İçerik değiştir



Abdullah Gül


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 115 yanıt verildi

#61 duygusuz

duygusuz

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Üyeler
  • 8004 Mesaj
  • Konum:niko
  • İlgi Alanları:güzel ve iyi olan her şey

Gönderim zamanı 25.04.2007 - 19:29

lanet olasıca konular.....
:)
siyaset ile dini ayrı çatı altında konuşmayı başaramadık, olayı hep öyle bir yerden tuttuk ki ucu türbana bağlı oldu hep... diyorum ki ben: ifrat da tefrit de zararlıdır...yani bir şeyi savunalım, ama aşırıya kaçmadan, çevremizdekilerin gönlünü incitmeden....

ismini hatırlamıyorum az önce okudum bir arkadaşımız "ulan bu başörtülüleri..." gibi bir şey söylemişti, yanlışım varsa düzeltin, böyle hatılıyorum...hakaret içeren bir sözdü hem de büyük hakaret... incitici...ben şahsen başörtü takmıyorum ama bu tarz bir söylem içimi sızlattı, inancını masumca yaşayan insanlar adına sızladı içim, işte bu aşırılıktır, düşmanca bakışlarla bakarsak çevremizde sadece mutsuzluklar karmaşalar olurştururuz, başörtüsü bizim bir değerimiz, biz Türk ve müslüman bir ülkeyiz, o yüzden bu derece düşmanca sözler yakışmıyor, biz Türk evladıyız arkadaşlar....
elbette hepimizin savunduğu kıymetler var; ama biz kıymetimizi savunurken karşı tarafı tahrik edecek, rahatsız edeceksöz ve davranışlardan kaçınalım...diyorum....

(ha bu arada şahsi görüşüm evet mecliste başörtüsü olmamalı, çünkü orası siyaset yeri,ve kimse oraya girmeye mecbur değildir; ama üniversitelerde bu kısıtlamaya gidilmemelidir, çünkü üniversite eğitim yeri ve eğitim almak herkesin hakkıdır, ne falanca kılıklısı ne filanca kılıklısı bu haktan, kılıkları sebebiyle uzak tutulmamalı!!)
neyse uzadı bu konu, keselim... :P

gelelim Gül davasına, evet öyle ya da böyle bir geçmişi vardı, öyle ya da böyle bir şekilde köşke çıktı...ama unutmayın akp yi başa getiren (hem de büyük bir oy çoğunluğuyla, tek başına) Türk halkıdır, yani onlar gökten zembille inip pat diye oraya çıkmadı, onlara oy verildiki buradalar, oy verilirken bu gerçekler bilinmiyor muydu,biliniyordu, ama ezici çoğunlukla başa oturdu....şimdi de cumhurbaşkanı seçildi, ne diyeyim, umarım onlara oy veren vatandaşlarımızın yüzü kara çıkmaz....

( bu arada ben daha oy vermedim, ilk oyumu bu sene vereceğim :P ama boşşşş....... ehuehuehu.... siyaseti hiçç sefmem...başta dediğim gibi...lanet olasıca konular! )

:P

............................şşşşt sessiz ol!.................................


#62 babuna

babuna

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 341 Mesaj

Gönderim zamanı 25.04.2007 - 22:43

Akp türk halkının 4te 1 oyunu alarak iktidara gelmiştir. Ama meclisin %65ine sahip olmuştur.

Bu da onların seçilerek gelmediğinin belgesidir. Ya da hak ettiğinin çok daha üstünde temsil yetkisine sahip olduğunun göstergesidir.

Bunu tartışabilmek konuşabilmek bile komik... ama hala halkın iradesinin bu olduğunu hangi mantıkla iddia edenler varsa var işte.

Onun dışında siyasetle dini aynı çatı altında sokmak zaten abestir. Laikliğin olduğunu iddia ediyorsanız.

#63 Elric

Elric

    Mel G.'nin Vârisi :)

  • Üyeler
  • 6432 Mesaj
  • Konum:Mélnibone

Gönderim zamanı 25.04.2007 - 22:45

ama unutmayın akp yi başa getiren (hem de büyük bir oy çoğunluğuyla, tek başına) Türk halkıdır

Esas acı olan kısım da bu ya .. Atatürk'ün ne zorluklarla, hangi koşullarda kurduğu bu ülkeyi 85 yılda buraya getirdiler ya.. Acı olan kısım bu..
Gönderilen Resim

#64 dokuzharf

dokuzharf

    ...

  • Kurucular
  • 19758 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:İzmir

Gönderim zamanı 25.04.2007 - 22:48

Sevgili babuna ;

Ona verilen oylar boş mu ?
Ona oy verenlerin hepsi boş beleş adam mı demek istiyorsun ?
Yahu konuşuyorsun bari düzgün konuş.

Baştan beri diyorum ya.
Hani şu oy kullanmayan kesim , onları neden bu halkın içine katıyorsunuz ?
Yada söylediğiniz 4/1 çoğunluğun içine ?
Adamlar oy kullanmasın , vatandaşlık görevlerini yerine getirmesin sen onları da içine alarak 4/1'in oyunu almış diye göster.

Yarabbi sen akıl ihsan eyle. <_<

Değişiklikler Kaydedildi...

#65 JoHoR

JoHoR

    Approved

  • Üyeler
  • 808 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • İlgi Alanları:İllustrasyon, Sinema, Astroloji, Felsefe Tarihi, Siyaset.

