

Tasavvufa GÖre İnsan
#101
Gönderim zamanı 01.02.2006 - 16:15
#102
Gönderim zamanı 01.02.2006 - 16:42
#103
Gönderim zamanı 01.02.2006 - 17:06
iddaların geçersizliği kanıtlanıca benim kişisel yaşantıma karşı saldırya geçmen okuyucu karşısında senin acizliğini ortaya çıkarır bu nedenle mantıklı bir davranış değil seninkisi. kuranı ben yazmadım? kuranla benim aramda çelişkiler olması doğaldır. benim aksi yönde bir iddam yok zaten.
#104
Gönderim zamanı 01.02.2006 - 18:49
Günün birinde buluttan bir damla yağmur düştü. Koskoca okyanusa…
Damla denizin genişliğini görünce utandı.
Şu deniz denilen yerde ben kim oluyorum.
Eğer deniz bu ise gerçekten ben hiçim, dedi.
Damla kendisini hor görünce…
Sedefin biri onu koynuna aldı. Seve seve besledi sonunda bu sevgi o bir damlayı padişahlara yaraşan ünlü bir inciye çevirdi…
Görünmeyen sevgi o damlayı içinde eritti. Görünür inci oldu. Taçlara konmak için…
Sedef gurur duydu yaptığı işten…
Kendiside nadide eşyalara fırlayarak kakıldı.
Rahleleri, saray kapılarını süsledi…
Aza kanaat eden sedefin içini de ALLAH inci ile doldurdu…
Allah bedenimizi sedef ruhumuzu inci yapması dileğimle....
#105
Gönderim zamanı 01.02.2006 - 19:55
Önce kendinle hesaplaşıp neyi savunduğuna karar ver, ondan sonra foruma katıl.
Aynı anda hem Kuran'ı ve Kuran'da saygı duyduğunu iddia eddiğin değerleri, hem de uyuşturucu kullanımını savunamazsın, özendiremezsin. Bu geçerli bir pozisyon değildir.
#106
Gönderim zamanı 01.02.2006 - 19:57
Ciddiye alınamaz bir durumdasın. Git kendine çeki düzen ver öyle gel.
#107
Gönderim zamanı 01.02.2006 - 23:41
bu idda tamamen sana ait. ben gerçekleri savunurum. yalan ve yanlış varsa karşı çıkarım bu dinlere özgür bir olay değildir.Hem kendi içinde, hem de savunduğunu iddia ettiğin Kuran ile çelişkidedir
#108
Gönderim zamanı 02.02.2006 - 00:46
#109
Gönderim zamanı 02.02.2006 - 15:49

#110
Gönderim zamanı 02.02.2006 - 21:48
Ey dâğ-ı derdin eylemeyen merhem-âşina
#111
Gönderim zamanı 30.06.2006 - 16:07
Bu aşk okyanusudur, buna had ve kenar olmaz.
Delilim Kur'an sırrıdır, bunu bilende ar olmaz.
Ey dâğ-ı derdin eylemeyen merhem-âşina
#112
Gönderim zamanı 17.07.2006 - 19:51
Bedeninden çıkarak göklere yükselmek, her şeyi havadan seyretmek ve yükselmek ha yükselmek özüne kavuşmak için!. Zirâ, ruh da senin gelecekteki ikinci bedenindir. Ve içinde bulunduğu boyutta aynen bu fizik beden gibi algılanır. Onunla da afâka dönük yaşanır!
Doğru yol nedir acaba!!...
Kendini, beden veya ruh olarak düşünmekten arınıp, varlığın özündeki bilinç olarak hissetmeye çalışmak…
Yani, dışa, afaka, uzaya, göğe yükselmek değil; derûnuna, bilinç boyutunun enginliğine, şuurdaki teklik noktasına inmeye çalışmak düşünü yollu… Kendini yalnızca bir bilinç olarak hissetmeye çalışmak… “ben”siz olarak!…
Başarabilmenin alâmeti, her şeyi yerli yerinde görüp, her şeyden razı olmak… Tüm oluşları, TEK’in öyle olmasını dilediği için olmuş olarak hissedebilmek!.
