


Kara Cüneyit 'in Penpe Günlüğüsü
#201
Gönderim zamanı 12.10.2009 - 18:39

(Mustafa Kemal ATATÜRK)
#202
Gönderim zamanı 12.10.2009 - 21:21
devamını merakla bekliyorm..
#203
Gönderim zamanı 14.10.2009 - 08:06
Ne olmasını bekliyorsunuz ki dost ?..Cüneyİt bu..Çok merak ediyorum görüşmenin sonu ne olacak...
Patlamış mısırla takviye yapalım..Gerilimli anlar yaklaşıyor.Arkası yarın gibi oldu eskiden radyolarda varmış hayal meyal hatırlıyorum... Merakla, soba başında yerimizi aldık közlenmiş patateslerimizle bekliyoruz...
dii, dii...diii mi dii mi
Cünayİt için dua et dost...çok heyecanlı gidiyordu yaa
devamını merakla bekliyorm..
Tüm dostlara ilgileri için tşk ederim.

#204
Gönderim zamanı 16.10.2009 - 09:56
Pabuçlarımı çıkarıp ayağıma aceleyle bir çift terlik geçirirken Şukufe aPPlam salonun kapısında göründü , "Aaaa, bu ne sürpriz Cüneyt oğlum ?!" diye salondaki konuğun da duyacağı bir biçimde yüksek sesle sordu. Güya Dilara'nın geleceğinden habersizmişim de geçerken uğramışım gibi olacaktı ya..
Ne var ki, doğal olarak kendisi kendisimden(bkz: kendimden) bekleneni yapıp "Ben gelirim dedim mi gelirim aPPla..." diye aynı yüksek sesle cevap vermeye kalkarak "Aaa, bu ne sürpriz ?!" durumlarının içine ediyordum ki Şukufe aPPlam tehlikeyi sezip keklik gibi sekerek yanıma zıpladı ve hemen ağzımı kapattı, "Sus, duyacak kadın..Şey oğlan !"
Şukufe aPPlam beni incitmemek için bana "salak" demez de "şey oğlan" der hep..Ben de anlarım o "şey"in ne anlama geldiğini ama aldırmam, alınmam ona...Allahın bildiğini kuldan niye saklasın ki, dimi ama?..Ehe öhö, neyse fazla dalmayalım bu konuya, derindir..Geçelim.
Beni son anda güç bela susturan Şukufe aPPlam "Niye geç kaldın?" diye sordu fısıltıyla.
Şimdi "Yanlış dolmuşa binmişim" desem, bunu her fırsatta başıma kakınç yapsa bile ömür boyu sermayeyi tüketemez. Onun için hemen uydurdum, "Appla sorma aksiliği, ilk bindiğim dolmuş su kaynattı, ikincisinin balans ayarları bozuldu, üçüncüsü..."
Sözümü kesti "Kes, uydurma ..Yine yanlış dolmuşa binmişsindir muhakkak.."
Yahu bu Şukufe aPPlam nasıl da biliyor başıma geleni gelmeyeni, gelebilecek veya gelmesi ihtimal dahilinde yer alanları, ayrıcanak "geliyor yolda" olan veya "gelmiyor yolda" olan her vukuatı yahu?..
"Ne münasebet, ayıp oluyor ama" diye ham hum(bkz: kem küm) edecek oldum dinlemedi, susturdu beni.
Sonra "Elindeki ne?" diye sordu.
"Tulumba tatlısı" dedim..Ve göğsümü gere gere ekledim, "Hem de yarım kilodan elli gram da fazla.."
"Çok almışsın, 250 gram alsaydın bari" diye dalgasını geçti.
"Kelle başına başı bir tam bir bölü dört adet tulumba yahu aPPla, yetmez mi?" dedim
"Yeter tabii, artanları da hayır kurumlarına bağışlarız" diye benimle yine kafa bulacakken pantolonumun paçasına gözü takıldı, "Ayyy, bu paça da ne böyle?"
"Kelle paça.." diye esporink(bkz: espri) yaptım sırıtarak. İkisi de gülmedi. Bozuldum.
"Komikliğin sırası değil..Bana bunu mu ütülettin akşam gözü kör olmayası?"
"Pabuçlarımı mı ütülecektim?...Hi ho ha !" diye bir esporink daha yaptım azim ve irademden hiçbir şey yitirmemiş olarak.. Bu kez kesinlikle güleceklerdi. Ama yine gülmediler, ve ilkindeki gibi 'kendi söyler kendi güler' durumlarına düştüm. İnsan hatır için numaradan bir "He hi hu" yapar be...Bu böyle olmayacak arkadaş, ne zaman esporink yapsam kimse gülmüyor..Bu işin sırrını öğrenmek zart(bkz: ş) oldu artık..Oymacılık kurslarına devam etmeliyim veya daha iyisi karşımdan gelene omuz atmaktan karakola düşmeliyim, orada allahına kadar öğretirler. Erkeksen öğrenme.
"Palyaço gibi olmuşsun be!..Şortla gelseydin bari.." diye söylenmeye başladı Şukufe aPPlam.
"Moda bu şimdi, başlar kapalı, pantolonlarsa paçadan başlayarak qıcha doğru ritmiksel bir açıyla genişliyor" diye attım.
Şukufe aPPlam ellerini havaya açıp, "Allahım sen bana sabır ver" dedi.
Allah sana zapır verse n'olacak ki hay Şukufe aPPlam, daha çoraplarımın parmak uçlarını görmedin, beyaz çoraba siyah iplikle teyel, hi ho ha!.. Sana gökten küplerle çil çil zapır yağsa kaç yazar?..Bilemedin üç pot daha..Rest !
O sırada kızısı araya girip, "Hadi yahu, bırakın şimdi tartışmayı, kadın içeride yalnız kaldı.."diye uyardı.
"Yürü başımın cezası, yürü.." dedi Şukufe aPPlam bana.
Yürüdük hep beraber salon salomanjeye doğru.
Birden iki kaşımın arasından kabalarıma doğru bir heyecan bastırdı. Xöthüm üç otuz atmaya başladı..
Aynı anda kendimi Vilyım Piyer Loti'nin "Haşmet"indeki(bkz:William Shakespeare, Hamlet) gibi hissettim..
Kolay mı, can pazarı bu, yani sonunda "Tuhh bee, or, not tuh be !" olmak var.
Keşke maça gitseydim.
...Devamı ciyaakkk !!!
#205
Gönderim zamanı 16.10.2009 - 11:16