Gönderim zamanı 25.04.2007 - 22:51

Oy çokluğu mu?
Bu ifade tamamen yanlış.
Oy çokluğu ifadesi sadece %50 yi geçen oylar için kullanılır. Türk halkının %65'inin Akparti iktidarını istemediği anlamına gelir.

Salih Gönüller

#66 babuna

babuna

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 341 Mesaj

Gönderim zamanı 25.04.2007 - 23:01

Sevgili babuna ;

Ona verilen oylar boş mu ?
Ona oy verenlerin hepsi boş beleş adam mı demek istiyorsun ?
Yahu konuşuyorsun bari düzgün konuş.

Baştan beri diyorum ya.
Hani şu oy kullanmayan kesim , onları neden bu halkın içine katıyorsunuz ?
Yada söylediğiniz 4/1 çoğunluğun içine ?
Adamlar oy kullanmasın , vatandaşlık görevlerini yerine getirmesin sen onları da içine alarak 4/1'in oyunu almış diye göster.

Yarabbi sen akıl ihsan eyle. <_<

Dokuzharf arkadaşım,

Ben halkın 4/1 oyunun boş olduğunu söylemedim ki (forumun hiç bir yerinde söylemedim üstelik).

4/1 oyu alan bir partinin 4/1 oranında koltuk sahibi olması gerek.. Açılan her konuda diyorsunuz ki demokrasi, sonra da geliyorsunuz sanki herşey doğalmış gibi davranıyorsunuz.

Evet konuşuyorum düzgün herzamanda böyleyim.. Fakat siz düzgün anlama yeteneğine sahip değilsiniz galiba kaç defa daha söylenecek.. bir oylama var ve sonucunda oy almadığı biçimde yönetimde yere sahip olunuyor.. Oldu mu? sizin buna yanıtınız; eskiden de böyle olmuştu.. Tamam da eskiden olan doğru dedik mi?

Oy kullanmayan kesim halk değil mi? Ot mu? Oy kullanacak bir parti kendini temsil edecek bir yer bulamamışlarsa onların söylemini seslendiren bir parti yoksa onları silecek misiniz? Buna hakkınız var mıdır?

Hadi buyrun bir demokrasi tarifi yapın.. Biz yapıyoruz. Fakat siz tanım yapmak yerine demokrasi sözcüğünü kullanıyorsunuz.. Demokrasi nedir bunu kafalarda çözümleyebilirseniz sonucu göreceksinizdir.

#67 elma

elma

    venus at her mirror

  • Kurucular
  • 6785 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:bulutlarda

Gönderim zamanı 25.04.2007 - 23:09

Bu konu başlığı altında türban hakkında konuyla alakasız yorumlar yapmayınız, kişileri genellemeyiniz, kimden bahsediyorsanız isim veriniz,aksi halde mesajlarınız geri dönüşüme taşınacak, üye kartınıza ceza yazılacak ve bu durum ceza tahtasında tüm üyelere deşifre edilecektir. Lütfen fikirlere saygılı olalım, forum kurallarına uyalım, iyi sohbetler <_<

"Bu mesaja yorum yapmayınız, sadece hatırlatma amaçlı bir mesaj olup zamanı gelince kendisini imha edecektir"
"This desert flower
No sweet perfume that would torture you more than this..."

#68 dokuzharf

dokuzharf

    ...

  • Kurucular
  • 19758 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:İzmir

Gönderim zamanı 25.04.2007 - 23:13

Ne söylersek söyleyelim Sevgili babuna ;

Ülke bu hale geldi madem bunun suçlusu olarak ben birincisi oy kullanmayanları , birde Akp'nin karşısına çıkan ve hiçbirşey yapmayan partileri bilirim..

Oy kullanmayan kişiler ot değil. Neyse <_<

5 yılda bir oy verecekler ve 5 yılda hangi partiyi seçeceğini bilemeyecekler. İnsan araştırır yahu. Hangisi benim görüşlerimi savunuyor , hangisi işe yarar birşeyler yapmış gibilerinden.. ( oy kullanmayanlar için diyorum. ) Ama araştırma yan gel yat Hasan. Oh ne ala. Sonra da bir olay olduğunda istemiyorum bu partiyi , istemiyorum bu adamı deyiver. Babunam arkadaşım , aklı başında insan araştırmaz mı hangi partiye oy vereceğini ? Kendisine göre doğru olanı seçmez mi ? Vatandaşlık görevi değil midir oy kullanmak ?


Akp Cumhurbaşkanı Adayı Abdullah Gül.
Ülkemize hayırlı olur İnşaAllah..

Değişiklikler Kaydedildi...

#69 babuna

babuna

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 341 Mesaj

Gönderim zamanı 25.04.2007 - 23:23

Dokuzhar arkadaşım,

Tekrar söylüyorum: Oy kullanmayanlar, kendilerini temsil edecek bir parti bulamadıkları için kullanmamış olamaz mı? Araştırmadıklarını nereden biliyorsunuz. Belki de sizden benden daha çok araştırmışlardır.

Kaldı ki oy kullanmayanların oyuna sahip çıkmak hangi mantığa sığar.. burada ve diğer konularda iki durum var: 1. Akp oyları 2. Akp karşısında olan oylar.. Oy kullanmayanları AKP'ye çekmek hangi mantıkla açıklanır?