Bu mesaj cengiz tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 17.07.2006 - 20:21
#113
Gönderim zamanı 17.07.2006 - 20:25
ZAMANIN MADDİ VE MANEVİ ÜNİVERSİTESİ
“Göz, terbiye olmamışsa gördüklerini şer’e, terbiye olmuşsa gördüklerini, hayra çevirir.
Bunun için; “Bir işi göz ile yapma, akıl ile yap,” derler.
Bedenimizde görünen göz, gördüklerini akla havale ederek süzgeçten geçirir.
Akıl ise dörde ayrılır:
1.Akl-ı Maaş, yani Geçim Aklı,
2.Akl-ı Maad, yani Ahiret Aklı,
3.Akl-ı Selim, yani Ruhani Akıl,
4.Akl-ı Küll, yani Sultani Akıl.
Göz gördüğü tecellileri Akl-ı Maaş süzgecinden geçirdiyse Bedenin Gıdası; Akl-ı Maad süzgecinden geçirdiyse Günahlardan Sakınma Gıdası; Akl-ı Selim süzgecinden geçirdiyse Ruhun Gıdası, Akl-ı küll süzgecinden geçirdiyse Ruhun ve Bedenin Gıdası olur.
Bir de bedenimizde görünmeyen bir göz vardır ki onun adı “Fuad”dır. Kalpte bulunur. Gönül Gözü de derler... Allah (CC)’dan gelen tecellileri, nura çevirerek Ruhun gıdası olur.
Bunun açılması için, Akl-ı Selim ile Kalb-i Selim’i birleştirmek ve irfan sahibi olmak gerekir.
Bu da ancak Muhammedi yoldan Allah’a teslim olmakla mümkündür.”
Hacı Ahmet Kayhan
Bu mesaj inan tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 17.07.2006 - 20:26
Ey dâğ-ı derdin eylemeyen merhem-âşina
#114
Gönderim zamanı 25.11.2006 - 22:53
Cüneydi Bağdadi:
“Tasavvuf, Allah’tan başka her şeyden ilgini çekmen ve yalnız Allah ile olmandır.”
“Tasavvuf, sulhü olmayan bir savaştır.”
“Tasavvuf, toplanarak Allah’ı zikretmek, duyarak vecde gelmek ve uyarak amel etmektir.”
Ebu’l Hüseyin Nuri:
“Tasavvuf, nefsin bütün zevklerini terketmektir.”
Zünnun El Muhibb:
“Tasavvuf, senin her şeye malik olduğun halde, hiçbir şeyin sana malik olmamasıdır.”
Maruf Kerhi:
“Tasavvuf, hakikatlere sarılmak ve halkın elindeki şeylerden ümidini kesmektir.”
Şibli:
“Tasavvuf, vücut organlarını kontrol altında tutmak; ruhtan gelen uyarım ve sezgilere önem vermektir.”
Ebu Said İbnü’l Arabi:
“Tasavvuf, fuzuli işleri terketmektir.”
İbrahim Bin Muhammed Nasrabazi:
“Tasavvuf, Kitap ve Sünnet’e tam bağlanmak, bid’at ve zevkleri terketmek, güzel ahlakla bezenmek, dostlarla hoş sohbet edip kendilerine hizmette bulunmaktır.”
İmam-ı Rabbani:
“Tasavvuf, şeriatın yardımcısı olup, şeriatın üçüncü merhalesi olan ihlası elde etmeye yarar.”
İmam-ı Gazali:
“Tasavvuf, kalbi yalnız Allah’a bağlayıp masivadan ilgiyi kesmektir.”