#206
Gönderim zamanı 16.10.2009 - 11:53

#207
Gönderim zamanı 16.10.2009 - 12:03

keşke yalnız bunun için sevseydim seni"
#208
Gönderim zamanı 16.10.2009 - 23:42
Devamı yarınmı? yarın öbür gün tatil ama
Bayılıyorum bu günlüğe
bende bayılıyorum bende

#209
Gönderim zamanı 16.10.2009 - 23:45

beyaz çorabındaki kara teğeline gurban

♥
Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.
♥
#210
Gönderim zamanı 17.10.2009 - 00:34

#211
Gönderim zamanı 17.10.2009 - 14:06
cüneyitimin sonunu bekliyorum dost ,dilarayı bi görsekte
beyaz çorabındaki kara teğeline gurban
Sen oğlan tarafısın dost, belli..

ben yeni okuyom bunu baalım nolcak ama fantastirik bişi
Ben de bilmiyorum, n'olacak..

#212
Gönderim zamanı 17.10.2009 - 23:38
#213
Gönderim zamanı 17.10.2009 - 23:51

döktürmüşün gene yeğenim

#214
Gönderim zamanı 19.10.2009 - 11:48
hayırlısı baam beklicez görecez:)
Sabreden derviş...

xöthüm hayvan yada bi eşya adı falanmı adı falanmı
döktürmüşün gene yeğenim
Eyvallah dayı

