Gazete arşivinde arama yaptım: Doğrudan yasa ile ilgili yani kabul edildiğine dair bir yazı göremedim. 2004 yılından bu konu ile ilgili bir haberi alıyorum aşağıya:
Quote
Ceza Yasası'nda köklü reform
Töre suçlarına ağırlaştırılmış ömür boyu hapis. Kara para ve internet suçları ceza yasasına giriyor Bekâret kontrolü, ancak hâkim kararıyla yapılabilecek Kapkaç terörüne 7 yıla kadar hapis. Gecekonduya ceza geliyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Adalet Komisyonu'nda büyük bölümü kabul edilen tasarıyla 78 yıllık Türk Ceza Yasası tarihe karışıyor. Sivil toplum örgütlerinin görüşlerinin dikkate alındığı tasarıyla, töre suçlarına ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası getirilirken, bekâret kontrolünün ancak hâkim kararıyla yapılabileceği hükme bağlanıyor.
TBMM Adalet Komisyonu'nda yürürlük maddeleri dışında kabul edilen Türk Ceza Yasa Tasarısı, şu düzenlemeleri öngörüyor:
Töre cinayetleri: Töre ve namus cinayetleri, ''nitelikli adam öldürme'' suçu kapsamına alındı. Buna göre, bu suçu işleyenlere ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası verilecek.
Ölüm cezası yerine ağırlaştırılmış ömür boyu hapis: İdam yerine ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası verilecek.
Soykırım suçu: Soykırım suçu ilk kez ceza yasası kapsamına alınırken, bu suçu işleyenlere ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası verilecek.
Kasten adam öldürme: Kasten adam öldürenlere ömür boyu hapis cezası verilecek. Suçun ani bir kararla işlenmesi durumunda ceza, 30 yıla kadar hapis biçiminde uygulanacak.
İşkence: İşkence suçunu işleyen kamu görevlisi, 5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak. İşkence suçunun avukata, çocuklara ve hamile kadınlara karşı işlenmesi durumunda bu suçu işleyenlere 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası uygulanacak.
Kapkaç suçu: Kapkaç suçlarının cezası arttırılırken, bu suçu işleyenlere 7 yıla kadar hapis cezası verilecek.
Gecekonduya ceza: Yapı ruhsatı olmadan ya da ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıranlara, 5 yıla kadar hapis cezası uygulanacak.
Kara para: Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini, yurtdışına çıkaran veya bunların gayri meşru kaynağını gizlemek ve meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla çeşitli işlemlerde bulunan kişilere 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilecek.
Bekâret kontrolü: Bekâret kontrolü ancak yetkili hâkim ve savcı kararıyla yapılabilecek. Aksi durumda 1 yıla kadar hapis cezası verilecek.
Cumhuriyet 10.07.2004
Ve yine Şükran Soner'in bir yazısının da faydalı olacağını düşünerek onu da alıyorum:
Quote
Kimlik
Van kadın örgütleri dün, töre cinayetlerinin ceza yasasında hafifletici değil, ağırlaştırıcı suç niteliğinin kazandırılması sonrasında, bölgede kadın intiharlarının artışı arasındaki ilişkiyi ortaya koyan bir açıklama yaptılar. Üzerinde yorum yapılamayacak kadar açık, ağır bir durum. Töre cinayetlerinde ağır tahrikten yararlanma, çocukları kullanma kolaylıkları hukuk düzenlemesinden ayıklanınca, töre cinayetlerine intihar süsü verme, daha yalın bir anlatımla intihar görüntüsü verilebilecek biçimlerde öldürmelerde patlama yaşanmış. (Zorla zehir içirilerek, iple astırılarak.)
İçimi burkan Van kadın örgütlerinin bu yalın sonuçtan yola çıkarak, kadın örgütleri, hakları savaşımcılarının ağırlıklarını koyabilmeleri sayesinde, kadınları korumak üzere getirilen, töre cinayetleri için caydırıcı yasa düzenlemesinden neredeyse pişmanlık duyan, ezilmişlik halleri. Kadın emeği sömürüsüne karşı iş yasalarında yer alan düzenlemeler; doğum izinleri, emzirme hakkı, kreş.. için de zaman zaman biz kadınlar benzer çaresizlik duygusuna kapılıyoruz.