Abdülbari en-Nedvi:
“Tasavvuf, ruhu, bedeni süfliliklerden temizleyerek süslemeyi ve batıni sıfatlarında Cenab-ı Peygamber’e uymayı öğreten bir ilimdir.”
Abdülhakim Arvasi:
“Tasavvuf, şeriatın batınıdır.”
Ey dâğ-ı derdin eylemeyen merhem-âşina
#115
Gönderim zamanı 25.11.2006 - 22:55
TARİKAT ZAMANI
Hakikate tarikat yolu ile geçilir. İnsan ilk tahsili bitirmeden orta tahsile, orta tahsili bitirmeden yüksek tahsile geçemez. Tarikattan hakikate, hakikatten de marifetullaha geçmek, ancak Fenafişşeyh, Fenafirresul ve Fenafillah’a ulaşmakla kaimdir. Bu merhaleleri geçmek de ancak bu yol ile mümkündür.
Bu yolları yürümeden, Tarikat-ı Aliye’ye ayak basıp hakikate çıkmadan, insanın Marifetullah’a ulaşması; ilkokulu okumayan bir insanın üniversitede okuyorum demesine benzer.
Bunlara vakıf olmak, Allahu Teala’ya vasıl olabilmek için; zahiri ilim, tarikat ilmi, hakikat ilmi ve marifetullah ilmini tahsil etmek şarttır. Tarikat ilmi tahsil edilmediği müddetçe, iç alemine hiç kimse vakıf olamaz.
Nefsin ayrı duygulara, ruhun ayrı duygulara sahip olduğu anlaşılamaz. Kişi nefsin safasını ruhun safası zanneder.
Dolayısıyla şeriattan sonra tarikatı da bitirmeye muvaffak olunursa, Marifetullah mektebine girilir. Fenafişşeyh tahsili bitmiş, bizzat Seyyid-i Kainat Efendimiz’in terbiyesi altına manen alınmış olur. Orada müride Kelime-i Tevhid verilir. Zahiri ilim ayrı, batıni ilim ayrıdır. Cenab-ı Fahr-i Kainat Efendimiz buyuruyorlar ki:
“İlim ikidir. Birisi dilde olup, (ki bu zahir ilmidir) Hazreti Allah’ın kulları üzerine delilidir. Bir de kalpte olan (marifet ilmi) vardır. Asıl gayeye ulaşmak için faydalı olan da budur.” (Tirmizi)
Zahir ve batın ilimleri bir insanda birleşirse, o zaman hakikat ilmi doğar. Bu gibi kimseleri Hazreti Allah, hiç kimseye verilmeyen Kudsi ruhla destekler ve Lahut alemine kadar çıkmaya fırsat verir. Dilerse orada tutar, dilerse insanları doğru yola iletmek için geriye gönderir.
Bu tecellileri belki elli sene sonra anlayabilirsiniz.
Böylece ilmi; zahiri ilim, tarikat ilmi yani batıni ilim, marifet ilmi ve hakikat ilmi diye dört kısımda değerlendirmiş olduk. Bir insan, bu hakikatlerin içyüzünü bilmedikçe ilim birdir zanneder.
“Ey Rabbimiz! Katından bize rahmet ver ve işimizde doğruyu göster, bizi başarılı kıl,” (Kehf, 18:10).
İlim içinde ilimler olduğu gibi, yollar içinde de yollar vardır. Zahir ile dış nizam, batın ile iç nizam tesis edilir.
Yumurtayı buna örnek olarak verebiliriz. Yumurtanın kabuğu zahiri bilgilerdir, dış nizamı temin eder. Kabuk olmazsa yumurta, yumurta olmaz. Tarikat yumurtanın beyazı, marifet ise sarı kısmıdır.
Fenafişşeyh tahsili esnasında birçok tecellilere mazhar olunur. Kişi bu tecellilere mazhar olurken her şeyi bildiğini zanneder. Fenafirresul tahsiline geçtiği zaman hakikate ulaşır ve hiçbir şey bilmediğini burada öğrenir.
