bu konuya 308 yanıt verildi

[Eylül]

Hadi bakalım...

Bu mesaj €ylül tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 30.09.2009 - 16:45

[alsancakE24]

20 çatılmışkaşlarınlakimedüşmangibisin 2009

Evvelsi akşam, Şukufe aPPlam uğradı.
"Hadi gözün aydın, Dilara yarın öğleden sonra bize çaya gelecek. Hazırlan bakalım..Sabah git iş yerinden izin al" dedi.

Tepe üstü düşecektim şakkadak..Dilim tutuldu, belim büküldü, ense köküm gıdıklandı. Otuzsekiz saniye kadar boş gözlerle baktım Şukufe aPPlama.
Sırtıma bir yumruk vurdu, "Gözlerin şaşı bakıyor,kendine gel.." dedi "şimdiden böyle donup kalırsan, yarın kadının karşısında ne halt yiyeceksin ?!"

Sonra bana yarım bardak su verdi..
Soluk alış verişlerim ve nabzotiksel(bkz: nabız) atışlarım yavaş yavaş normale döndü, biraz kendime geldim.

Şukufe Aplam bir yandan , "Sakin ol..Saçma sapan sorular sorma..İlk kocasından söz etme..Hep gülümse..Çocuğuna ilgi göster " gibi sözlerle Dilara'ya nasıl davranmam gerektiği konusunda tiktak(bkz: taktik) verirken bir yandan da evinden getirdiği ütüyle bir pantolon ve gömlek ile yegane kravatım olan ikinci el tırıvırı(bkz: trevira) kravatımı da ütüleyiverdi.

Bu arada dün babama da telefon etmiş durumu bildirmek için.
Babam, "Nasıl olsa bunun da cılkını çıkarır, ne bork yerse yesin" demiş.
Sonra janım annijim(bkz: canım anneciğim) almış telefonu, " Ah yakışıklı tosunum benim, mürüvvetini de mi görecektim, horrrkk hurrkk.." diye ağlamış. Babam da o arada geri planda, "Hanım hanım, burnunu sil" diye marullanıyormuş(bkz: maydonoz olmak).

Eh burbi(bkz:baba), ben de damat nasıl olur sana göstermezsem şorolop olayım.
Çifter çifter torunları önüne dizeyim de, sen de onlara nasıl bayram harçlığı yetiştireceğim diye düşün dur.

Gece yine uyku tutmadı anasını satayım.
Zabaklara kadar Dilara'yla uğraştım. Ne diyeceğimi, nasıl konuşacağımı planladım.
Onunla öyle bir konuşacaktım ki, anında etkilenecek ve bakışlarını benden alamayacaktı.
Ertesi gün doğru nikelaj(bkz: nikah) dayiresine gitmek isteyecekti.
Ben, "Acelen ne Dilaracığım, önce kırk gün kırk gece dillere destan bir düğün yapalım " desem de, o düğünü filan bekleyemeyecekti...
Alelacele imzaları atıp cumburlop doooruu yatak !...Neyse cıvıtmayalım, aramızda ba(Ð)yanlar var.

Zabaka karşı içim geçmiş, sızmışım.

...Devamı: Aktibogaletscaniavabis

[ugurum33]

walla çok uzundu okuyamadım

[alsancakE24]

Ne demek okuyamadım?!
Bir daha duymayım..
Biber sürerim ağzına...
Oku da gel baken !

[Lamos]

Daha öncede Cüneyit'in evlenme şeysi vardı. Bu onun devamı mı yoksa bu yeni bir macera mı

[alsancakE24]

Aynısı devam ediyor dost Lamos..
Araya parça(mahkeme) soktuk..
Hem gerilim artsın, hem reyting yükselsin diye...

[Eylül]

Görüşme olmamış yani daha

[alsancakE24]

Olacak dost €ylül, yakındır

[alsancakE24]

15 amanıngalktıgöçeylediavşarelleri 2008

Sabah sayın ve muhterem müdürüm quStah'ın yanına gittim.
Tabii esas duruşa geçtim odaya girince...Surat çizgilerim yağcılığın o en koyu içgüdüsel paluzetik yayılmacılığının rehavetiyle vıcıksal bir görünüm almıştı.