Demokrasilerde halkın bir gücü vardır. "Egemenlik milletindir" diyorken "5 senede bir milletindir " anlamı çıkarılamaz.. Egemenlik her zaman milletindir demokrasilerde.. Demokrasilerin en büyük muhalefeti halktır. Halk nasıl muhalefet yapar.. Halk mitinglerle sivil toplum örgütleri aracılığıyla vs. ile muhalefet yapar.

Adayımızın pek hayırlı olmayacağı görülüyor maalesef...

Bu gün DYP ve ANAP'ın açıklamaları buna işaret etti zaten.

#70 dokuzharf

dokuzharf

    ...

  • Kurucular
  • 19758 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:İzmir

Gönderim zamanı 25.04.2007 - 23:31

Hayırlı/Hayırsız biri demedim bende Sevgili babuna.
Hayırlı olur İnşaAllah dedim. <_<

367'ye takıldım bu ara ben.
367 olma şartı var diyor CHP. Bu kesin mi ? ( Sadece Chp'yle sınırlandırmamak lazım sanırım. )
Yani 367 olmazsa Anayasa Mahkemesi ne gibi sonuç çıkarır karşımıza ?

Değişiklikler Kaydedildi...

#71 Hyaman

Hyaman

    Triple Nickel-1

  • Dokunulmazlar
  • 4490 Mesaj
  • Konum:somewhere in the blue planet &quot;EARTH&quot;

Gönderim zamanı 25.04.2007 - 23:38

Yani 367 olmazsa Anayasa Mahkemesi ne gibi sonuç çıkarır karşımıza ?

Cumhurbaşkanlığı seçimi iptal olur,reis-i cumhur seçemeyen meclis haliyle kendini fesh edip genel seçime gider.
I find your lack of faith disturbing!

#72 Elric

Elric

    Mel G.'nin Vârisi :)

  • Üyeler
  • 6432 Mesaj
  • Konum:Mélnibone

Gönderim zamanı 25.04.2007 - 23:41

ilk oturumda 367 olmazsa bile 3. oturum sonunda Abdullah Gül Cumhurbaşkanınız olacakmış.. Mehmet Ağar ile Erkan Mumcu açıklarken dinlemiştim bugün..
Gönderilen Resim

#73 babuna

babuna

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 341 Mesaj

Gönderim zamanı 26.04.2007 - 00:01

Bakınız bu gün yayınlanan bir yazı Sabih Kanadoğlu yazmış..

Cumhuriyet 25.04.2007

Cumhurbaşkanının Cezai Sorumluluğu
Hiçbir ülke, yargı önünde aklanmadan, mahkûmiyeti halinde milletvekili seçilme yeterliliğini ortadan kaldıran zimmet, rüşvet, irtikap, sahtecilik, resmi ihale ve alım-satımlara fesat karıştırma vs. gibi suçlarla itham edilenlerin Cumhurbaşkanlığı'na aday olacağını ve seçileceğini tahmin ve tasavvur etmediği için anayasalarına bu yolda bir düzenleme getirmemiştir. Bizim anayasamızda da bu olasılığın gerçekleşmesi öngörülmemiştir. Ancak anayasanın 101/4. maddesi uyarınca, cumhurbaşkanı seçilen milletvekilinin TBMM üyeliği sona ereceğinden, yapılması gereken, ilgili yargı mercilerinin TBMM'de bekleyen dosyayı istemesi ve TBMM başkanının da -böyle bir istem olmasa bile- o üye hakkındaki dosyayı ilgili yargı merciine göndermesidir.
Sabih KANADOÐLU Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı I- Görev Sırasında ve Görev Nedeniyle İşlenen Suçlardan Sorumluluk

Devletin başı olma sıfatıyla, Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk milletinin birliğini temsil eden, anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözeten ve bu amaçla yasama, yürütme ve yargı ile ilgili olarak birçok görev verilen, yetkiyle donatılan cumhurbaşkanının siyasal sorumsuzluğu tartışmasızdır. Anayasanın 105/1-2 maddeleri uyarınca tek başına yapabileceği işlemler dışındaki bütün kararları başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır ve bu kararlardan başbakan ve ilgili bakan sorumludur; tek başına yaptığı işlemler hakkında ise yargı mercilerine başvurulamaz. Bu hükümler, ilke olarak cumhurbaşkanının, görev sırasında ve görevi nedeniyle işlediği suçlardan da cezai sorumluluğu bulunmadığını belirlemektedir. Ancak maddenin 3'üncü fıkrası, bu ilkeye bir ayrık hal getirmektedir. "Cumhurbaşkanı, vatana ihanetten dolayı, TBMM üye tamsayısının en az üçte birinin teklifi üzerine, üye tamsayısının en az dörtte üçünün vereceği kararla suçlandırılır." Somutlaştırırsak, teklifin 184 milletvekili tarafından yapılması ve kararın 414 milletvekilinin oyuyla verilmesi gereklidir. Benzer hükümler çeşitli ülke anayasalarında da yer almaktadır. Örneğin, İtalya Anayasası'nın 90'ıncı maddesinde "vatana ihanet ve anayasayı çiğneme" , Yunan Anayasası'nın 49'uncu maddesinde "vatana ihanet ve anayasanın kasten zedelenmesi" , yarı başkanlık rejimi geçerli olan Fransa Anayasası'nın 68'inci maddesinde "vatana ihanet" suçlarından cumhurbaşkanının suçlanabileceği, başka bir deyişle genel sorumsuzluk ilkesinin bu hallerde geçerli olmayacağı vurgulanmıştır.