Yumurta bir süre sıcakta kalınca, civcivin kabuğu delip çıktığı gibi; insan da Fenafillah’a geçtiği zaman vücud varlığını deler, yol bulur. Kabuk değersiz bir hiç olduğu gibi; o anda artık kendi varlığının hükümsüz ve bir kabuktan ibaret olduğunu, her şeyin O’nun ve O’ndan olduğunu gözü ile görür. Bu tahsilde hiç olduğunu öğrenir, varolan Mutlak Varlık insanda tecelli eder.
Ebu Hüreyre’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte Cenab-ı Fahr-i Kainat Efendimiz buyururlar ki:
“Öyle ilimler vardır ki, gizlenmiş mücevher gibidir. Onu ancak arif-i billah olanlar bilirler. Bu ilimden konuştukları vakit, Allah’tan gafil olan kimseler anlamazlar. Binaenaleyh, Allahu Teala’nın kendi fazlından ilim ihsan ettiği alimleri sakın tahkir edip küçük görmeyin, Çünkü Allah Azze ve Celle onlara o ilmi verirken tahkir etmemişti.” (Erbain)
Onlar bu ilimlere aşina olmadıkları için zahirde kalmışlardır. Bu esrarı göremeyenler hakikate intikal edememişlerdir. Batını bilmedikleri için batından ve ledün’den haberleri yoktur ve bu ilimlere gözü yumuk bakarlar. Halbuki Hazreti Allah ayet-i kerimesinde şöyle buyuruyor:
“Sadıklarla beraber olunuz,” (Tevbe, 9:119).
Allahu Teala’nın, kulun güç yetiremeyeceği şeyi teklif etmeyeceğini bildiğimize göre; bütün müminlere sadıklarla beraber olmalarını emredince, her zaman ve her devirde sadıklar bulunduracağını, hem de bildireceğini temin buyurmuş demektir.
Ey dâğ-ı derdin eylemeyen merhem-âşina
#116
Gönderim zamanı 02.12.2006 - 19:31
MADDEYİ MANA'DA YAŞAMAK,
MÂNÂ'YI MADDEYE UYGULAMAK...
ÂŞIK İSEN GİR İÇERİ,
MÜŞRİK İSEN BAK KAPIDAN DÖN GERİ
ÖNCE: GİRME! GİRME! GİRME!
SONRA: ÇIKMA! ÇIKMA! ÇIKMA!
VARKEN SEVİNME,
YOKKEN DÜŞÜNME!
İLME GİDENLERE,
MELEKLER KANATLARINI SERERLER
EN BÜYÜK RÜTBE İLİMDİR
İLMİN ÖZETİ TEVHİD,
AMELİN ÖZETİ İSTİKAMETTİR
İLİM ÖÐRETİM-EÐİTİM İLE OLUR
HİLİM TEHALLÜM İLE OLUR
BULUNCA BİLİNİR, BİLİNCE BULUNUR
EŞYADA EŞYAYI MI,
EŞYADA EŞYANIN KUDRETİNİ Mİ GÖRÜYORSUN?
İMÂNINI KÂVÎ KILMADAN,
İSLÂM'INI SELİM YAPMADAN
TASAVVUF'A SÜLÛK EDEMEZSİN
TARİKATSIZ/TASAVVUFSUZ ŞERİAT ÂTIL,
ŞERİATSIZ TASAVVUF BÂTIL
HERKESİ HIZIR,
HER GECEYİ KADİR BİLECEKSİN!
CENNET'E TALİP İSEN KIY CANA,
CEMÂL'E TALİP İSEN ÜRKÜTME CANI
KİTAP OLUP OKUNMAK,
KİŞİYE SEVGİ DOKUMAK...