Sayın müdürümse koltukta kaykılmıştı her zamanki gibi..
Müdür değil sanki padişah IV. Nuri anasını satayım... (bkz: Osmanlı soyağacında IV.Nuri adında bir padişaha raslanmamıştır)

"Ne istiyorsun yine?" dedi.
Otur filan da demiyor, ayakta dikiyor beni keyfi için..
Kiminin de böyle saplantılı zevkleri olur işte, elden ne gelir?..Kilibik(bkz: klinik) vaka !

Ellerimi göbeğimde kavuşturup, "Sayın müdürüm allahın emri peygamberin kavliyle.." diye başlayıp anında kendime geldim ve sustum, yahu bu giriş Dilara'ya yapılacaktı be..Hemen lafı değiştirdim, "Bir günlük izin verilmesini zat-ı şahanelerinizin yüksek müsaade ve onaylarınıza sunuyorum.."

"Yahu lafı amma uzatıyorsun, şuna 'bir gün izin istiyorum' desene kısaca.." dedi burnunu kıvırarak.

"Ama sayın müdürüm, günün mana ve ehemmiyetine binaen.." diye kendimi savunmaya geçecekken bir el işaretiyle susturdu...Sustum tabii, istersen susma, mühür onda.

"Zaten raporun yeni bitti..Hemen izin olur mu?"
"Ama zat-ı şahaneleri..."
"Sözümü kesme ve dinle, hazır gelmişken başka bir konuyu konuşacağım seninle" dedi ve devam etti, "kadın şairlerimizden birinin şiirinin altına 'hepsi senin mi yavrum?' yazmışsın.."
"Yorum o sayın müdürüm.."
"Öyle yorum mu olur yahu?..Düpedüz sarkmışsın kadına be !"
"Asla sarkmadım , zaten sarkıkım" diye espri yaptım..Ara verdim esprime gülsün diye..Her zamanki gibi gülmedi tabii..Ruh !

Gülmesinden umudu kesince devam ettim "Pakize'nin şiirinden araklama gibi gelmişti de ondan yazmıştım .."
"O da kim?"
"Kim kim sayın müdürüm?"
"Pakize mi her neyse?"
"Hangi Pakize?"
Öfkeden kulaklarına kadar kızarıverdi birden "Be adam, sen dedin ya şimdi !"
"Ben mi dedim?..Ne dedim? " dedim..
Masaya bir yumruk attı, "Bana bak, yine deli etme beni...Tamam vazgeçtim, yeter ki sus...Ne için izin istiyorsun söyle"
Cırıttım, "Hayırlı bir iş için sayın müdürüm.."
"İkide bir sayın müdürüm deme, ağır yağlı yemek yemiş gibi oluyorum, yağın da bir dozajı vardır yahu !" Sonra biraz soluklanıp, sakin olmaya çalışarak sordu, "Nasıl hayırlı bir işmiş bu?"
"Öğleden sonra müstakbel eşimle tanışacağız efendim..Eh, hazırlık mazırlık yapacağım tabii"
"Yalan söylemiyorsun , değil mi?"
"Haddime mi size yalan söylemek.."
"Sen her haltı yersin.." dedi cırıtarak...Öfkesi geçmişti, şimdi kafa buluyordu benimle..Kafanı kopartırım laaayyynnn! İçimden tabi...

Dışımdansa morardım hafiften, "Aposturofi es(bkz:estağfurullah)" deyip hık mık ettim.

Aldırmadı morartılarıma, sordu "Ciddi misin evlilik konusunda?"
Yüz hatları iyiden iyiye yumuşamıştı.
Yanıtladım, "Çok ciddiyim ki o kadar olur yani.."
"İyi düşündün mü?...Yazık etme sonra.."
"Beni düşündüğünüz için teşekkür ederim ama ben hazırım evliliğe, ezdirmem kendimi, haşat ederim, oyarım,boyarım, kündeye getiririm" diye atıp tutmaya başladım meydanı boş bulup..
"Sana değil, kıza yazık etme diyorum" diye sözümü kesti..Ve yanıtımı beklemeden ekledi, "tamam git ama yarın söz kesmiş olarak gelme de bak seni nereye sürüyorum yalan söylemekten.."

