Neler aradık, farkında olmadan,
Beşinci mevsimler oluşturduk,
Yirmibeşinci saatler,
Altmışbirinci dakikalar,
Otuzikinci günler,
Onüçüncü aylar...
Gökkuşağına renkler ekledik...
Sevginin rengi diye...
Sekizinci renk dedik adına...
Ocak, Şubat, Mart, Nisan,
Mayıs, Haziran, Temmuz,
Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım,
Aralık ve adı her neyse,
Bir Onüçüncü ay...
Yıldızları topladık bakışlardan,
Bahçeden bir demet papatya toplar gibi,
Gözbebeklerimizde yakamozlar ışıldadı,
Sandallar yüzdürdük, mavisinde,
Mehtabı yorgan yaptık geceye...
Güneşi alıp avuçlarımıza,
Karanlıkları aydınlattık...
Bulutlara yükledik gözyaşlarımızı,
Sevgimizi koyduk, göçmen kuşların kanatlarına...
Şiirler yazdık bir düş perisine,
Mısralar tükettik, beyaz atlı bir prense...
Ne kadar da aptaldık...
Bir nefes kadar yakınken aşk...
Kayıp gitmesine müsade ettik,
Avuçlarımızın içinden,
Döküldü parmaklarımızın arasından...
Gitme kal, sana ihtiyacım var...
Seni seviyorum diyemedik...
Gururumuza kurban ettik en güzel şeyi...
Heder ettik, hem kendimizi,
Hem en değerli şeyimizi...
Sonra acıdık, sonra kanadık...
Sonra avaz avaz sustuk,
Sonra ıssız köşelere saklandık...
Karanlıklarımıza bir mum yakamadık...
Bu sonları hep biz istedik,
Hep biz hazırladık bubi tuzaklarını...
Elimizde patlarken ayrılıklar...
Haykırdı her bir parçamız,
Bize sormadı bile...
Seviyorum, özlüyorum hala diye...
Yazık ettik be gülüm,
Yazık ettik ömrümüze.