DEÐİŞTİR FİİLİN,
DUYSUN KULAÐIN
EL DUASI OLMADAN DİL DUASI OLMAZ
ZAHMETSİZ RAHMET OLMAZ
BİR DUY, BİR UY
CAN'I, BAŞ'I HAK YOLUNA KOYAN
GELSİN BERU
İNSAN TABİATIN ZÂTIDIR
KÂİNATA BAK, İNSANI GÖR!
İNSANA BAK, KENDİNİ GÖR!
KENDİNE BAK, KALBİNİ GÖR!
KALBİNE BAK! HAKK'I GÖR!
SAÐI SOLU GÖZLER İDİM
BEN HAKK YÜZÜN GÖRSEM DEYU
BEN TAŞRADA ARAR İKEN
OL CAN İÇİNDE CANAN İMİŞ
TEVHİDE GEL TEVHİDE
ZİKRET HAKKI HER YERDE
KALKSIN ARADAN PERDE
İNSAN OLAYIM DERSEN
HER ZERRE REKSÂN
HER ZERRE YEKSÂN
UÇUP GİDERLER KEMÂLE DOÐRU
HEM COŞKU, HEM MAHVİYET
ÂDEM OLMAK İSTERSEN, ÂDEM ARA;
ÂDEM İLE ÂDEM OL!
ÂDEM'İ BİLİRLER, BİR ÂDEM İLE
BU İNSAN DEDİKLERİ EL, AYAKLA, BAŞ DEÐİL,
ÂDEM MÂNÂ'YA DERLER, SURAT İLE KAŞ DEÐİL
BİR ADAM ÂBÂD EDER,
BİR ADAM BERBÂD EDER
BİZ TÜKENMEZ BİR SOYUZ
KİM NE DERSE BİZ OYUZ
İNSANI ANCAK İNSAN TERBİYE EDER
İNSANLAR ARASINDA İNSANDAN FARKIN OLMASIN
ÂDEM HAKK'DA
HAKK ÂDEM'DE
HAKK'I ARIYORSAN VARLIÐA BAK
ALLAH'A EN YAKIN OLDUÐUN AN,
EN KÜÇÜK GÖRÜNDÜÐÜN ANDIR
SEN ÇIKARSAN ARADAN
KALIR SENİ YARADAN
ZÂHİD BİZE TÂN EYLEME
HAK İSMİ OKUR DİLİMİZ
ULUHİYET AKILLA ANLAŞILABİLİR
ABDİYET AKILLA BİLİNMEZ
AKLIN ERMİYORSA AKLI EREN BİRİNE TESLİM OL!
KULA DÜŞEN VAZİFE TESLİMİYETTİR
BU İŞ, BEŞERİN İŞİ DEÐİL!
AÐAÇ OLDU BU ÂLEM
MAKSUD OLDU BU ÂDEM
İKİDE BİR BİLİNDİ,
BİRDE İKİ SİLİNDİ.
BUNU BİLEN SEVİNDİ
VUSLAT HALİNDE SÖZ YOKTUR
BU YOL, İMHA YOLU DEÐİL, İHYA YOLUDUR!
HER İLİM İÇİN BEYAN,
HER BEYAN İÇİN LİSAN,
HER LİSAN İÇİN TAAT,
HER TAAT İÇİN BIR EHİL GEREKLİDİR!
İLMİNE İRFAN İSTEYEN,
DERDİNE DERMÂN ARAYAN GELSİN
RIZA'YA TÂLİP OLMAK İÇİN,
EMRE TÂBİ OLMAK GEREKİR
BİRİNE KUL OLACAKSIN Kİ BİNİNE KUL OLABİL,
BİNİNE KUL OLACAKSIN Kİ BİRİNE KUL OLABİL
PADİŞAH-I ÂLEM OLMAK BİR KURU KAVGA İMİŞ
BİR VELİYE BENDE OLMAK, HEPSİNDEN ÂLÂ İMİŞ
MECZUB OLMAMAK, CAZİP OLMAK GEREK!