Morartım çiğ yumurta sarısına dönüştü..Saha, seyirci ve makam avantajını kullanarak yine oturtmuştu lafı.. Hemen çıktım odadan, çünkü gırtlağıma saldırtabilecek laflar edebilirdim diyalonk(bkz: diyalog) biraz daha uzarsa...

Ulan ben de bu tıriyumviyayı(bkz: tröst) hileli yollarla ele geçirip makamımda sana iki saat kırkbeş dakika 'Silifkenin yoğurdu' eşliğinde 'Konya kaşık havası' oynatmazsam bana da Kara Cüneyİt demesinler...

Çıktım harabelikten..
Şimdi dooğru eve, hazırlanmaya..Oradan daaa...

Hieeeyyytt, yol verin laaayyynnn, Dilara'nın ak beygirli şehzadesi (bkz: beyaz atlı prens) geliyooor !!!

...Devamı wangyu..Oh yes !

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 08.10.2009 - 17:12

[Muziçko]

qustah da işin içine karıştı yaa yazık olcak dilara yengeye

[Rabbit]

Sabah sayın ve muhterem müdürüm quStah'ın yanına gittim.

direk bi ''nasıll '' oldum

güzeldi Dilaranın ak beygirli şehzadesi

[Eylül]

Güzeldi yine sinirden kasılmış bir haldeyken iyi geldi Allah iyiliğinizi versin kara Cüneyitmi desem Alsancakmı desem.

[alsancakE24]

qustah da işin içine karıştı yaa yazık olcak dilara yengeye

He valla dost

direk bi ''nasıll '' oldum
güzeldi Dilaranın ak beygirli şehzadesi

Sahi nerede o sayın müdürüm?
"Aker olmuş piyade" mi ne?

Güzeldi yine sinirden kasılmış bir haldeyken iyi geldi Allah iyiliğinizi versin kara Cüneyitmi desem Alsancakmı desem.

İstediğinizi deyin dost €ylül

[alsancakE24]

...Harabelik Genel Müdürlüğü binasından çıkıp dolmuşa bindim.
Heyecanlıyım ki hem de nasıl..Kolay mı, Dilara'mı göreceğim.

Yahu arkadaş bir işi doğru yapsan ya...Olmaazz..
O heyecanla yanlış dolmuşa binmemiş miyim?..Binmişim...
Eh, bana da bu yakışır zaten, namım nasıl yürüyecek başka türlü ?
Yedi durak sonra uyanıp ta anladım yanlış dolmuşa bindiğimi, üstelik parayı da peşin ödemişim.
"Hooop usta" dedim "yanlış yöne gidiyorsun"
"Dalga mı geçiyon hemşerim, yanlış yön olur mu?..Sen nereye gidecektin?"
Söyledim semtimin adını.
Şoför, "Asıl sen yanlış binmişsin hemşerim" dedi
"Ben ilkeli adamımdır, asla yanlış dolmuşa binmem arkadaş" dedim şoföre, "neden uyarmadınız beni?"
Şoför qıchına bile takmadan cırıttı, "Mevzuat kocaman yazıyor önde, görmedin mi?"
"Ne mevzuatı?" diye sordum
"Güzergah " diye yanıtladı.
"Ona mevzuat mı denir?"
"Her neyse işte, lafın gelişi.."
"Nerede yazıyor?"
"Arabanın önünde.."
"Kaç derece kuzeybatı?"
Şaşırdı, "Nasıl yani?"
"Kaç model bu beygirden bozma araban ve sağ serbest mi?" diye sormaya devam ettim hakkını arayan vatandaşsal duruşumla .