#215
Gönderim zamanı 19.10.2009 - 17:14
Ben ve Şukufe aPPlam girdik salona.
Salona girişte tam karşıdaki koltukta oturuyordu Dilara.
Dudaklarıma havalı bir gülümseme oturtmaya çalışarak elini sıkmak için birkaç adım attım. "Merhaba" demek için ağzımı açtım, başımı kaldırıp yüzüne baktım.
Ve hınk !..
Ağzım, çürük azı dişlerim görünecek biçimde açık, gözlerim koyun gözüymüşcesine donuk, kolum 80 derecelik bir açıyla havada, sağ ayağım 66 santim önde, "içine tükürülecek müstehcen bir heykel" gibi kalakaldım. (yakın plan çekim/1)
Ne güzel bir yüzdü böyle İprayim(bkz: sözcüğün konuyla ilgisi anlaşılamadı)..
Fotoğrafından da güzeldi. Bir ceylandı, sülündü, kuzu kapamaydı adeta..
Tam yağlı inek yoğurduymuşcasına bembeyazdı.
Lise aşkım Neriman bile bunun yanında süt tozundan imal edilmiş gibi kalırdı.
Tüm havam boşalmıştı.
Altı saniye kırkbeş salise 'hınk !' pozisyonunda kaldığımı gören Şukufe Aplam hal ve gidişe el koydu..Bir yandan çaktırmadan kabamı çimdikleyip beni zoktan(bkz: şok)kurtarmaya çalışırken, bir yandan da Dilara'yla konuşup dikkati üstümden dağıtmaya çalıştı, "Dilara'cığım, bu Cüneyt'tir..Çok yakınımızdır, yeğenim hatta oğlum sayılır..Geçerken bir uğramış ta...Di mi Cüneyt?"
Şukufe Aplamın 7.7 şiddetindeki çimdiği biraz da olsa kendisi kendisime getirmişti beni ama hala grogi durumlardaydım, "He, hı, hu.." sözcükleri dökülebildi ağzımdan ancak.
"Hadi tokalaşın canım, yabancı gibi durmayın..." deyip durumu kurtarmak için yine çaktırmadan Dilara'ya doğru iteledi beni Şukufe Aplam.
Allahtan Dilara elini tam benim elime ortalamıştı da ellerimiz buluştu, yoksa elim pisti pas geçen BoYink 2736(bkz: uydurdu) gibi elini pas geçerek 100 mumluk ampule benzeyen sağ bıngıllığını(bkz:bakmayınız) avuçlayacaktı. Öylesine şapşallaşmıştım işte o güzellik karşısında...Şimdi hemen "Zaten neydin ki ?" diyeceksiniz..Orasını karıştırmayın, daatırım allaama !!!
O nasıl bir eldi, oh beybi, pambık mı desem, Afyon kaymağı mı desem, krem peynir mi desem, bitkisel margarin mi desem...Oh no, ne desem anlatamam o yımşakcıklığını..
Ya sıcaklığı?...Ben deyim 39 buçuk santigrad, siz deyin 102.6 Fahrettin Cüreklibatur(bkz:fahrenheid)...Yakıyor ki ne yakıyor, göbek taşı gibi.
Dilara'nın güzelliği karşısında benim ruhiyat, bedeniyat, edebiyat ve çekyat açılardan bitkisel hayata girerek darmadağınık olduğumu ve tüm savunma hatlarımın çöktüğünü farkeden Şukufe Aplam, koluma girme numarasıyla Dilara'nın elini elimden kurtarıp, çekti bir koltuğa oturttu beni.
Gözlerim gizemli bilinmeyenlere sabitlenmiş, tren seyreder gibi bön bön bakıyordum. Hiçbir şey göremiyordum, duyamıyordum, hissedemiyordum. Daha Dilara'ya hatırını bile soramamıştım. Sobanın yanında uyuklayan uyuşuk bir felis silvestris catus'tan(bkz: kedi) farkım yoktu o anda...Derken bir ses duydum, daha doğrusu kendimde olmadığım için duyar gibi oldum ve..
Ve bir hınk daha ! (yakın plan çekim/2)..
Olamaz, bülübülü mü şakıyor desem, incesazdan köçekçeler mi desem, Tina Turner "İz det e buk?..Yez id iz.." adlı şarkıyı mı yorumluyor desem...Uzun lafın kısası böyle bir ses duymadım ben. Eriyorum, ince hastalıklara tutulacağım.
O sırada Şukufe Aplamın sesiyle irkildim, "Oğlum, bak Dilara sana soruyor?"
Toparlanıp gülümsemeyi denedim ama ancak avanakça cırıtabildim, ve cırtlağımsı bir sesle yanıtladım, "46 numara.."
"Ne?" diye sordu Şukufe Aplam renkten renge zıplayarak..
"Ayakkabı numaram.." dedim idi.
"Oğlum, Dilara hatırını soruyor" dedi Şukufe Aplam bozulduğunu zoraki bir gülümsemeyle gizlemeye çalışarak.
Rengimin bork sarısına döndüğünü hissettim.
Şukufe Aplam durumu kurtarmak için salladı, "Kusura bakma Dilaracığım, bugünlerde iş yerinde geceli gündüzlü çalışıyorlar da o yüzden uykusuz kalıyor..Biraz dalgın.."
"Önemli değil" dedi Dilara..Şukufe Aplamın palavrasını yutmadığı, gülmesini zor tutmasından belliydi.
Onlar konuşurken ben, misafirliğe gidildiğinde uslu oturması, lafa karışmaması, ikiden fazla kurabiye yememesi, burnuyla oynamaması tembihlenmiş çocuklar gibi gıkım çıkmadan ve iki elim dizlerimin üstünde oturuyordum. Saksı gibiydim, pısırık bir saksı...
"Cüneyt" dedi Şukufe Aplam.
"Efendim" diye yüzüne baktım boş gözlerle.
"Mutfağa gelip de limonları sıkar mısın?" dedi.
Sonra yanıtımı beklemeden Dilara'dan izin istedi, çıktık.
...Devamı zurniq
#216
Gönderim zamanı 20.10.2009 - 02:25
Cüneyit'i ilgiyle takip edip yaptığı uyuzluklardan dolayı sevgiyle kınıyorum. =))
#217
Gönderim zamanı 20.10.2009 - 08:09