"Vatana ihanet" gerek TCY'de ve gerekse ceza hükmünü taşıyan özel yasalarda bir suç tipi olarak yer almamıştır. Tanımı yapılmamıştır. Örnek olarak gösterilen anayasalarda ve ülkelerin ceza hukuku düzenlemelerinde de böyle bir suç tipi yoktur. Büyük hukukçu M. Duverger "vatana ihanet" i, görevin anayasaya ve ülkenin yüksek çıkarlarına aykırı olarak kötüye kullanıldığı bir siyasi suç olarak tanımlamaktadır. M. Fabre , yüksek ihanet olarak nitelendirdiği vatana ihaneti, cumhurbaşkanının anayasal görevlerinin ağır ihmali saymakta; G. Vedel ise anayasanın açık ve ağır ihlalini ihanet kabul etmektedir. Bu görüşlere göre, vatana ihanet suçu, bir tür siyasi suçtur. TBMM İçtüzüğü'nde 16.5.1996 tarihinde yapılan değişiklikle getirilen 114/son madde uyarınca, anayasanın 105'inci maddesine göre, görevde bulunan veya görevinden ayrılmış olan cumhurbaşkanının vatana ihanetten dolayı suçlandırılmasını isteyen önergede ve Yüce Divan'a sevk kararında, hangi ceza hükmüne dayanıldığı ve suçlandırılması istenen/suçlanan cumhurbaşkanınca işlendiği ileri sürülen suçun, hangi gerekçeyle vatana ihanet sayılması gerektiği belirtilir. Bu hüküm, "suçların kanuniliği" ilkesini gözetmekte ve vatana ihanet suçlamasının ancak ceza yasalarında düzenlenen suçlara ilişkin olabileceğini vurgulamaktadır. Kuşkusuz, cumhurbaşkanının görev sırasında işlediği bir fiilin "vatana ihanet" suçunu oluşturup oluşturmadığını belirleme yetkisi TBMM'dedir. Ancak bu fiilin devletin bölünmez bütünlüğüne veya Cumhuriyetin temel ilkelerine yönelmiş önemde olması gerekir. TBMM'nin suçlama kararı ile cumhurbaşkanının "kovuşturulmazlığı" kaldırılmaktadır. Cumhurbaşkanı, anayasanın 148/3 maddesi uyarınca Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi'nde yargılanacaktır. Yüce Divan, yargılama sırasında TBMM'nin sevk kararındaki nitelendirmeyle bağlı değildir. Suçun sübutu ve nitelendirilmesi tamamen Yüce Divan'a aittir. Cumhurbaşkanının Yüce Divan'a sevkine karar verildiğinde, görevde kalamayacağı Türk anayasa ve ceza hukukçularının ağırlıklı görüşüdür. Anayasanın 113'üncü maddesi uyarınca Yüce Divan'a verilen bir bakanın bakanlıktan düşeceği, başbakanın sevki durumunda ise hükümetin istifa etmiş sayılacağı kabul edilmiş iken, vatana ihanet gibi bir suçla ve TBMM üye tamsayısının dörtte üçü tarafından itham edilen ve Yüce Divan'da yargılanan bir kişinin o yüce makamda kalması düşünülemez. Anayasanın 113/3 maddesinde, göreviyle ilgili bir suçtan dolayı TBMM tarafından Yüce Divan'a sevk edilen bir bakanın bakanlıktan düşeceği ve başbakanın Yüce Divan'a sevki durumunda da hükümetin istifa etmiş sayılacağı kabul edildiğine göre, TBMM'nin çok daha büyük bir çoğunluğunun kararı ile ve çok daha ağır bir suçla suçlanan bir cumhurbaşkanının göreve devam etmesi olanaksızdır. Görüldüğü üzere, bu sorunu kökten çözecek anayasa değişikliğine gereksinim bulunmaktadır. Anayasanın 106'ncı maddesi uyarınca, ayrıca bir karar almaya gerek kalmadan Cumhurbaşkanlığı kendiliğinden boşalmış sayılır ve anayasanın 102'nci maddesinde gösterilen süreler işlemeye başlar. Yenisi seçilinceye kadar TBMM Başkanı Cumhurbaşkanlığı'na vekillik eder ve cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır.

Aksi görüşü savunanlara göre, cumhurbaşkanının vatana ihanetten suçlanması anayasanın 106'ncı maddesinin uygulanmasını gerektirmez. Görevden çekilmeye zorlayacak bir açıklık yoktur. Maddede yer alan "başka bir sebep" deyimi, sayılan hallere benzer durumları ifade etmek için kullanılmıştır. Anayasa Mahkemesi'nde yapılan yargılamayı buraya ithal etmek olanağı yoktur. Mahkemenin vereceği kararı beklemeksizin makamın boşaldığını varsayıp yeni cumhurbaşkanını seçmek hukukun genel ilkelerine aykırıdır. Kimse kesin olarak mahkûm edilmeden suçlu kabul edilemez. Kaldı ki suçlamanın hukukilikten çok, siyasi yönü ağır basmaktadır. Anayasada boşluk vardır. Ayrıca siyasi hesaplarla dava açılması durumunda cumhurbaşkanını Meclis karşısında siyasi açıdan sorumlu saymak sonucu doğacak, aklanması halinde ise hukuk devleti ilkesine aykırı sonuçlar oluşacaktır. Çözüm, bizim de katıldığımız görüşe göre, yargılama sırasında, cumhurbaşkanının kendiliğinden ayrılmaması halinde, Anayasa Mahkemesi'ne, cumhurbaşkanını, görevini yerine getirmekten alıkoyabilecek geçici bir tedbir alma yetkisinin tanınmasıdır .