Şoför arabayı sağa çekti, arkaya dönüp yüzümü inceledi, sonra bir an düşündü ve "Arkadaş, allahını seversen al şu paranı da in arabamdan" dedi. Aldım parayı, indim. Zaten amacım paramı kurtarmak...Hi ho ha!

Ben inerken, yolculardan biri şoföre protopreklosique(bkz: karşılığı yoktur) yalakalığını yaparak, "Adam deli herhalde kaptan, boşver.." diyordu.. Yap bakalım yalakalığını,belki senden para almaz, yolculuğu beleşe getirirsin.

İndim ama aksilik, buralara da yabancı değil miyim?..Yahu, randevuevine(bkz: randevu) geç kalacağım be!..

Arka arkaya beş kişiyi çevirip bizim oraya giden dolmuş durağını sordum. Tüm tariflerine karşılık hala anlamadığımı görünce illallah edip kimi "Hastam var", kimi "Karım doğum yapıyor" ,kimi "Kastamonu'ya gidecem, otobüsüm kalkıyor" bahaneleriyle kaçtılar. Altıncı kişi herhalde peygamber zaprına sahipti ki yirmibeş dakikalık karşılıklı soru cevap sağanağının ardından yine anlatamadığını görünce beni neredeyse elimden tutup durağa kadar götürdü. Bayramlarda birbirimizi ziyaret etmeye söz vererek sarılıp öpüştük ve ayrıldık.

Neyse başıma başka bir aksilik gelmeden sağ salim eve ulaştım. Bir horoz kessem iyi olur arkadaş.

Epey vakit kaybetmiştim. Hemen hazırlanmaya koyuldum...Önce traş oldum. Allah için bir kere de şu suratını kesmeden traş ol...Hayır, allahın emri bu, her traşta o surat 4-5 yerden kesilecek...Neyse bu kez iki kesikle atlattım.

Ocağa koyduğum bir kova su bu arada ısınmıştı, yalandan bir yıkandım.
Kese mese hak getire, cildiyesim biraz hassasstır da..

İç çamaşırlarla devam ettim. Önce haki renkli bir dohun(bkz: don) giydim, ı-ıh bu olmadı, biraz bol ve uzun, çakşır gibi..Kırmızı üstüne yeşil kelebekli bir cortla(bkz:ş) değiştirdim..Yok, bu da olmadı, beli biraz gevşek, ikide bir düşer de ben de pantolonun üstünden yukarı çekmeye kalkışınca Dilara da başka bir şeyi çekiştiriyorum sanıp panikler, "Ayy ,mayy !" diye çığlık atar..Dilara çığlık atınca Şukufe Aplam merdaneyi çeker, beni Habur sınır kapısına kadar kovalar..Rezilliğin bini bir para...Değmez bir dohun için.

Bu düşünceyle beyaz bir zılip denedim, aksilik bu da çok dar, xötümü tencere(bkz: cendere) gibi sıkıyor...Birden kendime geldim, yahu bu kadın daha ilk görüşmede "Göster bakiim dohununu" diyecek değil ya..Böyle düşünüp rahatladım ve haki dohunumu giydim anasını satayım..En iyisi bu, bol...Bol olduğu için oramdaki buramdaki kıpırtılar belli olmaz hiç değilse.. Zaten deneyecek dohunum da kalmamıştı, bu üçünü yıkayıp yıkayıp giyiyordum sırayla. Zavallılar kullanıla kullanıla 1952 model şevroleye dönüşmüşlerdi.

Fanila konusunda sıkıntı çekmedim, zaten iki taneydi ve ikisi de kirliydi. Doğal olarak daha az kirlisini giydim. Belimi açıkta bırakacak kadar kısaydı ama seçeneğim yoktu yazıklar olsun(bkz: ne yazık ki).

Çoraplarda aksilik çıktı. İki çift çorabın da parmak uçları delikti..Gördün mü şimdi olanı?

Hemen karşı komşunun kapısını çaldım. İyi kalpli yaşlı bir teyzedir. Beni görünce hemen "Yumurta yok, tuz vereyim mi?" dedi. Alışmış kadıncağız beleşçiliğime, kapısını her çalışımda tuz, limon, karabiber, yumurta şu bu isteyeceğimi bildiği için peşinen soruyor.