TAKVÂ EHLİ,
KENDİSİNİ SADECE KENDİSİYLE KIYASLAYANDIR
DEVE HACI OLMAZ, GİTMEKLE MEKKE'YE,
EŞEK DERVİŞ OLMAZ, TAŞ TAŞIMAKLA TEKKE'YE
KIRK DERVİŞ BİR KİLİME SIÐARMIŞ,
İKİ FİRAVUN DÜNYAYA SIÐMAZMIŞ
DERVİŞ MÜLHİME'YE ERMEDEN MÜRŞİT'LE;
KUL MUTMAİNNE'YE ERMEDEN ALLAH'LA MUHATTAB OLAMAZ
DERVİŞ HİÇ OLMAZSA(EN AZ), MÜLHİME'DE OLUR
DERVİŞ AMACI NİYETTE GÖRÜR
DERVİŞ'İN BİRİNCİ GÖREVİ, SIR SAKLAMAKTIR
DAHA ÖNCE GİTTİÐİ YERİ BİLMEYENE HAYVAN
BİLDİÐİ YERE GİDENE DERVİŞ DENİR
HÜRSÜN, HESABINI VERİRSİN
ERBÂBINA KONUŞULUR
SOHBETİN HAKKI DİNLEMEKTİR
CEMİYETİNİZDE MUHABBETİ YAYINIZ
DERTLİLERE DEVÂ
HASTALARA ŞİFÂ
BORÇLULARA EDÂ
MUHABBET OLMADAN SADAKAT OLMAZ
MUHABBET BİR ANAHTARDIR AÇAR BAB-I DİLİ ELBET
MUHABBET MANEVİ GÜLDÜR, KOKAR, MECLİS OLUR CENNET
ÖYLE BİR MUHABBET ORTAYA KOYARLAR Kİ,
SENİ SANA UNUTTURURLAR
MUHABBET'TEN MUHAMMED OLDU HASIL,
MUHAMMED'SİZ MUHABBET'TEN NE HASIL?
HZ. MUHAMMED'İN DUY ADI MUHAMMED
HUY ADI MUSTAFA
SOY ADI ALLAH
SIDDIKİYET MAKAMININ/YOLUNUN BAŞLANGICI KİŞİDE,
MAKAMI ALLAH'A AİTTİR
GÖNÜLDEN KABUL EDECEKSİN Kİ,
BEREKETİNİ ELBET GÖRÜRSÜN
TAHSİL EDEYİM DERKEN, TAHSİL OLUNURSUNUZ
AMELLERİN EN HAYIRLISI,
AZ DA OLSA SÜREKLİ OLANDIR
GÜL ALIR, GÜL SATARLAR
GÜLDEN TERAZİ YAPARLAR
GÜLÜ GÜLLE TARTARLAR
ÇARŞI PAZARI GÜLDÜR GÜL
HAYAT-I CÂVİDÂNI ŞEYHİMDEN SUAL ETTİM,
"OÐUL, ÖLMEDEN ÖNCE ÖLMEK GEREK" DEDİ, İNTİKAL ETTİM
ANA RAHMİ'NDEN DOÐDUK, GELDİK PAZARA
BİR KEFENİ ALDIK, DÖNDÜK MEZARA
AŞK'A İTİBARINIZ VAR MI?
YANMAKTIR KÂRIM
ÂTEŞİ AŞKA
ŞERLERİN EN BÜYÜÐÜ HİÇBİR ŞEY YAPMAMAKTIR
MÜNÂFIK'IN AMELİ, NİYETİNDEN,
MÜMİN'İN NİYETİ, AMELİNDEN HAYIRLIDIR
AMELİ ÂDETTEN AYIRAN ŞEY NİYETTİR
NİYET HAYIR, ÂKIBET HAYIR
BULAMAMIŞ OLMAK, YOK ANLAMINA GELMEZ
KALBİN AKSİ KÂİNAT
KALP İÇİNDE SIRR-I ZÂT
Ey dâğ-ı derdin eylemeyen merhem-âşina
#117
Gönderim zamanı 04.04.2007 - 12:14
1- şeriat kapısı
2- tarikat kapısı
3- marifet kapısı
4- hakikat kapısı
öğreti olarak bu kapılar birer birer geçilerek hakikate ulaşılır.