II- Kişisel Suçlarda Sorumluluk

Cumhurbaşkanının bu görevi sırasında işlediği kişisel suçlarından doğacak cezai sorumluluğuna gelince;

Cumhurbaşkanının kişisel suçlarından sorumlu olduğuna ilişkin anayasada herhangi bir hüküm yoktur. Ancak bu yokluk, onu sorumsuz kılmaz. Sorumluluk, ceza kurallarının eşitliğinin ve zorunluluğunun doğal sonucudur. 1876 Kanun-u Esasi'nin 5'inci maddesinde yer alan "Zat-ı Hazreti Padişahinin nefsi hümayunu, mukaddes ve gayri mesuldur" benzeri hükümler çağımızdaki demokratik cumhuriyetlerde görülmez. 1921 Anayasası'nda bu konuda bir düzenleme yapılmamıştır. 1924 Anayasası'nın 41/2'nci maddesinde, cumhurbaşkanının kişisel suçlarında yine anayasanın 17'nci maddesinde yer alan milletvekili dokunulmazlığı ile ilgili hükümlere göre hareket edileceği öngörülmüştür. 1961 ve 1982 anayasalarında bu konuda bir düzenleme yapılmaması ise Cumhurbaşkanlığı makamına duyulan saygıya bağlanmıştır. Ülkemizin anayasa ve ceza hukuku öğretisinde, cumhurbaşkanının kişisel suç işlemesi durumunda sorumlu tutulacağı yolunda açık ve kesin bir görüş birliği vardır. Ancak bu sorumluluğun hangi konularda ne sonuçlar doğuracağı konusunda değişik görüşler ileri sürülmüştür:

I- Bir görüşe göre; cumhurbaşkanı hakkında da milletvekili dokunulmazlığına ilişkin hükümlerin, yani anayasanın 83'üncü maddesinin uygulanması gerekir. Anayasanın milletvekilleri ve dışarıdan atanan bakanlara tanıdığı dokunulmazlık (md. 112/4), her halde cumhurbaşkanı için de geçerlidir.

Bu görüş, anayasada var olmayan bir kurumun cumhurbaşkanına uygulanması ve olmayan dokunulmazlığın kaldırılması sonucunu doğurduğu için eleştirilmektedir ve bu eleştiriler yerindedir.

II- Bir diğer görüş; cumhurbaşkanı hakkında vatan hainliği nedeniyle soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için nasıl TBMM kararına gereksinim varsa cumhurbaşkanının kişisel suçlarından dolayı yargılanabilmesi için de aynı biçimde TBMM karar vermelidir.

Vatana ihanet halinde görev suçlarındaki sorumsuzluğa anayasanın 105/4 maddesi hükmü ile getirilen ayrık hal, düzenlenen o alanda geçerlidir. Kıyas yoluyla kişisel suçlarda uygulanamaz.

III- Üçüncü görüş; cumhurbaşkanı görev süresi içerisinde herhangi bir yargı organı huzuruna çıkarılamayacak ve ancak görev süresi sonunda yargılanabilecektir. Bu görüş, cumhurbaşkanının anayasal statüsüne uygun bir çözüm yolu olarak değerlendirilebilir.

Ancak bu görüşte de, anayasada yer almayan hükümlerin, kıyas yoluyla uygulanması sonucu doğmaktadır. Ayrıca işlenen bir suçta dava zamanaşımının nasıl ve ne zaman duracağı veya kesileceği, anayasanın 83 ve TCY'nin 67'nci maddesinde açıkça gösterilmiştir. Anayasada veya yasalarda gösterilmeyen, cumhurbaşkanının kişisel suçlarında zamanaşımının işlemeyeceği savının hukuksal dayanağı yoktur. Cumhurbaşkanına hukuka aykırı biçimde ayrıcalık tanınamaz.

IV- Dördüncü görüş ise bizim de katıldığımız görüş olup bu görüşe göre anayasada herhangi bir düzenleme olmadığı için cumhurbaşkanı hakkında, sade bir vatandaş ya da dokunulmazlığı kaldırılmış milletvekili gibi işlem yapılması gerekir.

Cumhurbaşkanlığı makamına duyulan saygıya bağlanan boşluk, kıyas yoluyla doldurulamaz. Yukarıda sıralanan ilk üç görüş, anayasa hükmü haline gelinceye kadar cumhurbaşkanı herhangi bir dokunulmazlığı bulunmayan sade vatandaş kimliğindedir. İşlediği suçlardan dolayı hakkında genel hükümlere göre soruşturma veya kovuşturma yapılması olanaklıdır.