"Yok" dedim " inne iplik istiyorum teyze.."
Verdi sağolsun.Ama ipliğin rengini söylemeyi unutmuşum, siyah iplik vermiş. Oysa çorapların ikisi de milletvekili çorabı gibi bembeyaz. Yapacak bir şey yok, vakit te az kaldı, beyaz çoraba siyah iplikle eğreti bir teyel atıp giydim. Birkaç saat içinde sökülecek değil ya?

Akşam Şukufe aPPlamın ütülediği gömleği ve pantolonu giyip kravatımı taktım.
Hay allah, o da ne?...Akşam yanlış pantolonu ütületmişim Şukufe aPPlama..Evde iş yaparken hatta mahallenin veletleriyle top filan oynarken giydiğim pantolondu bu ve 3-4 parmak kısaydı ayakkabının üst hizasından. Kötü kötü düşünmeye başladım ama elim mahkum, mecburen giyecektim. Neyse, her işte bir hıyar(bkz: hayır) vardır dedim ve giydim. Belini çaktırmadan aşağıya düşürür, idare ederim.

Giyim kuşam işi tamamdı. Sıra yakışıklı olmaya gelmişti.
Aynanın karşısına geçtim. Saçlarımı önce sağdan ayırdım, her zamanki gibi dimdik oldular. Soldan ayırmaya çalıştım 15 dakika kadar, inadım inat dediler, ayrılmadılar. Ortadan ayırmayı denedim, palyaçoya benzedim. Keşke gitmişken saçımı yatırmak için limon da isteseymişim karşı teyzeden. Ama artık ayıp olur kapısını çalmak, tadını kaçırmamalı...Son çare olarak, saçlarımı tükürüğümle sağdan ayırdım. Tükürüğü yiyince biraz yattılar. Şimdilik idare etsinler, Şukufe aPPlamda limon sürer yatırırım ben onları.

Artık hazırdım.
Koç gibiydim inşallah(bkz: maşşallah), tosun gibiydim..
Dilara'yı mest etmezsem bana da Kara Cüneyit demesinlerdi.

Çıktım evden. Mahallenin tatlıcısına uğradım, pazarlık yapıp yarım kilo tulumba tatlısı aldım. Tadına bakmak bahanesiyle beleşten götürdüğüm bir tulumbanın acısını çıkarmak için,"Yahu Cüneyt, o pantolonun paçasını biraz daha kısalttırsana, çok uzun" diye cırıtarak dalgasını geçti...Keyfim yerinde, aldırmadım,senden nasıl olsa intikamımı alırım, tulumbacı seni.

Ve, Şukufe aPPlamın evine doğru yola koyuldum.
Dilara'm, oh beybi, sıkı dur, geliyorum.

...Devamı vabis

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 11.10.2009 - 20:06

[Muziçko]

dizi film gibi olmuş bu bölüm dost , yine muhteşem bi anlatım dananın kuyrugu kopsa bi an evvel

[Hammurabi]

bekleyelim bakalım

[Lamos]

Bu Cüneyit'e söyleyek Dilara'nın yanına gittiği zaman Ayna Grubu'ndan Dilara şarkısını söylesin

Dilara kesin varır buna ozaman.

[alsancakE24]

dizi film gibi olmuş bu bölüm dost , yine muhteşem bi anlatım dananın kuyrugu kopsa bi an evvel

bekleyelim bakalım

Bu Cüneyit'e söyleyek Dilara'nın yanına gittiği zaman Ayna Grubu'ndan Dilara şarkısını söylesin

Dilara kesin varır buna ozaman.

Teşekkürler ilgilerinize dostlarım...

[Eylül]

Çok merak ediyorum görüşmenin sonu ne olacak...

[shy]

Arkası yarın gibi oldu eskiden radyolarda varmış hayal meyal hatırlıyorum... Merakla, soba başında yerimizi aldık közlenmiş patateslerimizle bekliyoruz...