öğrencilerinden biri mevlana'ya sormuş:
"efendim bu 4 kapı meselesini ben pek anlayamıyorum. bana anlayabileceğim bir lisanla anlatır mısınız?"
"şimdi bak, karşı medresede dersini çalışan dört kişi var ve
hepsi rahlelerine eğilmiş. sen git bunların hepsinin ensesine bir şamar at, sonra gel sana anlatayım."
öğrenci gitmiş birincinin ensesine bir tokat aksetmiş. tokadı yiyen derhal ayağa kalkıp arkasını dönmüş ve daha kuvvetli bir tokatla mevlana'nın ögrencisini yere yıkmış. öğrenci dayağı yemiş, geri dönecek ama hocasına itaat var. yaradana güvenip ikinciye de bir tokat aksetmiş. o da derhal ayağa kalkıp elini kaldırmış. tam tokadı vuracakken vazgeçip yerine oturmuş. öğrenci devam etmiş, üçüncüye de bir tokat atmış. üçüncü söyle bir kafasını çevirip baktıktan sonra çalışmasına devam etmiş. dördüncü, tokadı yemesine rağmen hiç oralı bile olmadan calışmasına devam etmiş. öğrenci mevlana'ya dönmüş, olanları anlatmış. mevlana:
"işte sana istediğin örnekler... birinci, şeriat kapısını geçememiş biri idi. şeriatta kısasa kısas olduğu için, tokadı yiyince kalktı, aynısını sana iade etti. ikinci, tarikat kapısındadır. tokadı yiyince o da kalktı, tam tokadı iade edecekti ki tarikat öğretisinde verdiği söz aklına geldi. "sana kötülük yapana bile iyilik yap". onun için döndü, oturdu. üçüncü, marifet kapısına kadar gelmiştir. iyinin ve kötünün tek yaradandan geldiğini bilir, inanır. yaradan bu kötülüğe hangi iblisi alet etti diye merakından söyle bir dönüp baktı. dördüncü, hakikat kapısını da geçmiştir. iyinin ve kötünün tek sahibi olduğunu ve aynı olduğunu bilir. onun için dönüp bakmadı bile...
tasavvuf eşit mutluluktur. neden?
insan eşit mutluluktur. yaşam çok kolay ve başarılı olur.yunus emre'nin dediği gibi 'sen kendini bilmez isen bu nice okumaktır.' kendimizi önce bilmeliyiz. nefsimizi ve ruhumuzu ve bu iki patrondan emir alan aklımızın, fizik vücudumuza yaptırdıklarını, sonuçta da mutlu veya mutsuz oluşumuzu çok açık matematik denklemi gibi görebiliriz. yaşam özeti budur. bütün kitaplar ve filmler, bu çeşitlemelerle dolu ve bundan ibarettir.
Ey dâğ-ı derdin eylemeyen merhem-âşina
Benzer Konular
Konu | Forum | Konuyu Açan | İstatistikler | Son Mesaj Bilgisi | |
---|---|---|---|---|---|
İstanbul 5.8 Şiddetinde Sallandı, İnsanlar Sokağa Döküldü! |
Güncel | hüfyaa |
|
![]()
|
|
Akıncı Taarruzi İnsansız Hava Aracı'nın test işlemi bitti |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
![]()
|
|
Hassas görevlerin güçlü silahı MPT-55 |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
![]()
|
|
Akıllı mühimmat 'Atom' göreve başlıyor |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
![]()
|
|
Apollo 11’in görevi Google'a doodle oldu! |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
![]()
|
10 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 10 ziyaretçi, 0 gizli