#218
Gönderim zamanı 20.10.2009 - 20:41

♥
Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.
♥
#219
Gönderim zamanı 21.10.2009 - 09:42
Sevgili dost alsancak, her şeyi anladım da "bork sarısı"nı anlamadım. Ona (bkz.) yapmamışsın. Onu bana genelden, olmadı özelden bir açıklar mısın? =))
Cüneyit'i ilgiyle takip edip yaptığı uyuzluklardan dolayı sevgiyle kınıyorum. =))
Oradaki r harfini çıkarıver dost..Gerisi gelir

Çok komik gülmekten ölecektim az daha
hadi hayırlısı bakalım dilaranın fikri ne olacak
Bakalım

abuvvv cüneyitim elimden kaydı
Sen de elini çabuk tutsaydın

#220
Gönderim zamanı 26.10.2009 - 00:42
Şukufe aPPlam salondan çıkar çıkmaz, "Tuh sana!..Bu çorapların hali ne öyle, beyaz üstüne siyah iplik mi olur?.." diyerekten enseme şaplağı oturtagodu idi.
Ayaklarıma baktım ki ne göreyim?..Dilara'yla hatalı sollamadan dolayı çarpışmanın, yani karşılaşmanın şiddetinden terlikler ayağımdan fırlama olmamış mı, yani fırlamış olmuş mu mamış?..Ugh manitu, hiç farkında değilim. İyi ama altı üstü siyahınan beyaz yafu, o kadar da belli mi ki gonturasIt renkler olduğu?..
"Oğlum n'oldu sana..Kendinden geçtin, neredeyse şakkadak düşüp bayılacan, iki laf etsene kızcağızla" dedi Şukufe aPPlam kabamı çimdikleyerek..
Çimdiklenen hassasiyetimi ovuşturarak "Edeceğim etmesine ama çene kemiklerimi oynatamıyorum ki aPPla..Kramp girdi dilime" dedim.
Şukufe aPPlam kolonya getirdi, boynuma, bileklerime sürdü, çene kemiklerime lokal anestezi yaptı, burnuma çektirdi kolonyayı kendime gelmem için.. O sırada kızısı da geldi, salondan getirdiği terliklerimi ayağıma geçirdi; ardından havluyla terimi sildi, şakaklarımı ovdu. Sonra ikisi de sakin olmamı, Dilara'nın da herkes gibi bir insan olduğunu, çekinilecek bir şey olmadığını söyleyip beni rahatlatmaya çalıştılar.
"Hadi" dediler," sen yalnız gir ve kızla bir şeyler konuş..Yoksa hem ayıp olur, hem de kız 'bu nasıl erkekmiş ayol' der..İkiniz baş başa kalırsanız daha rahat olursun..Çekinecek bir şey yok..Aslansın, kaplansın.."
Bir de bana sorun onu, yedi raund boyunca dayak yiyip te çalıştırıcıları tarafından 'iyi gidiyorsun' gazı verilerek sekizinci raunddaki dayağa da hazır edilmeye çalışılan mavi köşe boksörü gibiydim.
Ne var ki, Şukufe Apla ve kızısı "Beni onunla yalnız bırakmayın, balans ayarım bozulur, vücut kimyam alt üst olur, yoğun bakımlık olurum, saçmalarım, yerlerde sürünürüm" diye vesaireden yalvarmama aldırmadan beni ite kaka gönderdiler.
Pantolonumun belini aşağı çekiştirerek ve bacaklarım şıngır mıngır(bkz: zangır zangır) titreyerek döndüm salona.
...Devamı höşürtü
Benzer Konular
Konu | Forum | Konuyu Açan | İstatistikler | Son Mesaj Bilgisi | |
---|---|---|---|---|---|
NASA, Ay'a kadın astronot çıkaracak |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
![]()
|
|
Instagram IGTV için radikal karar! |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
![]()
|
|
Çin, Ay'ın karanlık yüzüne keşif aracı gönderdi |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
![]()
|
|
Kısas Nedir? Bakara 178-179. İsra 33. Maide 45. Ayetler. |
Din & Ahlâk | halukgta |
|
![]()
|
|
Bakara,284. Allah İçimizden Geçirdiklerimizden Bizleri Sorumlu Tutar m![]() |
Din & Ahlâk | halukgta |
|
![]()
|
13 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 13 ziyaretçi, 0 gizli