Çalışma hakkından yaşam hakkına uzanan ağır haksızlık, insan hakları ihlalleri, işlenen suçlarda neden-sonuç ilişkileri ile ilgili sorgulamayı sağlıklı yapamayınca, çaresizlik karşısında boyun bükme de kolaylaşıveriyor.
Yasal düzenlemeden önce de, töre cinayetlerinin yoğunlukta olduğu bölgelerimiz ya da büyük kentlerin varoşlarında dünya ortalamalarının üstünde görülen kadın intiharlarının aslı töre cinayetleri kökenliydi.
Asıl ve öncelikle sorgulamamız gereken olay, bu kadar anlamlı kadın hakları savaşımı, kamuoyu oluşturması, kampanyalar, medya duyarlılığına karşın töre cinayetleri ya da cinayet süsü verilen intiharlardaki artışlar. Uzaktan bakınca belki de, ''Aslında eskisinden daha çok olamaz. Toplumsal duyarlılık arttığı için gizli gizli yaşanan dram kamuoyuna ulaşıyor. Artış varmış izlenimi oluşuyor'' diye bir sonuç da çıkarabiliriz.
Tabii sağlıklı bir karşılaştırma için ne öncesinin ne de günümüzün gerçek istatistiklerine ulaşabilmek söz konusu bile değil. Çoğunluğun, başarılabildiği kadarıyla aile içinde, polis tutanaklarına bile yansımadan yaşandığına hiç kuşkunuz olmasın. Kadına karşı dayak, her tür şiddette, cinsel tacizde olduğu üzere.
****
Korkmamız gereken haber olabilen töre cinayeti ya da saptanabilen kadın intiharı artışı sayısı değil. Korkmamız gereken bunca çabaya karşın haber olabileni, istatistiğe yansıyabileni, dev buzulun bir parçası gibi olan, dev sorunun günümüz Türkiye'sinde yaygın geçerliliğine ortam yaratan insan ilişkileri. Kadın-erkek ilişkilerinde, yaşam koşullarının dayattığı, kimlik algılaması, çağlar gerisinde unutulmuş olması gereken ilkelliğin, vahşetin hortlaması.
Yasemin Çetin 'in kurban seçildiği son olaydaki kimi ayrıntılara dikkatinizi çekmek isterim. Katili, ağabeyi Gökhan Çetin 'in, kardeşinin düğününde, bekâretin simgesi olan kurdeleyi bağlarken çekilmiş fotoğrafına dikkat ettiniz mi? Bekâret bekçiliği, tetikçilik, katil olma görevi işte tam da o kurdeleyle simgeleniyor, kader haline getiriliyor.
Haberden öğreniyoruz ki, Yasemin, annesi, bilemediğimiz başka kadınlar, aylar yıllardır bu ölüm korkusu ile, ölümü kader olmaktan çıkarmak için çırpınıp durmuşlar. Damat, Yasemin'i, hem de âşık olduğunu söyleyip imam nikâhı ile alan Taner Akkaya , annenin, Yasemin'in yalvarmalarına bu can savaşımlarına kulak tıkamasaydı. Haydi bakire olmadığını anladığı Yasemin'i anlayıp bağrına basmasından söz etmiyoruz, defolu malmış gibi geri çevirmekten vazgeçme de demeyelim, ölümden kurtarmak adına bir süreliğine suskun kalsaydı, kalabilseydi..
Nasıl bir duygudur bu, bile bile namus temizleme görevini ailesine devredip geri göndermek? Nasıl bir duygudur bu, düğününde onurla kurdele bağlanan kız kardeşi, defolu mal kabul edip aile namusu adına öldürmek? Öldürülmekten kurtulmak adına hala evine sığınmış kardeşi eve getirip öldürme eylemine koca bir ailenin kadın ve erkek tüm bireylerinin bir biçimde suskun kalmaları? Bu süslenmiş püslenmiş, namus, töre kabul edilmiş duyguların perde arkasındaki gerçeğe utanmadan bakabilir miyiz?
Bu namus algılaması, toplumsal baskı, töre gerçeğinin arkasında, kadının mal olarak satılabilmesi değeri, malın defolu çıkması konumundaki ticaret refleksini yadsıyabilir miyiz? Töre cinayetleri ilkelliği, çaresizliği, bilgi teknolojisi, iletişim çağında, yoksa en çok çaresiz, ilkel yaşam koşullarının gerçeği olarak mı karşımıza çıkıyor?
Cumhuriyet 10.06.2006
Bu mesaj babuna tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 05.04.2007 - 23:55