an?a kırgınım.
Anlatamadığım, anlayamadığım masalların bana yaptıklarına,
Dinlediğim şarkılarda bana seni anlatan şarkıcılara,
Beni anlamadığın kelimelerin bana her şeyi anlatıyor gibi geliyor oluşlarına?
Bir hayli kırgınım?
Beni ben kırdım oysa,
İyi değil!
Galiba yoruldum,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Kendime kalbimi kanıtlamaktan,
Ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan,
Ve dahası kocaman bir sahada tek başına koşmaktan yoruldum!
Aslında ne pişmanım ne de pes ediyorum,
Sadece beni kaybettikçe seni kaybediyorum,
Şu kalp denen, beni bana sorgulatıyor artık,
Ki seni sorgulamaması nı nasıl beklerim,
Toprağa bakan yanım senden zaten ayrı,
Sana bakan yanımsa toprakla aynı,
Ne yaparsan yap gördüğünün seni görmesini bekleyemezsin,
Gözlerim yorgun, dudaklarım hissiz,
Dokunulmadan geçen yıllar bana ağır,
Sarılmadan geçip giden uğurlamaların kavuşmaları hep beklentisiz,
Söyleyemediklerini söylesen de şimdi, sesine aşina yanım onca sessizlikten sonra artık sağır!
İsteyerek değil!
Çok çalıştım,
Paylaştığımız hayatımızda bıraktığın onca üstü kapalı ?git? izine,
Beni yerle bir eden kendince açık olan her tepkine,
Ve bence bana tanımadığım bir adamı göstermene rağmen,
Gitmek için, bitmek için, sana huzur vermek için çok çalıştım,
Daha önce de gitmiştim, kendi isteğimle!
Anladım ki daha önce sevmemiştim,
Çok çalıştım inan,
Değişen yanımın aslında hep aynı olduğunu göstermeye,
Her defasında daha da tozlaşan canımı kırmadan korumaya,
Ve alışmaya kendime, bu göz gözü görmez dumanlı halime,
Çok alışmaya çalıştım hem de,
Tanıştım seninle doğan yanımla da ölen yanımla da,
Birini yaşattım, yaşatıyorum da hala ama diğerinin ölmesine engel olamıyorum da!
Yorulmak dinlenmekle geçmiyor,
An be an çöküyor insanın içindeki güç,
Işığı sönüyor, beyaza dönüyor rengi gitgide, hissizleşiyor,
Ne yormak istedim seni ne de yormak kendimi,
Çok çalıştım,
Gitmeye de kalmaya da,
İkisi de aynı acı,
Kolay değil!

Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#138
Gönderim zamanı 08.04.2009 - 10:41
Küçük bir hıçkırıktın gecemin sessizliğine damlayan. Sen ki yaşanılmaya çalışılan bir düş yangını.
Çek gemilerini benim sularımdan
Bütün kıyıları kurşunlamış bütün suları bıçaklanmış bir denizdeyim.
Rengine rehnedilmiş bir gece giydiriyorum üstüme.
Şakacı bir sitem iliştiriyorum usulca yokluğuna.
Bir bilsen aklımdakini! Sustumsa alıngan bir cümlenin kahrını düğümlemeyesin diye.
Sen ki ilk vazgeçemeyişim ilk kıskançlığım ilk ömrüme yazdığım uzaklardan sevdalandığım
kızdığım affetmediğim affedemediğim. Olmayacak bir duaya amin demek gibi sevdiğim hep geç kaldığım.
Saatini şaşırmış dönüşlerin bir anlamı yok. Şimdi sen geç kaldın.
Say ki bu kadın gidiyor karanlığın ve kalabalığın zifirine savurmuş yüreğini
Aklında hep cehennem ateş yalan ayaklarında bir eşkıya sessizliği
yüreğinde ihanetin fısıltıları olan bir adam sevdim ben. Bir intihar cesaretiydi bomboş varlığına dopdolu varlığına tutulmak. Sevdikçe bir yıkımı çoğaltıyordum içimde darağacı lezzetinde .
Say ki bu kadın gidiyor ayrılığın izini sessizliğe gürültüsünü yüreğine savurmuş.
Yağmurda yağıyordu ölüm kadar sevdiğim senden giderken ve ben tıpkı ölüm gibi haklıysam ve ölüm gibi gidiyorsam ve sen ölüm kadar acımasızsan anladım ve ilk durakta indim aşkından.
Say ki bu kadın gidiyor aklı şaşmış yollarının ıssızlığın orta yerine demirlemiş yüreğini.
Senin ki sesin rüzgar varlığın hayal renklerin uçuk ve tebessümlerin kaçamaktı. Küçük bir hıçkırıktın gecemin sessizliğine damlayan. Sen ki yaşanılmaya çalışılan bir düş yangını.
Çek gemilerini benim sularımdan
Say ki bu kadın gidiyor gölgelerinden sıyrılıp yol yordam bilmez düşlerini adımlıyor.
Sen ki mavi bir abdest alıp tesbihi eksik gecelerimde içimde namaza duran sevdam. Sen ki bütün yansımana günah duygusu bulaştıran adam. Ben ki hiçliğe açılan kapının eşiğinden gitmeye geç kalmış kadın.
Say ki bu kadın gitti masal bitti.
Alıntı

Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#139
Gönderim zamanı 12.04.2009 - 02:18
Sürpriz oldu.
Sondan başladım, çünkü başa gitmek istedikçe sayfa "hata" veriyor.
Neyse, başları da sonra okurum.
İyi ama bu, neden konularınız arasında yok dost Alinda?
Çünkü nerdeyse bir iki aydır göz atıyorum konularınıza; böyle bir diziye raslamadım.
#140
Gönderim zamanı 19.04.2009 - 15:26
bir şeyleri bildigimden emin olduğunun farkındalıgıydı
suskunlugum
hiç bir açıklama getirmeyen açıklamaların vardı
hiç bir tatmin duygusu uyandırmayan söylemlerin
ne istedigini bilmekle alakalıydı
belki de karar verebilmekle
daha kolaydı belki de karşındakinin karar vermesini beklemek
ve onun kararlarına uymak uygulamak
yalan söyledigini bile bile bir insanın
bir sans daha vermek mi gerekir çekip gitmek mi onun ikilemiydi
üçüncü şahısların yasattıgı
keske içinde sen olmasaydın
keşke içinde biz olmasaydık
öyle uzaktan bizimle alakası yokmus gibi seyretseydik
farkında değilmiş gibi davransaydık
birbirimizden birseyler ögrenerek başlasaydık keşke
çizgilerini kendi belirledigim bir çemberin içindeyim
içinden dısarı çıkmak mı dısardakileri içeri almak zamanı mı bilmedigim
derindi derinlerimden biryerlerdendi o yüzden bu kadar acı verdi

Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
Benzer Konular
Konu | Forum | Konuyu Açan | İstatistikler | Son Mesaj Bilgisi | |
---|---|---|---|---|---|
Büyüklere Masallar... |
Siyaset | ebarah |
|
![]()
|
|
Bırakma Sevgilim; Masallar Mutlu Sonla Bitiyor... |
Şiirler | RedSnow |
|
![]()
|
|
Diyet masalları |
Sağlık | Haberci |
|
![]()
|
|
Karalama Defteri (Blog falan hikaye!) -> Masallar |
Geri Dönüşüm Kutusu | q414091564 |
|
![]()
|
|
babalar ve masallar... |
Komik Resimler | kara |
|
![]()
|
17 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 17 ziyaretçi, 0 gizli