III- Cumhurbaşkanı Seçilmeden Önce İşlenen Suçlardan Sorumluluk

Konuyu, cumhurbaşkanı seçilmeden önceki göreviyle ilgili suçlar ve yine cumhurbaşkanı seçilmeden önceki kişisel suçlar olarak iki başlık halinde irdelemek gerekmektedir.

a- Cumhurbaşkanı seçilmeden önceki göreviyle ilgili ve o görevi sırasında işlenen suçlar, önceki görevin gerektirdiği soruşturma ve kovuşturma usulüne tabidir. Bu konuda anayasada bir hüküm yer almamaktadır. Ancak içtüzüğün 107/1 maddesi uyarınca görevinden ayrılmış başbakan ve bakanlar hakkında da Meclis soruşturması hükümlerinin uygulanacağının belirtilmesi ve uygulamanın da bu yönde olması karşısında, cumhurbaşkanı seçilen ve dolayısıyla görevinden ayrılan bir başbakan ve bakanın, başbakanlığı veya bakanlığı döneminde işlemiş olduğu göreviyle ilgili suçlarının soruşturulabilmesi için TBMM üye tamsayısının onda biri olan en az 55 milletvekilinin soruşturma önergesi vermesi gerekmektedir. Bu konuda anayasanın Meclis soruşturmasına ilişkin 100'üncü maddesi hükümleri uygulanacaktır. Yüce Divan'a sevk kararı için TBMM üye tamsayısının salt çoğunluğu olan 276 oy yeterlidir.

b- Cumhurbaşkanı seçilmeden önce işlemiş olduğu kişisel suçlarda ise anayasada ve içtüzükte bir hüküm yer almamaktadır. Dolayısıyla genel hükümlere göre işlem yapılması gerekmektedir.

c- Son olasılık, seçilmeden önce işlediği kişisel suçlarından dolayı, yasama dokunulmazlığı nedeniyle, kovuşturulması dönem sonuna bırakılan bir milletvekilinin Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi halidir.

Her üç olasılıkta da, hukuki sorumluluğunun olmadığı yolundaki bir hukuk mahkemesi kararının, maddi gerçeği arayan ve delilleri serbestçe değerlendiren ceza mahkemesini bağlamayacağı unutulmamalıdır.

276 yeterlidir
Hiçbir ülke, yargı önünde aklanmadan, mahkûmiyeti halinde milletvekili seçilme yeterliliğini ortadan kaldıran zimmet, rüşvet, irtikap, sahtecilik, resmi ihale ve alım-satımlara fesat karıştırma vs. gibi suçlarla itham edilenlerin Cumhurbaşkanlığı'na aday olacağını ve seçileceğini tahmin ve tasavvur etmediği için anayasalarına bu yolda bir düzenleme getirmemiştir. Bizim anayasamızda da bu olasılığın gerçekleşmesi öngörülmemiştir. Ancak anayasanın 101/4 maddesi uyarınca, cumhurbaşkanı seçilen milletvekilinin TBMM üyeliği sona ereceğinden, yapılması gereken, ilgili yargı mercilerinin TBMM'de bekleyen dosyayı istemesi ve TBMM başkanının da -böyle bir istem olmasa bile- o üye hakkındaki dosyayı ilgili yargı merciine göndermesidir. Bu işlem, Meclis oluşumu ve yukarıda ikinci bölümde açıklanan üçüncü görüşe itibar edilmesi nedeniyle yapılmamışsa, Meclis'te yenilenen seçimlerin oluşturacağı 276 oya dayalı çoğunluğun, dosyanın ilgili yargı merciine gönderilmesi yolunda alacağı TBMM kararı sorunu çözmeye yeterli olacak ve TBMM başkanı da bu doğrultuda işlem yapmak durumunda kalacaktır. Bu karar, cumhurbaşkanının görevine son vermese dahi, yargılanmasını sağlayacaktır. Belirtilen suçlardan yargılanmakta olan cumhurbaşkanının, görevine devam etmekte direnmesi, çağdaş bir demokraside düşünülemez. Demokrasi etiği, bu düşünceye engel olmalıdır.


1- TEZİÇ E., Anayasa Hukuku, s. 410; GÖZÜBÜYÜK A. Ş., Anayasa Hukuku, s. 205; ÖZBUDUN E., Türk Anayasa Hukuku, s. 318; TANÖR-YÜZBAŞIOÐLU, 1982 Anayasasına Göre Türk Anayasa Hukuku, s. 312; DEMİRBAŞ T., Ceza Hukuku Genel Hükümler, s. 134; DÖNMEZER-ERMAN, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, Cilt 1, No. 409 2- ARTUK-GÖKÇEK-YENİDÜNYA, Ceza Hukuku Genel Hükümler, s. 254; İÇEL-DONAY, Karşılaştırmalı ve Uygulamalı Ceza Hukuku, s. 135 3- KANADOÐLU O. K., Anayasa Mahkemesi, s. 198 4- DEMİRBAŞ T., Ceza Hukuku Genel Hükümler, s. 135-136; TANÖR-YÜZBAŞIOÐLU, age, s. 329; ÖZBUDUN, age, s. 317; ÖZTÜRK-ERDEM-ÖZBEK, Uygulamalı Ceza Hukuku ve Emniyet Tedbirleri, s. 96 5- ALDIKAÇTI O., Anayasa Hukukumuzun Gelişmesi ve 1961 Anayasası; CENTEL N., Türk Ceza Hukukuna Giriş, s. 99; DÖNMEZER-ERMAN, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, 1. Cilt, s. 246 6- TOSUN Ö., Suç Hukuku Dersleri, s. 133; DONAY S., Ceza Normunun Yer, Kişi ve Zaman Yönünden Uygulanması, s. 16; TEZİÇ E., age, s.402; DÖNMEZER-ERMAN, age, s. 262; KANADOÐLU O. K., age, s. 197; ARTUK-GÖKÇEN-YENİDÜNYA, age, s. 254 7- GÖZLER K., Anayasa Hukukuna Giriş, s. 538; GÖZÜBÜYÜK A. Ş., Anayasa Hukuku s. 236; YAŞAR-KIRIT, Cumhurbaşkanlarının Siyasi ve Hukuki Sorumluluğu, Cumhuriyet, 19.01.2007


Bu mesaj babuna tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 26.04.2007 - 00:10


#74 dokuzharf

dokuzharf

    ...

  • Kurucular
  • 19758 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:İzmir

Gönderim zamanı 26.04.2007 - 10:23

Mehmet Ağar ve Erkan Mumcu öyle dediler ama Cumhuriyet Halk Partisi de 367 olmazsa Genel Seçim olur diyor. Televizyondan izlediğim birçok kişi olur olamaz diye konuşuyor kafam karıştı açıkçası.

Değişiklikler Kaydedildi...

#75 babuna

babuna

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 341 Mesaj

Gönderim zamanı 26.04.2007 - 11:24

Bir Uyarı Olsun Diye...

"Defterin bu yaprağını kimseye göstermeyeceksin, sonuna dek gizli kalacak. Tarih koy önce: 7 Temmuz 1918, sabaha karşı. Şimdi yaz bakalım."

Mustafa Kemal Paşa, yakın arkadaşlarından Mazhar Müfit Kansu 'ya böyle der. Sonra bir bir sıralar:

"Zaferden sonra hükümet biçimi Cumhuriyet olacaktır; bu bir. Padişah ve hanedan için zamanı gelince gereken işlem yapılacaktır; bu iki. Tesettür kalkacaktır; bu üç. Fes kalkacak, uygar toplumlar gibi şapka giyilecektir, bu dört."

Mazhar Müfit Bey kalemi elinden bırakır:

"Darılmayın ama Paşam, hayalci yanlarınız var" deyince Paşa'dan şu yanıtı alır:

"Bunu zaman saptar. Sen yaz: Latin harfleri yürürlüğe girecektir; bu beş."

***

1918 yılında deftere yazılan bu atılımlar, sonraki yıllarda bir bir gerçekleştirildi. Önce yurt düşmandan kurtarıldı, Cumhuriyet ilan edildi. Devrim eylemleri hızla uygulama aşamasına getirildi. Büyük bir komutan olan Mustafa Kemal, büyük bir devrimci, bir uygarlık öncüsü olduğunu kısa yaşamı süresinde kanıtladı.

Falih Rıfkı Atay bu konuda şöyle yazmıştı:

"Gençlere Atatürk'ü vatan kurtarıcısı olarak göstermek yetmez, o asıl devrimleri ile kurtarıcı olmuştur."

Mustafa Kemal ne demişti daha işin başında... "Önce Meclis, sonra ordu Yunus Nadi Bey." Türk demokrasisinin, halk yönetiminin kuruluşu işte bu inançla başlar. Önce Meclis, yani değişik görüşlerin açık açık tartışılması, söylenmesi, görüşülmesi... Pek çok TBMM dönemleri yaşadık. Şurası yadsınamaz, en demokratik, en özgür, tartışmalara en açık dönem, Birinci TBMM'dir. Birçok partinin yer aldığı meclislerin bile Birinci Meclis dönemine göre çok daha antidemokratik olduğunu bilmiyor muyuz?

"TBMM'nin bütün programlarının umdesi şu iki esastır: İstiklali tam ve kayıtsız şartsız hâkimiyeti milliye." Mustafa Kemal, daha 1922'de Türk ulusunun temel ilkelerini bu denli kısa özetlemişti. "Tam bağımsızlık ve halk egemenliği!.."

****

Kâğıt üstünde, sözcük oyunlarıyla kendimizi aldatmak olacak şey değil. Tam bağımsızlık ancak Atatürk döneminde yaşanmıştır. Bugün bu 'tam' sözcüğü tartışma konusudur? Hele halk egemenliği!.. Halk egemenliği, halkın kendini yönetecek kişileri tam bir özgürlük içinde seçmesine dayanır. Oysa bugünkü yasalar böyle bir durumu olanaklı kılmıyor. Parti liderlerinin saptadıkları kişiler, bir de parasal güçle ya da etnik üstünlüklerle seçilenler Meclis'te yer alıyor... Halk egemenliği, yalnızca milletvekili ya da yerel seçimlerdeki -üstelik de parti yönetimlerinin- aday olarak ileri sürdükleri insanlara oy vermekle sağlanamaz.

***

Mustafa Kemal Paşa "Yeni Türkiye ile eski Türkiye'nin hiçbir alakası yoktur. Şimdi yeni bir Türkiye doğmuştur. Bizim hükümet şeklimiz tam bir demokrat hükümettir. Ve lisanımızda bu hükümet, halk hükümeti diye yâd edilir" diyordu, 1920'lerde.

***

(Bu yazıyı, yeni cumhurbaşkanını dostça uyarmak için yazıyorum. Hepsi bu!..)

Oktay Akbal, Cumhuriyet Gazetesi, 26 Nisan 2007

#76 _KajmeraN_

_KajmeraN_

    ...::: UFAKLIK :::...

  • Üyeler
  • 5365 Mesaj
  • Konum:Atatürk'ün İzinde
  • İlgi Alanları:Şiir, edebiyat, müzik(rap),bilgisayar (yazılım, donanım)

Gönderim zamanı 28.04.2007 - 02:11

Kaldı ki oy kullanmayanların oyuna sahip çıkmak hangi mantığa sığar.. burada ve diğer konularda iki durum var: 1. Akp oyları 2. Akp karşısında olan oylar.. Oy kullanmayanları AKP'ye çekmek hangi mantıkla açıklanır?


Kimse oy vermeyenleri akp li oylarıyla saymadı aksine oy vermyenleri akp nin karşısında gösterme "çabları" sürekli yapılıyor... Oy vermediyse bunları şu taraftan veya bu taraftan saymak saçma...

  Demokrasilerde halkın bir gücü vardır. "Egemenlik milletindir" diyorken "5 senede bir milletindir " anlamı çıkarılamaz.. Egemenlik her zaman milletindir demokrasilerde.. Demokrasilerin en büyük muhalefeti halktır. Halk nasıl muhalefet yapar.. Halk mitinglerle sivil toplum örgütleri aracılığıyla vs. ile muhalefet yapar.


Ne güzel söylemişsiniz 5 sende bir milletin değildir diye... Halk seçer meclis milletin eğemenliğini temsil eder; oysaki seçilmişlerin eğemenliğini sorgulamak moda oldu... Yok bilmem kaç günü kalmış bir meclis cumhur başkanı seçemezmiş niyeki; halk bilmiyor muydu 5 yıl bu hükümete görev verdiğini bu süre içinde "darbe çığırtkanları, demokrasi havarileri" çıkmazsa bu meclisin cumhur başkanı seçeceğini...

Sorgulamak lazım kim ne şekilde haklın eğemenliğini ksıtlıyor...

Saygılar...


...:::--------------------------------------------------------:::...
BİTTİ!

CAN_i
...:::--------------------------------------------------------:::...


#77 babuna

babuna

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 341 Mesaj

Gönderim zamanı 28.04.2007 - 02:29

Halkın egemenliği demek halkın isteği demek oluyor heralde... Halkın da 4/1 oyunu almak demek 4 bölüme ayrılmış bir elmayı düşündüğünüzde 1 parçası oluyor. Bir parça oy da 4 parçanın kaderine oynayamaz doğal olarak.

Burada konuşulan oy kullanmayan insanların kimin yanında yer aldığı değildir. AKP'ye oy vermediğidir.. Bu da şu oluyor AKP'yi desteklemiyorlar. Fakat bunu söylüyorken (defalarca ifade edilmiştir) X partisini destekliyor anlamı da çıkarılamaz. Fakat bir anlam kesin çıkarılabilir: O da AKP'yi istemedikleridir.

Bu durumda halkın 4/1'inin AKP'yi istediğidir. Fakat koltuk olarak 4/1 in kat be kat üzerinde koltuğa sahip olduğudur.

Türkiye'de darbeler ne zaman demokrasi tehlikeye girmişse olmuştur. Demokrasi ile oynamaya çiğnemeye kalktığında da pek tabi darbe de gelecektir. Sizin demokrasiniz buysa hoş gelsin darbe...

Günlerdir 367 gerekmez diyen parti bir anda 367'yi tutturmak için yapmadığı girişim kalmadı malumunuz... Bunun da üzerinde artık pratik yaparsınız.

#78 mavikırmızı

mavikırmızı

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 264 Mesaj

Gönderim zamanı 28.04.2007 - 02:31

:) *saksak *saksak *saksak *saksak *saksak *saksak
Cesurduk herkes kadar
Geçtik Gökkuşağının altından
Sakınmadan, ıslanmadan.
Umudumuz Sevgiydi, Maviydi, Deniz''di
Korkmadık kırmızıya boyanmaktan..

#79 Selametlik

Selametlik

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 1976 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:uzaklarda bir kıyıda
  • İlgi Alanları:Futbol

Gönderim zamanı 28.04.2007 - 02:33

halkın 4 te birimi istediğinden 349(diğer partilere geçenler de hariç).senin matemetiğin baya kuvvetli.ayrıca bütüb halkın aynı kişiye oy vermesinin imkansız olduğunu da bilirsin sanırım.çoğunluk ne derse o olur.zorlanmayalım arkadaşlar çoğunluk bunu istiyor...
Koş saraylarima bulabilirsen beni
Konuş ve dertleş eskisi gibi
Bul seni getir bana hediyem ol
Aklımın odaları senle doldu taştı

#80 _KajmeraN_

_KajmeraN_

    ...::: UFAKLIK :::...

  • Üyeler
  • 5365 Mesaj
  • Konum:Atatürk'ün İzinde
  • İlgi Alanları:Şiir, edebiyat, müzik(rap),bilgisayar (yazılım, donanım)

Gönderim zamanı 28.04.2007 - 02:35

Fakat bir anlam kesin çıkarılabilir: O da AKP'yi istemedikleridir.

nasıl çıktı bu anlam??

Neyse boşverin gitsin... Öyle ya bizim düşünemediğimiz çok şey var sizler görüyorsunuz kardeşim... zaten demokrasi gerektiğinde darbeyide çağırmaktır...


...:::--------------------------------------------------------:::...
BİTTİ!

CAN_i
...:::--------------------------------------------------------:::...






Benzer Konular Daralt

2 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 2 ziyaretçi, 0 gizli